Bireylerin gönüllü sade yaşamı benimsemelerinde pek çok neden etkili olabilir. “Küçülme” ve “etik tüketim”, tüketim toplumunda yaşamayla ilişkili sosyal ve psikolojik stres, “tüketim toplumu” kavramının her geçen gün daha fazla olumsuz çağrışımlar yaratıyor olması, aşırı tüketimin toplumsal, kültürel ve bireysel erozyona sebebiyet vermesi ilk akla gelen nedenler arasında.
YAZI: Doç. Dr. Ahu ERGEN, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, ahu.ergen@vs.bau.edu.tr
İlk çağlardan bugüne felsefi ve manevi anlamda “sadelik” kavramı hep gündemde oldu. Maddi hazların kalıcı olmadığını, insanın her şeyden önce ruhuna özen göstermesi gerektiğini savunan Sokrates sadeliği “Fakirlikle zenginlik arasındaki orta yolu bulma ve dengede tutma” olarak tanımlarken; Aristo, “Kişinin mutluluğu bulmasına yardım eden denge unsuru” şeklinde ifade eder. Gandhi’nin öğrencisi Gregg ise “Bireyin yaşamından anlamı olmayan eşyalar yığınını yok etmesi, aynı zamanda dürüst, sade, samimi bir hayat felsefesini benimsemesi” şeklinde tanımlar sadeliği. Sadelik ayrıca din felsefesinde ve pek çok öğretide öne çıkan bir kavramdır.
Sadeleşmek, Azaltmak…
Gönüllü sadelik ise özgür iradeyle seçilen bir yaşam tarzı. Bu yaşam tarzını tercih eden bireyler, yoksul ya da yoksulluk sınırında oldukları için daha sade yaşam sürmek zorunda olanlardan farklı davranışlar sergilerler. Plansız satın almadan kaçınırlar. Hayatlarındaki maddi ve manevi fazlalıklardan kurtulurlar. Kendi kendine yetebilme adına dikiş, marangozluk, örgü, yemek yapma, çiftçilik gibi çeşitli eğitimler alırlar. Organik gıda ve geri dönüştürülmüş malzemeden yapılmış ürünleri satın almaya gayret ederler. Geridönüşüme destek verirler. Hediye vermek gerektiğinde satın almaktansa, kendileri yapmayı tercih ederler.
Ege Erim ve Begüm Başoğlu Sade adlı kitaplarında; sadeleşmek, azaltmak, daha az tüketmek, daha hafif ama dolu dolu yaşamak için gardırop, ev, yemek, egzersiz, ilişkiler, para, iş hayatı ve teknoloji alanlarında hayatın nasıl sadeleştirilebileceğine dair bazı pratik önerilerde bulunuyorlar. Bu konuda dünyada da literatür zenginleşmeye başladı. Özellikle, ABD, Avustralya ve İngiltere’de gönüllü sadeliği benimseyen bireyleri nelerin motive ettiğini, yaşam tarzlarını ve bu yaşam tarzının topluma ve doğal çevreye etkilerini farklı boyutlarıyla araştıran çalışmaların sayısı artıyor. Gerek kültürel, gerek manevi, gerekse çevresel kaygı nedenleriyle bu yaşam tarzını seçen bireylerin sayısı artış eğiliminde.
Bir Yaşam Tarzı Olarak Alışveriş
90’lı yıllarla birlikte popüler kültür, küreselleşme, artan ürün ve marka çeşitliliği, düşen üretim maliyetleri, online ve mobil alışveriş kanallarının artmasıyla markaların her an her yerden erişilebilir olmaları gibi nedenler, ülkemizde de fazla tüketen ve alışverişi bir yaşam tarzı olarak gören bireylerin sayısını artırdı. Ne var ki son yıllarda, azımsanmayacak sayıda bireyin ekolojik kaygılarla, bazılarının ise maddi varlıklara sahip olmanın sadece kısa süreli mutluluk getirdiğini fark etmeleri ile gönüllü sadeliğe geçtikleri görülüyor.
Gönüllü sadeliği; insanların yaşamlarının kontrolünü geri almalarında ve kendileri için gerçekten önemli olan şeylerin yeniden farkına varmalarında motive edici bir araç olarak görmek de mümkün. Bu yaşam tarzına geçişin; ev yaşamı, çocuk bakımı, sosyal yaşam, iş yaşamı, paranın nasıl kazanıldığı ve yönetildiği gibi konular üzerinde de etkili olduğu görülüyor.
2018 yılında Kraisornsuthasinee ve Swierczek tarafından yapılan araştırmaya göre içten gelerek seçilen sade yaşam, acelesiz, anlamlı ve etik iş hayatını da beraberinde getiriyor. Böylelikle, aşırı hırstan ve maddi unsurlara fazlasıyla anlam yüklemekten uzak şekilde yeterli kazanç sağlanırken, anlamlı bir yaşam, güçlü sosyal ilişkiler ve yüksek manevi tatmin de sağlanmış oluyor. Gönüllü sade yaşam, daha etik ve sürdürülebilir tüketimle de olumlu ilişki içinde olduğundan, sürdürülebilir ürünlere yönelik pazarların büyümesinde de etkili oluyor.
Kim Bu Sade Yaşayanlar?
Bireylerin gönüllü sade yaşamı benimsemelerinde pek çok neden etkili olabilir. “Küçülme” ve “etik tüketim”, tüketim toplumunda yaşamayla ilişkili sosyal ve psikolojik stres, “tüketim toplumu” kavramının her geçen gün daha fazla olumsuz çağrışımlar yaratıyor olması, aşırı tüketimin toplumsal, kültürel ve bireysel erozyona sebebiyet vermesi ilk akla gelen nedenler arasında. Ayrıca, çevrecilik, kişisel gelişim ve hümanizm değerleri de bu yaşam tarzına geçişte önemli güdüleyici faktörler.
Gönüllü sadelikle ilgili öncü araştırmacılardan Elgin ve Mitchell’e göre bu yaşam tarzını seçenlerin beş önemli özelliği var. Bunlar; maddi sadelik, insancıl ölçek, kendine yetebilme, ekolojik farkındalık ve kişisel gelişim.
Maddi sadelik: Daha ucuz olma şartı olmaksızın, daha az mal ve hizmet tüketmeyi ifade eder. Bu ürünlerin de kaynak bakımından verimli, uzun ömürlü, kitlesel üretilmemiş ve daha az ekolojik ayakizi bırakanlar olması tercih edilir.
İnsancıl ölçek: Daha küçük ölçekli kurumlara ve basit teknolojilere yönelme isteğidir. İnsan zaten doğası itibarıyla daha küçük ve yalın yaşam çevresine uyumludur.
Kendine yetebilme: Çok büyük ölçekli, karmaşık kurum ve kuruluşlara daha az bağımlı olmak anlamına gelir. Yerel tüketim, evde yemek pişirme, dikiş dikme, onarım gibi faaliyetleri de kapsar. Ayrıca, medya veya popüler kültürü üreten mekanizmaların görüşleri ile değil kendi değerleriyle yönlenmektir.
Ekolojik farkındalık: Doğal kaynakları koruma, atık ve kirliliği azaltma gibi davranışlar veya bu davranışların öncülü tutum ve niyetlerle ilgili bir kavramdır.
Kişisel gelişim: Pratik, yaratıcı veya entelektüel becerilerin geliştirilmesiyle kendini gerçekleştirme kaygısı anlamına gelir.
Yaşam tarzı; psikoloji, sosyoloji ve pazarlama gibi sosyal bilimler disiplinlerinde her geçen gün davranışları anlamada daha çok öne çıkan bir kavram. Farklı yaşam tarzlarını demografik özellikler ve değerlerle birlikte inceleyerek insanların nasıl ve neden belirli davranışları gösterdiklerini ya da gelecekte nasıl davranacaklarını tahmin etmek mümkün. Bu bağlamda büyüyen bir grup olan gönüllü sade yaşayanları anlamak, onların sürdürülebilir tüketim davranışlarını anlamaya da yardımcı olacak.