#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Dinar Örneği Üzerinden Kömürün Yaratacağı Yıkım Faturalandırıldı!

WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) düzenlediği “Ekonomik ve Ekolojik Boyutuyla Kömürün Faturası: Dinar Örneği” adlı etkinlikte, Dinar Santralı’nın ekonomik fizibilitesinin yanı sıra dışsallıkları da ele alındı. Karakuyu Sazlıkları’nın ve Işıklı Gölü’nün doğal kıymetine değinilen konuşmalar sırasında, kömürün ve madenin hem çevre hem de bölge insanı üzerinde yaratacağı yıkım saptandı.

WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) düzenlediği “Ekonomik ve Ekolojik Boyutuyla Kömürün Faturası: Dinar Örneği” adlı etkinlik, 4 Temmuz günü, Salt Beyoğlu’nda gerçekleşti. Etkinlik WWF Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu’nun açılış konuşması ile başladı.

1,5 derece hedefine doğru ilerlerken sektörde kapsamlı bir dönüşüm ihtiyacının olduğunu söyleyen Tanyeli Sabuncu, COP26 başta gelmek üzere tüm dünyada kömürden çıkışın yoğun bir şekilde konuşulduğunu ve gündemdeki yerini koruduğunu belirtti.

“İklim Kriziyle Mücadelede Daha Kararlı Adımlar Atılmalı”

Türkiye’de bu yönde ve özellikle iklim kriziyle mücadelede daha kararlı adımların atılması gerektiği yönündeki iradenin yeni yeni oluştuğunu söyleyen Sabuncu şunları söyledi: “2053’e yönelik hedefe nasıl gideceğimiz hâlâ meçhulünü koruyor, diyebiliriz. Bugün Türkiye’de kömürden çıkışı konuşuyoruz ama halen elektriğimizin üçte birini kömürden üretiyoruz. Bununla beraber planlanan 12 farklı yeni termik santral projesi var, biri inşa halinde… Bu planlamalardan biri de Dinar’da, Donbayova’da bulunan termik santral planlaması. Biz de Dinar örneğinden yola çıkarak kömürden elektrik üretiminin dışsallıklarına odaklanmak istedik. ‘Gerçekten yerli kömür konuşulduğu kadar ucuz bir şey mi ve gerçek maliyeti nedir?’ sorusunu sorduk.”

Sabuncu, Karakuyu Sazlıkları’nın ve Işıklı Gölü’nün çok önemli sulak alanlar olduğunu, Pasbaş Patka gibi tehlikede olan türlere ev sahipliği yaptığını, dolayısıyla hem termik santralın hem de madenin bölgeye etkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

“Bir Çelişkiye İşaret Ediyoruz”

Rapor sunumlarının yapıldığı bölümde Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nden (SEFİA) Bengisu Özenç, “Çelişkiyi Aşmak: Türkiye’nin Yeşil Devrimi ve Yeni Kömür Yatırım Planları” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Özenç, çalışmalarında planlanan Dinar Santralı’nın ekonomik fizibilitesinin yanı sıra dışsallıklarını da hesapladıklarını anlattı. Yerli kömürün ucuz olduğunun düşünüldüğünü söyleyen Özenç, “Enerji sepetimiz içerisinde yerli kaynaklara erişimin artırılmasına yönelik stratejiler içeresinde yenilenebilir enerjinin yanında yerli kömür de yer alıyor. Yerli kömür gerçekten de ekonomik mi ve sürdürülebilir bir yatırım mı, ona bakmaya çalıştık. Biz bu raporu hazırlarken Türkiye, Paris Anlaşması’nı onayladı. 2053 net sıfır hedefi ve onunla birlikte İletişim Başkanlığı tarafından ‘Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi’ kitapçığı yayımlandı. Bir yandan Yeşil Devrim’den bahsederken yerli kömür yatırım planını konuşmak anlamlı mı, o çelişkiye işaret ediyoruz” dedi.

Ortalama sıcaklıkların arttığını söyleyen, buna yönelik raporlardan söz eden ve fosil yakıt finansmanı tarafındaki gelişmeleri aktaran Özenç, 300’den fazla finans kuruluşunun yüzyıl ortası itibarıyla net sıfır olma hedefini benimsediklerini belirtti. Özenç, 2020-2021 arasında 77 küresel banka, sigorta şirketi, emeklilik fonu ve varlık yöneticisinin mevcut kömürden çıkış planlarını daha iddialı olacak şekilde revize ettiklerini ya da yeni çıkış planları açıkladıklarını dile getirdi.

İklim Şurası’ndaki Tavsiye Kararları Değerlendirildi

COP 26 beyanlarından ve artan net sıfır hedeflerinden söz eden Özenç, Türkiye’de, Şubat 2022’de gerçekleşen İklim Şurası’ndaki tavsiye kararları hakkında da konuştu. Kömürlü termik santrallara yönelik kararın çarpıcı ve tartışmaya açık olduğunun altını çizen Özenç, “2053 Net Sıfır Hedeflerine yönelik Türkiye’nin iktisadi ve sosyal kalkınma hakkına engel olmadan kömürden elektrik üretiminde karbon yakalama, kullanım ve depolama teknolojilerinin de değerlendirileceği şekilde elektrik üretimi kaynaklı emisyonun düşürülmesi doğrultusunda arz güvenliği, makro-ekonomik ve sosyal etkileri içeren çalışmalar yapılmalı ve bir yol haritası belirlenmelidir” kararını değerlendirdi.

Özenç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2020 yılında yayımladığı yatırımcı rehberinde ihaleye çıkacak beş termik santraldan bahsedildiğini, bunun birinin de Afyon-Dinar olduğunu belirtti. Özenç, söz konusu rehberde, kömüre yapılacak olan yatırımların alım garantisinin 15-20 yıl kadar devam edeceği ve herhangi bir karbon vergisi gelmesi durumunda karbon fiyatlamasından muaf olacağına ilişkin bir ifadenin de yer aldığına dikkat çekti.

“Alan Tehlikede Olan Türlere Ev Sahipliği Yapıyor”

Özenç’in sunumunun ardından ODTÜ Biyoloji bölümünden Prof. Dr. Can Bilgin, “Dinar’ın Doğal Varlığı ve Kömür Tehdidi-Bölgede Planlanan Kömür Madeni ve Termik Santralın Olası Etkileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Işıklı Gölü’nün ve Karakuyu Sazlıkları’nın biyolojik açıdan önemine değinen Bilgin, Dikkuyruk ve Turna gibi türlerin uzun süredir yok olduklarını, ancak bölgenin hâlâ güzelliğini koruduğunu dile getirdi. Alanın nilüferler, kuş toplulukları ve özellikle Pasbaş Patka adlı küresel ölçekte tehlikede türe ve Büyük Menderes’in kaynağında bulunan endemik türlere ev sahipliği yaptığını belirten Bilgin, Devlet Su İşleri’nin 1990’larda yaptığı müdahale hakkında da bilgi verdi. Bölgedeki su kaynakları ve su kaynaklarının kullanımı hakkında konuşan Bilgin, Dinar kasabasının içme suyunun buradan karşılandığını ve ayrıca suyun tarımsal üretimde de kullanıldığını belirtti.

“Ekosistem Hizmeti Bedava”

Bilgin, “Doğal ve yarı doğal ekosistemin içindeki canlı türlerinin insanlığa sağladığı her türlü ürün ve hizmete ekosistem hizmeti diyoruz. Hemen hemen bunlara hiçbir zaman para ödemiyoruz, bedava. Arıların tozlaşma yapması ya da topraktan suyun süzülüp yeraltında kullanılmak üzere temiz hale gelmesi, mikropların çöpleri ya da organik maddeleri dönüştürmesi bir ücret ödemeden karşılıksız olarak aldığımız hizmetler ve ürünler” dedi.

“Sulak Alanlar Kıymet Taşıyor”

Bilgin, bölgede yaklaşık 42 bin hektar sulu tarım arazisi olduğunu söyleyerek yıllık 9 bin 700 hanenin kullandığı toplam 2 milyon metreküplük suyun buradan sağlandığını belirtti. Sulak alanların yüksek oranda karbon tuttuğunu anlatan Bilgin, Donbayova’daki sulak alanların başka sulak alanlarla karşılaştırınca yüksek kıymet taşıdığını dile getirdi. Kömür madeninin olumsuz etkilerinin bölgeye zarar vereceğinin altını çizen Bilgin, “Kömür ve madende çalışırken asitli maden tuzları suya karışarak yerin üstünde ve yerin altında ilerleyecek, ne yazık ki bunun önüne geçilmesi teknik olarak imkansız. Yanı sıra katı atık, gaz ve toz emisyonlarıyla birlikte hem bölge insanları hem de Dinar olumsuz etkilenecek” şeklinde konuştu.

Soru-cevap bölümlerinin ardından Genel Tartışma başlığı altında “Türkiye’de Kömürden Çıkış: Nasıl? Ne Zaman?” konusu ele alındı ve etkinlik sona erdi.

Çalışmadan öne çıkan satırbaşları şöyle:
  • Dinar ’ın Doğal Varlığı ve Kömür Tehdidi: Bölgede Planlanan Kömür Madeni ve Termik Santralın Olası Etkileri çalışmasına göre, ekosistem hizmetleri kıymetlendirmesi yaklaşımıyla Karakuyu Sazlıkları’nın sağladığı 11 hizmetin arasından yalnızca dördünün yarattığı yıllık toplam değer; 6,642,380 euro.
  • Santralın kendisi 74 hektar, kül depolama alanı ise 80 hektar normalde tarım ve benzeri iş kollarına ayrılan araziyi işgal edebilir.
  • Karakuyu Sazlıkları’nın güncel doğal durumunda bir yılda atmosfere salınmasını engellediği karbondioksit eşdeğeri miktarı 55,459,72 ton Co2e.
  • Karakuyu Sazlıkları’nda kaydedilen toplam kuş türü sayısı 138. Hidrolojik sistem üzerinde son 30 yılda oluşan baskı nedeniyle alandan çekildiği gözlemlenen iki önemli bayrak tür Dikkuyruk ve Turna ile ulusal statüsü tehlikede olan Pasbaş Patkaların yaşam alanı için planlanan kömür santralı ve maden işletmesi büyük risk unsuru olacak.
  • Santralda kullanılacak teknolojiye bağlı olarak Karakuyu Sazlıkları’ndan sağlanan mevcut su kullanımına ilaveten %8 veya %27 oranında su çekilmesi gerekebilir. Nispeten masum gözüken %8’lik oran, tüm ilçenin evsel su kullanımına eş değer! İklim değişikliği ve kuraklaşmanın günümüz su kaynakları üzerinde oluşturduğu ciddi baskı dikkate alındığında hidrolojik sistemin bu ek yükleri kaldırması çok güç.
  • Dinar Termik Santralı, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefine uyumlu tek alternatif olan %90 karbon yakalama teknolojisi ile hayata geçirildiği durumda 30 yıllık işletme ömrü sonunda 230 milyon dolar zarar edebilir. Dinar Termik Santralı işletmeye geçtikten ancak 18 yıl sonra kâr etmeye başlayabilir. Santralın karbon yakalama teknolojisi ile hayata geçirilmesi durumunda ise işletmenin ömrü boyunca kâr elde etmesi mümkün olmayacak.
  • Alım garantisi ve kapasite mekanizması ödemesi yanı sıra karbon fiyatı kaynaklı maliyet, sağlık maliyeti, tarımsal üretim kayıpları gibi dışsallıklar da dikkate alındığında santralın kamu maliyesine yükü yıllık 642,45 ila 1,420,45 milyon euroyu bulabilir.

EkoIQ Editör