İstanbul’da gönüllü çiftçilerin desteğiyle 130 dekar alana yedi çeşit buğday, 82 dekar alana da dört çeşit arpa ekimi yapıldı. Silivri’de hasadı gerçekleştirilen beş çeşit yerli buğday tohumu, Tarım ve Orman Bakanlığı Araştırma Enstitüleri tarafından geliştirildi. Toplam 50 dekarlık alana ekilen tohumlar, kalite ve verim açısından değerlendirildikten sonra destek kapsamına alınacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2020 yılından bu yana İstanbullu çiftçilere destek oluyor. 2020 yılında destek verilen çiftçi sayısı 693 iken bu sayı, bitkisel üretimde 4.660, hayvansal üretimde 2.003, arıcılıkta 417 ve balıkçılıkta 1.300 olmak üzere 8.401 üreticiye ulaştı. Destek kapsamında İstanbul’un iklim ve toprak şartlarına uyum sağlayacak, verimi yüksek fide ve tohum denemeleri de İstanbullu çiftçilerin oluruyla bazı tarlalarda gerçekleşti.
2023 yılı hububat ekim döneminde, gönüllü çiftçilerin desteğiyle, toplam 130 dekar alana yedi çeşit buğday; 82 dekar alana da dört çeşit arpa ekimi yapıldı. Silivri’de hasadı gerçekleştirilen beş çeşit yerli buğday tohumu, Tarım ve Orman Bakanlığı Araştırma Enstitüleri tarafından geliştirildi. Toplam 50 dekarlık alana ekilen bu tohumlar, kalite ve verim açısından değerlendirildikten sonra destek kapsamına alınacak.
“Bu Topraklarda Yaşamanın En Büyük Sorumluluğu Doğayı Korumaktır”
Bu topraklar; Trakya’sıyla, Anadolu’suyla, tarımın, her konunun aslında beşiği” diye konuşan İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Dünyada insanlık adına atılan kayıtlı ilk adımların neredeyse tamamı bu topraklarda başladı, yeşerdi. O bakımdan biz, aslında çok özel bir milletiz, toplumuz. Ama bunun kıymetini bilmek, sorumluluğunu taşımak da lazım. Yani ‘Bu topraklarda yaşamanın en büyük sorumluluğu nedir?’ derseniz; doğayı korumaktır, doğayı yaşatmaktır, canlıları yaşatmaktır. Dolayısıyla insanı yaşatmaktır. O bakımdan doğayı koruyan, doğayı güzelleştiren, toprağın bereketini artıran her adımın yanında olmalıyız” dedi.
“Köy Enstitüleri’ne Uzanan Bilinçli Bir Köylü Toplumun Varlığı En Temel Gücümüzdür”
Cumhuriyetin temelinde de tarımsal üretimin olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Tarımı, toplumumuzun büyük bir kesimi, Cumhuriyet’le beraber öğrenmiştir kırsalda. Onun eğitimi, onun altyapısı ta Köy Enstitüleri’ne kadar uzanan bilinçli bir köylü toplumun varlığı, belki de bizim en temel gücümüzün kaynağı. Biz, o temel felsefeden asla şaşmadık, şaşmayacağız. Bu toprakları koruyacağız” diye konuştu.
Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik koşullara dikkat çeken İmamoğlu, “Çiftçilerimiz, hayvancılarımız, sanayicilerimiz, esnafımız, yurttaşımız, ücretli çalışanımız, emeklilerimiz, hemen her kesimden yurttaşımızın ne kadar zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Ve bu bir buhran. Ama buna rağmen, bu koşullarda ayakta durmaya çalışıyoruz. Enflasyon aldı başını gidiyor” dedi.
“Tarımsal Alanların Boşalmasına Asla İzin Vermemeliyiz”
Maliyetlerdeki artışa vurgu yapan İmamoğlu, ekonomi yönetiminde, akıl ve bilimden uzaklaşmanın cezasını çektiğimizi dile getirdi. Çiftçilerin de ekonomik kriz ortamından payına düşen olumsuzluklarla mücadele ettiklerini vurgulayan İmamoğlu, “Ekonomik zorlukların altından kalkabilmek, bu problemleri aşabilmenin en birinci çözümü nedir biliyor musunuz? Kendi kaynağınızdan üretim yapabilmektir. Kendi kaynağımızdan üretim yapabilmenin de en önemli kaynağı, bizim ülkemizde topraktır, tarımdır. O bakımdan tarımsal alanların boşalmasına asla izin vermemeliyiz. Üretimi hep birlikte teşvik etmeliyiz” şeklinde konuştu.
İmamoğlu, çiftçilerimizin üretmeleri; topraklarını ve köylerini terk etmemeleri, gençlerin, yeni neslin de üretici olmasını sağlamak adına yeni projelere devam edeceklerini sözlerine ekledi.