#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Ekosistem Tahribatının En Ağır Bedeli: Su Krizleri

açık radyo açık kalmalı

Veriler, dünya üzerindeki 21 milyon insanın nehir taşkınları tehdidiyle karşı karşıya olduğunu; 1,1 milyar insanın kullanılabilir suya ulaşamadığını belirtiyor. 2030 yılına gelindiğinde sel tehdidine maruz kalan insanların sayısının 54 milyona çıkabileceği; dünya nüfusunun yarısının ise kullanılabilir suya ulaşmada çok ciddi zorluklar yaşayacağı konusunda ciddi uyarılar yapılıyor.

YAZI: Selvi EREN, İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcısı

Canlı hayatının doğrudan ba­ğımlı olduğu su, dünyamızın yaklaşık %70’ini oluşturuyor. Ancak bunun sadece %3’ü tatlı su ve bu suyun üçte ikisinin buzullarda ol­duğunu hesaba katarsak yeryüzünde bulunan su miktarının sadece %1’i insanlar tarafından kullanılabilir du­rumda. Bu nedenle su kaynaklarını israf etmemenin ve geri dönüştürme­nin önemine dikkat çekmek amacıy­la 22 Mart “Dünya Su Günü” olarak kutlanıyor. Bu yıl 25 yaşını dolduran Dünya Su Günü vesilesiyle 19-23 Mart tarihleri arasında 8. Dünya Su Forumu düzenlendi. 12 ülkeden 120 binden fazla kişinin katıldığı forum, Brezilya ekonomisine de ciddi katkı­da bulundu: Toplamda 8.000 yeni iş imkanı sağlandı.1

Forumun ilk günü yayımlanan “Su için Doğanın Sunduğu Çözümler” isimli Birleşmiş Milletler raporu2, in­san kaynaklı oluşan tahribat ve deği­şimlerin ekosistemdeki yansımalarını su odağında irdeliyor. Ekosistemin su döngüsündeki kritik önemine dikkat çeken rapor, toprakların %30’unun ormanlık alanlar olduğunu; ancak, söz konusu alanların %65’inin tahrip edilmiş halde bulunduğunu belirti­yor. Ormanların suyun akışını dü­zenlediği, arındırdığı ve atmosferdeki nem oranını sabitlediği düşünüldü­ğünde ormanlık alanların tahribatı su kıtlığının arkasındaki en temel sebeplerden biri. Nitekim ormanların su döngüsündeki geri dönüştürücü rolü, insan nüfusunun %76’sı için su arzını sağlıyor. Hava sıcaklığını ve su döngüsünü dengeleyen ağaçların, gerçekleştirdiği solunum ve fotosen­tez yağışların ortalama %40’ının ana kaynağı.

Ormanların tahrip edilmesi sadece ev sahipliği yaptığı hayvanların ya­şam alanlarının yok edilmesi ve insan kaynaklı sebeplerle soylarının tüken­me riskiyle karşı karşıya gelmesine neden olmuyor. Su döngüsünde tüm canlı hayatını doğrudan etkileyecek değişimler gerçekleşirken; artan ku­raklık veya su taşkınları bireylerin günlük hayatlarında suya erişimle­rini giderek azaltıyor. Yapılan bir araştırma 2000 ile 2012 yılları ara­sında şehirleşme ve tarım sebebiyle ormanlık alanların %3,2’sinin (1,7 km2) yok edildiğine dikkat çekiyor.3

Bu doğrultuda ormanların tüm ekosistemi etkilediğini hatırlatmak gerekiyor; bu da su döngüsündeki değişimlerin sadece yerel ve bölge­sel etkilerle sınırlı olmadığı anla­mına geliyor. Yani Endonezya’da palm yağı yetiştirmek amacıyla yok edilen ormanların bedelini sadece o bölgenin canlı hayatı ödemiyor. Bu nedenle ormanların korunmasında ve dolayısıyla suyun yönetimi konu­sunda küresel politikalar benimsen­mesi büyük önem taşıyor.

Küresel ısınmanın gezegeni ve canlı hayatını derinden etkilediği günü­müzdeki veriler fazlasıyla korkutu­cu. Su odağında ilerlersek gezegen sıcaklığını ve ekosistem döngüsü­nü geri dönülmesi oldukça zor bir şekilde değiştiren küresel ısınma, sadece su kıtlığına veya kuraklığa sebep olmuyor; aynı zamanda aşırı yağışlar nedeniyle sel baskınlarını da artırıyor. Veriler, dünya üzerin­deki 21 milyon insanın nehir taşkın­ları tehdidiyl karşı karşıya olduğu­nu; 1,1 milyar insanın kullanılabilir suya ulaşamadığını belirtiyor. 2030 yılına gelindiğinde sel tehdidine maruz kalan insanların sayısının 54 milyona çıkabileceği4; dünya nü­fusunun yarısının ise kullanılabilir suya ulaşmada çok ciddi zorluklar yaşayacağı konusunda ciddi uyarı­lar yapılıyor.

AB’nin Geridönüşüm Odaklı Su Yönetim Planı

Avrupa Komisyonu, 28 Mayıs günü yapılan duyurusunda suyun geri­dönüşümünü kolaylaştıracak yeni kurallar önerdi5. Bu kapsamda öncelikle tarımsal üretimde suyun tekrar kullanılması hedefleniyor. Şu bir gerçek ki tarım, en fazla suyun harcandığı üretim sahası ve suyun etkin bir şekilde kullanılmaması nedeniyle de çok fazla su israfının yapıldığı bir alan. Küresel ısınmanın karbon ve su döngüsünü değiştirdi­ği günümüzde tarımsal üretim de büyüyen bir risk altında. Bu anlam­da komisyonun tarım üretiminde atık suların geridönüşümünü artır­ma hamlesi oldukça değerli ve su kıtlığının önüne geçmek için atılma­sı gereken öncelikli adımlardan biri.

Komisyonun sunduğu önerileri üç ana başlık altında toplamak müm­kün: Arıtılmış atık suların yeniden kullanımı için asgari gerekliliklerin belirlenmesi; suyun geridönüşü­münde sağlığı tehdit edecek riskle­rin en etkili şekilde yönetilmesi ve son olarak atık suların arındırılma süreçlerinin şeffaf ve tüm üye ülke­ler tarafından erişilebilir olması.

Paylaşılan verilere göre dünya üze­rinde kullanılan suyun sadece %20’si geridönüşümden geçerek ye­niden kullanılıyor6. AB içerisinde ise 40 milyar m3 atık su oluşurken bunun sadece 964 milyon m3’ü geri dönüştürülüyor. AB nüfusunun %11’inin su kıtlığı riskiyle karşı kar­şıya olduğu düşünüldüğünde ko­misyonun Çevre, Denizcilik ve Ba­lıkçılıktan Sorumlu Üyesi Karmenu Vella, birliğin su yönetimini iyileş­tirmesi gerektiğini vurguluyor. Su sektörünün 9000 KOBİ ve 500 bin istihdam içerdiğinin altını çizen ko­misyon, su sektöründeki %1’lik bir büyümenin AB çapında 20 bin yeni iş imkanı yaratabileceğini belirtiyor.

Tüm dünyayı tehdit eden temel bir konuda ciddi bir adım atan komisyon, su yönetimi karnesini iyileştirmeye kararlı. Bu bağlamda bireyleri, iş dünyasını ve politikacı­ları teşvik etmek amacıyla su yöne­timinin ekosistemdeki değerinden ziyade ekonomik değerine vurgu yapması dikkat çekici bir nokta. Öte yandan küresel ısınmayı durdurma çabalarının neden vaat edilen hızda ilerlemediğinin de tartışılmaz bir göstergesi. Nitekim ekosistemi ko­ruma çabalarının ekonomik kaygıla­rın gerisinde kalmaya mahkûm edil­mesi yeni bir durum değil. Yine de tarım üretiminin çevreye zarar ver­diği yönündeki eleştiriler artarken7 tarım sektöründe suyun verimli kullanılmasına dair düzenlemelerin yapılacak olması olumlu bir geliş­me. Bununla birlikte insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle hızla tükenen suyun yönetimindeki değişikliklerin çok hızlı bir şekilde yapılması gere­kiyor. Nitekim her geçen gün canlı hayatının aleyhine işliyor.

KAYNAKLAR

1 https://www.worldwaterforum8.org/node/942

2 https://unesdoc.unesco.org/images/0026/002614/261424e.pdf

3 Riitters, K., et. al., 2016. “A global evaluation of forest interior area dynamics using tree cover data from 2000 to 2012”. Landsc. Ecol. 31, 137–148. doi:https://dx.doi.org/10.1007/s10980-015-0270-9, https://link.springer.com/article/10.1007%2Fs10980-015-0270-9

4 https://www.wri.org/blog/2017/08/7-reasons-were-facing-global-water-crisis

5 https://europa.eu/rapid/press-release_IP-18-3929_en.htm

6 https://www.wri.org/blog/2017/08/7-reasons-were-facing-global-water-crisis

7 https://www.greenpeace.org/eu-unit/en/News/2018/environment-health-ignored-agriculture-ministers/

EkoIQ Editör

açık radyo açık kalmalı
açık radyo açık kalmalı