İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, “Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” raporunu, sanatın toplumu değiştirici gücünü ve iklim değişikliği mücadelesinde kültürün rolünü EKOIQ için anlattı.
Röportaj: Burcu GENÇ
“Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” raporunu yayımladınız. Kültür ve sanat, ekolojik ve iklim krizi denince göz ardı edilen veya iklim eylem planlarına dahil edilmeyen bir konu. Sanatın toplumsal dönüştürücü gücü ise yadsınamaz. Kültür ve sanat ekolojik dönüşümün neresinde yer alabilir?
Çevre krizi, acil, küresel ve çok boyutlu bir mesele. Kültür-sanat dünyası ise bu kriz içinde giderek daha görünür hale geliyor çünkü yaratıcı ifade, en karmaşık konuları bile anlaşılır, bağ kurulabilir hale getirme gücüne sahip. Bilimsel veriyi izleyiciyi/dinleyiciyi kalbinden yakalayacak bir biçimde sunabilme becerisine sahip olan sanatçılar, farklı bir dünya düşünmek ve tartışma başlatmak için vesile olabilirler. Müzikten, filmden, tiyatrodan, tasarımdan, güncel sanattan, edebiyattan yardım alarak, ekolojik dönüşümü sanatın diliyle anlatabilirler.
Doç. Dr. Hande Paker tarafından kaleme alınan ve İKSV’nin kültür politikaları çalışmaları kapsamında Şubat 2021’de yayımlanan “Ekolojik Dönüşüm İçin Kültür ve Sanat” raporu da dünyada ve Türkiye’de çevre hareketinden yükselen genç seslere kültür-sanat dünyası aracılığıyla destek vermeyi hedefliyor. Kültür yönetimi ve politikaları alanında her yıl ayrı bir konuya odaklanan rapor serimizin dokuzuncusunda kamuoyunda ekolojik dönüşüm üzerine bir tartışma açmak istedik. Bu vesileyle bugüne dek odaklandığımız katılımcı yaklaşımlar, yerel kültür politikaları, kültürel çoğulculuk gibi pek çok toplumsal konuyu da yeniden gündeme getirmiş olduk.
Raporun vurguladığı en önemli noktalardan biri ise ekolojik dönüşümün sınırlı ve teknik bir mesele değil, siyasal ve kültürel değişimi içeren kapsamlı bir dönüşüm olması gerektiği. Buna bağlı olarak, zor kararlar ve seçimler içerdiği. Kültür sanat aktörleri bu anlamda çok önemli bir sorumluluğa sahip çünkü yurttaşların sahip çıkması gereken bu kapsamlı değişim için kültür sanat yaratıcı gücünü ve diyalog kurma kapasitelerini harekete geçirebilir. Kültür kurumları Türkiye’de de var olan dönüşüm talebini sivil toplum ve çevre hareketleriyle bir araya gelerek geniş bir kamuoyu tartışmasına ve eyleme dönüştürebilir.
Kültür kurumlarının ekolojik dönüşümü nereden başlayabilir? Türkiye’de raporun ardından herhangi bir hareketlilik yaşandı mı?
Ekolojik dönüşüm açısından son dönemde çok tartışılan küçülme (degrowth) yaklaşımı ile sadelik, paylaşma, dayanışma, müşterekler gibi kavramlarla örgütlenmiş, özünde daha az kaynak tüketilen, farklı bir toplum fikri sunuluyor. Bu yaklaşım, pandemi krizinde ayakta kalma mücadelesi veren kültür-sanat paydaşlarının sürdürülebilirliği açısından da önem taşıyor.
Diğer taraftan kültür sanat kurumları ve aynı zamanda festivaller, mekânlar, prodüksiyonlar kendi karbon ayakizlerini azaltmak için pek çok şey yapıyor. Öncelikle, enerji kullanımını azaltmak ve enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan elde etmek iklim krizinin en önemli sebebi olan karbon salımını düşürüyor. Ayrıca seyahat alışkanlıklarını yeniden düşünmek ve yerele yönelerek, örneğin yerel zanaatkârlarla bağlar kurarak çalışmak, sanatsal üretimin karbon ayakizini azaltmak için düşünülebilir. Sadece karbon ayakizini değil, genel olarak ekolojik ayakizini azaltmak için atılabilecek diğer adımlar arasında atıkları azaltmak ve mümkün olduğu kadar döngüsel hale getirmek (yeniden kullanmak), su kullanımını azaltmak ve plastik kullanımına son vermek sayılabilir. Raporun sonunda bu ve benzeri pek çok somut öneri yer alıyor.
Türkiye’de son zamanlarda bu alanda yaşanan en önemli gelişme, küresel sıcaklık artışını iki derecenin altında tutmayı amaçlayan ve uzun yıllardır meclisten geçmeyi bekleyen Paris Anlaşması’nın onaylanması oldu sanırım. İklim için mücadele eden sivil toplum kuruluşları, Türkiye’nin Anlaşmaya taraf olmasını olumlu ve önemli bir ilk adım olarak yorumluyor. Sırada, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanacak eylem planları olacağını umuyoruz. Bu noktada da özellikle yerel yönetimlerin kültür-sanat dünyasında ekolojik dönüşümü harekete geçirecek, altyapı desteği sunacak aktörler olarak öne çıkacağına inanıyorum. [su_pullquote align=”left”]Kültür kurumları Türkiye’de de var olan dönüşüm talebini sivil toplum ve çevre hareketleriyle bir araya gelerek geniş bir kamuoyu tartışmasına ve eyleme dönüştürebilir.[/su_pullquote]
İKSV olarak ekoloji kapsamında herhangi bir faaliyetiniz var mı?
Kolektif eylemler olmadan veya radikal değişiklikler yapılmadan küresel çaptaki krizler ile başa çıkmamız mümkün değil. Biz de raporun ardından kültür-sanat paydaşlarını harekete geçirmek için daha fazla ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. Oyuncu Yiğit Özşener’in ev sahipliğindeki “Dünyalılar, sanat gezegeni iyileştirebilir mi?” başlıklı podcast serisi fikri de bu süreçte ortaya çıktı.
Gezegenimizi kurtarmak için neler yapabileceğimizi veya kendi sektörümüzde ne gibi somut adımlar atabileceğimizi 10 bölümlük bir podcast serisinde sinemadan edebiyata, tiyatrodan iklim aktivistlerine çeşitli konuklarla tartıştık. Sanat, düşünce biçimlerini ve bireysel ve toplumsal düzlemde davranışları etkileyebilir mi diye konuştuk. Konuştukça da, iklim değişikliğiyle ilgili kültürel normları değiştirebilecek olağanüstü bir güce sahip olduğumuzu fark ettik. Şu an serinin tamamı yayında; İKSV’nin Spotify, Apple Podcast ve YouTube kanallarından dinleyebilirsiniz. [su_pullquote align=”right”]Sanat, düşünce biçimlerini ve bireysel ve toplumsal düzlemde davranışları etkileyebilir mi diye konuştuk. Konuştukça da, iklim değişikliğiyle ilgili kültürel normları değiştirebilecek olağanüstü bir güce sahip olduğumuzu fark ettik.[/su_pullquote]
Bunun dışında İKSV olarak, dönüşümün uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle, raporda sunulan ekolojik ayakizini küçültme ve yaratıcı ifadenin gücünü çevre için harekete geçirme konularında adımlar atıyoruz. İKSV’nin 2021-2023 stratejik hedefleri, yapılan her etkinliğin çevreye etkisi düşünülmesini de gerekli kılıyor. Etkinliklerimizde, özellikle eser üretim süreçlerinde geri dönüşüm, tekrar kullanma konuları odağımızda. Tüm etkinliklerimizin ayakizi konusunda geliştirmemiz gereken alanlar var; bu seneki festivallerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’ndan aldığımız değerli destekle süreci hızlandırdık.
Yerelden iyi kültür-sanat uygulamalarına yönelik olarak ise uluslararası bir serinin ilk ayağı olarak geçtiğimiz yaz ev sahipliği yaptığımız ve Türkiye genelinden birçok paydaşın katıldığı çevrimiçi bir toplantının sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaya hazırlandığımız müjdesini verebiliriz. Bu alanda yerelden başlayıp uluslararası düzeye uzanan hareketi ve iletişim ağını canlı tutmak için üzerimize düşen sorumlulukları taşımaya devam edeceğiz.