#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Akdeniz

İklim Krizi Akdeniz Diyetini Tehlikeye Atıyor!

Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü’ne (UNEP) göre, Akdeniz bölgesi dünya ortalamasından %20 daha hızlı ısınıyor. İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olayları Akdeniz ülkelerindeki tarımsal üretimi düşürüyor. Bölgenin iklim krizi karşısındaki hassasiyetine dikkat çeken uzmanlar, tüm dünyada en sağlıklı beslenme şekli olarak bilinen Akdeniz diyetinin bileşenleri üzerindeki baskının arttığını belirtiyor.

İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olaylarının Akdeniz ülkelerindeki tarımsal üretimi düşürmesi, gıda fiyatlarını artırarak dünyanın en sağlıklı beslenme biçimine sahip bölgenin yaşam tarzını ve beslenme şeklini tehdit ediyor.

AA’da yer alan habere göre, U.S. News & World Report dergisi tarafından üst üste yedi yıl boyunca en sağlıklı diyet seçilen Akdeniz diyeti, 2010 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne girdi. Ancak Akdeniz bölgesinin iklim krizi karşısında en hassas bölgelerden biri olması Akdeniz diyetinin bileşenleri üzerinde baskı unsuru oluşturuyor.

Akdeniz Bölgesi Ortalamadan %20 Daha Hızlı Isınıyor

Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü’ne (UNEP) göre Akdeniz bölgesi dünya ortalamasından %20 daha hızlı ısınıyor. Bölgenin su ihtiyacının 2050’de en az iki katına çıkacağı, 2100 yılına kadar 1,8 ila 3,5 derece arasında sıcaklık artışı yaşanacağı, 2 derecelik bir artışta yağışların %10-15 oranında düşeceği öngörülüyor. Bu durum Akdeniz diyeti piramidinin her basamağını farklı yönlerden etkiliyor.

Dışarıda Geçirilecek Gün Sayısı Düşüyor

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) akademisyenlerinin yaptığı araştırmaya göre Akdeniz ülkelerinde dışarıda geçirilecek gün sayısı düşüyor.

Çalışmaya göre 2100 yılına gelindiğinde Portekiz’de iklim değişikliğinin şiddetlendiği kötü senaryoda dışarıda geçirilecek gün sayısında 33, iyi senaryoda yedi gün kayıp yaşanırken Yunanistan’da kötü senaryoda 30, iyi senaryoda ise 24 gün düşüş öngörülüyor.

İspanya’da kötü senaryoda 13, iyi senaryoda üç gün, Fas’ta kötü senaryoda 37, iyi senaryoda 17 gün, Hırvatistan’da kötü senaryoda 22, iyi senaryoda ise üç gün düşüş olacağı tahmin ediliyor. İtalya’da kötü senaryoda yedi gün düşüş beklenirken iyi senaryoda şimdiye göre bir değişim yaşanmayacağı düşünülüyor.

Kuraklık ve Erozyon Tehdidi

İtalya Padova Üniversitesi akademisyenleri tarafından yapılan “İklim değişikliğinin İtalya’daki Akdeniz diyetine etkileri” adlı çalışmaya göre iklim değişikliğinin bölgede kuraklık ve erozyona yol açacağı ve bunun sonucunda, Akdeniz havzasında tarımsal sulama ihtiyacının %4 ila %18 artacağı tahmin ediliyor.

Bölgedeki su kıtlığının %28 ila %48 artacağı, küresel ısınmanın şiddetlenmesiyle birlikte nehir akışlarını etkileyen hidrolik kuraklıkların daha sık yaşanacağı, özellikle küresel ısınmanın 3 dereceye ulaşması halinde Akdeniz’deki bazı bölgelerdeki kuraklığın iki katına çıkabileceği öngörülüyor.

Aşırı Hava Olayları Zeytinyağı Üretimine Zarar Verdi

Araştırmaya göre son yıllardaki aşırı hava olayları, özellikle de 2022’deki koşullar, zeytinyağı üretimine ciddi zararlar verdi. Normalden daha sıcak geçen uzun bahar dönemi, çiçeklenme, tozlaşma ve meyve oluşumunu olumsuz etkiledi. Pek çok bölgede, aşırı güneş ışığı ve Sahra Çölü’nden gelen Siroko rüzgarı nedeniyle bazı çiçekler yandı ya da zarar gördü.

Bunun sonucunda zeytinyağı üretiminde ciddi azalış kaydedildi. Avrupa genelinde üretim %39 düşerken en büyük üretici ülkeler olan İtalya’da %54, İspanya’da %27 kayıp yaşandı. Fransa’da kayıp %38, Portekiz’de ise %39 olarak kayıtlara geçti.

Tahıl Üretiminde Düşüş

Akdeniz’deki tahıl üretimi de iklim krizinden etkilenirken 2022’de mısır üretimi Fransa’da %30, İspanya’da %20 ve İtalya’da %23 azaldı. İtalya’da sert buğday üretimi %9, İspanya’da yumuşak buğday üretimi %28 düştü.

2023’te İspanya’da elma üretimi %15, şeftali %26, domates %9, Portekiz’de elma üretimi %20, şeftali %26, İtalya’da portakal üretimi %19, Yunanistan’da elma üretimi %32, domates %20 kayba uğradı.

Deniz Habitatı Çok Sayıda Tehditle Mücadele Ediyor

Avrupa Parlamentosu’nun 2024 yılı verilerine göre, Akdeniz’deki deniz habitatının %30’dan fazlası kara ve deniz kaynaklı kirlilik, iklim değişikliği, istilacı türler ve aşırı avlanma gibi çok sayıda tehditle mücadele ediyor.

Türlerin %21’i “hassas”, %11’i ise “tehlike altında” kategorilerinde listelenmiş durumda. Birçok balık türüne ev sahipliği yapan deniz çayırı habitatları hızla azalırken bu habitatların kaybının, ekosistemler ve bölgesel balıkçılıklar üzerinde olumsuz etkilere neden olması bekleniyor.

1950-2011 arasında, Akdeniz, deniz memelileri de dahil olmak üzere en üst düzey avcı türlerinin yaklaşık %40’ını, balık türlerinin %34’ünü kaybetti. Yüzyılın sonuna kadar 30’dan fazla endemik türün neslinin tükenebileceği öngörülüyor.

“Mikroplastik ve Ağır Metaller Sonucu Balık Yarardan Çok Zarar Getirebilir”

Akdeniz diyetinde tam tahıl ürünlerinin, sebze ve meyvenin, zeytinyağının, balığın ve baklagillerin önemli yer tuttuğunu belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Yüksel Altuntaş, bu diyetin kanser, diyabet, kalp damar hastalıkları, inme, Parkinson ve demans hastalıklarına karşı önleyici etkileri bulunduğunu söyledi.

Zeytinyağı ve balığın Akdeniz diyetindeki önemine vurgu yapan Altuntaş, “Zeytinyağının yerini hiçbir şey tutamaz. Zeytinyağını zeytinyağı yapan içindeki polifenoller. Diğer yağlar da önemli fakat bu özelliklerin hiçbir yağda olması mümkün değil. Balığın tok tutma etkisi nedeniyle bu diyette önemli bir yeri var. Ancak Akdeniz’deki mikroplastik ve ağır metaller sonucu balık yarardan çok zarar getirebilir” dedi.

“İklim Değişiyor, Yaz Ayları Çok Sıcak”

İtalyan’ın güneyindeki Sardinya bölgesinde yaşayan Gıda Antropoloğu Alessandra Guigoni, yaşadığı bölgede insanların uzun yürüyüşler yapmayı ve birlikte vakit geçirmeyi sevdiğini, bu aktivitelerin yapılabilmesi için ise hava koşullarının önemli bir faktör olduğunu anlattı. Guigoni, “Ancak bildiğiniz gibi iklim değişiyor, yaz ayları çok sıcak oluyor. Onun yerine mayıs ve eylül ayları, dışarıdaki aktiviteler için daha uygun hale geldi” dedi.

Değişen iklimin bölgedeki alışkanlıkları da zorunlu olarak değiştirdiğini belirten Guigoni, “İklim değişikliği nedeniyle bir gerileme olsa da tarım İtalya’da hâlâ önemli ancak ürünler çok pahalıya mal oluyor. Bazen sebze ve meyveler etten daha pahalı olabiliyor. Örneğin taze incir. Geçen yaz pazarlarda, bir tane incir 1 euro’ydu. Marketten değil yerel üreticiden almak istesek bu sefer araçla 40 dakikalık yol gitmemiz gerekecek. Bu sebeplerden dolayı bazen insanlar daha az meyve veya sebze tüketiyor. Dahası zeytin her geçen gün giderek daha da pahalılaşıyor. İklim değişikliğinin bunda etkisi olabilir çünkü son iki yılda üretim çok düşüktü. Bu sebeple insanlar başka yağlara yöneliyor” şeklinde konuştu.

“Tarım Faaliyetleri Etkilendi”

İtalya Padova Üniversitesi Arazi, Çevre, Tarım ve Ormancılık Fakültesi Tarımsal Sulama Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Paolo Tarolli, Akdeniz bölgesinde son dönemlerde küresel ısınma sonucu su stresinde artış yaşandığını, tarım faaliyetlerinin artan sıcaklıklardan mevsimsel kaymalardan etkilendiğini belirtti.

Sulama gerektiren ürünler ve zeytinin durumdan en çok etkilenen tarım ürünleri olduğuna değinen Tarolli, “Özelikle İspanya, İtalya, Yunanistan ve muhtemelen Türkiye’de zeytin yetiştirmek giderek zorlaşıyor. Öte yandan bu beslenmemiz için çok önemli bir ürün ve bunu kaybedemeyiz” dedi.

Sıcak hava dalgalarının bölgede ciddi bir problem olduğunun ve özellikle yaz aylarında sulanması gereken tarım ürünlerinin hassas bir süreçten geçtiğinin altını çizen Tarolli, düşen üretimin fiyatları artırdığına dikkati çekti. Artan fiyatların gelecekte insanları iyi yemek yiyebilmek için daha büyük bütçeler ayırmaya zorlayabileceği değerlendirmesinde bulunan Tarolli, “Fiyatlar artmaya devam ederse sağlıklı yemek yiyebilmek için başka şeylerden feragat etmemiz gerekebilir. Çünkü İtalya’da bizim için iyi yemek çok önemli, kültürümüzün, köklerimizin bir parçası. Çözüm için sadece tek bir ülke değil, tüm ülkelerin birlikte çalışması gerek. Bilimi, karar vericileri ve diğer paydaşları bir araya getirmeliyiz. Bu kolay değil ama geleneksel bilgileri, yapay zeka, uydular ve çeşitli teknolojilerle birleştirerek henüz bu değişimler olurken denemeliyiz” şeklinde konuştu.