Gıdanın bugününün ve geleceğinin konuşulduğu 10. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde, gıda zincirinin yeniden tasarlanmasına yönelik ortak vizyon ve strateji geliştirilmesi hedeflendi. Zirvede; dünyanın var olan kaynaklarının verimli kullanılması, giderek artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının adil bir biçimde karşılanması, küresel olarak artan gıda israfı ve işbirliğinin gerekliliği gibi konular detaylandırıldı.
Elif YAŞAR ÖZYÜREK
Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nin işbirliğiyle bu yıl 10. kez düzenlenen Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, gıda zincirinin yeniden tasarlanmasına yönelik ortak vizyon ve strateji geliştirilmesi hedefiyle İstanbul’da gerçekleşti. “Gıdanın Geleceği için Dönüşüm” temasının ele alındığı zirvede, gıdanın bugünü ve geleceği konuşuldu.
Murat Sungur Bursa: “Sağlıklı Gıdaya Verilen Katkılar Dünyaya En Büyük Hizmettir”
Zirvenin açılış konuşmasında söz alan Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, “Yıllar önce başlattığımız, sürdürülebilirlik adına özellikle özel sektörü cesaretlendirecek ve özel sektörün iş hayatına, iş modellerine, iş yapış biçimine sürdürülebilirliği uygun bir şekilde monte edecek çalışmaları desteklemek üzere kurmuş olduğumuz Sürdürülebilirlik Akademisi, 16 yıldır faaliyetini yürütüyor. Ve bu dönem içerisinde en önemli etkinliklerimizden biri de gıda sektöründe yaptığımız çalışmalar oldu. Bugün de 10. defa gıda sektörü ile bir araya geliyoruz” dedi.
Gıda sektörünün bir ucunun tarımda bir ucunun da sanayide olduğunu, çok sayıda çalışanı kapsadığını söyleyen Bursa, bununla birlikte toplumun sağlığı, geleceği ve bağımsızlığı için gıdanın yeterli, sağlıklı ve güvenilir, ulaşılabilir, satılabilir, alınabilir maliyetlerde ve sürdürülebilir olmasının önemine dikkat çekti.
Günümüzde gıda sektöründe teknolojinin rolüne ve etkisine değinen Bursa, “Bugün gıda sektörü en fazla teknoloji içeren, en fazla bilimsel araştırma ve inovasyon gerektiren bir sektör haline gelmiştir. Düşünebiliyor musunuz, sadece tarımsal faaliyet açısından bakacak olsak, tarım faaliyetinin bizatihi kendisi, gerektirdiği tarımsal mekanizasyon, toprak işleme usülleri ve makineleri, ekim-dikim makineleri, ilaçlama, gübreleme, sulama, hasat makineleri, daha sonra hasat ettiğinizde depolama, tasnif, ambalajlama, nakliye, soğuk zincirler oluşturma bütün bunların tüm aşamasında teknoloji görülür” dedi.
Bugün dünyanın bilimsel araştırma ve Ar-Ge çalışmalarının en fazla savaş sanayisi, uzay sanayisi ve kısmen tıp alanında görüldüğüne dikkat çeken Bursa, dünyaya gelmiş tüm bebeklerin sağlıklı gıdaya kavuşmasını sağlayacak çalışmalara hizmetin de ancak gıdada daha çok teknoloji, daha çok Ar-Ge ve daha çok inovasyonu gerektirdiğini vurgulayarak sağlıklı gıdaya verilen katkıların aynı zamanda dünyaya en büyük hizmet olduğunu sözlerine ekledi.
Kaan Sidar: “Zaman Aksiyon Alma Zamanı”
10.yılı dolayısıyla Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde bulunmanın ayrı bir önemi olduğunu belirterek sözlerine başlayan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, TÜGİS’in kuruluşu ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin önde gelen gıda üreticilerinin TÜGİS’in çatısı altında üyeliklerini sürdürdüklerini dile getiren Sidar, kuruluş olarak sektöre katkı sağlamayı ve gelişimine destek olmayı amaçladıklarını belirtti.
Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin geçen her yıl kapsamını genişleterek katılımcı sayısını artırdığını ve Türkiye’deki en önemli gıda organizasyonlarından biri haline geldiğini anlatan Sidar, konuşmasında gıda israfının ürkütücü boyutuna dikkat çekti. Dünyada üretilen gıdaların %30’unun henüz raflara çıkmadan heba olduğunu dile getiren Sidar, israfın altında yatan etkenlere dikkat çekti.
Dünyanın giderek artan nüfusuna yeterli gelebilmesi için gıdada adil dağılımın önemine vurgu yapan Sidar, “Gıdaya erişimin olması gerektiği kadar adil bir sistem içinde yürümediğini söyleyebiliriz” diye konuştu. Sidar, zamanla ozon tabakasının delinmesi, seragazı salımı nedeniyle olumsuz etkilenmesi ve küresel ısınmanın iklim değişikliğinde rol oynaması sebebiyle sürdürülebilirliğin günümüzün en önemli konularından biri olduğunu sözlerine ekledi.
“Yapılması gerekenler var, zaman aksiyon alma zamanı” diyen Sidar, “Dünyanın varolan kaynaklarının verimli kullanılması ve giderek artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının adil bir biçimde karşılanması gerekiyor. Bu durum, gıda söz konusu olduğunda daha büyük bir önem kazanıyor. Gıdada sürdürülebilirlik için sektörün tüm paydaşlarının eşgüdüm ve dayanışma içinde çalışması gerekiyor” dedi.
Bakan Kacır: “Gıda Kaybı ve İsrafının Toplam Maliyeti Küresel Ekonomi için 1 trilyon dolara Ulaştı”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gıda arzı ve güvenliğinin geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülkelerin gündeminde önemli bir yer tuttuğunu söyledi. İnsanlık tarihi boyunca sürdürülebilir gıdaya erişimin, medeniyetlerin inşasında, ilerleyip büyümesinde etkin bir rol oynadığı gibi sürdürülemeyen üretim yöntemlerinin uygarlıkların çöküşüne yol açabildiğini de aktaran Bakan Kacır, bu durumun kaynakların sınırsız olmadığına işaret ettiğini söyledi.
Bugün insan tüketimi için üretilen gıdanın beşte birinin israf edilirken öte yandan dünyada her dokuz kişiden birinin açlıkla mücadele ettiğine dikkat çeken Kacır, “Yapılan araştırmalar gıda kaybı ve israfının toplam maliyetinin küresel ekonomi için 1 trilyon dolara ulaştığını ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
Bakan Kacır, iklim krizi, salgınlar, küresel göç ve bölgesel savaşların gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkeler için tarım ve gıdayı zorlayıcı sektörler haline getirdiğini belirtti. Bakan Kacır, gelecek nesillerin yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya erişimini sağlayacak, yerel tarım ürünlerini değer zincirinde katma değeri yüksek gıda sanayisi yatırımlarına dönüştürecek ve refahı artıracak projeleri desteklemenin önemine değindi.
Murat Ülker: “Gıda Verimi Dünyada %21 Azaldı”
Gıda israfının gıda verimliliğini önemli oranda etkilediğini belirten Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ise “Gıda verimi dünya genelinde yaklaşık %21 oranında azaldı. Gıdaların %13’ü hemen hasat sonrası, %17’si ise satış noktalarına vardığında veya evde israf oluyor” dedi.
Verimliliğin artması için hem ekonomik hem de ekolojik dayanıklılığın güçlenmesi gerektiğinin altını çizen Ülker, gıda sistemlerinin tarladan sofraya gelene dek tüm paydaşların sorumluluğuyla çözüme kavuşabileceğini söyledi. Dönüşümün yalnızca çevresel sürdürülebilirlik değil, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği de kapsadığını aktaran Ülker, “Üretim sistemlerimizi sürdürülebilir hale getirebilmek için eski yöntemleri bırakmalıyız” diyerek israfsız şirket olmanın önemine dikkat çekti.