#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
av turizmi

Yaban Hayvanları Av Turizminin Hedefi Değildir!

Hayvan hakları ve çevre aktivistleri Türkiye’deki yaban hayatın sembollerinin av turizmine kurban edilmesine yol açacak ihalelerin iptal edilmesi için gerekli mercilere yürütmeyi durdurmayla ilgili davaları açtı. Yapılan açıklamada, avlanmanın bir hak olarak tanınmasının ciddi bir sorun olduğu vurgulandı.

Haydiko Artvin Derneği başta Artvin olmak üzere Adana ve Sivas’ta ve Melekler Şehri Derneği destekleriyle Aksaray, Kahramanmaraş ve Çorum olmak üzere toplamda altı ilde yapılacak olan av turizmi ihalelerinin yürütmeyi durdurulmasıyla ilgili davaları Hayvan Haklarını İzleme Komitesi ve Avukat Gülçin Yapıcı müdahillikleriyle açtı.

Haydiko Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Mucizeler Diyarı Proje Koordinatoru Yasemin Yılmaz konuyla ilgili açıklamalarda bulundu: “Doğal yaşam ortamları hızla daralan yabani hayvanların ister istemez insanlarla karşı karşıya gelmesi, sayılarında artış olduğu algısı yaratıyor ve bu tür kararların alınmasında gerekçe olarak kullanılıyor. Türkiye’de, bu türlere ilişkin kapsamlı ve güvenilir veriler olmadığından sayılarının gerçekte artıp artmadığı bile bilinmiyor. Böylesine kritik kararların elde güvenilir bilimsel veriler olmadan, gözlemlere dayanarak verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.”

4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun amacının; ‘sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının milli ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliğini sağlamak olduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu Kanun av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını, bunların korunmasını ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini, avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın, av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesini, toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban hayatına ilişkin suç ve kabahatler ile bunların takibi ve cezalarını kapsar’ olarak tanımlanmıştır. Dava dilekçelerimizde de ayrıntılı bir şekilde açıkladığımız gibi, kanunun içeriği, uygulanma şekli yaban hayvanları ve doğal yaşam ortamlarını korumaktan çok uzaktadır. Kanunda yazılı amacın aksine biyolojik çeşitliliğe ciddi zararlar vermektedir. Kanunda, devletin yaban hayvanlarını bir mülkiyet konusu yaparak avcılara yaban hayvanlarını öldürme hakkı tanıması Anayasa’ya aykırılık açısından tartışılması gereken bir konudur” dedi.

“Avlanmanın Bir Hak Olarak Tanınması Ciddi Bir Sorundur”

Kanunun 2. Maddesi’nin 22. Bendi’nde ‘avlanma hakkı’ndan söz edildiğini ancak avlanmanın, yani bir yaban hayvanını öldürmenin bir hak olarak tanınmasının hukuk sistemi açısından ve vicdani olarak kabul edilebilir bir yanı olmadığını söyleyen Yılmaz, “Avlanmaya, hak gözüyle bakmak çok büyük bir problemdir. Hakların gelişimi ve insan hakları açısından da sorun teşkil eden bu yaklaşımın sorgulanması ve tartışılması gereklidir. Yaban hayatını korumak herkes için bir yükümlülük olması gerekirken avlanmanın bir hak olarak tanınması ciddi bir sorundur. Bu bağlamda 12/16 Ekim tarihleri arasında Artvin’de Av ve Av Turizmini hukuki, bilimsel ve vicdani bir şekilde masaya yatıracağımız panellerimizde kapsayan bir zirve düzenliyoruz.  Ulusal ve uluslararası düzeyde konunun uzmanı akademisyenlerin, uzman sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin katılacağı Yaban Hayatı ve Doğal Yaşam Zirvemize konuya hassasiyetle yaklaşan tüm paydaşlarımızı bekliyoruz” dedi.

“Biyoçeşitliliğin Korunması Bir Yaşam Meselesidir”

Konunun biyolojik çeşitlilik çatısı altında, bütüncül bir bakışla tüm disiplinlerin bir arada olarak tartışılması gerektiğine inandıklarını vurgulayan Yılmaz, “Biyolojik çeşitliliğin korunması, iklim değişikliğiyle bağlantılı olarak hem bir uluslararası yükümlülük hem de doğayla uyumlu bir yaşam ve varoluş meselesidir. İklim krizinin ulaştığı boyut dikkate alındığında karasal avcılık faaliyetleri ve doğal yaşam ortamları üzerinde tahribata yol açan idarenin işlem ve eylemlerine karşı hukuku etkili kullanmak hak savunucularının görevi olmalıdır. Devlet kurumlarımızı acilen her türlü karasal avcılık faaliyetine ve doğal yaşam ortamları üzerindeki tahribata artık son verilmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

EkoIQ Editör