#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
doğal kaynak

“Tükettiğimiz Bütün Doğal Kaynaklar Bir Sonraki Yılın Rezervinden Gidiyor”

Dünyanın ve iş dünyasının geleceğinin ele alındığı Yeşil İş Sürdürülebilirlik Zirvesi 2023’ün bu yılkı teması dönüşüm olarak belirlendi. Zirvede yaptığı konuşmada hızla aksiyon almanın gerekliliğinden söz eden Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, “Gelecek nesillerin haklarını yiyerek sürdürülebilirliği sağlamamız mümkün değil. Her yıl doğanın bize sunduğu kaynaklar yıl öncesinde, daha önceki bir tarihte bitmeye başlıyor” dedi.

Yeşil İş Sürdürülebilirlik Zirvesi 2023, 10-11 Mayıs tarihlerinde “Dönüşüm X Aksiyon, Birlikte, Şimdi, Daha Hızlı” başlığı ile gerçekleşti. Zirve, 10 Mayıs’ta fiziki olarak Mandarin Oriental Bosphorus Otel’de yapıldı ve eş zamanlı olarak online yayımlandı. 11 Mayıs’taki program ise tamamen online devam etti.

Dünyanın ve iş dünyasının geleceğinin ele alındığı zirvenin teması “dönüşüm” olarak belirlendi. Birlikte ve daha hızlı aksiyon alan bir modelde ilerlenmesinin gerekliliğinin konuşulduğu zirvede her açıdan, tüm süreçlerin önceden planlanmasının ve bir çerçevenin belirlenmesinin zorunluluğu vurgulandı. İki gün boyunca dünyadan ve Türkiye’den 85’i aşan konuşmacı zirveye katıldı ve 30 oturum gerçekleşti.

“Hızla Aksiyon Almalıyız”

Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, yaptığı konuşmada Yeşil İş Sürdürülebilirlik Zirvesi’nin bu yıl 10. yılına ulaştığını ve bu yılki temanın neden dönüşüm olarak belirlendiğini detaylandırdı. “Artık dönüşüm zamanı diyoruz. Daha önce de dönüşüm zamanı dedik ama bu sefer ‘Hızla aksiyon almalıyız’ diyoruz. Hem de her zamankinden daha hızlı, çünkü adeta kendi kendimizle yarış içindeyiz” şeklinde konuşan Bursa, “Bir an önce yanlış rotada giden kalkınma sürecimizi doğru bir rotaya sokmak zorundayız” dedi.

Bursa şunları söyledi: “Son yıllarda malum, sıkça duyduğumuz ve bazen yerine göre birbirine alternatifmiş gibi kullandığımız yepyeni bir terminoloji paketi oluşturduk. Bir taraftan yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınma, kaynak verimli ekonomi, düşük atıklı ekonomi, net sıfır ekonomi, düşük karbon, kapsayıcı bir kalkınma, adil ekonomidiyerek esasında hep aynı hedefi, farklı bakış açıları ve farklı öncelikleri koyarak tanımlamaya çalışıyoruz. Peki, sonuçta bir cümlede özetlemeyi istersek biz, ne yapmayı istiyoruz? Biz refahı artırmayı, bunu yaygınlaştırmayı ve de kapsayıcı yapmayı istiyoruz.”

“Gelecek Nesillerin Haklarını Yiyerek Sürdürülebilirliği Sağlamamız Mümkün Değil”

Doğal sermayeyi ve ekolojik değerleri eksiltmemeye, kirletmemeye çalıştıklarını ve böyle bir hedef koyduklarını vurgulayan Bursa, “Kaynakları verimli kullanacağız. Gelecek nesillerin haklarını tüketmeyeceğiz. Bunları sürdürülebilir hale getirip bir yandan nesillerin sürdürülebilirliğini sağlarken diğer yandan da gelecek nesillere karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz. Aksi takdirde biliyoruz ki gelecek nesillerin haklarını yiyerek sürdürülebilirliği sağlamamız mümkün değil” dedi.

Murat Sungur Bursa, “Her yıl doğanın bize sunduğu kaynaklar yıl öncesinde, daha önceki bir tarihte bitmeye başlıyor. Bundan 50 yıl kadar önce her yılbaşını kutladığımızda doğa bize bir yıl içerisinde kendine bir zarar gelmeden, kendi öz kaynaklarını tüketmeden kullanabileceğimiz belirli bir doğal kaynağı tepsi içerisinde sunuyordu. Ve biz bunu yıl sonuna kadar bitirmiyorduk. Ama son 50 yıl içerisinde her yıl, bir hafta, iki hafta, üç hafta geriye gidecek şekilde, sene içinde, doğanın bize tahsis ettiği kaynakları bitirerek ilerliyoruz. En son Temmuz ayına geldik. Temmuzdan sonra tükettiğimiz bütün doğal kaynaklar bir sonraki yılın rezervinden gidiyor” şeklinde konuştu.

“İklim Değişikliği Dünya Ekonomisinde Çok Büyük Kayıplara Yol Açacak”

Mevcut durumun sürdürülemez olduğunun altını çizen Bursa, “Biliyoruz ki 2050 yılına gelindiğinde iklim değişikliği dünya ekonomisinde çok büyük kayıplara yol açacak. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki dünya ekonomik büyüklüğü içerisinde, dünya hasılası içerisinde %6-7 civarında kayba neden olacak” şeklinde konuştu. Yeşil ekonomiye dönüşümün, ilave ekonomik getiri sağlayabilecek durumda olduğunu aktaran Bursa, “Yapılan bazı uluslararası araştırmalara göre, yeşil ekonomiye 2050’ye kadar koyulan hedefler çerçevesinde geçmeyi başarabilirsek dünya gayri safi milli hasılası içerisinde artış %5’in üzerinde olacak” dedi.

McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya işaret eden Bursa, “İstihdam açısından baktığımızda iklim değişiklikleri 2050 yılına kadar çok ciddi miktarda istihdam kayıplarına yol açacak. ‘Yeşil ekonomiye geçiş, buna karşılık istihdam yaratıyor mu?’ diye baktığımızda ise açık ara şunu görüyoruz ki iklim zararları nedeniyle oluşabilecek iş gücü kayıplarının çok üstünde. Eğer bu iklim zararlarını önlersek yeni istihdam imkanları yaratabileceğiz” dedi.

Yeşil Ekonominin Sunduğu Fırsatlar

Yeşil ekonominin global olarak fırsatlar sunmasının yanı sıra firmalara katkı sağlayabileceğini belirten Bursa, “Yeşil ekonomi ile firmaların regülasyon riskleri azalıyor. Yeşil finansman imkanlarına erişim sağlanıyor. Çalışan tatmini ve mutluluğu artıyor. İstihdamda sürekliliğin firmalar açısından ciddi bir ilgi alanı olduğunu göz önüne alırsak yeşil üretimve yeşil iş modellerinin böyle bir avantajı olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Ayrıca marka değerine, müşteri memnuniyetine ve müşteri sadakatine çok önemli katkı sağlıyor” dedi.

Uluslararası ve ülke bazında yeşil ekonomi denildiği zaman bunun gerçekleştirilebilmesi için sacayağı gibi üç farklı aktörün tutarlı, aynı zamanda birbirleriyle uyumlu ve bir işbirliği içerisinde çalışmaları gerektiğini dile getiren Bursa, bu sacayağını Devlet, iş dünyası/firmalar ve tüketici olarak açıkladı. Bursa, bunların her birinin kendi içindeki dinamikleri ve birbirleriyle ilişkilerinin yeşil ekonomiye ve sürdürülebilir kalkınmaya dönüşebileceğini söyleyerek sözlerini noktaladı.

EkoIQ Editör