Deniz biyolojik çeşitliliğinin temel bileşeni olan deniz çayırları, sürdürülebilir kalkınmaya, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin azaltılmasına ve iklim adaptasyonuna yönelik doğaya dayalı önemli çözümler sunuyor. Deniz çayırlarının %7’si her yıl kayboluyor ve buna karşın yalnızca dörtte biri deniz koruma alanları kapsamında yer alıyorken, geriye kalan dörtte üçlük bölüm korunmuyor.
Erhan ARCA
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2022 yılında, 1 Mart’ları “Dünya Deniz Çayırları Günü” olarak ilan etti. Deniz çayırları, tropiklerden kutup dairesine kadar dünyanın birçok yerinde sığ sularda bulunan deniz çiçeklenme bitkileridir. 159 ülkede, 300,000 kilometrekarelik geniş bir alana yayılan deniz çayırları son derece üretken olmakla birlikte biyolojik açıdan zengin yaşam alanları yaratıyor. Deniz çayırları, binlerce balık, denizatı, kaplumbağa gibi türe yiyecek ve barınma sağlamanın yanı sıra dünyanın en büyük balıkçılık alanlarını besliyor.
Dünya Deniz Çayırları Günü ise deniz çayırlarının sağlığına ve gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Bu konudaki farkındalığı yükseltmek üzerine çeşitli etkinlik ve projelerin gerçekleştirildiği günde, deniz çayırlarının korunmasını teşvik etmedeki aciliyetin altı çiziliyor.
Besin maddelerini ve kirleticileri süzerek bir döngü sağlayan deniz çayırları, su kalitesini iyileştiriyor; deniz ürünlerindeki kirlenmeyi hafifleterek su kirliliğini azaltıyor. Yüksek verimli karbon yutakları olan deniz çayırları, dünyadaki okyanus karbon döngüsünün %18’ini depolayabiliyor. Deniz çayırları, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede güçlü, doğaya dayalı bir çözüm sunuyor. Okyanus asitlenmesine karşı bir tampon işlevi görerek mercan resifleri gibi en savunmasız ekosistemlerin ve türlerin dayanıklılığına katkıda bulunuyor. Dalga enerjisini azaltarak kıyı boyunca ilk savunma hattı görevini gören deniz çayırları, insanları artan sel ve fırtına riskinden koruyor. Deniz çayırları kıyı erozyonunu önlemede de etkili. Yanı sıra balıkçılığa katkıları ile gıda güvenliğine fayda sağlıyor, karbon emilimi ve depolaması gibi etkileri ile topluluk refahında da önemli bir görev üstleniyor.
Deniz Biyolojik Çeşitliliğinin Temel Bileşeni
Yükselen sıcaklıklar, deniz ve kıyı ekosistemlerinin geri dönülemez şekilde kaybolma riskini artırıyor. Günümüzde, okyanus yaşamını destekleyen mercan resiflerinin, mangrovların ve deniz çayırlarının zarar görmesi ve türlerin suyun daha serin olabileceği daha yüksek enlem ve rakımlara göçü de dahil olmak üzere yaygın değişiklikler gözlemleniyor. Sürdürülebilir kalkınmaya, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına ve adaptasyona yönelik önemli katkılarının bilinmesine karşın, deniz çayırları tehlike altında. Tüm deniz çayırlarının yalnızca dörtte biri deniz koruma alanları kapsamında.
Deniz çayırları 1930’lardan bu yana küresel olarak azalıyor. En son yapılan sayıma göre, bu önemli deniz habitatının %7’si her yıl kayboluyor. Yakın zamanda, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği Tehlikedeki Türler Kırmızı Listesi’nde deniz çayırlarının %21’i tehlikeye yakın, tehlikede ve nesli tükenmekte olarak kategorize edildi.
Deniz çayırlarının ve ilişkili ekosistemlerin bozulmasının temel etkenleri; kıyı gelişimi, kara kaynaklı suların sızması da dahil olmak üzere kirlilik, iklim değişikliği, tarama-düzensiz balıkçılık ve teknecilik faaliyetlerinin birleşik baskıları. Genel olarak deniz çayırı kaybı küresel bir trend. Bununla birlikte bazı bölgelerde deniz çayırlarının kaybının azaldığı veya önemli ölçüde iyileştiği de görülüyor. İyileşmeler ise genellikle insan kaynaklı stres faktörlerinin etkisini azaltmaya yönelik çabalarla ilişkili.
Deniz çayırlarının önemine dair farkındalığın artması, tüm dünyada bu ekosistemlerin korunması, iyi yönetimi ve restore edilmesine yönelik çabalara öncülük edebilir. Ulusal, bölgesel ve küresel politikalarla uyumlu hale getirilen koruma ve restorasyon çalışmaları, toplumsal, ekonomik hedeflere ulaşmaya yardımcı olmakla birlikte gıda güvenliğine de fayda sağlıyor.