Greenpeace İngiltere’nin ortaya koyduğu rapor, “Çevresel acil durum, sömürgeciliğin mirası” yorumunu yapıyor. Raporda ifade edilene göre sömürgecilik, “Küresel Güney’in havasının ve topraklarının Küresel Kuzey’in atıklarını boşaltma yeri olarak kullanıldığı bir model kurdu.”
Haber: Damien GAYLE
Çeviri: S. Sena AKKOÇ
The Guardian’da yer alan Damien Gayle’in haberine göre, Greenpeace İngiltere Raporu, Küresel Güney’in “atık boşaltmak için kullanıldığını” gösteriyor. Haberde ayrıca beyaz olmayanların orantısız bir şekilde zarar gördüklerini söylüyor.
Greenpeace İngiltere Raporu, iklim krizi ve ekolojik krizlerin sistemik ırkçılığın mirası olduğunu belirtiyor. Rapor, beyaz olmayanların küresel düzeyde iklim acil durumuna en az etki edenler olmalarına karşın iklim krizi nedeniyle “orantısız bir şekilde hayatlarını ve geçim kaynaklarını kaybettiklerini” gösteriyor.
“Çevresel Acil Durum, Sömürgeciliğin Mirası”
Rapor, “Çevresel acil durum, sömürgeciliğin mirası” yorumunu yapıyor. Çünkü sömürgecilik, “Küresel Güney’in havasının ve topraklarının Küresel Kuzey’in atıklarını boşaltma yeri olarak kullanıldığı bir model kurdu.”
Benzer eşitsizlikler İngiltere sınırları içerisinde de görülüyor. Atık yakma tesislerinin büyük bölümü, beyazların azınlıkta olduğu bölgelerde bulunuyor. Londra’da siyahiler daha çok yasa dışı seviyelerde hava kirliliğine maruz kalırken İngiltere’deki siyahiler yaşam alanlarında beyazlara göre daha az açık alana sahip.
YouGov Anketi, insanların çevresel etkilerdeki ırkçılığın yaygınlığına dair bilgisizliklerini gösteriyor. Ankete katılanların %35’i, beyaz olmayanların atık yakma tesislerine yakın yaşama olasılığının beyazlara göre daha fazla olmadığını düşünürken %55’i ise Londra’da beyazlar ve beyaz olmayanlar arasında hava kirliliğine maruz kalma konusunda bir fark olmadığını düşünüyordu. %47’lik bir kesim ise yeşil alanlara erişimde farklı gruplar arasında önemli bir fark olmadığına inanıyordu.
Raporda Çevresel Acil Durumun Kökenlerine İnildi
Runnymode Trust isimli ırksal eşitlik temelli düşünce kuruluşu ve Greenpeace işbirliği ile ortaya konan rapor, çevresel acil durumun kolonicilik, kölecilik ve sömürgeciliğe dayanan kökenlerini takip ediyor. Greenpeace, çevresel adaletin çalışmanın temel direğini oluşturduğunu şu sözlerle dile getiriyor: “Çevresel acil durumun sonuçlarının, beyaz olmayanların kaynaklarının ırkçı bir şekilde gasp edildiği bir küresel modeli harekete geçiren İngiliz ve Avrupa sömürgeciliğinin tarihine değinmeden anlaşılamayacağını savunuyoruz.”
Raporun yayımlanması, Greenpeace İngiltere’yi ırksal eşitsizlikler ile çevre adaletini birlikte ele alan son kampanya grubu haline getirdi. Greenpeace İcra Direktörü Pat Venditti, bu iki sorunu “aynı madalyonun iki yüzü” olarak nitelendiriyor.
Venditti, “İşte bu yüzden bir kampanya kuruluşu olarak ırkçılık ve çevresel sorunlar arasındaki bağlantıya ışık tutmamız ve bunu işimizin temel direği olarak görmemiz hayati önem taşıyor. Küresel Kuzey’de bulunan ve çoğunlukla beyaz bir kuruluş olan Greenpeace İngiltere olarak daha yapmamız gereken çok şey olduğunu kabul ediyoruz. Bununla birlikte gelecekte doğru olanı yaptığımızdan emin olmak için çalışıyoruz” dedi.
Rapor Memnuniyetle Karşılandı
Rapor, Greenpeace ve diğer birçok kurum tarafından 2020 yılında George Floyd’un bir polis memuru tarafından öldürülmesiyle yükselen ırkçılık karşıtı gösterilerin tüm dünyaya yayıldığı Black Lives Matter hareketi ile başlayan yolculuk için önemli bir gelişme kaydediyor.
Çevre adaleti kampanyaları yürüten yoksulluk karşıtı yardım kuruluşu War On Want’ın yöneticisi Asad Rehman, “Özellikle birçok büyük sivil toplum kuruluşunun tarihsel olarak ırkçılık ve birbiriyle kesişen adalet konularını görmezden geldiği için” Greenpeace İngiltere’nin raporunu memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Rehman, “Bu konuya değinmek zorunda kaldılar çünkü iklim adaleti hareketi söylemleri ve anlatıları değişiyor. Yine de atılan küçük bir adım. Şimdi ise raporda söylenenlerin politika taleplerine, kampanyalara ve Greenpeace’in kendi organizasyonlarına yansımasını görmeyi istiyoruz” dedi.
Rapor, genellikle beyaz olan Greenpeace destekçilerinin iklim krizini ırksal eşitsizlikler bağlamında anlamaları için bir kaynak olarak görülüyor.