#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
ekolojik yas

Ekolojik Yas: “Artık Yağmayan Kara Kederlenebilirsiniz”

İnsanın baş etmekte en zorlandığı şeylerden birinin belirsizlik olduğunu, iklim değişikliğinin ise belirsizliğin dozunu artırdığını belirten Doç. Dr. Gözde Kıral Uçar, insanların yıllık döngüleri içerisinde kışa gıda hazırlama, bahar temizliği gibi iklimle ilişkili ritüelleri olduğunu söyledi. İklim değişikliği sonucu bu ritüellerin yitirilmesinin ya da belirsizleşmesinin insanları etkilediğini anlatan Uçar, “Ritüellerin beraberinde getirdiği toplumsal ilişkileri özleyebilirsiniz, artık yağmayan kara kederlenebilirsiniz” dedi.

İklim değişikliğinin beraberinde getirdiği değişimler insan psikolojisi üzerinde çeşitli etkilere neden olurken bilim insanlarının bu kapsamda üzerinde çalıştıkları kavramlardan biri de ekolojik yas. AA’nın haberine göre, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gözde Kıral Uçar, iklim değişikliğinin insan psikoloji üzerinde etkilerini ve ekolojik yas kavramını değerlendirdi.

“İklim Değişikliği Belirsizliğin Dozunu Artırıyor”

İklim değişikliği kaynaklı yıllık ve günlük hava döngülerinde oluşan değişimlerin insan psikolojisini de etkilediğini dile getiren Doç. Dr. Uçar, “İnsanın belki de baş etmekte en zorlandığı şeylerden biri belirsizliktir. İklim değişikliği yaşadığımız çevrelerde gerçekleşebilecek ani gelişen birtakım çevresel olayları tetikleyebiliyor. Bu da belirsizliğin dozunu artırıyor” dedi.

İnsanların yıllık döngüleri içerisinde kışa gıda hazırlama, bahar temizliği gibi iklimle ilişkili ritüelleri olduğunu ve iklim değişikliği sonucu bu ritüellerin yitirilmesi ya da belirsizleşmesinin insanları etkilediğini belirten Uçar, “Bu ritüellerin beraberinde getirdiği toplumsal ilişkileri özleyebilirsiniz, artık yağmayan kara kederlenebilirsiniz” diye konuştu.

“Ekosistemin, Bağ Kurulan Yerlerin ve Türlerin Kaybı Kedere Yol Açıyor”

Ekolojik yasın; ekosistemin, bağ kurulan yerlerin ve türlerin kaybı karşısında hissedilen keder ve üzüntü olarak tanımlanabileceğini belirten Uçar şunları söyledi: “İnsanlar belirli yerlerde doğal afetler ya da aşırı doğa olayları sonrasında ortaya çıkan tahribat sonucunda bu süreci yaşayabilirler. Bu durumun akut olaylar sonucunda ortaya çıkması şart değil. Daha uzun vadede gerçekleşen değişimlere bağlı olarak ortaya çıkan ekolojik bozulma, türlerin yok oluşu gibi durumlara yönelik olarak da bu durumu yaşıyor olabilirler ya da bağ kurulan yerlerde gerçekleşen değişimlerin sonucunda aktarılan kimliğin bozulmasına, kaybına yönelik olarak da yas tutabilirler. Bu yas, henüz gerçekleşmemiş ama öngörülen bir değişime yönelik de olabilir.”

Geçim kaynakları doğrudan doğaya bağlı olan insanların ve iklim değişikliği etkilerine açık olan bölgelerdeki dezavantajlı grupların bu yas sürecini daha derinden yaşayabileceğini anlatan Uçar, “Ancak doğrudan tanık olmanıza gerek yok, bilgiye de maruz kalabilirsiniz. Kendiniz doğrudan ciddi bir biçimde iklim değişikliği etkilerini deneyimlemediğiniz halde kendiniz ya da sevdikleriniz dışında küresel düzeyde bir olgu için, gelecek nesiller ya da insan dışı hayvanlar için ya da ekolojik tahribat için keder yaşıyor olmanız ahlaki de bir meseledir” dedi.

“İklim Değişikliği Karşısında Harekete Geçilmeli”

Ekolojik yas sürecinde olduğunu hisseden kişilerin öncelikle duygularını iyi analiz etmeleri gerektiğinin altını çizen Uçar, “Benzer duygular yaşayan insanlarla konuşmak ve açıkça paylaşmak, bu durumla yüzleşmek de oldukça önemli. Bu paylaşımlar, duygularınızın pek çokları tarafından paylaşıldığını bilmeniz ve bu hikayede yalnız olmadığınıza ilişkin bir birliktelik algısı yaşamanızı kolaylaştırır. İklim değişikliği karşısında pasif kalmak yerine harekete geçmek de bu süreci daha kolay atlatmaya yardımcı oluyor. En önemlisi bu hikayede sorumluluğunuzun olduğunu fark etmeniz, etkin bir rolünüzün olabileceğine dair bir inancın ortaya çıkması ve bu inancın güçlenmesi” tavsiyesinde bulundu.

Bu sürecin ağır geçirilmesi halinde profesyonel desteğe başvurulabileceğini belirten Uçar, iklim değişikliği ve ortaya çıkan psikolojik durumları, iklim adaletinden bağımsız incelemenin mümkün olmadığı değerlendirmesinde bulundu. Uçar, “Kaynaklardan sağlanan fayda ile ortaya çıkan bedel ve riskleri yüklenenler aynı kişiler değil. Bu bedel ve riskler insanların belki yüzlerce yıl yaşadıkları toprakları, nesillerdir deneyimledikleri bir yaşam döngüsünü kaybetmekten çeşitli psikolojik durumları deneyimlemeye kadar uzanabiliyor. Bu sonuçlarla mücadele etmek için konunun sosyal adaletle ilgili boyutu gözden kaçırılmamalı” sözlerini söyledi.

EkoIQ Editör