#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
dersim

Dersim Havzası Maden Tehdidi Altında!

1971 yılında Milli Park ilan edilen ve sahip olduğu özellikleriyle birçok ülkeden daha zengin canlı çeşitliliğini barındıran Dersim coğrafyası, son yıllarda madencilik tehdidi ile karşı karşıya. Uygulanmak istenen projelerin iptal edilmesini isteyen Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi avukat Barış Yıldırım, içinde Munzur Vadisi’nin de olduğu bölgenin Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınması gerektiğini ifade ediyor. Aktivist Gökhan Uç ise bölgenin Alevilik inancı için taşıdığı öneme dikkat çekiyor.

Yazı: Şenol BALİ

Dersim’de bulunan Munzur Vadisi, 42 bin 674 hektarlık alanda zengin akarsu kaynakları, endemik bitki örtüsü ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok yaban hayvanıyla Türkiye’nin en zengin Milli Parkları arasında yer alıyor. Vadi,  1971 yılında Milli Park ilan edilmişti. Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Bern Sözleşmesi‘yle korunan ve ceviz, kavak, söğüt, çınar, asma, karaağaç, çalı gibi bitki türleriyle kaplı vadi; vaşak, yaban keçisi, tilki, kurt, sansar, su samuru, porsuk, sincap, tavşan, yaban domuzu, ur kekliği, çengel boynuzlu dağ keçisi ve ayı gibi daha birçok canlı türüne de ev sahipliği yapıyor.

Her Geçen Gün Yeni Maden Sahaları İlan Ediliyor

Bu zengin coğrafya son yıllarda birbirinden farklı tehlikelerle yüz yüze kalmış vaziyette. Bölgenin maruz kaldığı en büyük tehdit ise maden sahaları.  145 maden projesinin bulunduğu Dersim’de, her geçen gün yeni maden sahaları ilan ediliyor. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın geçtiğimiz aylarda 61 ilde 344 maden sahası için ihale açtığını duyurduğu açıklamasında, Dersim Bölgesi’nde de altı yeni maden sahasının ilan edileceği bilgisi yer almıştı. Açıklamaya göre, Dersim Merkez’de bir saha, Çemişgezek’te bir saha, Mazgirt’te iki saha ve Pülümür’de iki saha olmak üzere toplamda altı sahanın maden sahası ilan edileceği belirtilmişti.

Yapılmak istenen maden sahalarına karşı hukuksal mücadele sürüyorken Dersim halkı da her geçen gün daha yüksek ses çıkarıyor. Geçtiğimiz ay kentte bu soruna dikkat çekmek için bir çevre mitingi düzenlenmişti. Dersimliler, vadi üzerinde uygulanması planlanan tüm projelerin iptal edilmesini istiyor.

“Flora Açısından Hollanda’dan Daha Fazla ve İngiltere’ye de Eş Değer Sayıda Tür Barındırıyor”

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi avukat Barış Yıldırım, Munzur Vadisi’nin ekolojik açıdan Türkiye’nin en önemli sahası olduğunu söylüyor. Yıldırım, “Burada aynı anda akarsu, orman, kaya, mera ve bozkır ekosistemi habitat bulunmakta. Bu sebeple buradaki yaban hayatı popülasyonu çok yüksek düzeyde. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşam ortamlarını koruma sözleşmesine göre koruma altında bulunan çengel boynuzlu dağ keçisi yine yaban keçisi, ayı, vaşak, su samuru gibi türler burada. Yine dünyada sadece Munzur Vadisi Milli Parkı’nın temel kaynak değeri Munzur Irmağı’nda habitatı bulunan bir alabalık türü var, Munzur alası. Bunlar dışında saptanmış 2 bine yakın bitki türü var. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü burada bir proje kapsamında yaptığı araştırmalar neticesinde flora açısından Hollanda’dan daha fazla ve İngiltere’ye de eş değer sayıda tür barındırıyor Milli Parkımız” sözlerini kullanıyor.

Munzur Vadisi-Dersim

 

Yıldırım, bölgedeki bazı alanlarda hâlâ tespit çalışmasının yapılmadığını ifade ederek şu sözlere yer veriyor: “Şunu da belirteyim bazı alanlarda henüz flora fauna çalışması yapılmadı. Mercan Vadisi, Havaçor Vadisi, Hel Bölgesi yani Munzur ekosisteminin en önemli alanlarında hâlâ flora fauna çalışması yapılmış değil. Yapılırsa çok daha fazla türün saptanacağını biz biliyoruz. Yine buranın Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alması gerekiyor.”

“Bir An Evvel Dünya Kültür Mirası Listesi’ne Alınması Lazım”

Yıldırım, bu konudaki uluslararası sözleşmeleri hatırlatıyor ve şu şekilde sürdürüyor konuşmasını: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taraf olduğu Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına dair sözleşme hükümlerine göre bir alanın Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girebilmesi için gerekli Dünya Kültür Mirası Komitesi tarafından belirlenmiş 10 kriter var. Bu kriterlerden tek başına birini dahi karşılarsa Komite tarafından listeye alınıyor. Munzur, bu kriterlerin altısını karşılıyor. Yani Türkiye’de belki dünyada aynı anda birden fazla kriteri tek başına karşılayan ender alanlardan. Bunu Munzur Üniversitesi de söylüyor, gazeteci hemşehrilerimiz de yakinen biliyor. Yıllardır bunun çalışmasını yapıyoruz fakat Dünya Kültür Mirası Listesi’ne önerilmiş değil. Munzur Üniversitesi’nin de saptaması var bu noktada. Bir an evvel buranın Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınması lazım.”

Bölgedeki projelerin iptal edilmesi için hukuki mücadeleye dikkat çeken Yıldırım sözlerine, “Bölgeye yönelik baraj projeleri gerek Danıştay 13’üncü Dairesi, gerek Danıştay 6’ıncı Dairesi ve gerekse de Ankara 3’üncü İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Halihazırda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın buraya dair yürüttüğü bir çalışma var. Munzur Vadisi kesin korunacak hassas alan ilan edilecek buna ilişkin olarak bizzat Bakan beyin kendi ilimizde açıklama yapmıştı. Çalışmalar son noktada diye biliyoruz.” şeklinde devam ediyor.

Munzur Deresi-Dersim

 

Bölgede Yoğun Madencilik Projeleri Söz Konusu”

“Kesin Korunan Hassas Alan Statüsü, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatındaki en üst doğa koruma statüsü, bu önemli. Fakat hal böyleyken maalesef yöremize yönelik madencilik projeleri söz konusu Munzur Havzası’nda birçok saha dördüncü grup maden projelerine ruhsatlandırılmış durumda. Dördüncü grup derken altın, bakır, gümüş gibi maden var. Bunlardan Geyik Suyu Bölgesi’nde yer alan projeye dava açtık. O dava kapsamında bir bilirkişi raporu verildi. Raporda Türkiye’nin hatta Avrupa’nın en önemli flora fauna alanı olduğu, buranın korunması gerektiği, yine maden projelerinin gerek flora türlerini gerek fauna türlerini gerekse de buradaki yer altı sularını, yüzey sularını toprağa geri dönüşümsüz olarak zarara uğratacağını, projelerin yapılmaması gerektiğini belirten bir fikir ortaya konulmuştu” ifadelerine yer veren Yıldırım, ekolojik olarak önemli olan bu saha için ruhsat verilmesinin hukuka aykırı olduğunu aktarıyor.

“Dersim Coğrafyası Aynı Zamanda Aleviler için Önemli Bir Bölge”

Kentte yaşayan aktivist Gökhan Uç ise Dersim coğrafyasının Aleviler ve Reya Hak inancı için önemli bir bölge olduğunu ifade ediyor. Uç, şu şekilde konuşuyor: “Bizim sularımız, dağlarımız, ağaçlarımız ve taşlarımız kutsal. Bu coğrafyayı anlamak istiyorsanız dağlarımızın sularımızın hikayesine bakmanızı öneririm. Onun dışında sadece burada yaşayan türler var. Kırmızı benekli alabalığımız var, inançta önemli bir yeri olan dağ keçilerimiz var. Bu keçilerin, Ana Fatma’nın davarı olduğu söylenir. Böyle bir önemi var aynı zamanda. Bölgemizdeki bitki çeşitliliğinin korunması, buna sahip çıkılması lazım.”

EkoIQ Editör