SKA-17 (Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17. Amaç’ı – Amaçlar için Ortaklıklar) farklı kültürel ortamlarda işbirliği yapma yeteneği ile ilgilidir. SKA-17, global ortaklıkları teşvik ederek sürdürülebilir kalkınmayı destekler.
Gülin YÜCEL, Brika Sürdürülebilirlik [email protected]
Günden güne kalabalıklaşan, karmaşıklaşan ve mobil olan dünyada yaşayabilmek, çalışabilmek için farklı tip zekalara sahip olma ihtiyacı artmaya devam ediyor. Entelektüel zeka sonrasında 2000’li yıllarda artık hayatımıza duygusal ve kültürel zeka kavramları girdi.
Duygusal zeka, yani “Bireyin kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlaması, yönetmesi ve bu duyguları sosyal etkileşimlerde kullanabilme yeteneği” üzerinde duruyoruz. Kültürel zeka ise bireylerin farklı kültürel ortamlarda etkili bir şekilde hareket etmelerini ve uyum sağlamalarını sağlayan yetenek olarak tanımlanıyor. Bu, farklı kültürlerin değerlerini, normlarını ve davranışlarını anlamak ve bunlara göre davranmak anlamına gelir.
Bu iki zeka türü arasındaki geniş alan, kültürün karmaşıklığını ve çeşitliliğini içeriyor. Kültür, bireylerin davranışlarını, değerlerini ve etkileşimlerini şekillendiren bir dizi norm, gelenek ve inanç sistemi iken kültürel zeka, bireylerin bu farklılıkları anlamasını ve bunlara uyum sağlamasını kolaylaşıyor.
Bu Kavramlar Sadece Bireyler için mi Geçerli?
Hayır… Bireyler kadar, kurumsalların da insanı / beşeri sermayeleri arasında sayılıyor bu zeka türleri. “Corporate EQ: Understanding Emotions in Management” kitabında Dr. Arzu Girişken liderlik, performans, inovasyon ve organizasyon gibi konuların duygusal zeka ile nasıl bağlantılı olduğunu açıklar ve iş yerinde duyguların anlaşılması ve yönetilmesinin önemini vurgular. Sonrasında ise kültürel sermayenin önemine yönelir.
Neden Daha Fazla Kültürel Zekaya İhtiyacımız Var?
Sürdürülebilirlik çağında en önemli konularımız olan çatışmaların engellenmesi ve kompleks problemlerimize yönelik birlikte hareket etme ihtiyacımızda kültürel ve duygusal zekanın önemli bir rolü var.
Matthew Syed “Rebel Ideas: The Power of Diverse Thinking” kitabında farklı düşünme yetisinin ve bilişsel çeşitliliğin önemine CIA’nın 9/11 öncesi felaket hataları, Everest Dağı’nda ölümcül bir iletişim kopukluğu ve Amerika’nın Derin Güney’inde radikalleşme karşıtı bir hikaye gibi çeşitli vaka analizleri üzerinden vurgu yapar. “Kültürel açıdan daha çeşitli bir zeka olabilseydi 9/11 felaketi veya diğer örnekler önlenebilir miydi?” sorularına dikkat çekici açılımlar getirir.
Kültürel zeka sayesinde evrensel (tüm kültürlerde ortak) unsurların yanı sıra özgün unsurları da ayırt edilebiliyor ve bu sayede bireylerin farklı kültürlerle daha etkili bir şekilde iletişim kurmaları kolaylaşıyor.
Farklı kültürel ortamlarda başarılı olmak yolunda hem birey hem de kurumlar için kritik bir yetenek. Kültürel zekaya sahip olmak başarı yolunda önemli bir avantaj.
Düşünün ki günde onlarca farklı kültürden gelen müşteriye hizmet sunuyorsunuz.
Örneğin Ocak‘25 ayında İstanbul’a gelen yabancı ziyaretçi sayısı yaklaşık 2,2 milyon kişi olmuş. Bu kişilere İstanbul’da hizmet veren, onlarla iş yapan kişiler açısından farklılıkları anlamak hem sizin hem de onların işini ciddi ölçüde kolaylaştırmaz mı? Ya da gereksiz iletişim problemini önleyerek akışı ve operasyonel verimliliği daha kolay sağlamaz mıydınız?
Sürdürülebilir Bir Kültür Yaratmak Adına Kültürel Zekadan Neler Beklemeliyiz?
Kapsayıcı bir ortam yaratılmasına destek verir. Farklı kültürel arka planlardan gelen bireylerin değerlerini ve bakış açılarını anlamak, daha kapsayıcı bir ortamın yaratılmasına yardımcı olur.
Anlaşıldığını hisseden bireyler arasında güven ortamı oluşturur. Bireylerin açıkça fikirlerini paylaşmalarını teşvik eder ve bu sayede çeşitliliği ve kapsayıcılığı besler.
Uyumlanma ve etkileşimi artırır. Ortamlarda farklı kültürel geçmişten gelen bireylerle işbirliği yapma yeteneğini güçlendirir.
Kurumda genel olarak uzun dönemli bir değer yaratma bakış açısının gelişmesi; bunun için gerekli yaratıcılık ve motivasyonun oluşmasını bekleyebiliriz.
Kültürel Zeka ve Sürdürülebilirlik Arasındaki İlişki Nedir?
Kültürel zeka, farklı kültürel ortamlarda etkili bir şekilde iletişim kurma ve uyum sağlama yeteneğidir. Bu yetenek, sürdürülebilirlik çabalarında yukarıda bahsedilenlerden öte şu alanlarda da fayda sunar:
SKA-17 (Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17. Amaç’ı – Amaçlar için Ortaklıklar) farklı kültürel ortamlarda işbirliği yapma yeteneği ile ilgilidir. SKA-17, global ortaklıkları teşvik ederek sürdürülebilir kalkınmayı destekler. Dolayısıyla kültürel zekanın yardımıyla şunları beklemek yerinde bir beklenti olur:
- Ortaklıkların Teşviki: SKA-17, farklı kültürlerden ve sektörlerden aktörleri bir araya getirerek ortaklıkları teşvik eder.
- Kültürel Farkındalık: Kültürel zeka, farklı kültürlerin değerlerini, normlarını ve iletişim tarzlarını anlamayı içerir. Bu, SKA-17 kapsamında oluşturulan ortaklıkların daha etkili ve kapsayıcı olmasını sağlar.
- Uyumlanma ve Etkileşim: Kültürel zeka, bireylerin farklı kültürel ortamlarda rahatça hareket etmelerini sağlar. Bu, SKA-17’nin hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir, çünkü farklı kültürlerden gelen aktörlerin bir araya gelerek ortak sorunları çözmelerini gerektirir.
- Kapsayıcı Çözümler: Kültürel zeka, farklı kültürel gruplarla işbirliği yaparak daha kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesine yardımcı olur. Bu, SKA-17’nin amaçlarına ulaşmak için önemlidir, çünkü farklı kültürlerin bakış açılarını ve değerlerini dikkate alan çözümler daha etkili olur.
Bu ilişki, kültürel zekanın SKA-17’nin hedeflerine ulaşılmasında önemli bir rol oynadığını gösterir. Farklı kültürel ortamlarda etkili bir şekilde iletişim kurma ve işbirliği yapma yeteneği, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın gerçekleştirilmesinde önemli bir faktördür.
Özetle; sürdürülebilirlik dönüşümü gibi yüzyılın en karmaşık konusu üzerinde çalışırken tüm dünya insanlarının kendi kültürleri üzerinden iletişim kurarken anlaşılması ve karşısındakini anlaması çok önemli bir avantaj yaratacaktır.
Bireyler ve kurumlar olarak bu kültür boyutunu geliştirme çabası değerlidir.