Biyoçeşitlilik

Biyoçeşitlilik Yuvası Dağlar Tehdit Altında!

Dayanıklı dağ ekosistemlerinin iklim değişikliğine uyum sağlamanın anahtarı olduğunu belirten BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Dağ Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Dağların biyoçeşitlilik için öneminin vurgulandığı mesajda, mikroplastik kirliliğinin Everest’in zirvesine kadar ulaştığı uyarısı da yapıldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2003 yılından itibaren 11 Aralık tarihini Uluslararası Dağ Günü olarak belirledi. Uluslararası Dağ Günü, dağların yaşam için ne kadar önemli olduğu konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Dağlık yaşamdaki kalkınmanın önemini hatırlatan bu gün vasıtasıyla fırsatlar ve kısıtlılıklar ele alınıyor. Aynı zamanda dağlarda ve yüksek kesimlerde olumlu değişikliklere yol açacak ortaklıklar hayata geçiriliyor.

Dağ Ekosistemlerinin Sürdürülebilirliği

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dağlar konusunda harekete geçmeyi sağlamak amacıyla 16 Aralık 2021’de Kırgız Hükümeti’nin teklifi üzerine 2022 yılını Uluslararası Sürdürülebilir Dağ Kalkınma Yılı ilan etmişti. Adım, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi çerçevesinde dağ ekosistemlerinin ve topluluklarının sürdürülebilirliğini ve dayanıklılığını uluslararası süreçlerin, politikaların ve yatırımların merkezine yerleştirmek için atıldı.

Her yıl 11 Aralık’ta gerçekleşen kutlamanın hazırlığı ve yürütücülüğü ile sorumlu koordinasyon kurumu olan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), kutlamanın küresel düzeyde gerçekleşmesine öncülük ediyor. Bu kapsamda FAO, 2023 Uluslararası Dağ Günü için altı mesaj yayımladı:

  • Dağ ekosistem hizmetleri yaşam için hayati önem taşıyor: Doğal su kuleleri olarak dağlar, tahminen insanlığın yarısına tatlı su sağlıyor. Dağların suyu yakalama, depolama ve serbest bırakma rolü, ekosistemleri sürdürüyor, tarımı destekliyor ve temiz enerjinin yanı sıra ilaçlar sağlıyor.
  • Sağlıklı dağlar, biyoçeşitlilik açısından önemli: Dağlar, dünya yüzeyinin yaklaşık %27’sini kaplamakla beraber dünyanın 34 sıcak biyoçeşitlilik noktasının 25’ine ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda dağlar, Kar leoparları ve Dağ gorilleri gibi nadir bitki ve hayvan türlerine de ev sahipliği yapıyor.
  • Dayanıklı dağ ekosistemleri iklim değişikliğine uyum sağlamanın anahtarı: Sağlıklı dağ ekosistemleri, iklim değişikliği etkilerinin ve buna bağlı risklerin azaltılmasına yardımcı oluyor. Küresel olarak incelendiğinde dağlık alanların %39’unu ormanların kapladığı görülüyor. Dağ ormanları ve çayırlar yerel sıcaklıkları serinletiyor, su tutulmasını artırıyor. Hayati öneme sahip bir karbon deposu olan dağlar erozyonu önlüyor, toprak kayması riskini azaltıyor.
  • Dağlardaki insan nüfusu arazi bozulmasından olumsuz etkileniyor: Gelişmekte olan ülkelerdeki en az 311 milyon kırsal dağ nüfusu, giderek artan arazi bozulmalarına maruz kalan bölgelerde yaşıyor. Bu insanların 178 milyonunun gıda güvensizliğine karşı savunmasız oldukları öngörülüyor.
  • Dağ ekosistemleri kirlilik tehdidi altında: Dağ ekosistemleri, plastik atıklar da dahil olmak üzere atıkların kontrolsüz boşaltılması ve açık havada yakılması nedeniyle risk altında. Mikroplastikler Everest Dağı’nın zirvesine kadar ulaştı!
  • Dağdaki çiftçiler ve göçebeler, dağ ekosistemlerinin sürdürülebilir yönetiminde kritik rol oynuyor: Dağlardaki insanlar, biyoçeşitliliğin koruyucuları. Dağlardaki yerli halk ve yerel nüfuslar, etkili arazi yönetimi stratejilerine ve sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunan eşsiz ve değerli yerel bilgiye, geleneklere ve kültürel uygulamalara sahipler.

About Post Author