#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Şili

Şili Örneği: Birliktelik Stratejisi ile Afetlere Dirençli Kentler

“Coming Together & Building Back Better” başlıklı sempozyum, Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan yıkıcı depremlere işaret ederek afetler sonrasında dayanıklılığı artırmanın önemine dikkat çekti. 2010 yılında, Şili’de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremi de odağına alarak yeniden inşa süreçlerine katkı sağlamayı amaçlayan sempozyum, toplumsal dayanışmayı güçlendirmenin ve gelecekteki felaketlere karşı daha güçlü hazırlık yapmanın önemini vurguladı. 

Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan yıkıcı depremler toplum üzerinde derin etkiler yaratırken insan hayatı ve kentlerde kalıcı izler bıraktı. Afetler sonrasında dayanıklılığı artırmak, yeniden inşa süreçlerine katkı sağlamak, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve gelecekteki felaketlere karşı daha güçlü bir hazırlık yapmak amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Yuva Projesi işbirliğiyle Coming Together & Building Back Better başlıklı bir sempozyum düzenledi.

Mimarlar, şehir plancıları, akademisyenler, STK temsilcileri ve politika yapıcıları bir araya getiren sempozyumda, dirençli kentler oluşturma, sosyal dayanışma ağlarını güçlendirme ve risk azaltma stratejileri gibi konular ele alındı.

Pritzker Ödüllü Şilili Mimar Alejandro Aravena, 2010 yılında Şili’de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki deprem ve ardından yaşanan tsunami sonrasında uygulanan şehir planlama stratejilerini, alınan önlemleri ve daha dirençli kentler inşa ederken dikkat ettikleri temel unsurları aktardı.

afet k
Aravena: “Bir Kenti Yeniden İnşa Etmek Yalnızca Bina Yapmak Değildir”

Şili’nin Constitución kentinin yeniden inşa sürecinde görev aldığını aktaran Aravena, “Devlet bize 100 gün süre verdi ve bu sürede şehir için strateji geliştirmemiz gerekiyordu. Mimarlık ekibimizin yanı sıra mühendisler, iletişim uzmanları ve turizm danışmanları ile çalıştık. Çünkü bir kenti yeniden inşa etmek yalnızca bina yapmak değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik boyutları da kapsayan bir süreçti” dedi.

Bu noktada kamu-özel sektör işbirliğinin kritik bir rol oynadığını vurgulayan Aravena, “Hızlı hareket edebilmek için ihale süreçleri esnetildi ve özel sektör devreye alındı. Bu işbirlikleri sayesinde süreci çok daha hızlı ve etkili yönettik. Süreç yürütürken bu işbirliğine yerel halkın katılımı ve farklı süreçlerde katkısını da dahil etmek için toplantılar düzenledik. Yani bizlerin 4P olarak adlandırdığı, Kamu-Özel Sektör-Kişiler (Public-Private-People) üçgenini Katılımcılık (Participation) üst başlığı ile biraraya getirerek oluşturduğumuz bir birliktelik stratejisi ile ilerledik” diye konuştu.

“Depremler Kent Ölçeğinde de Ele Alınmalı”

Şili depreminin ardından yeniden şehirleşme sürecinde dikkat ettikleri unsurlardan bahseden Aravena, “Depremler yalnızca bina ölçeğinde değil, kent ölçeğinde de ele alınmalı. Yeni yönetmeliklerle binaları güçlendirmek mümkün olsa da her şeyi depremden tamamen korumak imkansız. Şili’de belli bir seviyeye kadar hasarı kabul eden ve bunu kontrollü bir şekilde yöneten bir sistem geliştirdik. Amaç, binaların tamamen yıkılmasını önlemek ve insanların hayatta kalmasını sağlamak” dedi.

“Öncelik İnsanların Temel İhtiyaçlarını Karşılamak”

Tekrar yapılanma sürecinde önceliğin insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu dile getiren Aravena, Şili’de yeniden yapılanma sürecinde kullandıkları Yarım Ev (Half-a-House) modeli yapılardan bahsetti. Arevana, “Bu modelle insanlara iki bölüme ayrılmış büyük evler tasarladık. Bir bölümü ilk etapta barınma ihtiyaçlarını karşılarken ikinci bölümü uzun vadede onların ihtiyaçlarına ve isteklerine göre tasarlayacakları şekilde bırakıldı. Bu evleri tasarlarken kullandığımız kaliteli malzemeler, kalıcı yapılar için de kullanılabildi” dedi.

Prof. Dr. Çinici: “6 Şubat Deprem Felaketi Öğrenmemiz Gerekenler Olduğunu Gösterdi”

Bilgi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şebnem Yalınay Çinici, “Yaşadığımız 6 Şubat deprem felaketi, hep birlikte hareket etme, birbirimizden haberdar olarak en acil ve gerekli aksiyonları alma ve daha hızlı organize olabilme konusunda hem daha hazırlıklı olmamız gerektiği hem de öğrenmemiz gerekenler olduğunu üzücü bir biçimde hepimize göstermiş oldu. Bu sempozyumla afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası hazırlıklılık, kentin daha dayanıklı olarak yeniden inşası konularını hep birlikte tartışmanın yanı sıra böylesi büyük ölçekte yaşanan bir deprem felaketi sonrası beş yıl hatta belki daha uzun süre için kurulması gereken uzun süreli geçici yerleşimler meselesini de gündeme taşımak istiyoruz” dedi.

Afet bölgelerinde depremzedelere hızlıca bir barınak sağlamak ve iklim koşullarına karşı korumak için kurulan çadırlar ya da hızla yan yana yerleştirilen konteyner yerleşimlerin yeterli olmadığını belirten Çinici şunları söyledi: “Bu bölgelerde ihtiyaç duyulan ‘uzun süreli geçici yaşam alanlarını’ gerekli konfor düzeyinde daha uzun sürelerde yaşanabilecek, sosyal mekanları ve servisleri mekansal gereklilikleri ile içeren, aidiyet duygusu geliştirilebilecek, sürdürülebilir çözümler olarak sunabilmeliyiz.”

Şehitoğlu: “Çevre Dostu Alternatifler Geliştirmeye Odaklandık”

Afet sonrası dayanışmanın önemine vurgu yapan Yuva Projesi Mimarı ve Kurucu Ortağı Tuba Şehitoğlu ise “Depremin ardından sahada başladığımız bu yolculukta, afet sonrası barınma çözümü olarak konteynerler yerine insan onuruna yakışır ve çevre dostu alternatifler geliştirmeye odaklandık. Amacımız, yalnızca bu çözümleri yaygınlaştırmak değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığı artırarak gelecekte yaşanabilecek afetlere karşı daha hazırlıklı olmaktır. Bu süreçte toplumu bir araya getirmek ve dayanışmayı güçlendirmek en büyük önceliğimizdir” dedi.

Sempozyumun ikinci gününün ana oturumunda İhtiyaç Haritası Yönetim Kurulu Üyesi Esra Arslan ve Bilgi İletişim Fakültesi Dekanı ve İhtiyaç Haritası Ortağı Prof. Dr. Itır Erhart ile UCLA Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi, ArchiAid kurucu ortağı Prof. Dr. Hitoshi Abe söz aldı. Oturumda, afet sonrası yapılanama sürecinde topluluk dayanışması ve sürdürülebilir çözümler ele alındı.

Arslan: “Desteğin Yalnızca Küçük Bir Kısmı Gerçek İhtiyaç Sahiplerine Ulaşıyor”

Afetlerde hızlı ve etkili desteğin önemine dikkat çeken İhtiyaç Haritası Yönetim Kurulu Üyesi Esra Arslan, “Dünyada 60 milyar doları aşan bir paylaşım ekonomisi varken, desteğin yalnızca küçük bir kısmı gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. Bu nedenle yardımların doğru zamanda, doğru yere ulaşması kritik. İhtiyaç Haritası olarak, Elazığ depreminden bu yana afet bölgelerinde aktif rol alıyor, insani yardım süreçlerinde şeffaf ve güvenilir bir platform sağlıyoruz.” dedi.

Prof. Dr. Abe: “Fiziksel Yapılar İnşa Etmek Yeterli Değil”

2011’de Japonya’daki deprem ve tsunami sonrası topluluk dayanışması ile sürdürülebilir mimariyi desteklemek amacıyla ArchiAid’i kuran Prof. Dr. Hitoshi Abe, felaketler karşısında toplulukların gösterdiği dayanıklılığın kriz yönetiminde en belirleyici unsurlardan biri olduğunu söyledi. Mimarlığın yalnızca binalar inşa etmek olmadığının altını çizen Abe, “Mimarlık, insanları, kültürel dokuyu ve toplumsal yapıları da şekillendirmektir” dedi.

Afet sonrası yalnızca barınmanın değil, sosyal bağların da yeniden kurulması gerektiğini vurgulayan Abe, fiziksel yapıları inşa etmenin yeterli olmadığını, dayanışma, yerel katılım ve sürdürülebilir çözümlerin iyileşmede en güçlü araçlar olduğunu ifade etti.