İkizköy Çevre Komitesi, LİMAK’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in Dünya Ekonomik Forumu’nda yani Davos Zirvesi’nde çeşitlilik ve kapsayıcılık üzerine konuşması ile ilgili olarak bir açıklama yayımladı.
İkizköy Çevre Komitesi, LİMAK’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in Dünya Ekonomik Forumu’nda yani Davos Zirvesi’nde çeşitlilik ve kapsayıcılık üzerine bir konuşma yapması üzerine 19 Ocak tarihli bir açıklama yayımladı. Açıklama metni şöyle:
“Küresel patronlar kulübünün şaşalı etkinliği Dünya Ekonomik Forumu, kovid pandemisi sonrası ilk defa bu yıl Davos Zirvesi’nde bir araya geliyor. Davos bu yıl parlak ekonomik analizlerden çok, en sıcak Ocak ayını yaşıyor olması, yağmayan karı ve kayak turizmindeki düşüşle, yani iklim değişikliği ile manşetlere girdi.
Karsız Davos Zirvesi’nde bugün (19 Ocak Perşembe günü) pek çok büyük şirket temsilcisinin yanı sıra LİMAK Şirketler Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir de konuşacak. Özdemir’in konuşma başlığı ‘Çeşitliliğin Coğrafyası’.
LİMAK’ın çeşitlilik ve kapsayıcılık adına yaptıklarından birkaç örnek de biz vererek Sayın Ebru Özdemir’in bu önemli konuşmasına katkı vermek, birkaç soru sormak istedik.
İklim Krizi: LİMAK’ın sahibi olduğu Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralları bugüne kadar atmosfere 254 milyon ton karbon saldı. Şirketin planladığı gibi işletmede kalırlarsa toplam karbon salımları 465 milyon tona çıkacak. Akbelen Ormanı yok edilirse 9 milyon ton karbon eşdeğeri yutak alanı bir daha rehabilite edilemeyecek şekilde ortadan kaldırılacak. Bu ve benzeri kömür santralları çalıştırılmaya devam ederse, Davos bir daha asla eski Davos olamayacak! Ebru Hanımın iklim krizi sorununu LİMAK’ın termik santral ve kömür madenlerinden oluşan enerji portföründe nasıl “kapsadığını” merak ediyoruz.
Biyoçeşitlilik: İkizköy’ün LİMAK kömür madeni işletmesi ile tehlike altına giren önemli bir biyoçeşitliliği var. Akbelen Ormanı’nda Uluslararası Doğa Koruma Birliği IUCN tarafından nesli tükenmekte olduğu için kırmızı listeye alınmış olan çok sayıda kuş türü var. Ebru Özdemir’in şu an Davos’ta anlattığı LİMAK’ın ‘çeşitlilik ve kapsayıcılık’ politikalarına maskeli ötleğen, karabaşlı ötleğen, kızılgerdan, büyük baştankara nasıl dahil ediliyor bilmek istiyoruz. Ya da Akbelen Ormanı ile birlikte yok olacak, aslında korumada öncelikli bir bitki olan kandil kökü (Cyclamen hederifolium Aiton – VU) ve 10 endemik bitki türünü çeşitlilik politikalarına nasıl dahil ettiklerini de duymak istiyoruz.
Yerel Çeşitlilik ve Kapsayıcılık: İkizköy’ün Işıkdere mahallesi ve tarım arazileri 2017’de kamulaştırılarak LİMAK’a kömür madeni işletsin diye devredildikten sonra 20 bin zeytin ağacı yok edildi. Şimdi kömür madeni genişlesin diye 45 bin zeytin ağacı daha tehlikede.
Zeytin, İkizköy’ün, Milas’ın, Anadolu’nun en önemli biyoçeşitlilik açısından çok zengin ekosistemlerinden biri, çok önemli bir ekonomik değeridir. LİMAK, maden işletecek diye sadece İkizköy ve çevresinde yüzlerce aile, zeytinsiz, işsiz, geleceksiz kalacak. LİMAK zenginleşirken, maden ve termik santral işlettiği İkizköy ve çevresinde yöre halkı fakirleşecek. Bu mülksüzleştirme ve yoksullaştırma hamlesinin LİMAK’ın kapsayıcılık politikaları doğrultusunda nasıl ele alınacağını sormak istiyoruz.
Ekonomik Kapsayıcılık: Ebru Özdemir ve LİMAK yöneticileri her fırsatta kapsayıcılık öyküsü olarak İkizköy’de (aslında yok ettikleri) arkeolojik kazı alanında İkizköylü kadınları çalıştırdıklarını anlatıyor ve övünüyor. Ama bu işin sürekli bir iş olmadığından; her yılın Aralık ayı başında işçilerin işten çıkarılıp, sonraki yılın Ocak ayında yeniden işe alındıklarından, böylece çalışanların sosyal güvenlik ve tazminat haklarının gasp edildiğinden bahsetmiyor.
Kazıda çalışan İkizköylülerin sırf Akbelen Ormanı’nı savundukları için, bu lütuf gibi sunulan kazı işinden çıkarılmaları ise hiçbir şekilde konu edilmiyor. Yaşamı savundukları için işsiz bırakılan İkizköylüleri, LİMAK’ın sınırsız zenginleşmesinin içinde ‘kapsamayı’ düşünüp düşünmediklerini Ebru Özdemir’e sormak istiyoruz.
Sayın Özdemir’e bir önerimiz var. Siz İkizköy’ü termik santral ve kömür madeni çalışmalarınızda ‘kapsamak’tan vazgeçin. Böylece doğanın ve yüzlerce yıllık kültürün ‘çeşitliliği’ bütün görkemi ve yaşamsallığı ile var olmaya devam etsin.”