#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Küresel İklim Eylemsizliği Yaşamı Tehdit Ediyor

İklim acil durumu konusunda küresel iklim eylemsizliği sağlık risklerini artırıyor. Kuraklık 122 ülkede 127 milyon insanın şiddetli gıda güvensizliği yaşamasına neden oldu. 

Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayımının 8. yıllık raporunda yer alan yeni küresel projeksiyonlar, yüzyılın ortasına kadar dünyanın sıcaklığa bağlı ölümlerde 4,7 artış yaşaması olasılığı ile birlikte, küresel iklim eylemsizliği nedeniyle daha fazla gecikmenin sağlığa yönelik ciddi ve artan tehdidini ortaya koyuyor.

Rapor ayrıca iklim konusundaki eylemsizliğin günümüzde insan hayatına ve geçim kaynaklarına nasıl mal olduğunu da vurguluyor. Raporu hazırlayan yazarlar, uyum sağlamanın zorlukları ve maliyetleri artarken ve dünya geri dönüşü olmayan zararlara yaklaşırken petrol ve gaza yatırım yapmaya devam eden hükümetleri, şirketleri ve bankaları “ihmalkârlık” yapmakla nitelendiriyor. İklim değişikliğinin temel nedenleriyle mücadele etmek için derin ve hızlı bir azaltım yapılmadığı takdirde, insanlığın sağlığının ciddi risk altında olduğu konusunda uyarıyor.

Gelecek Nesiller Pamuk İpliğine Bağlı

Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2023 Raporu’na göre, yeni veriler, sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlandırmaya yönelik eylemlerde daha fazla gecikmenin tüm dünyada milyarlarca insanın sağlığını olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Dünya şu anda 2100 yılına kadar 2,7°C ısınma yolunda ilerlerken ve enerji kaynaklı emisyonlar 2022 yılında yeni bir rekor seviyeye ulaşırken, mevcut ve gelecek nesillerin yaşamları pamuk ipliğine bağlı.

University College London öncülüğünde hazırlanan 8. Lancet Countdown raporu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki 52 araştırma kurumu ve BM kuruluşundan 114 önde gelen uzmanın çalışmalarını temsil ediyor ve sağlık ile iklim değişikliği arasındaki bağlantıların en güncel değerlendirmesini sunuyor. 28. BM Taraflar Konferansı (COP) öncesinde yayınlanan rapor, hanehalkı hava kirliliğini, fosil yakıtların finansmanını ve uluslararası kuruluşların iklim azaltımının sağlık açısından ortak faydalarına ilişkin katılımını izleyen yeni ve geliştirilmiş ölçütleri içeren 47 gösterge sunuyor.

Lancet Direktörü Dr Romanello “Hala umut için yer var” diyor ve COP28’in sağlık odaklı taahhütleri ve eylemleri güvence altına almak için hayati bir fırsat olduğunu belirtiyor. “İklim müzakereleri fosil yakıtların adil ve hızlı bir şekilde kullanımdan kaldırılmasını sağlar, azaltımı hızlandırır ve sağlık için adaptasyon çabalarını desteklerse, Paris Anlaşması’nın küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlama hedefine hala ulaşılabilir ve refah içinde sağlıklı bir geleceğe ulaşılabilir.” diyen Romanello, bu ilerleme gerçekleşmediği takdirde, iklim değişikliği müzakerelerinde sağlık konusuna giderek daha fazla vurgu yapılması, her bir derecelik ısınmanın bugün yaşayan milyarlarca insan ve gelecek nesiller tarafından hissedilen zararları daha da kötüleştirmesi nedeniyle, sadece boş sözler olma riski taşıdığını ifade ediyor.

İklim Konusundaki Eylemsizlik İnsan Hayatına Mal Oluyor

Aşırı hava olaylarının artan yıkıcılığı, su güvenliğini ve gıda üretimini tehlikeye atarak milyonlarca insanı yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Daha sık görülen sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar, 2021 yılında 122 ülkede 127 milyon daha fazla insanın orta ila şiddetli gıda güvensizliği yaşamasına neden oldu.

Benzer şekilde, değişen hava koşulları da yaşamı tehdit eden bulaşıcı hastalıkların yayılmasını hızlandırıyor. Örneğin, daha sıcak denizler, insanlarda hastalık ve ölüme neden olabilen Vibrio bakterilerinin yayılması için uygun olan dünya kıyı şeridi alanını 1982’den bu yana her yıl 329 km artırarak 1,4 milyar insanı ishal hastalığı, ciddi yara enfeksiyonları ve sepsis riski altına soktuğu görülüyor.

Çarpıcı bir şekilde, aşırı hava olaylarından kaynaklanan ekonomik kayıpların toplam değerinin 2022 yılında 264 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor; bu değer 2010-2014 dönemine kıyasla %23 daha yüksek. Isıya maruz kalma aynı zamanda 2022 yılında küresel olarak 490 milyar potansiyel işgücü saati kaybına yol açtı (1991-2000 yılları arasında yaklaşık %42’lik bir artış) ve gelir kayıpları düşük (%6,1) ve orta gelirli ülkelerde (%3,8) GSYH’nin çok daha yüksek bir oranını oluşturuyor. Bu kayıplar geçim kaynaklarına giderek daha fazla zarar veriyor ve iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkma ve toparlanma kapasitesini kısıtlıyor.

Bu senaryoya göre, sıcaklığa bağlı yıllık ölümlerin yüzyılın ortalarına kadar %370 oranında artması ve sıcağa maruz kalmanın küresel olarak kaybedilen potansiyel işgücü saatlerini %50 oranında artırması bekleniyor. Daha sık görülen sıcak hava dalgaları, 2041-2060 yılları arasında yaklaşık 525 milyon daha fazla insanın orta ila şiddetli gıda güvensizliği yaşamasına yol açarak küresel yetersiz beslenme riskini daha da kötüleştirebilir.

Yanlış Yönde İlerleyen Bir Dünya

2022 Lancet Geri Sayım raporu, küresel enerji krizine yanıt olarak sağlığa zarar veren fosil yakıtlardan uzaklaşmayı hızlandırma fırsatının altını çiziyor. Yeni ve güncellenmiş göstergeler fosil yakıtlara yapılan yatırım ve kredilerin artmakta olduğunu ortaya koyuyor. Küresel enerji sisteminin karbon emisyonları (küresel sera gazı emisyonlarına tek başına en büyük katkıda bulunan sektör) 2022 yılında %0,9 artarak 36,8 Gt’ye ulaşırken, hükümetler fosil yakıtların yaygınlaşmasını teşvik etmeye devam ediyor. 2020 yılında 87 ülkeden 69’u (tüm küresel karbon emisyonlarının %93’ünden sorumlu) net 305 milyar dolar değerinde fosil yakıt sübvansiyonu sağladı; bu rakam 26 ülkede ulusal sağlık harcamalarının %10’unu, 10 ülkede ise %50’sini aşıyor.

Finans sektörü de artan sağlık tehditlerine katkıda bulunuyor. 2017-2021 yılları arasında fosil yakıtlara verilen toplam özel banka kredisi 572 milyar dolara ulaşmıştır. Fosil yakıtlara en fazla kredi veren 40 özel banka, 2017-2021 yılları arasında sektöre her yıl toplam 489 milyar dolar yatırım yaptı ve yarısından fazlası 2010-2016 yılları arasında kredilerini artırarak sıfır emisyonlu enerji geçişini daha da engelledi.

Dünyanın en büyük 20 petrol ve gaz devi, geçen yıldan bu yana öngördükleri fosil yakıt üretim seviyelerini artırarak, sera gazı emisyonlarının 2040 yılında 1,5°C’lik ısınmayla uyumlu seviyeleri %173 oranında aşmasına (2022 stratejilerinde beklenen %112’lik artışa kıyasla) ve Paris Anlaşması’na uyumlarının daha da azalmasına neden oldular. Endişe verici bir şekilde, fosil yakıt şirketleri 2022 yılında sermaye yatırımlarının sadece %4’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarına ayırarak sağlıklı bir geleceği daha da ulaşılmaz hale getirdi.

EkoIQ Editör