Dünya, ister kabul edelim, ister etmeyelim, paranın etrafında dönüyor. Önemli olan bu paraların nereden gelip nereye gittiği. Bugüne kadar olduğu gibi fosil yakıtlara ve kirletici sektörlere giderse işimiz zor. EKOIQ’nun sorularını yanıtlayan Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın, kredi politikalarında yaptıkları değişikliklerle artık kömür yakıtlı termik santralları ve kömür madenciliği yapan yeni projeleri finanse etmeyeceklerini açık bir şekilde beyan ettiklerini söylüyor.
Röportaj: Barış DOĞRU
Watergate isimli çok önemli, ABD’deki bir siyasi skandalın anlatıldığı bir film vardır. Orada, suçluyu bulmak için bir kaynak şöyle der: “Parayı izle”. Ben de sürdürülebilirlik konusunda bunu bazen hatırlatıyorum. Ama bu sefer kaynağı değil, paranın nereye aktığını görmemiz ve bulmamız lazım. Finans ve bankacılık sektörü özelinde söylersek, kredilerin nereye gittiği temel belirleyicilerden biridir. Bu bağlamda, ülkemizin en köklü ve büyük banka-finans kuruluşlarından biri olan Yapı Kredi, kredilerini, yani parayı nereye doğru yönlendiriyor? Sürdürülebilir yatırımlara mı, yoksa artık çoğu uzman tarafından “atıl varlıklar” (stranded assets) olarak nitelendirilen kirli sektörlere mi?
Sizin de söylediğiniz gibi finans sektörünün iş dünyasına sağladığı finansmanlardan kaynaklanan dolaylı etkisini düşündüğümüzde, faaliyet alanı oldukça geniş ve kuvvetli. Bu nedenle finans sektörünün, sahip olduğu bu büyük dönüştürücü güçle, sürdürülebilirlik konularında büyük bir misyon üstlenmesi gerekiyor. Yapı Kredi olarak bizim de en önem verdiğimiz noktalardan biri; yalnızca kendi iş alanlarımızda değil, her alanda toplumumuza değer katmak. Sürdürülebilirlik stratejimizi, ortak değer yaratmaya dayandırıyor, tüm çalışmalarımızı buna göre planlıyor ve yönetiyoruz. Faaliyetlerimizin çevre ve toplum üzerindeki etkilerini doğru yönetmenin büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeyiz. Sağladığımız finansman çözümleriyle müşterilerimizin işlerini ve sürdürülebilirlik adına dönüşümlerini kolaylaştırmayı hedefliyoruz.
Yeşil tahviller, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri, Doğa Dostu Mortgage ve Doğa Dostu Taşıt Kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetimizle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunuyoruz. 2018 yılından bu yana Türkiye Konutlarda Enerji Verimliliği Finansman Programı’nın bir parçası olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. TuREEFF programı çerçevesinde, enerji verimliliğine yatırım yapan KOBİ’lere ve konutlarda enerji verimliliği yatırımlarına kredi sağladık. 2020 yılının başında, ilk yeşil tahvil ihracımızı gerçekleştirdik. Yeşil tahvil ihracımızı ICMA Yeşil Tahvil Prensipleri ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirerek yeşil proje ve yatırımlara sağladığımız kaynaklarımızı çeşitlendirdik.
Öte yandan, finansman sağladığımız proje ve yatırımların etkilerini yönetmek için Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme Sistemimizi uyguluyoruz. Yapı Kredi’nin Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme Sistemi, uluslararası finans kuruluşlarının standartlarına paralel olarak güçlü bir risk yönetimi yaklaşımını ortaya koyuyor. Her geçen gün, dünyadaki en kapsamlı yaklaşım olan Ekvator Prensipleri’ne daha fazla
uyumlu hale gelerek kendimizi geliştiriyoruz. Kredilendirme sürecinde finansal incelemelere ek olarak, çevresel ve sosyal etki odaklı değerlendirmelerle de potansiyel risk ve etki önleyici faaliyetleri belirleyerek yapılan analizlerin çerçevesini büyütüyoruz. Böylelikle yatırıma yönelik verdiğimiz finansman kararımızla sorumlu bir yaklaşım sergileyerek müşterilerimiz üzerinde de farkındalık yaratmış oluyoruz.
Bununla birlikte Green for Growth Fund (GGF) ile enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projelerinde kullanılmak üzere 15 milyon euro tutarında finansman anlaşmasını imzaladık. Yine European Fund for Southeast Europe’dan (EFSE) 25 milyon euro
tutarında kredi sağlayarak çiftçileri ve tarımsal işletme kapsamındaki küçük ve mikro işletmeleri destekledik. Bu iki krediyle, reel sektörün ihtiyaç duyduğu yeşil finansmanı sağlayarak sürdürülebilir iş modellerine geçişlerini hızlandırmasına katkı sunduk. Geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu enerji kaynaklarına verdiğimiz desteği artırma konusunda son derece kararlıyız. Ayrıca kredi politikalarımızda yaptığımız değişikliklerle düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, kömür yakıtlı termik santralları ve kömür madenciliği yapan yeni projeleri finanse etmeyeceğimizi de beyan ettik.
Dünyanın önde gelen bankalarından Bank of America ile sürdürülebilirlik bağlantılı repo işlemi gerçekleştirdik. 225 milyon euro tutarındaki başarılı işlem, bankamızın sera gazı emisyon seviyelerinde iyileştirmeye yönelik performans kriterleri içeriyor. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında 19 ülkeden 38 bankanın katılımı ile 360,5 milyon dolar ve 396,5 milyon euro tutarında sendikasyon kredisi sağladık. Sürdürülebilirlik kriterlerine bağlı olma özelliği taşıyan 822 milyon dolarlık bu sendikasyon kredisi, dış ticaretin finansmanı için kullanılacak. Bu işlem, mayısta gerçekleştirdiğimiz ilk sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisi için belirlenen performans kriterlerinin devamı niteliğini taşıyor. Yeni belirlenen performans kriterleri, mayıs dönemindeki hedeflerimizi daha da yüksek bir noktaya taşıyarak yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik temininin artırılması ve ESG risk yönetimi notunun iyileştirilmesine yönelik geliştirmeler içeriyor.
2021 yılı sonunda ise 445 milyon dolar ve 100 milyon euro olmak üzere toplamda 558 milyon dolarlık seküritizasyon işlemine imza attık. Bu işlemin yaklaşık 340 milyon dolarlık kısmı, Yapı Kredi’nin Sürdürülebilir Finans Çerçevesi kapsamında yeşil, sosyal ve sürdürülebilir nitelikteki kredilerin desteklenmesine yönelik olarak kulla-
nılacak.
İştirakleriniz de bu çalışmalara dahil mi?
Evet. Yapı Kredi iştiraklerinin de sürdürülebilirlik alanında çok önemli çalışmaları bulunuyor. Örneğin, Yapı Kredi Leasing, yenilenebilir enerji alanında 550 MW’den fazla portföyüyle, sektörünün en fazla iş yapan kurumu konumunda bulunuyor. 2021 yılında yeşil enerjiye verdiğimiz desteğe bir yenisini daha ekleyerek Arçelik ile Solar Enerji Sistemleri konusunda leasing sektöründe bir ilke imza attık. Yapı Kredi Leasing, doğa dostu çatı üstü güneş enerjisi sistemine geçmek isteyen herkesi Arçelik’in yaygın bayi ağı ile birlikte anahtar teslim bir şekilde yeşil enerjiyle buluşturmaya başladı.
Yine, Yapı Kredi Leasing ile KOSGEB Sebze ve Meyve Soğuk Zincir Finansman Destek Programı’na katıldık. İmzalanan protokol ile tarladan son kullanıcıya ulaşana kadar oluşan sebze ve meyve kaybının önlenmesi için KOBİ’lere soğuk hava depoları ve frigorifik araçlarda taşınan soğutma ünitelerinin finansmanına destek oluyoruz. Destek programı kapsamında KOSGEB finansman maliyeti desteği, KGF teminat desteği, yüzde 17 KDV avantajı komisyonsuz ve masrafsız olarak sunuyoruz. Böylelikle, üç yıl boyunca soğuk hava zincirine destek vererek sebze ve meyve kaybının yol açacağı israfın önüne geçilmesini hedefliyoruz.
Bireysel müşterilerimizin yatırımlarının sürdürülebilir bir dünya için değerlendirilmesine aracılık ettiğimiz Yapı Kredi Portföy Temiz Enerji Değişken Fonu’nu hayata geçirdik. Sürdürülebilir ve alternatif enerji teknolojilerinde üretici, geliştirici, dağıtıcı ve kurucu sıfatıyla faaliyet gösteren şirketlerin yurt içi ve yurt dışına ihraç edilen sermaye piyasası araçlarına yatırım yapan Yapı Kredi Portföy Temiz Enerji Değişken Fonu, küresel enerji sektöründe dönüşüm sürecine katkı yapabilecek şirketlere yatırım yaparak getiri sağlamayı hedefliyor. Sürdürülebilirlik kapsamında ayrıca, şubat ayında Yapı Kredi Portföy BİST Sürdürülebilirlik Endeksi Hisse Senedi Fonu’nu da halka arz ederek müşterilerimizin, yatırımlarını da sürdürülebilir bir dünya çin değerlendirmelerine aracılık ediyoruz.
Bu süreç aynı zamanda bir zincir aslında. Siz de birçok kredi fonunuzu, sendikasyon kredisi olarak başka uluslararası kuruluşlardan alıyorsunuz. Sürdürülebilirlik ve emisyon azaltımları konusunda, yurt dışı kaynak bulmak giderek daha kolaylaşıyor mu? Ya da daha ucuz finans bulmanızda bir etki yapıyor mu?
Ülkemizdeki bankalar, uluslararası finans kuruluşları ile geliştirdikleri işbirlikleri sayesinde sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye ayrılan fonların kullanımında da kilit rol oynuyor. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nda yer alan eylem planlarının hayata geçmesi ile birlikte sürdürülebilirlik yatırımları çerçevesinde kurulan işbirliklerinin daha da artacağını öngörüyoruz. Bu kapsamda, mutabakat, AB’nin kamu ve özel sektör fonları ile iklim finansmanı alanındaki işbirliklerine devam edeceğini açıklıyor. Tüm bunlara ek olarak, Avrupa Yeşil Mutabakatı stratejisi bağlamında hayata geçmesi beklenen döngüsel ekonomi modellerinin, ülkemizde Avrupa Birliği’ne tedarikçi konumundaki şirketler üzerinde önemli bir etki sağlayacağını düşünüyoruz. Ürün materyallerinden tasarıma, atık yönetimi sistemlerinden lojistiğe kadar pek çok iş süreci bu doğrultuda yeniden planlanacak. Şirketlerin döngüsel iş modellerine uyumlanması için oluşacak finansman ihtiyaçları da, yine bankaların sunduğu ürün ve hizmetlerle karşılanacak.
Yapı Kredi, Türkiye’nin en büyük iş topluluklarından biri olan Koç Topluluğu’nun bir parçası. Koç Topluluğu, 2050 karbon nötr olma sözünü vermiş durumda. Bu noktada Yapı Kredi, Koç Topluluğu’nun karbonsuzlaşmasında nasıl bir rol oynuyor?
İklim değişikliği etkilerinin herkes tarafından hissedilir ve gözlemlenebilir hale gelmesiyle dünya genelinde sürdürülebilirlik konuları yeni bir boyuta taşındı. Son dönemde global ölçekte çevresel, sosyal ve ekonomik alanlarda yaşanan negatif gelişmeler, bu konuyu şirketlerin gündeminde de üst sıralara taşıdı. Ayrıca, sürdürülebilirlik alanında bizim de yürüttüğümüz çalışmalar geçtiğimiz yıllara göre hız kazandı. Bu anlamda hayata geçirdiğimiz en önemli projelerden biri, ana hissedarımız Koç Holding liderliğinde, tüm Koç Grubu şirketlerinin katılımı ile gerçekleşen Karbon Dönüşüm Programı oldu.
Bu program kapsamında, biz de Yapı Kredi olarak kredi portföyümüzden kaynaklanan emisyonların hesaplanması ve azaltılması için gereken hedeflerin belirlenmesine yönelik bir çalışma başlattık. Bu proje kapsamındaki hedefimiz, Koç Grubu genelindeki ortak hedefimiz olan 2050 karbon nötr hedefine ulaşabilmek amacıyla, kredi portföyümüz kaynaklı emisyonları zaman içinde azaltmak ve portföyümüzün geçiş süreci ile ilgili stratejileri geliştirmek. Emisyon azaltım hedeflerimizin belirlenmesi ile birlikte, düşük karbonlu ekonomiye geçişi destekler şekilde portföyümüzdeki dönüşümü tetikleyecek kredi politikaları geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu projeye ek olarak, kredi portföyümüzdeki mevcut iklim risklerini değerlendirmek üzerine bir çalışma da gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde bu çalışmanın kapsamını genişleterek, iklim risklerini kredi risk değerlendirme süreçlerimizin bir parçası haline getirmeyi ve bu riskleri düzenli olarak takip ederek azaltmaya yönelik stratejileri belirlemeyi amaçlıyoruz.
En son; kasım ayında düzenlenen COP 26 BM Sürdürülebilirlik Taraflar Konferansı’nda ve sonuç bildirgesi olan Glasgow İklim Paktı’nda, Paris İklim Anlaşması’nın ve IPCC 1.5 Derece Özel Raporu’nun ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama konusundaki temel yönelimine sık sıkıya bağlı kalındı. Ve hem ülkelerin hem de tek tek şirket ve kurumların, bilim temelli bu 1,5 derece hedefine uygun emisyon azaltım planları yapmaları istendi. Yapı Kredi 1,5 derece hedefine nasıl yaklaşıyor?
Dünyanın iklim kriziyle mücadelesinde karbon emisyonunun azaltılması büyük önem taşıyor. Gezegenimizi korumak ve gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak için karbon emisyonunun azaltılması konusunda, iş dünyasının ve kurumların hayati bir rolü bulunuyor. Özellikle etki alanı düşünüldüğünde, finans sektörünün karbon emisyonu konusunda dönüştürücü gücü öne çıkıyor. Finans sektörünün bu alanda attığı adımlar, iklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadelede kilometre taşlarını oluşturuyor. Bizim de, Yapı Kredi olarak, karbon emisyonu konusunda önemli çalışmalarımız bulunuyor. Hem operasyonel hem de kredilendirme faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkilerimizi etkin bir şekilde yönetiyoruz. Genel Müdürlük ve yurt içi iştirak binalarımızda ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi’ni uyguluyoruz. Her yıl operasyonel faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı salımlarını ISO 14064 standardı ile uyumlu olarak hesaplayıp raporluyoruz.
Ayrıca geçtiğimiz yıl Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ne (Science Based Target Initiative) emisyonlarımızı azaltma taahhüdü verdik. Belirleyeceğimiz emisyon azaltım hedefleri, uluslararası bir girişim olan Bilim Temelli Hedefler Girişimi tarafından doğrulandıktan sonra, kamuya açık bir şekilde duyurulacak. Böylece iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol üstlenerek küresel ısınma artışını 2°C’nin, ideal olarak ise 1,5°C’nin, altında sınırlayan Paris Antlaşması’nın hedefleri doğrultusunda çevreye katkıda bulunuyoruz.
Bununla birlikte verimlilik temeline dayanan “Yalın Çalışma Modeli”ni planlayıp hayata geçirdiğimizden bu yana, sürdürülebilirlik açısından da dünyamıza pek çok katkı sunduk. 2020 yılının mart ayından itibaren 8 binden fazla Yapı Kredilinin sorunsuz bir şekilde evden çalışmasını sağlayarak her ay yolda harcanan 350 bin saatten fazla süreden tasarruf edilmesine yol açtık. Evden çalışma sistemine geçtiğimizden beri karbon ayak izimizi toplamda %37 oranında yaklaşık 23 bin ton CO2 olarak azaltmayı başardık. Ayrıca, yeni düzenle birlikte hem gereksiz kullanılan kağıt oranının düşmesi hem de servis kullanımının azalması ile doğaya verilen zarar önemli derecede düşürüldü. Öyle ki evden çalışılan dönemde, iç işlerimizdeki imza gerektiren süreçleri dijitalleştirerek %34 oranında kağıt tasarrufu sağladık. Tüm bunlarla birlikte, su ve elektrik kullanımı da büyük ölçüde azaldı.
Diğer yandan dijital bankacılık alanındaki öncü yaklaşımlarımızla, bireysel ve kurumsal 800’den fazla işlemin yer aldığı pek çok süreci dijital ortama taşıyarak çevresel etkimizi azalttık. Aynı şekilde, Yapı Kredi Mobil’deki “Panik Yok Butonu” hizmetimizle, olası bir çalıntı veya kartın kaybolması anında müşterilerin kartlarını geçici olarak iptal ederek gereksiz kart basımının önüne geçiyoruz. Böylelikle yüz binlerce adedi bulan gereksiz kart kapatma işlemlerini durdurarak ilave karbon salımını da önlemiş oluyoruz. Uzaktan müşteri ediniminin sektörde öncülüğünü yapan banka olarak Görüntülü İşlem Asistanları hizmetimiz sayesinde, müşterilerimize büyük bir konfor sunarken aynı zamanda kağıt israfının da önüne geçerek sürdürülebilir bir dünya için önemli bir katkı sağlıyoruz. Bununla birlikte müşterilerimizle yaptığımız tüm sözleşme ve formların %79’unda dijital onayla ilerleniyor. Bu sayede uygulamanın başladığı 2019 yılından itibaren 630 milyon sayfadan fazla kağıt tasarrufu sağlandı. Özellikle şubelerimizdeki uygun işlemlerdeki dijital onay oranı %92’yi aştı. Tüm bu hizmetlerimizle sürdürülebilirlik için önemli faydalar sağlarken aynı zamanda müşterilerimiz için de büyük bir konfor sunuyoruz.
Önümüzdeki dönemde de, sadece operasyonel faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkileri yönetmekle kalmayıp kredilendirme faaliyetlerimiz aracılığıyla müşterilerimizin yarattığı etkileri de ölçmek ve dönüşümlerini sağlamak için sınırları kaldırmaya devam edeceğiz. Destekçisi olduğumuz uluslararası sürdürülebilirlik girişimlerine verdiğimiz taahhütleri yerine getirmek için oluşturduğumuz yol haritasını izlemeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda, özellikle sürdürülebilir finans ürünlerimizin çeşitliliğini ve hacmini artırmak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Buna ek olarak hem operasyonel hem de kredi stratejileri anlamında karbon emisyon azaltım hedeflerimize ulaşmak üzere planladığımız aksiyonlar gündemimizde önemli bir yer tutuyor.
Elbette sürdürülebilirlik, iklim krizi mücadelesiyle de sınırlı değil. Toplumsal cinsiyetten eşitsizliklerin azaltılmasına kadar uzanan 17 SKA, 2015’ten beri yeni ve çok daha geniş bir sürdürülebilirlik patikası oluşturdu. Bu kapsamda hangi taahhütlerin, çalışmaların, uluslararası ve yerel-bölgesel faaliyetlerin içinde Yapı Kredi?
Ülkemizde ve dünyada sürdürülebilirlik alanında atılan tüm adımları çok yakından takip ediyoruz. Bu anlamda sürdürülebilirlik yolculuğumuz, 2011 yılında ilkini hazırladığımız sürdürülebilirlik raporumuzun yayımlanmasıyla resmi olarak başladı. Raporlama sürecinde iklim değişikliği ve çevre yönetimi konularının koordinasyonunu sağlayan, Koç Topluluğu şirketlerinin yer aldığı Koç Topluluğu Çevre Kurulu’nun da çalışmalarımızda önemli bir yeri oldu. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nin 2014 yılında hayata geçmesiyle birlikte, tüm banka genelinde, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımız daha da hız kazandı. Aynı yıl içinde sürdürülebilirlik konularından sorumlu “Sürdürülebilirlik Komitemizi”, bir Yönetim Kurulu üyemizin eşbaşkanlığında kurduk. Sürdürülebilirliğin çok katmanlı bir disiplin olması, farklı ekiplerin bir arada çalışmasını gerekli kılıyor. Bu vizyonla, her biri Sürdürülebilirlik Komitesi üyelerimizin başkanlığında takip edilen çalışma gruplarımızı da hayata geçirdik. Düzenli olarak bir araya gelerek geliştirdiğimiz ortak
projeler ve çalışma alanları sayesinde, gruplar arasındaki iletişim ve sinerjiyi de kolayca sağladık.
Yıllar içinde sürdürülebilirlik kapsamında kurumsal politika ve stratejimizi geliştirirken ekonomik, sosyal, çevresel ve yönetişim faktörlerinin hepsini bütüncül bir şekilde ele almaya özen gösterdik. Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık Prensipleri (United Nations Principles of Responsible Banking), Global Compact Türkiye Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi, Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles-WEPs) ve İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı gibi projelerle pek çok ulusal ve uluslararası girişimin içinde yer alarak sektöre öncülük ettik.
Tüm bunlarla birlikte, Yapı Kredi olarak, 2021 yılında İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü’ne (TCFD) destek veren şirketler arasında yerimizi aldık. Cinsiyet eşitliği konusunda uzun yıllardır önemli çalışmalara imza atan ve kadın çalışan oranında sektöre öncülük eden bir kurum olarak 2021 ve 2022 yıllarında Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne (GEI) girdik. Dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP) 2021 yılı sonuçları kapsamında, CDP Su Güvenliği Programı’nda A- ve CDP İklim Değişikliği Programı’nda B notunu aldık. CDP Su Güvenliği Programı’ndan aldığımız A- notuyla, Türkiye Su Lideri seçilen tek finans kuruluşu olduk.
Bankalar diğer yandan çok fazla paydaşla ilişki kurmayı sağlayan sosyal yapılar. Siz yalnızca kurumsal ve bireysel kredi vermiyorsunuz, aynı zamanda, yurttaşların birikimlerini yatırdığı, emanet ettiği yerlersiniz. Türkiye’nin dört bir yanında şubeleriniz var. Tüm bunlar aynı zamanda bir iletişim olanağı, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konusunda. Bu konularda paydaşlarınızı bilinçlendirme ve farkındalığı artırma çalışmalarınız var mı?
Müşterilerimize sürdürülebilirlik yolculuklarında destek vermek, sürdürülebilir finans ekseninde stratejimizin en önemli alanlarından biri. Sağladığımız finansman çözümleriyle müşterilerimizin işlerini ve sürdürülebilirlik adına dönüşümlerini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik odaklı dönüşüm için finansman anlaşmaları yapıyor, kurum içi uygulamalarımızla kendimizi dönüştürüyor ve dijitalin
sağladığı olanaklarla sürdürülebilir bir dünya için çevreye katkıda bulunuyoruz.
Tüm bunların yanı sıra, dürtüsel tüketimin önüne geçmek ve bu konuda bir bilinç uyandırmak amacıyla “Dünya Kadar Sade” projemizi hayata geçirdik. İkinci sezonuyla da devam eden “Dünya Kadar Sade” projemizle örnek bir işe imza atarak dürtüsel
tüketim sonucunda ortaya çıkan tüketim çılgınlığının ve karmaşanın sadeleşerek, fazlalıklardan kurtularak azalabileceğini ve daha iyi bir yaşam deneyimine kapı açtığını müşterilerimize anlattık. Ülkemizin lider kredi kartı markası World ile sorumlu bir davranış sergileyerek, tüketicilerimizi daha fazla harcama yapmaya yönlendirmek yerine, “Dünya Kadar Sade” projemizle sadeleşme ve akıllı alışverişe davet ettik. Çünkü sadece bugünümüzü değil, yarınlarımızı da düşünerek tüketim olgusuna çok daha “akıllı” bir şekilde yaklaşılması gerektiğine inanıyoruz. “Akıllı Alışveriş” kavramı üzerinden sürdürülebilirliğe taban tabana zıt tüketim çılgınlığının karşısında duruyoruz. “Dünya Kadar Sade” serisiyle amacımız, herkesi zihinsel ve
fiziksel her türlü tüketim alışkanlığını yeniden gözden geçirmesi yönünde teşvik etmek. Serimizin 3. sezonu için çalışmaya devam ediyoruz.
Banka olarak müşterilerimize, “Akıllı tüketim, hem size hem çevreye hem de ekonomiye kazandırır” diyoruz, çünkü sürdürülebilirliğin önemli bir bacağı da ekonomi. Ekonomik sürdürülebilirliği sağlamak için de paydaşlarımızın ekonomik sağlığını korumamız gerekiyor. Bu nedenle biz de, Yapı Kredi olarak, herkesin satın alma davranışlarında akılcı düşünmesini istiyoruz. “Dünya Kadar Sade” projesi bu düşüncenin bir meyvesi. Bununla birlikte bütün bu sistemi düşündüğünüzde, gönüllü olarak hem kendi içimizde hem de müşterilerimize, sadeleşmeyi ve bütün yaşam pratiklerini buna uyumlamayı tavsiye ediyoruz. Sürdürülebilirliği kendi yaşam pratiklerine nasıl uygulayacağını bilmeyenler için bizim gibi kurumların platformlar oluşturması lazım. Bu küçük adımlar çok büyük etkilere yol açabiliyor. Yapı Kredi olarak öncelikle yapmaya çalıştığımız da bu. İlerleyen günlerde sürdürülebilirliği tüm hayatımıza entegre edeceğimiz farklı projelerimizi de müşterilerimizle paylaşacağız.
Diğer yandan podcast kanalımız “Sürdürülebilirliği Konuşalım” ise dinamik ve kolay anlaşılır bir anlatım tarzıyla, hayatın içinden sürdürülebilirlik ipuçlarını dinleyicilerle buluşturuyor. Her hafta yayımlanan programlarla, iş dünyasından KOBİ’lere, girişimcilerden üniversite öğrencilerine, son tüketiciden beyaz yakalı profesyonellere
kadar çok geniş bir kitleye sürdürülebilirlik konusunda fayda sağlayacak bilgiler paylaşıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda eğlenceli ve faydalı içerikler sunmayı amaçlayan podcast kanalımız; Spotify, Apple Podcasts ve Google Podcasts platformlarından dinlenebiliyor. Yine, YouTube ve Facebook üzerinden canlı olarak yayımlanan “Sürdürülebilirlik Sohbetleri” serisinde, Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde her konuda, alanındaki uzman konuklarla sürdürülebilirliğin önemini ve sürdürülebilir kalkınmanın yarattığı dönüşümü mercek altına alıyoruz.