Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Konferansı’nda, döngüsel ekonomiye geçişle birlikte önemi büyük ölçüde artan, ülkemizde ise 2020 yılından bu yana terk edilen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) uygulamalarına geri dönülmesinin önemi vurgulandı. Konferansın düzenleyicisi ÇEVKO Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, OECD’nin tanımına göre GÜS’ün üreticinin bir ürünle ilgili sorumluluğun o ürünün yaşam döngüsünde tüketiciler sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikası olduğu bilgisini verdi ve “Bu tanıma göre GÜS sistemleri, belirli ürünlerle ilgili atıkların önlenmesi ve yönetimi için oluşturulmuş kurumsal mekanizmalardır ve ‘kirleten öder’ ilkesine dayanır” dedi.
ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Konferansı, 17 Aralık’ta, İstanbul’da; kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademik çevrelerden katılımla gerçekleştirildi. Konferans, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde atık düzenlemeleri ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) uygulamalarını masaya yatırdı. Avrupa Birliği (AB) Eko-Tasarım Mevzuatı, Türkiye’de yeşil aklama karşıtı düzenlemeler ve GETAM Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi’nin çalışmaları gibi konular sunumlarla ele alındı.
ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar, “ÇEVKO Vakfı, 33 yıl önce Türkiye’de GÜS’ü benimseyen şirketler tarafından kurulmuştur. Bu süre içinde Türkiye’de ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanarak geri dönüştürülmesi için çalışıldı. 33 yıl içinde toplumumuzda geridönüşüm bilincinin kazandırılması için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirildi. Kamu otoriteleriyle yasal altyapının oluşturulmasıyla ilgili işbirliği yaparken, bir yandan da belediyeler ve lisanslı toplama ve ayırma tesisleriyle birlikte çalıştık. Son yıllarda ise gündemimizde iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve döngüsel ekonomiye geçişte sivil toplum kuruluşu kimliğimizle öncülük yapmak vardı. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu modelinin yaygınlaştırılması için yıllardır çalışıyoruz. Ancak Avrupa’da döngüsel ekonomiye geçişle birlikte GÜS’ün büyük önem kazanmasına rağmen ülkemizde maalesef 2020 yılından itibaren bu uygulamanın terk edildiğine hepimiz şahit oluyoruz. Bundan sonrası için ülkemiz açısından faydalı öneriler ortaya çıkarmak için bu konferansın verimli geçmesini diliyorum” dedi.
Yılmaz: “İklim Krizi İnsanlık için En Büyük Tehdidi Oluşturuyor”
Unilever Kurumsal İlişkiler Kıdemli Müdürü Çetin Yılmaz, “İklim krizi bugün insanlık için en büyük tehdidi oluşturuyor. Kapsamı ve etkileri o kadar büyük ki, bütün tarafların: devletin, iş dünyasının, STK’ların ve elbette tüketicilerin birlikte ve işbirliği halinde hareket etmesini gerektiriyor. Burada en önemli sorumluluk devlete ait: Düzenleme ve denetleme yapması, yaptırımlar uygulaması ve teşvik mekanizmaları hayata geçirmesi hayati önemde. Biz üreticilerin de sürece katılması ve katkı vermesi GÜS ile düzenlenmiştir. Bu yüzden ülkemizde GÜS modelinin yeniden işlerlik kazanması gerekmektedir” dedi.
GCA Cam Ambalaj Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, “Artık dünyamızın kaynakları ve çevresel dengeleri mevcut şartlarda sürdürülebilir üretim yapmayı mümkün kılmıyor. Bu sadece üreticilerin kendi üretim süreçlerinden aldıkları önlemlerle de baktığımızda sürdürülebilirliği gerçekleştirmek konusunda yeterli olmuyor. Tüm üreticilerin, ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca atıklarını minimize etmeleri ve her türlü emisyonu aşağı çekmeleri büyük önem arz ediyor” şeklinde konuştu.
EXPRA-Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Claude Turping ise GÜS ilkelerinden ve GÜS’ün tarihçesinden bahsettikten sonra GÜS ve vergi uygulaması arasındaki farklılıklara değindi. Turping sözlerini şöyle tamamladı: “Plastik kullanımının gittikçe hassaslaşmakta olduğu günümüzde AB’de yayımlanan Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi’nin cezalandırıcı, yasaklayıcı, kirliliğin sorumluluk ve maliyetini üreticilere yükleyen hükümlerinin yerine otoritelerin denetim ve kontrollerini sıkılaştırması ve GÜS uygulamalarına öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Açılış konuşmalarının ardından, Döngüsel Ekonomiye Geçişte Atık Düzenlemeleri, Genişletişmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) Uygulamaları ve Sürdürülebilir Üretim başlıklı ilk oturuma geçildi.
Quoden: “Bazı AB Düzenlemelerinde GÜS Uygulaması Zorunlu”
Oturumun ilk konuşmacısı, EXPRA-Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği Genel Müdürü Joachim Quoden, AB’nin Atık Çerçeve Direktifi ve Döngüsel Ekonomi Paketi çerçevesinde yayımlanan yeni Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Quoden akü ve piller, ömrünü tamamlamış araçlar, ambalaj, tek kullanımlık plastikler, elektrikli ve elektronik araçların atıklarıyla ilgili AB düzenlemelerinde GÜS’ün zorunlu olduğunu söyledi. GÜS’ün tanımını yaptıktan sonra EXPRA üyelerinin ülkelerindeki farklı GÜS uygulamalarına işaret eden Quoden, GÜS modelinin ortak özellikleri, en iyi GÜS uygulamaları ve EXPRA’nın geliştirdiği GÜS’ün altın kuralları hakkında açıklamalarda bulundu.
ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer ise GÜS’ün nasıl tanımladığının çok önemli olduğunun altını çizerek OECD’nin tanımına göre GÜS’ün üreticinin bir ürünle ilgili sorumluluğun o ürünün yaşam döngüsünde tüketiciler sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikası olduğunu belirtti. İmer, “Bu tanıma göre GÜS sistemleri, belirli ürünlerle ilgili atıkların önlenmesi ve yönetimi için oluşturulmuş kurumsal mekanizmalardır ve ‘kirleten öder’ ilkesine dayanır” dedi.
Türkiye’de GÜS’ün 2006’da Çevre Yasası’na girdiğini, Atık Yönetimi Yönetmeliği ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nde halen yürürlükte olan GÜS hükümleri bulunduğunu açıklayan İmer, 2020’den itibaren piyasaya sürenlerden T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) alınmaya başlanmasıyla birlikte GÜS modelinin terk edildiğini belirtti.
ÇEVKO Vakfı’nın GÜS çalışmalarını anlatan ve şirketlerle son dört yıldır gönüllü olarak yaptıkları GÜS saha çalışmalarına değinen İmer, GEKAP ve GÜS’ün birlikte ele alınması için öneri geliştirdiklerini söyledi: “Önerimiz, izlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir GÜS modelinin yeniden kurulması ve hayata geçirilmesi; bu sistem içerisinde finansal yükümlülüklerini yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin ilgili harcamalarının GEKAP’tan mahsup edilmesine olanak sağlanmasıdır.”
İmer, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Çevre Ajansı başta olmak üzere ilgili tüm paydaşları birlikte çalışmaya davet ettiklerini; bu konuda ÇEVKO Vakfı olarak destek vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.
Yılmaz: “Geridönüşüm İmkan ve Kabiliyeti Artırılmalı”
AB mevzuat değişikliklerinin Türkiye ihracatı ve ekonomisi üzerine olası etkilerini vurgulayan Çetin Yılmaz, “2030 itibarıyla AB pazarına arz ve ithal edilen her ambalajın en az %30 oranında geri dönüştürülmüş malzeme içermesi zorunlu hale gelecek. Bu koşul, en büyük pazarımız olan AB’ye mal ihracatının maliyetini artıracak. Bunun yanı sıra, Mayıs 2024’te AB’de yürürlüğe giren Atık Sevkiyat Tüzüğü ile de AB’den atık ihracatına önemli kısıtlamalar getirildi. Oysa biz geri dönüştürülmüş girdide AB’den yapılan ithalata bağımlıyız. Türkiye’de mevcut mevzuat ve uygulamalar ise ülkemizi bu düzenlemelerin etkilerinden korumak için yeterli değil. İleride doğabilecek sıkıntıları önlemek için en doğru çözüm, ülkemizde ambalaj atıklarının en az kayıpla ve uygun koşullarda ayrıştırılarak toplanması ve geridönüşüm imkan ve kabiliyetinin artırılmasıdır. Piyasaya ambalaj arz eden ekonomik aktörlerin GÜS yoluyla sürece aktif bir şekilde dahil edilmesi bu çözüme hizmet edecektir. Bu doğrultuda önerimiz; izlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir GÜS modelinin yeniden kurulması, hayata geçirilmesi ve bu sistem içinde finansal sorumluluklarını yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin ilgili harcamalarını GEKAP’tan mahsup etmesine imkan verilmesidir” dedi.
İkinci oturumun ilk konuşmacısı olan CONAI – İtalya Ulusal Ambalaj Konsorsiyumu – Uluslararası İlişkiler Müdürü Amanda Fuso Nerini şu konuların altını çizdi: “Döngüsel ekonomide ambalajların eko-tasarımı önem kazandı. AB’de ortaya konulan Yeşil Mutabakat’ta ve yeniden düzenlenmekte olan AB yasal mevzuatında eko-tasarımla ilgili hükümler bulunmakta. Yeni yayımlanan AB Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Tüzüğü’nde önleme, azaltma ve geridönüşüm üç ana hedef olarak yerini korudu. İtalya’da ambalaj ve ambalaj atıklarının yönetimi konusunda GÜS uygulanmakta ve bu konuda yetkili tek kuruluş bütün ambalaj malzemelerini konsorsiyum halinde bünyesinde birleştiren CONAI.”
Oturumun ikinci konuğu T.C. Ticaret Bakanlığı, Reklam, Denetim ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Erdem Biçer, “Sürdürülebilirlik konusu son dönemde tüketici tercihlerinin değişmesiyle birlikte daha çok önem kazandı ve reklam kampanyalarında öne çıkmaya başladı. Bu gelişme paralelinde, günümüzde altı ana başlık altında toplanan yeşil aklama konusuna karşı önlem alınması da önemli hale geldi” dedi.
Ticaret Bakanlığı’nın 2022 tarihli Çevreye İlişkin Beyanlar İçeren Reklamlar Hakkında Kılavuz dokümanı hakkında bilgiler veren Biçer, “Bu kılavuz, tüketicilerin çevre konusundaki duyarlılık ve hassasiyetlerinin istismar edilmesinin engellenmesi üzerine bina edildi. Hedefimiz bu yönde reklam verenlere yol gösterirken, tüketicilerin de bilgi düzeyini artırmak. Temel olarak, reklamlarda yer verilen çevresel beyanların belirsizlik içermemesi, mutlaka doğrulanabilir ve ölçümlenebilir nitelikte olması gerekiyor. Aynı şekilde halka açık olmayan şirketlerin de çevresel hedeflemeler ile ilgili beyanlarının doğrulanabilir ve ölçümlenebilir nitelikte ve şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Çeşme: “Çevre Ajansı’nın Faaliyetleri Altı Ana Başlık Altında Toplanıyor”
Türkiye Çevre Ajansı Geri Dönüşüm ve Üretici Sorumluluğu Direktörlüğü, Çevre Mühendisi Zeynep Efşan Çeşme, Çevre Ajansı’nın faaliyetlerini altı başlık altında topladı: “Depozito yönetim sistemi kurmak, işletmek ya da işlettirmek, depozito uygulamasına tabi ürünlere yönelik izin ve onay işlemleri dahil gerekli idari düzenlemeleri ve tedbirleri uygulamak ve gerekli kontrolleri yapmak, çevrenin geliştirilmesi yönünde faaliyetlerde bulunmak, sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ve uygulanmasına katkı sağlamak, geri kazanılabilir ürünlerin kurulmasına ve uygulanmasına katkı sağlamak, geri kazanılabilir ürünlerin kullanımları sonrası ülke ekonomisine kazandırılması, kamuoyunda duyarlılık ve farkındalık oluşturmak.”
ÇEVKO Vakfı Kamu, Uluslararası İlişkiler ve Projeler Müdürü Alphan Eröztürk, bilimsel konularda spekülasyondan uzak yaklaşımların önemini ve çevre konusundaki beyanların bilimsel olgularla desteklenmesi gerekliliğini vurguladı.
Eröztürk, “Bir ambalaj üzerinde çevreye yönelik bir ifade kullanılacaksa, arkasında mutlaka bilimsel destek olması lazım. Öte yandan gerek küresel ticaret zincirleri gerekse regülatif yapılanmalar açısından, ambalajların geri dönüştürülebilir niteliği ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanım oranları açısından net kriterler oluşturuluyor. Gerek ticaret sürekliliği ve yasal uyum gerekse sürdürülebilirlik iletişimi açısından doğru beyanlar için bilimsel verilerin önemi artıyor” dedi.
ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İsa Coşkun ise tüm konuşmacıların sunumlarından notlarla genel bir çerçeve çizdi. AB’nin ambalaj ve ambalaj atığı yönetmeliğine dikkat çeken Coşkun, ülkemiz ihracatının %40’ının AB ülkelerine olduğunu belirterek, bu konuda AB mevzuatına uyumun ülkemiz ekonomisi için önemli olduğunu vurguladı. Coşkun, “İzlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir GÜS modelinin yeniden kurulması, hayata geçirilmesi ve bu sistem içinde finansal sorumluluklarını yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin, ilgili harcamalarını GEKAP’tan mahsup etmesine imkan verilmesini öneriyoruz” şeklinde konuştu.