“Biyoekonomi dediğimizde aklımıza sürekli biyolojik kaynakları kullanarak elde edilebilecek kazanç geliyor. Oysa üstlerine bir fiyat etiketi koymak kolay olmasa da esas biyolojik kaynaklar, üzerine fiyat etiketi koyamadıklarımızdır”
Yazı: Prof. M. Levent KURNAZ Boğaziçi Üniv. İklim Değişikliği ve Politikaları Uyg. ve Araş. Merk.
Biyoçeşitlilik, bir ekosistemdeki canlı türlerinin çeşitliliği ve bu türler arasındaki genetik çeşitlilik olarak tanımlanır. Biyoçeşitlilik, gezegenimizdeki yaşamın zenginliğini ve çeşitliliğini ifade eder. Bu çeşitlilik bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar ve diğer organizmaları içerir. Biyoçeşitlilik, ekosistemlerin sağlığını ve işlevselliğini sürdürmek için çok önemlidir. Bir ekosistemdeki farklı türler, birbirleriyle karmaşık ilişkiler içinde bulunur ve birçok ekosistem hizmetini sağlar. Örneğin bitkiler oksijen üretir, toprak erozyonunu önler, su döngüsünü düzenler ve habitat sağlar. Aynı şekilde hayvanlar, tozlaşma, toprak havalandırması ve zararlıları kontrol etme gibi önemli işlevleri yerine getirir. Biyoçeşitliliğin korunması, insanların doğal kaynaklara erişimini ve yaşam kalitesini etkiler. Tarım, ilaç endüstrisi, turizm ve diğer sektörlerde biyolojik kaynaklara dayalı olarak ekonomik fırsatlar sağlar. Ancak insan etkinlikleri, habitat kaybı, iklim değişikliği, kirlilik ve türlerin yok olması gibi tehditler biyoçeşitliliği tehlikeye atıyor.
Biyoekonominin Çevresel Sorumluluğu
Biyoekonomi, biyolojik kaynaklardan elde edilen ürünler ve hizmetlerin ekonomik olarak değerlendirilmesi ve kullanılmasıyla ilgilenen bir kavramdır. Bu kavram, biyoteknoloji, tarım, orman yönetimi, gıda üretimi, ilaç endüstrisi ve çevre koruma gibi alanları içerir. Biyoekonomi, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması yoluyla ekonomik büyümeyi teşvik eder. Biyoekonomi aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal refahın artırılmasını da amaçlar. Bu nedenle biyoekonomi, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıyla ilgili ekonomik değerlendirmeleri de içerir. Biyoekonominin temel amacı, ekonomik büyümeyi desteklerken çevresel ve sosyal sorumluluğu da gözetmektir. Biyoekonomi dediğimizde aklımıza sürekli biyolojik kaynakları kullanarak elde edilebilecek kazanç geliyor. Oysa üstlerine bir fiyat etiketi koymak kolay olmasa da esas biyolojik kaynaklar, üzerine fiyat etiketi koyamadıklarımızdır.
Biyoçeşitlilik Azalırken
Biyoçeşitlilik, bitkilerin çiçeklerinin polenlerinin bir türden diğerine taşınmasını sağlayan farklı türlerin arasındaki etkileşimleri içerir. Bu, meyve ve tohumların oluşumunu sağlar ve çoğu bitki ürününün üretiminde kritik öneme sahiptir. Arılar, kelebekler, kuşlar ve diğer hayvanlar, bitkilerin polinasyonunda önemli rol oynar. Biyoçeşitliliğin azalması, polinatör türlerinin kaybına ve dolayısıyla tarım verimliliğinde düşüşe neden olabilir.
Biyoçeşitlilik, sulak alanlar, nehirler ve göller gibi su sistemlerinin temizlenmesine yardımcı olur. Farklı türler, suyun temizlenmesinde farklı roller üstlenir. Örneğin sucul bitkiler, zararlı maddeleri emer ve suyu filtreler. Aynı zamanda mikroorganizmalar sucul ekosistemlerde organik atıkları parçalar ve suyun temizlenmesine katkıda bulunur. Biyoçeşitliliğin azalması, su kalitesinin düşmesine ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olabilir.
Biyoçeşitlilik, bitki örtüsünün büyümesi ve gelişmesi yoluyla atmosferden karbon emilimini artırır. Bitkiler, fotosentez süreci sırasında karbondioksiti emer ve oksijen üretir. Ayrıca bitki örtüsü, karbonu toprakta depolayarak karbon döngüsünü dengelemeye yardımcı olur. Ormanlar, mangrov ormanları, çayırlar ve diğer ekosistemler, karbon emiliminde önemli bir rol oynar. Biyoçeşitliliğin azalması, karbon emilimini azaltabilir ve iklim değişikliğinin etkilerini artırabilir.
Biyoçeşitlilik, ilaç endüstrisi için önemli bir kaynaktır çünkü doğal çevredeki bitkiler, mantarlar ve mikroorganizmalar, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan etkin bileşenler içerir. Ormanlar, yağmur ormanları ve denizler gibi çeşitli ekosistemler, biyoçeşitliliğin ilaç endüstrisine sağladığı potansiyel kaynaklardır. Biyoçeşitliliğin azalması, yeni ilaç keşfi ve geliştirilmesinde engeller oluşturabilir ve insan sağlığı için önemli tedavi seçeneklerinin kaybına neden olabilir.
Bu nedenlerle biyoçeşitlilik; polinasyon, su temizliği ve karbon emilimi gibi ekosistem hizmetlerinin sağlanmasında kritik bir rol oynar ve insanların sağlığı, refahı ve ekonomisi için önemlidir. Bu durum ekosistem hizmetlerinin korunmasını, sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini ve biyoçeşitliliğin öneminin vurgulanmasını gerektirir.
Doğanın Bize Sağladığı Hizmetlerin Korunması
Biyoçeşitliliğin korunması, biyoekonomi üzerinde bir dizi olumlu etkiye sahiptir. Örneğin biyoçeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımını teşvik eder ve bu da yenilik ve inovasyonu destekler. Farklı bitki ve mikroorganizmalar, yeni ilaçlar, tarım ürünleri, biyoyakıtlar, biyoplastikler ve diğer biyolojik tabanlı ürünlerin keşfi ve geliştirilmesi için potansiyel kaynaklar sağlar. Ayrıca biyoçeşitliliğin korunması ekosistem hizmetlerinin devamını sağlar. Polinasyon, su temizliği, toprak verimliliği, karbon emilimi ve diğer ekosistem hizmetleri, biyoçeşitliliğin sağlıklı ekosistemlerde varlığına dayanır. Bu hizmetler; tarım, su kaynakları yönetimi, iklim değişikliği ve diğer alanlarda ekonomik faydalar sağlar. Son yıllarda bu açıdan yaşanılan kayıplar özellikle tarımda zararlara yol açmıştır.
Turizm ve rekreasyon sektörleri de biyoçeşitlilik kaybından etkilenir. Korunan doğal alanlar; doğa turizmi, kuş gözlemciliği, doğa yürüyüşleri ve diğer açık hava etkinlikleri için cazip yerlerdir. Ülkemizde fazlaca değerlendirilmese de bu tür turizm faaliyetleri, yerel ekonomilere önemli gelir sağlar ve iş imkanları yaratır.
Biyoçeşitliliği korumak, sürdürülebilir tarım ve orman yönetimini teşvik eder. Çeşitli bitki ve hayvan türlerinin varlığı, zararlılarla mücadelede doğal düşmanlar ve hastalıklara karşı dirençli çeşitlerin kullanımı gibi entegre zararlı yönetimi tekniklerini destekler. Aynı şekilde ormanların sürdürülebilir yönetimi, biyoçeşitliliğin korunmasına ve orman ürünlerinin uzun vadeli kullanımına odaklanır.
Bugün çoğu üretimde doğal malzemelerin kullanılması ve sürdürülebilirliği tercih ediliyorsa bunu sağlamak için orman kaynaklarının çeşitliliğinin de korunması gerekiyor. Bundan dolayı biyoçeşitlilik odaklı işletmeler, biyolojik kaynaklardan elde edilen ürünler ve hizmetlerin sürdürülebilir üretimini ve tüketimini teşvik eder. Bu, doğal kaynakların verimli ve etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayarak ekonomik büyümeyi ve istihdamı destekler.
Sürdürülebilirlikten bahsettiğimiz zaman çoğunlukla çevre ve doğa konularından bahsediyormuşuz gibi bir his doğuyor. Evet, çevrenin sürdürülebilirliği genel anlamda sürdürülebilirliğin başlıca temellerinden birini oluşturuyor. Ama doğanın bize sağladığı hizmetleri binlerce yıldır hep elimizin altında kabul ettiğimizden bunlara bir ekonomik değer biçmemişiz.
Oysa Toroslardaki yörükler artık daha düşük sıcaklıkta da yaşamlarını sürdürebilen arıları satın alarak kiraz yetiştirmeye devam ediyorlar. Eskiden doğada serbestçe var olan bu canlılar artık parayla alınıp satıldığı için biyoekonominin bir parçası haline geldi. Dolayısıyla doğada serbestçe var olan biyoçeşitliliği korumanın da maddi bir değeri oluşmaya başladı. İnşallah bu değer ödeyemeyeceğimiz bir seviyeye ulaşmadan gözlerimizi açıp biyoçeşitliliğin de değerli olduğunu kavrarız.