Birleşmiş Milletler’in son raporuna göre, göçmen türlerin 5’te 1’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu türlerden biri olan kuşların yaşadığı tehditlere karşı duyarlılığı artırmak amacıyla belirlenen “Dünya Göçmen Kuşlar Günü” bu yıl 11 Mayıs ve 12 Ekim tarihlerinde kutlanacak. 2024 yılının teması ise kuşların beslenmesinin temelini oluşturan “böcekler” olarak belirlendi.
Göçmen kuşlar farklı mevsimleri, farklı coğrafyalarda geçiren kuş türlerinden oluşan bir grup. Her yıl dünyada 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin edilirken bunlardan yaklaşık 5 milyarı, Avrupa ile Afrika arasında göç ediyor. İlkbaharda kuzeye hareket eden kuşlar; ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimleri olmak üzere yılın dörtte üçünü geniş bir alanda geçiriyor; yalnızca kış mevsiminde tropik bölgelerde barınıyor. Göçmen kuşlar için Avrupa ve Afrika arasında köprü görevi gören Türkiye ise her yıl ilkbahar ve sonbaharda zorlu yolculuklarına tanıklık ettiği çok sayıda kuşun “mola noktası.”
Kuşların Zorlu Göç Yolculuğu
İklim değişikliği, olumsuz hava koşulları, elektrik tellerine çarpma, zehirlenme, avlanma gibi nedenlerle göçmen kuşların sayısı her geçen gün azalıyor. Üstelik kuşlar için hayati önem taşıyan sulak alanların %35’i, son 50 yıl içinde yok olmuş durumda. Son verilere göre tüm kuş türlerinin %48’inin popülasyonunda da düşüş gözlemleniyor.
Kuşların zorlu göç yolculuklarına dikkat çekmek, karşılaştıkları tehditlere karşı duyarlılığı artırmak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM), Göçmen Türler Sözleşmesi (CMS) ve Afrika-Avrasya Göçmen Su Kuşu Anlaşması (AEWA) ile Amerika için Çevre (EFTA) ortaklığı ile 2006’dan bu yana “Dünya Göçmen Kuşlar Günü” kutlanıyor. Farklı yarım kürelerde kuşların göç tarihlerine göre farklı tarihlerin belirlendiği gün, bu yıl 11 Mayıs’ta ve 12 Ekim’de kutlanacak.
Üreme Azalıyor, Ölüm Oranları Artıyor
Dünya Göçmen Kuşlar Günü’nün bu yılki teması “böcekler.” Böcekler, göçmen kuşlar için uzun yolculuklarında temel enerji kaynağı olmanın yanı sıra kuşların göç zamanlarının, sürelerinin ve başarılarının önemli bir faktörü. Kuşlar göç sırasında yol boyunca böcek aradığı için böcek popülasyonunun kaybı, kuşların yaşamını tehdit ediyor. Yoğun tarım, kentleşme gibi nedenlerle dönüştürülen ormanlar ve doğal alanlar, böcek popülasyonunda azalmaya neden oluyor. Ayrıca tarımda mahsulleri korumak için kullanılan pestisitler ve herbisitler, kuşların beslenebileceği böceklere zarar veriyor. Enerji ve protein açısından zengin böceklerin yok olması veya azalması kuşların göçünü ve üremelerini olumsuz etkiliyor. Tüm bunlar bir araya geldiğinde kuşların bağışıklıklarının düşmesi, üremenin azalması ve ölüm oranlarının artması kaçınılmaz hale geliyor. 2024 Dünya Göçmen Kuşlar Günü Kampanyası’nda da bu konuda alınması gereken önlemler vurgulanacak.
Göçmen Türlerin 5’te 1’i Yok Olabilir
Göçmen kuşlar Şubat ayında yayımlanan bir raporda da bahis konusu oldu. BM Çevre Koruma Programı’ndaki (UNEP) koruma bilimcileri tarafından CMS’ye hazırlanan “Dünya Göçmen Türlerinin Durumu” adlı raporda, aralarında kuşların da bulunduğu, dünyadaki göçmen türlerin 5’te 1’inden fazlasının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına dikkat çekildi. Rapora göre, tüm göçmen türler için en büyük iki tehdit; aşırı avlanma ve insan faaliyetleri nedeniyle yaşanan habitat kaybı.
Göçmen Kuşlar için Açık Eylem Çağrısı
Raporda ayrıca iklim değişikliğinin doğrudan bir tehdit olmaktan başka kirlilik ve istilacı türler gibi diğer tehditleri güçlendiren bir etkisinin olduğu da vurgulandı. İklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisinin önümüzdeki on yıllarda önemli ölçüde artmasının beklendiğinin kaydedildiği raporda, değişen sıcaklıkların göçmen türlerin çok erken/çok geç gelmesine ya da hiç gelmemesine neden olabileceği belirtildi.
Açık bir eylem çağrısında da bulunulan raporda, göçmen türlerin yasa dışı ve sürdürülemez avcılığıyla mücadele çabalarının güçlendirilmesi ve genişletilmesinin gerekliliği üzerinde duruldu. Yanı sıra göçmen türler için önemli alanların belirlenmesi, korunması ve daha iyi yönetilmesine yönelik eylemlerin artırılmasının önemi hatırlatıldı. Işık, gürültü, kimyasal ve plastik kirliliğiyle mücadele ise öncelikli önlemler olarak belirlendi.