Dünya Kaynakları Enstitüsü Türkiye’nin (WRI Türkiye) düzenlediği yaşanabilir şehirler özel oturumunun bu seneki teması yeni normalde A’dan Z’ye ulaşım oldu. COVID-19 ve iklim krizinin kent içi ulaşıma etkilerinin tüm yönleriyle ele alındığı etkinlikte, bu alandaki yeni araştırmalar, trendler ve dünyanın farklı kentlerinin geliştirdikleri çözümler konuşuldu.
Avrupa Hareketlilik Haftası’nda, çevrimiçi olarak düzenlenen etkinliğin açılış konuşmalarını WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız, Avrupa Komisyonu Hareketlilik ve Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Matthew Baldwin ve WRI Avrupa Bölge Direktörü Stientje van Veldhoven yaptı. WRI Ross Center for Sustainable Cities Global Direktör Vekili Rogier van den Berg’in moderatörlüğünü üstlendiği oturumun konuşmacıları Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Ulaştırma Politikası ve İklim Değişikliği Takım Lideri Göktuğ Kara, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan ile Hollanda Başkonsolosluğu İnovasyon Ataşesi Rory Nuijens’ti.
Üç Temel Çözüm Yaklaşımı
Dünyanın kırmızı alarm verdiğini, COVID-19’u ve iklim krizini birlikte değerlendirmek gerektiğini belirten Dr. Güneş Cansız, “Kent içi ulaşımın iyileştirilmesi, iklim, çevre, sürdürülebilirlik, sağlık, ekonomi ve yaşam kalitesi gibi pek çok alandaki sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Kent içi ulaşımda daha verimli olan elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması, toplu taşıma kullanımının artırılması ve motorlu seyahat talebinin azaltılması yani yürüme ve bisiklet gibi yöntemlerin teşvik edilmesi, birbirinden ayrı düşünülemeyecek temel yaklaşımlar” dedi.
Sözlerini, “Dünya kentleri sürdürülebilir ulaşım, yani ekonomik, ekolojik ve toplumsal açıdan dengeli bir ulaşım için alternatifler arıyor. Türkiye’de de toplu taşımada yeşil enerji kullanımını tartışıyoruz. İzmir’deki elektrikli otobüsler buna güzel bir örnek. E-scooter kullanımı da giderek artıyor; bununla ilgili yönetmelik de çıkarıldı. Son yıllarda özellikle COVID-19 ile birlikte kent içi bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak, daha güvenli hale getirmek, toplu taşımaya entegre etmek, alt yapıları oluşturmak için belediyeler çalışmalarını hızlandırdı” diye sürdüren Cansız, “Yeni normale adapte olabilmek için ulaşımda hem alışkanlıkların değişmesi hem şehirlerin ulaşım planlamalarının esnek ve sürdürülebilir olması hem de bu konularda hızlıca harekete geçilmesi şart” vurgusunu yaptı.
Yürüyüşün ve Bisikletin Yaygınlaştırılması Temel Önceliğimiz
İBB Ulaşım Daire Başkanı Cihan ise “Günümüzde küresel iklim kriziyle birlikte enerji konusunda alternatif arayışlara gidilmiş ve yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıkmıştır. Bu anlamda ulaşım sektörünün çevreye verdiği zarar ciddi bir boyutta olup bu zararların azaltılması için ulaşım sektöründe ciddi bir paradigma değişimi başlamıştır. Özellikle motorlu araç trafiğini azaltan, toplu taşıma kullanımını teşvik eden ve toplu taşımada yakıt teknolojisinde elektrikli araçları dikkate alan, insan sağlığına olumlu etkileri olan aktif ulaşım türlerinin (yürüme ve bisiklet kullanımı) yaygınlaştırılması temel önceliklerimizdir” diye konuştu.
Sokaklara Yaklaşım Değişirse Değişim Olur
Bununla birlikte Hollanda Başkonsolosluğu İnovasyon Ataşesi Nuijens, “Sokak ve caddeleri kullanma şeklimiz, aslında artık sorgulamadığımız bir dizi varsayımın sonucu olarak ortaya çıktı. Bu varsayımlarsa trafik akışı, sıkışıklık, minimum yolculuk süresi gibi hesaplar yapan trafik mühendisliğine dayanıyor. Ne zaman ki sokak ve caddeleri sadece trafik akışını sağlayan alanlar olarak görmenin ötesinde, işlevleri olan kamusal alanlar olarak görmeye başlarız, işte o zaman değişim yaratabiliriz” yorumunda bulundu.
Toplantının kaydına buradan ulaşabilirsiniz.