Prof. M. Levent KURNAZ Boğaziçi Üniv. İklim Değişikliği ve Politikaları Uyg. ve Araş. Merk.
İçimizde çoğunlukla geleceğin daha iyi olacağına dair bir ümit var. Ümidimiz azaldığında birilerinin bize geleceğin güneşli olacağını anlatmasını istiyoruz. İşler kötüye doğru gittiğinde de hep o kötülüğün neden bugün ve burada olduğuna dair sebepler uyduruyoruz, sonra da o sebeplere tüm kalbimizle inanıyoruz. Biz inanmasak dahi birileri bizim yerimize bu yalanları uydurarak inanmamızı destekliyor. Hayatımızı günlük kargaşası içinde yaşayıp daha güzel bir gelecek umuduyla yatağımıza yatıyoruz, en azından çoğumuz. Bu şekilde devam ettiğimizde parlak bir geleceğin bizleri beklemediğini bugünden görüyor olsak, belki de bir şeyleri değiştirebilirdik. Ne yazık ki sunulan kolay yalanlara inanmak çoğu zaman acı gerçekleri görüp değişmekten daha cazip geliyor.
Özür Dilerim Ama…
Böylesi iç karartıcı bir başlangıç için özür dilerim ama gerisi de sizi çok mutlu etmeyecek. O nedenle isterseniz Matrix filminde olduğu gibi mavi hapı alıp hayatınıza devam edebilir ve yarının bugünden güzel olacağını düşünerek mutlu olabilirsiniz.
Belki siz de hissetmişsinizdir: Dünyada işler pek de yolunda gitmiyor. Bunun iki temel sebebi var: İlki, biz çok kalabalığız ve bu gezegen yükümüzü artık kaldırmıyor. İkincisine gelirsek sistemimizin kötü ve neredeyse iflas edecek durumda olması. İyi işleyen bir sistemimiz olsaydı yeryüzü ile barış içinde yaşayacaktık.
Gezegenin sınırlarından daha önce bahsetmiştik. Bilim insanları bu gezegende sürdürülebilir bir biçimde yaşamayı istiyorsak dikkat etmemiz gereken unsurları son derece açık bir biçimde ortaya koyuyorlar. Belirttikleri sınırların ilki ve belki de en önemli olanı iklim krizi ile aşılıyor.
İnsanlık aslında oldukça garip bir tür. Bu derece ilerlemiş olmamızın bir nedeni de değişik ortamlara hızlı adapte olabilmemiz. Sahra Çölü’nden kutuplara kadar çoğu noktada teknolojiye dayanmadan ayakta kalabiliyoruz. Dünyadaki çok az canlı türü bizimle benzer esnekliğe sahip. Ama ne yazık ki teknolojinin yardımıyla ayakta kalmayı becerdiğimiz her yerde yaşamın diğer öğelerinin de var olabileceğini düşünüyoruz. Doğadaki diğer canlılar bizim kadar uyumlu değil ve onların yaşayabilmesi için iklimin çok fazla değişmemesi gerekiyor. İnsanlığın iklim üzerinde yarattığı değişiklik neredeyse dinozorların çağında düşen meteorun yarattığı etkiye benzer. Yalnız bu etki bir anda değil, yıllar içerisinde görüldüğünden bizler her sabah yarının dün gibi olacağına inanarak uyanıyoruz. Oysa doğadaki diğer canlılar bizim gibi kendilerini kandırmıyor. Dünya her geçen gün ısınıyor ve diğer canlılar bunu biliyor.
Çünkü Biz Kömür, Petrol ve Doğalgaz Yakıyoruz
Neden oluyor bu ısınma? Çünkü biz kömür, petrol ve doğalgaz yakıyoruz. Bunlar yanınca atmosfere karbondioksit gazı yayılıyor ve bu gaz yeryüzünün ısınmasına neden oluyor. Başka sebebi var mı? Var ama karbondioksitin yanında detay sayılır. Diğer tüm sebepleri iyileştirsek dahi biz kömür, petrol ve doğalgaz yaktığımız sürece yeryüzü ısınmaya devam edecek. Peki, kömür, petrol ve doğalgaz yakmayı bugün bıraksak yeryüzü eski haline dönebilir mi? Hayır. Bugün bu yakıtları yakmayı bıraksak da şimdiye dek saldığımız karbondioksitin etkisi yeryüzünü bir süre daha ısıtmaya devam edecek, yani sıcaklık daha da yükselecek. Belki torunlarımızın torunları zamanında yeryüzü bir dengeye kavuşacak ve yavaş yavaş soğumaya başlayacak. Yalnız unutmayın, bu ancak biz bugün kömür, petrol ve doğalgaz yakmayı bırakırsak olacak! Aynı şekilde devam edersek de geri dönebilmek yüzlerce değil, belki milyonlarca yıl sürecek.
Küresel Isınma Dertleriniz Arasında Kaçıncı Sırada?
Ama devletler küresel ısınmayı durdurmak için çaba sarf ediyorlar, değil mi? Hayır. Küresel ısınma günlük dertleriniz arasında kaçıncı sıradaysa devletler için de o sırada. Siz ne zaman iklim değişikliğini yaşamınızdaki en önemli problem olarak kabul ederseniz, devletler de o zaman bu problemi ciddiye alırlar. Şu anda dünyadaki hiçbir büyük devlet bu konuda ciddi bir adım atmıyor ve atmayacak da. O nedenle kendinizi kandırmayın.
İklim krizini geri çevirmek mümkün olmasa da durdurmak mümkün mü? Evet ama yukarıda sözünü ettiğimiz iki problemi çözmemiz gerekiyor. Yani nüfus artışını hızla durdurmamız ve insanları daha fazla şeye sahip olduklarında daha mutlu olduklarına inandıran sistemi bırakmamız gerekiyor. “İmkansız” diyorsanız şunu da kabul edin: Bunu yapmazsak yarın daha güzel bir gün olmayacak.
Kavganın Kurgusu
Teknolojik bir mucize gerçekleşip iklim krizini çözebilir mi? Hayır. Teknolojik mucizeler bile doğanın kanunlarına uyarak çalışır. Evrende enerjinin korunumunu bozacak bir makine yapmamız mümkün değil. Havadan karbondioksit emen bir makine yapabilir miyiz? Evet. Bu makineyi güneş enerjisiyle çalıştırabilir miyiz? Evet. Bu makinelerden milyonlarca yapıp Sahra Çölü’nü kaplasak sorunu çözer miyiz? Evet. Peki, bunu neden yapmıyoruz? Çünkü öncelikle parasını ödemeyi kimse istemiyor. Hiç emek harcamadan bu makinenin bir de Sahra Çölü’nde çalışmaya başlaması mümkün mü? Kesinlikle hayır. Bugün kömür, petrol ve doğalgaz yakmayı bırakıp yenilenebilir enerji kaynakları ile hayatımızı sürdürecek teknolojiye sahip olsak da faturayı ödemeyi isteyen yok. Aslında fatura da öyle ahım şahım yüksek değil, her yıl yeryüzünde yarattığımız tüm maddi varlığın %5’i sürdürülebilir bir hayat sürmemize yetiyor. Tüm bu kavga o nispeten küçük miktarı vermemek üzerine kurgulanıyor.
Kaynaklar Tükenmeye Başladı!
Ayrıca bir büyük sorunumuz daha var. Biri parasını verecek olsa havadaki tüm karbondioksiti emip yerin altına gömebilecek bir sistem yapabilir miyiz? Hayır. Çünkü tek derdimiz para ve karbondioksit de değil. Yüzlerce yıldır yeryüzünün kaynaklarını hiç bitmeyecekmiş gibi harcadık ve kaynaklar artık tükenmeye başladı. Lityum, hidrojen ve helyumun ardından evrende oluşan ve oldukça da sık rastlanan bir element. Güneş panelleri ve pillere dayalı bir teknoloji üretmek istediğimizde bolca lityuma da ihtiyaç duyuyoruz ama günümüzde lityum kaynaklarımız oldukça azalmış durumda. Elektrik iletiminde kullandığımız bakırı dahi yakın zamanda bulamayacak hale geleceğiz çünkü kolay bulunan tüm bakırı çıkarttık ve kullandık. Otomobil endüstrisinin ihtiyaç duyduğu kurşun kısa süre içinde kalmayacak. Tarımda kullandığımız suni gübrenin içeriğinde azotun yanında potasyum ve fosfor bulunur. Bu iki element de yeryüzünde tükenmekte olan iki maden.
Listeyi epeyce uzatmamız mümkün ama ana mesaj sanıyorum oldukça açık. Yeryüzünün bize verdiği imkanları har vurup harman savurduğumuz ve bunu doğaya zarar verecek sonuçlarla yaptığımız için yolun sonuna doğru yaklaşıyoruz. Uçurumdan önce son çıkışa çok yakınız. Siz yine de bu gece petrol fiyatlarındaki artışın Rusya-Ukrayna krizi ile ilgili olduğunu, onlar barıştıkları zaman gıda fiyatlarının düşüp enflasyonun da tüm ülkelerde çok düşük seviyelerde seyredeceğini düşünerek uykuya dalabilirsiniz. Ne de olsa mavi hap sizi mutlu etmek için icat edildi.