“Derin Demokrasi yönteminin yaratıcılığı ve birey-toplum etkileşimini sağlaması bence kilit özellikleri. Aynı zamanda, kalitatif yöntemler kullanan bir akademisyen olarak kıyasladığımda, Derin Demokrasi’nin, sahada bir araya geldiğimiz kadınların aynı konular üzerine kendilerini daha içten, hatta daha derinden ifade etmelerini sağladığına tanık oldum…” Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Araştırma Direktörü Itır Akdoğan deneyimlerini paylaşıyor.
Toplumsal dönüşüm için kolaylaştırıcılık ile yolunuz nerelerde, hangi alanlarda kesişiyor?
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), demokratikleşmenin önündeki ekonomik ve toplumsal sorunları sosyal bilimsel yöntemlerle tespit ederek inceleyen, elde ettiği bulgular temelinde de politika ve çözüm önerileri sunan bağımsız bir düşünce kuruluşu. Araştırmalarımızın bir kısmında kalitatif yöntemler kullanıyoruz. Sahada ilgili toplumsal grupların, kurum ve kuruluşların temsilcileriyle birebir ya da küçük gruplar halinde görüşmeler, yuvarlak masa toplantıları alışılagelmiş yöntemler arasında yer alıyor.
Bu projede bize danışmanlık veren Ege Erim ile tanıştığımızda bize Derin Demokrasi yönteminden bahsetti. Onun tanımıyla Derin Demokrasi bir “tartışma, uzlaşma ve sorun çözme” yöntemiydi. Bu kulağımıza ilginç geldi, çünkü bu yöntem ile bir araya gelen kişiler önce çatışacaktı. Alışılagelmiş grup toplantılarında bu, ilginç olduğu kadar yönetmesi zor, dolayısıyla da dozunun artmasından aslında biraz çekinilen bir durumdu. Ancak Ege bu durumu bile kendi isteyerek yaratacaktı. Bir odaya topladığı insanları bilerek küstürecek, sonra da kolaylıkla barıştıracaktı. Hatta güle oynaya çözümler önermelerini sağlayacaktı. Ege ile sohbet ettiğimiz günlerde bir projemizin saha çalışmasını planlıyorduk ve kahveler bittiğinde bu yenilikçi yöntemi denemeye karar verdik. 2016 yılında Friedrich Naumann Vakfı’nın desteğiyle başlattığımız “Sürdürülebilir Kentler” projesinin 2017 yılı teması “Sürdürülebilir Kent İçin Kadın Katılımı” idi. Amacımız, kadınların kentte ekonomik, sosyal ve siyasal hayata katılımı önündeki engeller nedir ve nasıl aşılır sorularına, yine bu alanda dezavantajlı kadınların görüşleriyle yanıt bulmaktı. Ege’nin kolaylaştırıcılığında İstanbul, Mersin, Hatay ve Kars’ta, farklı profillerden kadınlarla buluştuk. Böylelikle Derin Demokrasi yöntemini, sürdürülebilir kent çalışma alanımızda, saha çalışması için denemiş olduk.
Çalışma stiliniz, raporlama, karar verme biçiminiz ve/veya proje yönetiminiz için nasıl etkileri oldu bu yeni yaklaşımın?
Saha çalışmasında Derin Demokrasi yöntemini kullanmak bir düşünce kuruluşu için oldukça yenilikçiydi. Her ne kadar, bulgu temelli politika ve çözüm önermek ve bunun savunuculuğunu yapmak, bir düşünce kuruluşu için ön plana çıksa da, bulguya, aynı akademide olduğu gibi, sosyal bilimsel bir analizle varmak gerekir. Bunun için de verinin sistematik toplanması şartı vardır. Derin Demokrasi, yaratıcılığı ile ön plana çıkan çok ilginç bir yöntem. Aynı özelliği nedeniyle de sistematik veri toplamayı ne yazık ki kısıtlıyor. Bu nedenle bu yöntem alışılmış düşünce kuruluşu raporu yerine yeni proje önerileri geliştirmeye yarayan çok değerli sezgiler sundu. Ege Erim’in kıymetli Derin Demokrasi atölyeleri deneyimini kendisinin kaleminden bilgi notu olarak yayınladık.
Tecrübelerden nasıl yarar veya sonuçlar elde ettiniz?
Derin Demokrasi yönteminin yaratıcılığı ve birey-toplum etkileşimini sağlaması bence kilit özellikleri. Aynı zamanda, kalitatif yöntemler kullanan bir akademisyen olarak kıyasladığımda, Derin Demokrasi’nin, sahada bir araya geldiğimiz kadınların aynı konular üzerine kendilerini daha içten, hatta daha derinden ifade etmelerini sağladığına tanık oldum. Bu yöntemle bir bakıma kişilerin kendilerini ya da belli bir konuda duruşlarını keşfettiklerini gördüm. Bireysel keşfin yanı sıra, toplumsal olarak baktığımda ise, Mersin’de örneğin, çalışma sonrası neredeyse bütün katılımcılar çaya kaldılar. Değil ortaklık, yan yana gelmesinin zor olacağını tahmin edebileceğiniz kişiler, kadın katılımı için birlikte çalışmanın tohumlarını atan sohbetler yaptılar. Bu toplumsal barış için başlı başına umut dolu bir adımdı. Derin Demokrasi yöntemi bizim de TESEV’de bundan sonraki proje fikirlerimiz için ilham vericiydi.
İlerisi için potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İstanbul’daki ilk denemede yöntemi daha iyi kavrayabilmek için ben de katılımcı oldum. Bu deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki Derin Demokrasi (ve tabii uzman Ege Erim) çatışma ve barışma süreçlerini çok başarılı yöneten, her iki taraftan da eşit şartlarda çözüm önerileri alan bir yöntem. Çatışan grupların çatışma konularının açıkça tanımlanması, bu konular hakkında farkındalık ve uzlaşı için gerekli çözüm önerilerinin eşit koşullarda sağlanabilmesi nasıl ki atölye katılımcılarının kendilerini tanımalarını, iyi hissetmelerini, karşısındaki düşünceden olanla da barışmasını kolaylaştırıyorsa, Derin Demokrasi yöntemi belki aynı şekilde toplumsal barış için de kullanılabilir.
Sadece Çoğunluğun Değil, Azınlığın da Görüşleri Değerli
Derin Demokrasi, Güney Afrika’da demokrasiye geçiş dönemi sırasında geliştirilen bir kolaylaştırma ve çatışma yönetimi yaklaşımı. Söylenmesi zor ve gizli kalan görüşler dahil olmak üzere bütün seslerin duyulmasını sağladığı için çözülmesi imkansız görünen problemlerin çözümünü mümkün kılan sıra dışı ve yenilikçi bir yöntem. Grup dinamiklerini yönetmek, etkili kararlar almak ve çatışmaları çözümlemek için yenilikçi bir metot sağlıyor. Her görüşün önemli olduğunu vurgulaması ve daha bilge kararlar alabilmek için sadece çoğunluğun değil, azınlığın da görüşlerine değer vermesi onu “demokratik” yapıyor. “Derin”, çünkü bilindik kolaylaştırma yöntemlerindeki fikir alışverişinin ötesinde duyguları, değer ve inançları da ortaya çıkararak grup sürecini zenginleştiriyor.
Derin Demokrasi, psikolog ve fizikçi Arnold Mindell’ın çalışmalarını temel alıyor. “Lewis Metodu” olarak bilinen bu yaklaşım, Mindell’in kavramlarını ve ilkelerini herkes tarafından anlaşılır bir açıklığa kavuşturup gruplarda kolaylaştırıcılık için uyarlanmış. Çalışma, içeriğindeki farklı temalar alınarak çok çeşitli programlara uyarlanabiliyor. Bireysel güçlenme, kendini ifade etme ve karşıdakini duyabilme konusunda özellikle kuvvetli bir yöntem. Katılımcıları güçlendiren alanlar, özellikle rol teorisi, direniş çizgisi ve tartışma yöntemleri gibi günlük hayatımızda yansımasını bulan konular.
Derin Demokrasi’nin kurucularından Myrna Lewis “Pek çoğumuz her ne pahasına olursa olsun çatışmayı önlemek istiyoruz. Bu bir çelişki. Çatışmayı çözmez ve ona girmezsek, aslında ilişkimizi kaybederiz” diyor.