İklim

Biyoçeşitlilik Tehdit Altında, Sağlıklı Gezegende Sağlıklı Yaşayalım!

Dünya Günü nedeniyle açıklama yapan İTÜ Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, dünyamızın da geçinme zorluğu yaşadığını belirterek “Hep beraber harekete geçerek çevremizi, iklimimizi, doğamızı, biyoçeşitliliği, ailelerimizi, geçim kaynaklarımızı, geleceğimizi koruyarak sağlıklı gezegende sağlıklı yaşayalım” dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 22 Nisan Dünya Günü’nden ötürü bir açıklama yaptı. Karaosmanoğlu şu şekilde konuştu: “Dünyamız, havamız, suyumuz, toprağımız kirlenirken iklimimiz değişti ve kaynaklarımız tükeniyor. Su ve kara ekosistemlerini bozduk. Biyoçeşitlilik tehdit altında. İnsan ve doğanın sağlığı tehlikedeyken ekonomik gelişmeler ve tarımsal zorluklar geçimimizi zorluyor. Dünyamız da geçinme zorluğu yaşıyor. Hepimizin gezegenimiz giderek yok olmasında suçu var.” Prof. Dr. Karaosmanoğlu, “Harekete geçelim, yenilikçi çözümler bulalım; sağlığımızı ve gezegenimizi korumak için yatırımlar yapalım” dedi.

Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu

 

Gezegenimizin Yok Oluşuna Dur Deme Uğraşı

22 Nisan Dünya Günü hakkında bilgi aktaran Prof. Dr. Karaosmanoğlu şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Dünya Günü, Amerika Birleşik Devletleri’nde 28 Ocak 1968’te gerçekleşen Santa Barbara kıyılarına petrol dökülmesiyle birlikte hayvanların yok olması ve okyanusun kirlenmesinin ardından tetiklenen çevreyi sahiplenme hareketine dayanıyor.”

Gün önerisini 1969’da aktivist John McConnell’in yaptığını belirten Prof. Dr. Karaosmanoğlu, “22 Nisan 1970’de çoğunluğu üniversite öğrencileri olan 20 milyonu aşkın kişi ilk çevre girişimi eylemi için yürüyerek uluslararası gündem yarattı. Bu tarih 1990 yılında Birleşmiş Milletler günü oldu” dedikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünya Günü Ağı etkinlikleri ile kutlanan bugünde başta çevre kirliliği, iklim değişimi ve biyoçeşitlilik konularına odaklanılarak gezegenimizin yok oluşuna dur deme ve koruma gereği için yaygın etki yaratma uğraşı veriliyor.”

“Doğaya Hasar Vererek Biyoçeşitlilik Kaybına Neden Olduk” 

Prof. Dr. Karaosmanoğlu açıklamasına şu şekilde devam etti: “Bu yıl, 2021’de ilan edilen Birleşmiş Milletler Ekosistemi Yenileme On Yılı kapsamında kutlanan ilk Dünya Günü olması açısından önemli. Ekosistemler ne kadar sağlıklı ise gezegenimiz ve biz de sağlıklı olarak sürdürülebilir ekonomiyle yaşamımızı ilerletebiliriz. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, ormansızlaşma, arazi kullanım değişiklikleri, artan tarımsal üretim, giderek büyüyen vahşi yaşam ticareti ile doğaya hasar vererek biyoçeşitlilik tehdit altında. Dünyamız acı çekiyor. Ekosistemlerimizi onarır, yeniler ve korursak, iklim değişikliğine dur diyerek yoksulluğu, açlığı, göçleri sona erdirme ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik ederek, eşitsizlikleri azaltarak, kitlesel yok oluşu önlemeye yardım edebiliriz.”

“Korkmak Gereken Bir Durumdayız”

Hep birlikte harekete geçme davetinde bulunan Prof. Dr. Karaosmanoğlu, “Şubat 2021’de açıklanan ‘Doğayla Barışmak: İklim, Biyoçeşitlilik ve Kirlilik Gibi Acil Durumlarıyla Mücadele için Bilimsel Plan’ adlı Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Raporu adında da yer aldığı gibi bizlere üç acil başlıkta yapmamız gerekenleri söylüyor. Yok sayamayacağımız, endişe kelimesinin yetersiz olduğu, korkmak gereken bir durumdayız. Geleceğimizi güvence altına almak, yeni salgınları önlemek için iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik sorunlarımız için siyasi, ekonomik ve teknik çözümler bulmalı, dünyamızın doğal kaynaklarını israf etmeden daha sürdürülebilir üretim ve tüketim yaparak doğa ile barışalım” dedi.

“Dünyamızın da Geçinme Zorluğu Yaşadığını Unutmayalım”

Prof. Dr. Karaosmanoğlu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Geçinmenin çok zor olduğu zamandayız. Dünyamızın da geçinme zorluğu yaşadığını unutmayalım. Evdeki yaşam da doğadaki yaşam da hiç olmadığı kadar zor. Ekonomi toparlanırken doğamızı da toparlamalıyız. Gezegenimizin yakın gelecekte bize sunacağı sudaki ve karadaki kaynakların, arazilerin, ormanlar ve besin zinciri tehlikede. Yeşili ve maviyi bozarak ne bugün ne de yarın geçinebiliriz.”

About Post Author