İklim Haber ve Konda Araştırma ile bu yıl altıncısını gerçekleştirdiğimiz “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı”, bize büyük bir tutarlılıkla altı yıldır aynı şeyi söylüyor: “İklim değişikliğinin gerçekliği ile ilgili bir şüphemiz yok. İnsani faaliyetlerden kaynaklandığına da neredeyse eminiz. Ve bu durumdan çok endişeliyiz”. Bununla birlikte geçtiğimiz Mart ayının son günü gerçekleştirilen yerel seçimler, sürdürülebilir bir gelecek için yerel yönetimlerin ve dirençli kentlerin gerekliliğini hatırlatması bakımından ayrı bir önem taşıyordu.
İklim Haber ve Konda Araştırma ile bu yıl altıncısını gerçekleştirdiğimiz “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı”, bize büyük bir tutarlılıkla altı yıldır aynı şeyi söylüyor: “İklim değişikliğinin gerçekliği ile ilgili bir şüphemiz yok. İnsani faaliyetlerden kaynaklandığına da neredeyse eminiz. Ve bu durumdan çok endişeliyiz.”
Araştırmadaki yargıların her biri, hemen her yıl %70’lerin, bazen %80’lerin üzerine çıkan geniş toplum kesimleri tarafından dile getiriliyor. Türkiye’deki oranların, çoğu Batı ülkesinden dahi yüksek olduğunu belirten ekoIQ Yayın Yönetmeni Dr. Barış Doğru, Nazım Hikmet’in “Topraktan öğrenip kitapsız bilen” Türk köylüsü dizelerini hatırlatarak, “Eğitim ve modernleşmenin bu oranı artırdığını görmekle birlikte en düşük eğitim seviyelerinde bile iklim değişikliğiyle ilgili bir çeşit uyanıklık olduğu ortada” diyor.
2023 araştırmasının daha önceki yıllarda olduğu gibi Türkiye toplumu ve iklim değişikliği konusunda yine şaşırtıcı ve ilginç bir farkındalık durumunu ortaya koyduğunu söyleyen Dr. Doğru, iklim değişikliği ve kalkınmanın isminin dahi geçmediği bir yerel seçim süreci yaşadığımıza dikkatleri çekiyor. Ve aşina olduğumuz dilekleri yineliyor: “İnşallah gelecek seçimlerde, bunları konuşur, tartışır ve gerçek sorunlarımıza nihayet gelebiliriz…”
Geçtiğimiz Mart ayının son günü gerçekleştirilen yerel seçimler, sürdürülebilir bir gelecek için yerel yönetimlerin ve dirençli kentlerin gerekliliğini hatırlatması bakımından ayrı bir önem taşıyordu. Dirençli kentler, yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir bir gelecek ve yerel yönetimler ile ilgili taleplerin her şeyden önce demokrasinin olabildiğince şeffaf ve adil uygulanmasına bağlı olduğunu göz önünde bulundurarak ekoIQ’nun 111. sayısının dosya konusunu Dirençli Kentler olarak belirledik.
Dirençli kentler ile demokrasi arasındaki bağı aklımızda tutarak Dr. Baran Alp Uncu, Yrd. Doç. Dr. Barış Gençer Baykan, Prof. Dr. Osman Balaban, Dr. Öğr. Üyesi Nurgül Erdem, Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu ve İdil Seda Ak’ın görüşlerine yer verdik. Bu kapsamda, UNDRR Direktörü Mami Mizutori ile gerçekleştirilen bir söyleşiyi sayfalarımıza taşıdık. ekoIQ editörü Bulut Bagatır, Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı araştırması bağlamında yurttaşların yerel yönetimlerden beklentilerini masaya yatırdı.
Yazarlarımızdan Arzu Deniz Aksoy, gerçeğin nerede olduğunu sorarak yanlış bilgi ve dezenformasyon konusuna eğildi. Prof. Dr. E. Didem Evci Kiraz, seçilen yerel yöneticilere yol haritalarını sordu. Gülin Yücel, sürdürülebilirlik gündemi içinde yapay zekayı değerlendirdi.
Geçirimsiz yüzeylerin artmasıyla yağmur suyu yönetiminin daha da karmaşık hale geldiğini vurgulayan Gökçe Ötkün ve Sena Hacıisaoğlu, sünger şehirleri ele aldılar. İyi Bak sayfamızda Emre Güzel, kentlerin dirençliliği üzerinden çoklu krizler karşısında güçlenme stratejilerini anlattı. Arif Ergin, yeni yazısında bir soru yöneltti: “Mona Lisa olmayacaksa, gezegeni iklim krizinden kurtarmanın ne anlamı var?” Bilimin izinden giden Ömer Mızrak, hayvanların oy verme davranışlarını kaleme aldı.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmamız için katetmemiz gereken uzun bir yol olduğunu tekrarlayan UN Global Compact Türkiye, geçtiğimiz yıl yayımlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nun verileri üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Avrupa’yı bekleyen iklim felaketlerini anlatan Elif Gökçe Şahin, enerji ve kutuplaşma konularına eğildi. Prof. Dr. Ahu Ergen, güçlü sürdürülebilirlik performansının markaları değerli kıldığını belirtirken Sibel Bülay, kadının neden siyasette olması gerektiğini yazdı. Kentsel toplulukların sürdürülebilirliğini ve refahını sağlamak için dirençli şehirler kavramının öneminin arttığını belirten Aynur Kolbay Hülya, bu noktada yerel yönetimlerin konumunu yorumladı.
Yüzümüzü doğaya döndük ve sürdürülebilir kırsal kalkınma ile agroturizm arasındaki bağı Bahar Çınar’dan okuduk.
“İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acıdan çok daha ağırdır”. ekoIQ editörü Nihat Nuyan, Politik Kamera’da, toplum tarafından yok sayılmış milyonlarca çocuktan birinin, Ceylin’in tükenişini gözler önüne serdi.
Gözümüzden Kaçmayanlar’da Gözde İvgin çevremizde olup bitenleri haberleştirdi. Kitap sayfamızda ise sizler için yeni önerilerimiz var.
Keyifli okumalar dileriz.