Müzmin tembel öğrenciler olarak bugün yapay zekaya her şeyi sorabiliyoruz; biz de iklim değişikliğini sorduk. Bizzat yapay zekanın pozitif veya negatif ne katkısı olduğunu da. Baştan söyleyelim, hiç kaçak davranmadı; kendini kayırmadı!
Balkan TALU, [email protected]
Artık yapay zekayı da keşfettik, her işimizi görüyor sağ olsun. Gazeteciler, çevirmenler işsiz mi kalacak dedik, tam tersi yayıncı milleti iyi çevirmen bile arar olmuş, o başka konu. Dedik ya, müzmin tembel öğrenciler olarak biz yapay zekayı çok sevdik. Neden? Çünkü yapay zekaya ön bilgi verip proje formatı kurabiliyoruz. Tasarım, çeviri yapabiliyoruz. Herhangi bir konu hakkında bilgi toplayabiliyoruz. Hassas bir metin söz konusu olduğunda kontrol edip son rötuşları yapabiliyoruz. Hatta yapay zekayla sohbet bile edebiliyoruz. Biz de ucundan Deepseek, ChatGPT ve Gemini’yle iklim değişikliği üstüne biraz sohbet edelim dedik. Soralım bakalım, “İklim değişikliği var mıdır, nedir ne değildir?” Biraz da Deepseek’in ne tepki vereceğini ölçmek için Çin’in iklim değişikliğindeki payını sorduk. Tabii Çin’i sorunca diğer büyük ülkelerin sorumluluğunu pas geçmek olmazdı. Ve tabii en sonunda yapay zekayı bulmuşken iklim değişikliğinde kendi sorumluluğunu da sorduk. Ne mi çıktı? İşte krizler, işte fırsatlar…
“İklim değişikliği diye bir şey yoktur” diyen uygulama şükür çıkmadı. ChatGPT, Gemini ve Deepseek de iklim değişikliğini bilimsel bir gerçek olarak kabul ediyor ve insan faaliyetlerine yönelik vurguyu her üç uygulama da yapıyor. Bu arada hiçbiri sormadıkça inkarcıların tezlerine yer vermiyor. Dolayısıyla eriyen buzullara da referans veriyorlar, okyanus asitlenmesine de. Sıcaklık artışları, deniz seviyesinde yükselme ve ekstrem hava olayları da unutulmuyor elbette.
ChatGPT Bilimsel Veri Sunuyor
Uygulamalar arasında ChatGPT işin bilimselliğine vurgu yapıyor ve diyor ki: “NASA, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) ve diğer bilimsel kuruluşların yayımladıkları raporlar, dünya genelinde ortalama sıcaklığın arttığını ve bunun insan faaliyetlerinden kaynaklandığını gösteriyor. Özetle, iklim değişikliği bilim insanları tarafından kabul edilen, gözlemlere ve verilere dayanan bir gerçekliktir”. Gemini ise daha kesin bir yargıda bulunuyor: “Bireysel olarak alınabilecek önlemlerin yanı sıra uluslararası işbirliği ve politikalar da büyük önem taşımaktadır.”
Çin orijinli Deepseek’e biraz muzırlık yapalım dedik ve Çin’in iklim değişikliğindeki sorumluluğunu sorduk. Hiç kıvırmadı. “Çin ürünüyüm, Çin’i korumam lazım” demedi, Çin’in halihazırda en büyük seragazı üreticisi ülke (2023 itibarıyla seragazı salımının %30’undan sorumlu olduğunu) ve tarihsel olarak iklim değişikliğinden sorumlu ikinci büyük ekonomi olduğunu şıp diye söyleyiverdi. Diğer yapay zeka uygulamalarıyla beraber Deepseek de Çin’in iklim değişikliğiyle mücadelede ve seragazı azaltımı konusunda attığı temiz enerji yatırımı ve ihracı, yeşil hidrojen ve karbon tutma inovasyonlarına yaptıkları yatırımlardan dem vuruyor. Diğer bütün kaynaklarla beraber Deepseek de 2030’da Çin’in seragazı salımında zirveyi görmeyi hedeflediğini; 2060 yılında da karbon nötr olmayı hedeflediğini söylüyor. Bu bilgiye iklim değişikliği konusunda çalışan herhangi bir kişi basit bir araştırmayla erişebilir zaten.
Bununla birlikte ChatGPT Çin’in iklim politikalarıyla ilgili diğerlerinde olmayan bazı örnekler veriyor. GPT’nin bize hatırlattığına göre Çin, 2023 yılı itibarıyla 400 GW kapasiteyle dünyanın en büyük güneş enerjisi üreticisi. Buna ek olarak Çin, rüzgarda da elektrikli araç üretimi ve kullanımında da küresel lider konumunda yer alıyor. Son olarak Çin oldukça geniş çaplı ormanlaşma projeleri yürütüyor.
Deepseek’in üzerinde durduğu Çin’in iklim atılımlarından biri de kamu katılımının sağlanması için sürdürülebilirlik politikalarıyla ilgili halkın eğitilmesi, iklim değişikliğiyle mücadelede atılan adımlardan halkın orantısız bir şekilde mağdur olmasının engellenmesi, kömüre bağımlı bölgelerde başka ekonomik alternatifler kurulması ve bunların işleyebilmesi için yeniden eğitim (retraining) programlarının düzenlenmesi.
Çin Ürünü Deepseek’ten Çin’e Öneriler
Bu arada Deepseek ilginç bir biçimde Çin’in bunların dışında neler yapması gerektiğini de sıralıyor. Maddelerin ilki, emisyonlar, enerji kullanımı ve iklim değişikliğiyle mücadelede sağlanan ilerlemeyle ilgili verilerin düzgün tutulması. Bununla bağlantılı olarak emisyon düşüşlerinin düzgün takibi için sağlam izleme sistemlerinin kurulması. Deepseek son olarak Çin’in başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası kurumlarla daha çok işbirliği yapması ve daha hesap verebilir olması gerektiğini söylüyor.
Çin’in üstüne gidip diğer büyük ülkeleri pas geçmek olmazdı. “Büyük ülkelerin iklim değişikliğine katkısı nedir?” diye sorunca, Çin’den sona ikinci sırada ABD’nin geldiğini (%14), arkasından Hindistan’ın (%7) sırada olduğunu gene bütün kaynaklarda görüyoruz. Fosil yakıtların küresel ısınmanın en büyük kaynağı olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna ek olarak yapay zeka bize özellikle Brezilya ve Endonezya’daki ormansızlaşma sorununun karbon salımını artırdığına da dikkat çekiyor.
Yapay Zeka ve İklim Değişikliği
Gelelim gene üçüne de sorduğumuz son heyecanlı soruya: “Yapay zekanın iklim değişikliğindeki sorumluluğu nedir?” Deepseek yoğun enerji tüketimi ve karbon ayakizi, elektronik atıklar gibi başlıkları öne çıkarıyor. Bu konuda ChatGPT biraz daha detaya girerek bir yapay zeka modelinin eğitilmesinin yüz binlerce kişinin yıllık enerji sarfiyatına eşit karbon salımına sebep olabileceğini söylüyor. Buna ek olarak ChatGPT, yapay zeka uygulamalarında kullanılan güçlü işlemcilerin ve grafik işlemcilerin (GPU) madencilik ve üretim aşamalarının ciddi ekolojik tahribat yaratabileceğine işaret ediyor.
Gemini’nin listeye eklediği maddelerden biri de veri gizliliği ve güvenliği. Gemini diyor ki “Yapay zeka, uygulamaları, büyük miktarda veri toplamayı ve işlemeyi gerektirir. Bu durum, veri gizliliği ve güvenliği konusunda endişelere yol açabilir”. Gemini’nin dikkat çektiği diğer madde ise etik sorunlar. Bu konuda Gemini, yapay zeka iklim değişikliğiyle ilgili karar mekanizmalarında kullanılacaksa süreçlerde şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik gibi kriterleri sağlaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Bununla birlikte özellikle Gemini ve ChatGPT yapay zekanın iklim değişikliğiyle mücadele için sunduğu fırsatları oldukça detaylı bir şekilde sıralıyor. Gemini yapay zekanın büyük ve karmaşık veri setlerini optimize edebilme özelliğinden faydalanılarak enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, tarım ve ulaşım faaliyetleri konusunda iyileştirmeler yapılabileceğine işaret ediyor. Gemini’ye göre yapay zeka yardımıyla akıllı binalar ve enerji şebekeleri daha verimli kullanılabilir. Buna ek olarak tarımda hem kaynaklar daha verimi kullanılabilir hem de doğa dostu iyi uygulamalar daha da geliştirilerek gıda üretimi daha da artırılabilir. Buna ek olarak toprak analizi, ürün tahmini ve sulama sistemleri yapay zeka yardımıyla geliştirilebilir ve sürdürülebilir tarıma katkı sağlanabilir. Ulaşımda ise otonom araçlar ve akıllı sistemler sayesinde trafik sıkışıklıkları engellenebilir ve bu şekilde seragazı salımı azaltılabilir.
ChatGPT ise yukarıdaki maddelerle ilgili enteresan ek öneriler sunabiliyor. Örneğin tarım uygulamalarının optimizasyonu dışında ChatGPT ormanların uyduyla izlenebileceğini, böylece kaçak kesimlerin engellenerek ormansızlaşmanın önüne geçilebileceğini söylüyor. ChatGPT’nin buna ek olarak üç önerisi daha var: Birincisi, ChatGPT yapay zekayla iklim değişikliği senaryolarının modellenebilip tahminler üretilebileceğini hatırlatıyor. İkinci olarak yapay zeka yardımıyla karbon yakalama ve depolama süreçlerinin optimize edilerek daha verimli hale getirilebileceğine işaret ediyor. Son olarak ChatGPT, politika yapıcılar ve karar vericiler için kapsamlı çevre etki değerlendirmeleri üretilebileceğini ve bunları analiz ederek çözümler üretilebileceğini söylüyor.
Diğer her teknoloji gibi yapay zeka da yaptığımız işi hızlandırabilir ama bizim atacağımız, atmamız gereken adımları ortadan kaldıramaz. Yapay zeka, elimizdeki kompleks, detaylı, hacimli data setlerini, bilgilerini bizim için optimize edebilir, bunları bir dereceye kadar analiz edebilir ama bizim için gerekli olan bilgiyi sıfırdan yaratamaz. Tabii farklı uygulamalara aynı soruları sorduğumuzda ortak cevaplar alabiliyoruz ama gördüğümüz üzere bir uygulama diğerinde olmayan cevaplar verebiliyor, üretebiliyor. Bu yüzden değil ikili, üçlü, çoklu doğrulamalar yapmak gerekebiliyor. Ancak yapay zeka elbette bizim yerimize karar veremez. Bu yüzden özellikle karar vericiler ve diğer paydaşların doğru soruları sorarak adımları atmaya hazır olmaları gerekiyor. Yoksa yapay zeka n’apsın!