TSKB Ekonomik Araştırmalar ekibinin COP29 değerlendirmelerini aktaran “Görüntü Var Ses Yok: COP29’dan Kalanlar” başlıklı değerlendirme raporu yayımlandı. Rapor, Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi’ni de ele alırken strateji kapsamında Türkiye’nin 2053 yılında net sıfır olabilmesi için oluşturduğu hedeflere ve bu hedeflere ulaşmak için yapılacak eylemlere dikkat çekiyor.
TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), bu yıl Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP29) kapsamında Türkiye, IDFC, UN Global Compact, Sürdürülebilir Gelecek Platformu, OPEC Fund ve Dünya Bankası pavilyonlarında dokuz farklı panele katıldı. Ve zirve sonrasında, COP29’un dikkat çeken satır başlarını “Görüntü Var Ses Yok: COP29’dan Kalanlar” başlıklı raporunda derledi.
Rapor, Türkiye’nin COP29’un ilk günlerinde açıkladığı Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi’ni de ele alırken, strateji kapsamında Türkiye’nin 2053 yılında net sıfır olabilmesi için oluşturduğu hedeflere ve bu hedeflere ulaşmak için yapılacak eylemlere dikkat çekiyor. Sektörlerin karbonsuzlaşmasına dair hedefleri ve yol haritalarını kapsayan stratejide, hedeflere ulaşmak için yıllık ilave yatırım ihtiyacı GSYH’nın %1,7’si olarak ifade ediliyor. Bu ortalamanın 2025 yılında gerçekleşmesi, özel sektörün 14 milyar, kamunun ise yaklaşık 10 milyar dolar ilave yatırım yapması anlamına geliyor.
Raporda öne çıkan diğer satır başları ise şöyle sıralanıyor:
- 2025 ve sonrasında gelişmekte olan ülkelerin iklim eylemlerini destekleyecek olan Yeni Toplulaştırılmış Sayısal Hedef’in (NCQG) başrolde olduğu Bakü’de ortaya çıkan 300 milyar dolarlık hedef, beklentilerin altında kaldı.
- Çin’in de üyesi olduğu G77 grubunun görüşü, gelişmiş ülkelerin (GÜ) kamu kaynaklarından hibe olarak sağlanmak üzere 600 milyar doları içeren toplam 1,3 trilyon dolarlık iklim finansmanına ihtiyaç olduğu yönündeydi.
- Zirve boyunca ekosistem tartışmaları ve doğa-pozitif anlayışı birçok oturumda ele alındı. Brezilya’nın yağmur ormanlarına ve Amazon nehrine açılan kapısı olarak nitelendirilen Belem’de yapılacak COP30’da bu konulara dair vurgunun artacağı öngörülüyor.
- 2025’in Haziran ayında gerçekleşecek Bonn İklim Konferansı, yürütülecek teknik düzeydeki müzakereler ile COP30’a hazırlık niteliği taşıyacak. Konferanstaki görüşmelerin seyrinin yanı sıra yıl boyunca ülkeler tarafından yayımlanacak güncellenmiş katkı beyanlarının işaret ettiği ilerlemeler, önümüzdeki yıl Belem’de gerçekleştirilecek etkinliğin tonunu büyük ölçüde belirleyecek.