SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin anılacağı Dünya Saati etkinliği nedeniyle yaptığı açıklamada; bölgenin sürdürülebilirlik odağında ayağa kaldırılmasının güvenli barınma, doğal yaşam kaynaklarının sürdürülebilirliği, temiz çevre, iş güvencesi ve dolayısıyla toplum refahı için kaçınılmaz olduğunu belirtti.
2007’den bu yana tüm dünyada düzenlenen “Dünya Saati” etkinliğinde iklim krizi ve doğa kayıplarına dikkat çekiliyor. Bu yıl Türkiye’deki Dünya Saati etkinliğinde 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenler için ışıklar kapatılıyor. SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, bu anlamlı günde yaptığı açıklamada afet bölgesinin sürdürülebilirlik temelinde yeniden yapılanmasının hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
“İyileştirici Aksiyonları Hayata Geçirmeliyiz”
Ebru Dildar Edin açıklamasında, “Afet bölgesindeki insanlarımıza güvenilir bir gelecek tahsis etmek bundan sonraki tek önceliğimiz. Burada da tek şansımız Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı merkeze alan yol haritası ile ekonomik, sosyal ve çevresel alanda iyileştirici aksiyonları hayata geçirmek. Afetten etkilenen 11 ilin, bölge insanına en iyi faydayı sağlayacak şekilde, sürdürülebilir temelli planlama ile yapılanmasında rehber ve yol gösterici olmaya kararlıyız” dedi.
Bölgedeki sürdürülebilirlik konularını tek tek ele alan Edin, açıklamasında şu konulara değindi:
Atık Yönetimi
- Öncelikle ve ivedilikle, mevcut enkaz kaldırma çalışmalarının mevzuatlarda yer alan bertaraf yöntemlerine uygun olarak yönetilmesinin çevresel riskler taşıdığına dikkat çekmek isteriz.
- Tasnifi çok zor miktarda bir atığın ortaya çıktığının farkındayız.
- Diğer yandan bu tür yıkıntı atıklarının, geri dönüştürülerek döngüsel ekonomiye katkı sağlanmasını sağlayacak metotlar da mevcut.
- Bu metotların uygulanabilmesi için öncelikle yıkıntı atıklarının çevrede felakete neden olmadan, geçici depolama alanlarının atık miktarına ve türüne göre belirlenerek kurulması gerekiyor.
- Aksi takdirde bölgedeki atıkların orta ve uzun vadede tarımsal alanların kirlenmesine, asbest başta olmak üzere zararlı kimyasalların yer altı sularına ve toprağa karışmasına, ileri safhalarda farklı salgın hastalıkların yayılmasına ve kanser riski oluşumuna neden olabileceği tahmin ediliyor.
Temiz Suya ve Güvenilir Gıdaya Erişim
- Depremin yıkıcı etkisinin ardından bölgenin karşı karşıya kaldığı kuraklık da ciddi bir sorun olarak karşımızda.
- Bununla birlikte alt yapıda meydana gelen hasarlar nedeniyle temiz suya erişimde de problemler bulunuyor.
- Depremin etkilediği 11 il, Türkiye’nin toplam tarım üretiminin %15,5’ini üretiyor.
- Su tasarrufu sağlayan uygulamalar ve güvenilir tarım metotları ile yeni bir yapılanmanın bir an evvel bölgede uygulanması hayati önem taşıyor. Tarım faaliyetlerinin devam edebilmesi için su ve toprak güvenliğine ilişkin analizlerin yürütülmesi de ayrıca önemli.
- Aksi takdirde salgın hastalık vakalarının artması ve yayılması kaçınılmaz.
- Tarım mahsullerinde yaşanacak sıkıntıların da gıda fiyatlarını artıracağını öngörüyoruz.
OSB’lerde Yeşil Dönüşüm
- İstihdam kaynağı ve ticaret hacmi nedeniyle bölge ekonomisinin bel kemiği olan organize sanayi bölgelerinin yeşil dönüşüm prensipleri doğrultusunda yapılandırılması; böylece sürdürülebilir istihdam ve yeşil ticaret konularında bölgeye ve Türkiye ekonomisine katkının artırılması önem taşıyor.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarında bölgenin tüm potansiyelinin değerlendirilmesi de ülkemizin enerji arz güvenliğine büyük katkı sağlayacaktır.
Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık
- Bölgede sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirilmiş toplum refahı sağlamak bizlerin en büyük sorumluluğu.
- Çok büyük bir nüfus, afetin sarsıcı etkilerini yaşıyor, yaşamaya devam edecek.
- Bölgede kamu, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları tüm imkanlarımızla çalışmak zorundayız.
- Kadınlarla birlikte bölgede yaşayan herkesin psikolojik rehabilitasyonu; tekrar iş ortamına, eğitime, sosyal yaşama ve günlük rutine dahil olabilmeleri anlamında acil ihtiyaçlar arasında yer almalı.
- Bunun için tüm kırılgan gruplara istihdam güvencesi yaratmamız gerekiyor
- Eğitimde fırsat eşitliğini koruyarak bir tek çocuğumuzun dahi eğitimden geri kalmaması için seferber olmalıyız.
- Bilime her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
- Tüm süreçlerde kadınlarımızın masada ve sahada aktif olarak görev almasını sağlamalıyız.