Almanya, Moskova’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Rus gazına olan bağımlılığı azaltmak için enerji politikalarında bir “U” dönüşünün sinyalini verdi. Bu kararla birlikte kömürün, hatta nükleer santralların ömürleri uzatılabilir.
Reuters’ın haberine göre, Avrupa’nın en büyük ekonomisi, Batılı ulusların Rus gazına bağımlılığını azaltması için baskı altında. Ancak bu baskı, kömürle çalışan tüm santralların 2030’a kadar ve nükleer santralların 2022 sonuna kadar kapatılması kararlarını yeniden tartışmaya açtı.
Şansölye Olaf Scholz, pazar günü yaptığı konuşmada artan enerji talebinin karşılanabilmesi ve Almanya’nın enerji ihtiyacının yarısını oluşturan Rus gazından uzaklaşabilmesi için radikal bir yol belirledi.
Milletvekillerine özel bir Federal Meclis oturumda konuşan Scholz, Ukrayna krizine dikkat çekerek, “Son birkaç gündür yaşanan olaylar bize sorumlu ve ileriye dönük enerji politikalarının yalnızca ekonomimiz ve çevremiz için değil, güvenliğimiz için de belirleyici olduğunu gösterdi. Enerji tedarikçilerimize bağımlılığımızı azaltmak için yolumuzu değiştirmeliyiz” dedi.
Yeni politikalar, biri Brunsbuettel’de diğeri Wilhelmshaven’de olmak üzere iki yeni LNG terminalinin kurulması ve doğalgaz rezervlerinin artırılmasını kapsıyor.
Bu planlar, Alman LNG Terminali’nin çabalarını destekleyen ve Gasunie, Oiltanking GmbH ve Vopak LNG Holding’in ortak girişimi olan Almanya’nın en büyük kamu kuruluşu RWE için büyük bir nimet olacak.
Diğer yandan Alman hükümeti RWE’nin küçük rakibi Uniper’in Wilhelmshaven’da bir LNG terminali inşa etme planlarını canlandırmasını istedi. Şirket, 2020’nin sonlarına doğru bu tür planlarını rafa kaldırmıştı.
Uniper, konuya ilişkin şu an için bir yanıt vermedi.Ekonomi Bakanlığı da konu üzerine konuşmayı reddetti.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının hemen öncesinde Alman hükümeti, 7,4 milyar euroluk Kuzey Akım 2 (Nord Stream 2) doğalgaz boru hattı için onay sürecini durdurmuştu.
Rusya’nın o Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasıyla Batı’yı Moskova’ya daha fazla yaptırım uygulamaya teşvik etti ve enerji arzı sorununu daha da acil hale getirdi.
Enerji önceliklerinin yenilenmesi, dış politikalar ve savunma politikalarındaki değişikliklerle birlikte geldi. Scholz, askeri harcamalarda da ciddi bir artış olduğunu açıkladı.
Almanya geçen yıl güneş ve rüzgar enerjisine yönelik iddialı bir geçişe yöneldi ve Pazar günü Yeşiller üyesi Oliver Krischer, yenilenebilir enerji kaynaklarının 2035 yılına kadar Almanya’nın elektrik arzının %100’ünü oluşturmasını sağlayacak bir yasa taslağının tamamlandığını söyledi.
Scholz, Almanya’nın depolama tesislerindeki doğalgaz hacmini de uzun vadeli seçeneklerle 2 milyar metreküp (bcm) artıracağını ve AB ile koordineli olarak dünya piyasalarından ek doğalgaz satın alacağını söyledi.
Endüstri grubu Gas Infrastructure Europe verilerine göre Almanya, şu anda yaklaşık %30 oranında dolu olan 24 bcm yeraltı gaz depolama alanına sahip.
Yeşiller’in bir üyesi olan ülkenin ekonomi bakanı Robert Habeck, Almanya’nın ülkenin enerji arzını güvence altına almanın bir yolu olarak kalan nükleer santrallarının ömrünü uzatıp uzatmamayı da tartıştıklarını ifade etti.
Alman yayın kuruluşu ARD’nin, Almanya’nın geri kalan üç santralını 2022 yılı sonuna kadar kapatmayı öngören çıkış planı yerine nükleer santralların planlanandan daha uzun süre çalışmasına izin verip vermeyeceği sorulduğunda, “Buna cevap vermek bakanlığımın görevinin bir parçası… Bunu ideolojik gerekçelerle reddetmezdim” dedi.
Isar 2, Emsland ve Neckarwestheim 2, ülkenin 10 yıl önce Japonya’nın Fukushima felaketinin ardından nükleer enerjiyi aşamalı olarak kaldırmaya karar vermesinden sonra Almanya’da elektrik üreten son nükleer santrallar. Üç tesisin sahibi sırasıyla Alman enerji şirketleri E.ON, RWE ve EnBW.
Habeck ayrıca, kömürle çalışan santralların planlanandan daha uzun süre çalışmasına izin vermenin bir seçenek olduğunu söyledi ve Almanya’nın 2030’da kömürden çıkış planı hakkında şüphe uyandırdı.
Bu müzakerelerde tabuya yer olmadığını belirten Habeck, “Seçim yapabilmek aynı zamanda şüphe durumunda Rus gazına, kömürüne veya petrolüne veda etmek anlamına gelir. Rusya da bu arzı kasten keserse, o zaman elbette karar verilmiş demektir” diye konuştu.