#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Endüstrinin Sürdürülebilirlik Sınavı

Endüstrinin Sürdürülebilirlik Sınavı

Teknolojik gelişmeler Endüstri Devrimi’nden bugüne üretim verimliliğinde artışı beraberinde getirdi. 19. yüzyılda, buharlı motor gücüyle çalışan fabrikalar elektrik kullanımının artmasıyla 20. yüzyılın başında seri üretime geçti. 1970’lere gelindiğinde ise endüstrinin gündeminde yeni bir kavram vardı: Otomasyon. İzleyen yıllarda; endüstriyel teknolojik gelişmeler, bilgi teknolojileri, mobil iletişim ve e-ticaret alanlarında hızlı bir ivme ile süregeldi…

YAZI: Ersoy YAŞAR
Endüstrideki teknolojik gelişmelerin dördüncü dalgasının içerisindeyiz. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan bu yeni dijital endüstriyel teknoloji, gücünü dokuz temel teknolojik gelişmeden alıyor. Otonom robotlar, simülasyon, yatay ve dikey sistem entegrasyonu, endüstriyel nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut çözümleri, katkılı üretim, artırılmış gerçeklik, büyük veri, Endüstri 4.0’ın temel bileşenlerini oluşturuyor.

Bu dönüşümde, sensörler, makineler, üretim parçaları ve bilgi işlem sistemleri birbirleriyle ve değer zinciriyle tek bir girişimle bağlanacak. Bağlı sistemler, internet üzerinden etkileşim kurup veriyi analiz ederek hataları saptayabilecek, ayarlarını yapabilecek. Endüstri 4.0, makineler arası bilginin depolanması ve analiz edilmesine de olanak sağlayacak. Böylece daha hızlı, daha esnek ve daha verimli üretimle daha kaliteli materyal daha düşük maliyetle üretilebilecek. Bu değişim üretim verimliliğini artıracak, ekonomide değişimi tetikleyecek, endüstriyel gelişimi destekleyecek ve işgücü profilini değiştirecek. Görünen o ki dijitalleşme ve Endüstri 4.0, şirketler ve bölgeler arasındaki rekabetin dinamiklerini de değiştirecek.

Endüstri 4.0 ve Otomotiv
Otomotiv, endüstrideki dönüşüme uyum sağlayan öncü sektörlerin başında geliyor. Rekabet dinamikleri gereği, Endüstri 4.0 fikrinin oluşmasına neden olan gereksinimleri önceden gören ve bu alanda yatırımlar yapan deneyim ve vizyona da sahip. Endüstri 4.0’ın sağlayacağı iş güvenliği, enerji verimliliği veya üretim maliyetlerinin azaltılması gibi artı değerlerin yanı sıra küresel sürdürülebilirlik ilkeleri de otomotivin en önemli alanlarından biri olan üretimde öne çıkıyor.

Endüstri 4.0’ın sektörce benimsenmesi ile birlikte, sürdürülebilir üretim için farklı programlar da uygulanmaya başlandı. BMW Grubu, 14 ülkede 30 üretim tesisinde uygulayacağı akıllı enerji veri yönetimi programı (iEMDS) ile 2020’ye kadar üretimdeki enerji tüketimini araç başına %45 oranında azaltmayı hedefliyor ve bu yaklaşımı grubun sürdürülebilirlik stratejisinin önemli bir parçası olarak görüyor.
Yapıcı diğer bir örnek olarak, Koreli üretici Kia, üretim tesislerinin çevresel etkilerini azaltmak için önlemler alıyor. Otomobil üretiminde su tüketimini, karbondioksit salımını ve hava kirliliğini azaltmaya devam eden marka, atık maddelerin ise %93,7’sini geri dönüştürüyor. Geridönüşüm çalışmaları kapsamında, üretimde kullanılmayan çinko kaplı çelik malzemeler çelik üreticilerine gönderiliyor. Çinko kaplanmayan çelik ise yeniden kullanılmak üzere üretim tesislerindeki dökümhanelerde işlem görmeye devam ediyor. Boya ve incelticiler tekrar kullanmak için yeni programlar uygulamaya konulurken, diğer atıklar ise çimento ve benzeri maddelerin üretilmesi için değerlendiriliyor.

Toyota, 2050 çevre vizyonu çerçevesinde, sıfır emisyona sahip fabrikalarla üretim yapmayı hedefliyor. Toyota, fabrikalarındaki karbondioksit emisyonlarını azaltmak için forkliftleri yakıt hücreli olanlarla değiştirme kararı da aldı. 2017’de iki araçla başlayan uygulama, 2018’de 20, 2020’de ise 180 civarında araca ulaşacak.

Plastik Kompozit Materyaller Yeşile Dönüşecek
Otomotiv sektörünün önemli paydaşları olan teknoloji ve bileşen tedarikçileri de Endüstri 4.0 yatırımlarını hızlandırdılar. Teknoloji geliştiren ve Ar-Ge yatırımları ile öne çıkan küresel markalar dönüşüme liderlik ediyor. Almanya, ABD, Çin gibi küresel liderlerin başını çektiği rekabet, üretim dinamiklerinin maliyet-etkin öncelikten tüketiciyi merkeze alan yeni anlayışa evrilmesiyle farklı bir düzleme taşınıyor. Otomobillerin kabin içlerinde kullanılan plastik materyallerin toksik kimyasallar kullanılmaksızın, görece yüksek dayanırlık ve sertlikte bitki elyaflarından üretilmesine yönelik kapsamlı çalışmalar yapılıyor. Lastik üreticileri ekolojik lastik üretebilmek için enstitü ve üniversiteler ile işbirliği modelleri geliştirmeyi sürdürüyorlar. Bu gibi girişimler otomotiv endüstrisine, yalnızca elektrikli, hibrit ve alternatif yakıt teknolojilerine sahip otomobiller üreten bir sektör olmaktan öte inovasyona yatırım yapan lider bir sektör kimliği kazandırıyor.

Akıllı Kentler, Akıllı Uygulamalar
Geçmişte, endüstrileşme ile kirlilik arasında anlamlı bir ilişki olsa da endüstrileşmenin dördüncü evresi olan Endüstri 4.0 ve nesnelerin interneti (IoT), sürdürülebilir üretim yöntemleri için sınırsız fırsatlar sunacak. Akıllı ulaşım çözümlerinin yaygınlaşması ve rota verimliliğinin geliştirilmesi ile sürücüler zaman ve yakıt verimliliği sağlarken, daha güvenli ve daha az emisyon üreten yolculuklar planlayabilecekler. Değişime uyum sağlayan, yenilikçi ve çevre duyarlılıkları olan markaların yeni kuşağın ilgisini çekip rekabet avantajı sağladığını farklı örnekler üzerinde görüyoruz. Anlaşılıyor ki yeni yaşam tasarımı, yeni üretim modelleri; yaşamı kolaylaştıran, bireye saygılı kent uygulamaları üzerinde gelişecek. Gelecek sayılarda sektörel eğilimleri ele almaya çalışacağım.

Akıllı Uygulama Örnekleri
Toronto: Kuzey Amerika’nın en akıllı kenti olan Kanada’nın Toronto kentinde çöp kamyonları doğalgazla çalıştırılıyor. Doğalgaz üretimi için kentin atık toplama sahasından ayrıştırılan çöpler kullanılıyor.

Amsterdam: Kanal ulaşımının yoğun olduğu kentte, tekne ulaşımından kaynaklanan karbondioksit salımını azaltmak için elektrikli tekneler ve kıyıdan güç bağlantıları projesi hayata geçiriliyor. Park yeri sahiplerinin park yerlerini belirli bir ücret karşılığında kiraya verdiği Mobypark uygulaması da bulunuyor.

Barselona: Barselona’da 250’den fazla elektrikli araç şarj istasyonu var. Kentte, Avrupa’daki en büyük elektrikli taksi filolarından biri de bulunuyor.
Kopenhag: Kentte yaşayan insanların %50’sinden fazlasının, işyerlerine ve okullarına bisiklet ile gidebilmesi için uygun altyapı çalışmaları yapılıyor.

Masdar: Abu-Dabi’ye 17 km uzaklıkta yer alan Masdar’da kullanılmak üzere bireysel taşıma araçları (PRT) tasarlanıyor. Batarya ile çalışan bu araçlar istasyonlara ulaştıklarında otomatik olarak şarj oluyorlar. Bu araçlarla hedeflenen ise düşük karbon salımı ile şehir içi ulaşımı sağlamak.
Tokyo: 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak Tokyo, hidrojen kullanımını artırarak karbondioksit emisyonunun azaltılmasına yönelik yatırımlar yapıyor. Kentte, 2020’ye kadar trafikte 6000 yakıt hücreli araç ve 35 hidrojen dolum istasyonunun aktif olması hedefleniyor.

 

EkoIQ Editör