#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Doğayı İçinde Bulunduğu Çoklu Krizden Kurtarabiliriz

28 Temmuz Dünya Doğa Koruma Günü nesli tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitkilerle genel anlamda biyoçeşitliliği korumaya odaklanırken yeni bir araştırma, dünya topraklarının %1,2’sinin koruma altına alınmasıyla yok olacağı tahmin edilen bitki ve hayvanların çoğunun bu akıbetten kurtarılabileceğini öngörüyor.

Dünyamız bir süredir iklim krizi ve biyoçeşitlilik krizini bir arada yaşıyor ve bu krizler, gezegenimizin kaynaklarının sürdürülebilir olmayan kullanımına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Krizler birlikte ele alınmadıkça türlerin ve ekosistemlerin karada, denizde ve havada yaşayan her türlü canlı arasındaki etkileşimiyle ortaya çıkan biyoçeşitlilik giderek daha fazla zarar görüyor. Dünya Doğa Koruma Günü biyolojik çeşitliliğin önemine vurgu yapıyor.

1 milyon Tür Yok Olma Tehdidi Altında

Elde edilen son veriler, dünyadaki 8 milyon bitki ve hayvan türünden 1 milyonunun yok olma tehdidi altında olduğunu gösteriyor. Bir ekosistemin her parçası, bir yapboz gibi diğerlerine bağlı olduğu için, iklim değişikliği, kirlilik, habitat kaybı veya diğer doğal veya insan kaynaklı faktörler bütün ekosistem üzerinde büyük etkileri olan bir domino etkisi meydana getirme potansiyeli taşıyor. Nitekim WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) ve Londra Zooloji Derneği’nin (ZSL) hazırladığı Yaşayan Gezegen Raporu 2022’ye göre, ortalama insan ömründen kısa bir sürede omurgalı yaban türlerinin popülasyonları %69 azaldı.

Gidişat yüzünden, her yıl 28 Temmuz’da Dünya Doğa Koruma Günü kapsamında bir araya gelen insanlar ve sivil toplum kuruluşları (STK’lar), başta nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanları kurtarmak için çalışmalarda bulunuyor. Ekosistemi oluşturan bileşenleri bozulmadan korumayı hedefleyen ve bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlayan etkinlikler düzenleyip çağrılarda bulunuyor.

Dünya Toprakları Korunursa Akıbet Değişebilir

Bu arada yok olan yaban hayatının 2030 yılına kadar %30’unu koruma hedefine ulaşmak için küresel çabalar devam ediyor. Geçen ay yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, dünya topraklarının %1,2’sinin koruma altına alınmasıyla, yok olacağı tahmin edilen bitki ve hayvanların çoğunun bu akıbetten kurtarılacağı öngörülüyor.

Birleşik Krallık’taki East Anglia Üniversitesi’nden bilim insanlarının yayımladıkları çalışma, dünya çapında nadir bulunan ve tehdit altında olan türlere ev sahipliği yapan 16.825 adet alanı kapsıyor ve bu alanlar toplamda 1,6 milyon kilometrekarelik bir ek alanı kapsamayı öneriyor. Bu, dünyanın halihazırda bir miktar korumaya sahip olan yaklaşık %16’sının üzerinde bir alan anlamına geliyor. Rusya, çalışmada tanımlanan 138. 436 kilometrekare ile en değerli koruma alanına sahip tek ülke olarak öne çıkarken, birçok Afrika ülkesi de listede üst sıralarda yer alıyor.

Türkiye Topraklarının %8,7’si Koruma Altında

WWF Türkiye’nin, Sürdürülebilir Bir Türkiye için Korunan Alanlar adlı raporuna göre, tür ve habitat çeşitliliği bakımından Akdeniz kuşağındaki en zengin ülkelerden biri olan Türkiye’de ise resmi verilere göre 2020 yılı itibarıyla korunan alanların toplam net büyüklüğü 67.773 kilometrekare. ‍Avrupa genelinde korunan alanların ülke yüzölçümüne oranının %25’in üzerinde olduğu belirtilen WWF Türkiye’nin yeni raporunda, Türkiye’de bu oranın yalnızca %8,7 olduğu vurgulanıyor. Türkiye karasularının da henüz %4’ü yasal koruma alanı statüsüne sahip. Rapora göre, sürdürülebilir bir Türkiye için yapılması gereken ise yeni uluslararası hedefler doğrultusunda, 2030’a kadar korunan alanların en az %30 olması.

Doğayı Koruma Çabaları Nereye Gidiyor?

Doğal çevrelerin izlenmesi ve değerlendirilmesi için teknoloji tabanlı çözümler geliştiren ve uluslararası çalışmalar yürüten bir şirket olan NatureMetrics, Şubat ayında doğayı korumaya dair küresel anlamdaki son gelişmeleri derledi. 2023 yılını, 2022’nin sonunda Birleşmiş Milletler’in (BM) Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin (GBF) tanıtılmasının ardından, biyoçeşitlilik etrafındaki düzenleyici ortamın şekillenmeye devam ettiği bir yıl olarak değerlendiren şirket, “Hükümetler artık Paris Anlaşması’nın bir sonraki turunda ormanlar ve kıyı alanları gibi doğa ve karbon depolarını da dikkate almak zorunda ”yorumunu yaptı.

Doğa, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu (WEF) yıllık toplantısında öncelikli konulardan biri olurken, NatureMetrics, biyoçeşitlilik kaybıyla mücadele etme konusunda artan bir taahhüdün ortaya konulduğuna vurgu yaptı. 2024 yılıyla beraber doğayı korumaya yönelik yenilikçi finansal araçların da devreye gireceğini belirten kurum, biyoçeşitlilik kredileri türünden yeni araçların, karbon kredileri kadar yaygınlaşması için henüz yol alınması gerektiği görüşünde.

BM’nin oluşturduğu ve 2021-2030 yılları arasını dikkate alan Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin yıllık biyoçeşitlilik finansmanını 200 milyar dolar seviyesine çıkarmayı amaçladığını hatırlatan NatureMetrics, 2024 yılında, daha fazla sayıda organizasyonun öğrendiklerini paylaşacağını ve doğa verileri etrafında daha büyük şeffaflık göreceği tahmininde bulundu. Kurum ayrıca Ekim ayında Kolombiya’da gerçekleşecek olan BM Biyoçeşitlilik Konferansı’nın biyoçeşitlilik kaybıyla mücadelede gerçek ilerleme gösterme fırsatı sağlayacağını ve BM’nin etkinliği Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin amaçlarını ilerletmek için kullanmayı planladığını da yorumlarına ekledi.