Giderek çoraklaşan İzmir’i ağaçlandırma amacıyla 20 yıl önce Ege Orman Vakfı’nı kuran Cem Bakioğlu, Türkiye genelinde 9 milyon fidanın toprakla buluşmasını sağlayan bir doğa gönüllüsü… Son projeleri “Güneşten Ormanlar” ile sürdürülebilirliğe geniş bir perspektiften baktığını da ortaya koyan Bakioğlu ile İZKA desteğiyle Menderes’te kurdukları güneş enerjisi santralını, iklim değişikliğiyle mücadelede iş dünyasının rolünü ve geleceğe dair beklentilerini konuştuk…
Füsun AKAY
Doğaya, çevreye olan içten bağlılığınızda; çocukluğunuzu babanızın incir, üzüm işletmesinde geçirmenizin rolü büyük olsa gerek… İlk tohumlar o yıllarda atılmış olmalı…
Benim ilk ve en büyük hobim ağaç dikmektir. Çocukluğum ağaçların arasında geçti, evimizin bahçesinde ağaçlarımız vardı. Bu sevgi, o yaşlarda içime işledi ve bir daha hiç yok olmadı. Bir sanayici olarak doğaya olan borcumuzu ödememiz gerektiğini düşünürüm hep. Bu nedenle 20 yıl önce bölgemize yeni ormanlar kazandırmak, torunlarımıza daha yaşanılır bir dünya bırakmak adına; insanları harekete geçirmek, fidan dikerek kendi çevresel geleceklerine yatırım yapmaya çağırmak istedim. Yani fidanla, ağaçla ilgilenmeyi şahsi hobim olmaktan çıkarıp bir yaşam felsefesi olarak benimsedim ve Ege Orman Vakfı’nın kurulmasına önderlik ettim. Ege Orman Vakfı vasıtasıyla 20 yıldır bağışlarla 9 milyon fidan doğaya armağan olduysa; bu, doğayı seven ve benim gibi düşünen insanların giderek çoğaldığının müjdesidir. Ağaç dikmeli, çocuklarımıza da ağaç dikmenin önemini anlatmalı, onları fidanlarla tanıştırmalıyız. Ege Orman Vakfı da bunun için var.
Aradan geçen onca yıldan sonra geriye dönüp baktığınızda gerek bir doğa gönüllüsü, gerekse bir iş insanı olarak İzmir’in, Türkiye’nin sürdürülebilirlik ve çevre alanında geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Çevre konusunda farkındalık yaratmak için Ege Orman Vakfı vasıtasıyla 20 yıldır çaba gösteriyoruz ve geldiğimiz noktaya bakınca görüyorum ki başarılı olduk. İnsanlar, çevrenin önemini giderek daha önemser hale geldiler. Sadece İzmir’den değil, tüm Türkiye’den bize ulaşan kişi ve kuruluşlar sürdürülebilir projeler ile ağaç dikmeye, sorunun değil, çözümün bir parçası olmaya dikkat ediyorlar ve bu da bana gelecek için umut veriyor.
1995 yılında kurduğunuz Ege Orman Vakfı, bugün Türkiye’nin önde gelen çevre STK’larından biri. Bugüne kadar hayata geçirdiğiniz projelerden kısaca bahsedebilir misiniz?
Vakfımızı, ülkemizin yeşil örtüsünün artırılması, orman varlığının korunması, sel baskınları ve erozyonla mücadele için ağaçlandırma yapmak amacıyla kurduk. O günden bu yana da 9 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Diktiğimiz her fidanın biyolojik bağımsızlığını kazanmasına kadar geçen beş yıl boyunca bakımını yapıyoruz, kuruyan fidanların yerine yenisini dikiyoruz. Ağaçlandırma çalışmalarının yanı sıra eğitim çalışmaları, kırsal kalkınma projeleri, İZKA projeleri ve karbon projelerini hayata geçirdik. Her yıl doğaya 300-400 bin ağaç kazandırıyoruz. Türkiye’nin en büyük zeytin plantasyonunu 2002’de İzmir-Menderes Oğlananası beldesinde 900 dekarlık alanda, 30 bin Gemlik ve Ayvalık çeşidi zeytin fidanı dikerek gerçekleştirdik. Sitemizde bulunan karbonmetre ile yıllık kişisel ya da kurumsal karbon tüketiminden kaynaklanan karbon emisyon miktarı ve telafisi için kaç ağaç dikilmesi gerektiği hesaplanabiliyor.
Başlangıçta İzmir’in ağaçlandırılması misyonuyla hayata geçirdiğiniz Vakfınızın bu misyonun ötesine de geçtiğini söylemekte bir sakınca yok herhalde. Son dönemdeki projelerinize baktığımızda, örneğin güneş enerjisini de görüyoruz. Bu da sürdürülebilirliğe olan bakış açınızı ortaya koyuyor. Bize söz konusu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
“Güneşten Ormanlar Projesi”, 2 milyon TL’yi aşan bir yatırım bedeline sahip. Bu tesis, Türkiye’de zemine kurulan güneş enerjisi sistemleri (fotovoltaik güç sistemleri) arasında ilklerden biri. Proje bedelinin %50’sini İzmir Kalkınma Ajansı karşıladı. Proje kapsamında, Menderes-Oğlananası’nda kurulumunu tamamladığımız ve faaliyete geçen 500 kilowatt gücündeki güneş enerjisi santralıyla elektrik üreteceğiz. Ürettiğimiz elektriğin bir bölümü ile Menderes-Oğlananası’nda bulunan 30 bin ağaçlık zeytinliğimizin tarımsal sulaması için kullanılan elektrik ihtiyacını karşılıyoruz; ihtiyaç fazlası üretilen elektriği elektrik piyasası lisanssız elektrik üretimine ilişkin yönetmeliğe uygun olarak Gediz Edaş’a satmaya başladık. Sattığımız elektrik enerjisinden gelen gelirle doğaya her yıl yaklaşık 60 bin fidan kazandırarak güneşin ormanlarını kuracağız. Proje ile ülkemize yeni orman alanları kazandırmanın yanında, var olan ağaçların korunmasına yönelik bir etki de sağlayacağız. Güneş enerji sistemiyle yıllık elektrik enerjisi üretimi yaklaşık 800.000 kilowatt olarak gerçekleşecek. Bu miktarda enerji üretimi, yıllık 770 tonu aşkın karbon salımının engellenmesi anlamına geliyor. Bu da yıllık yaklaşık olarak 1100 adet ağacın kurtarılmasını sağlayacak. Fotovoltaik güç sistemlerinin ömrü yaklaşık 30 senedir. Bu zaman içinde güneş parlayarak Ege Orman Vakfı’nın daha fazla ormanlaştırma ve eğitim projelerini gerçekleştirmesini sağlayacak. Proje, özellikle sanayicilerin ihtiyaç duydukları elektrik enerjilerini boş, atıl duran çatılarında veya arazilerinde gerçekleştirmeleri konusunda özendirici olacak ve fosil enerji kaynaklarının sebep olduğu çevre sorunlarının önlemesinde model olacak.
İklim değişikliğiyle mücadele konusunda iş dünyasına ne gibi görevler düşüyor sizce?
Küresel iklim değişikliği ile mücadelede; karbon salımlarını azaltıcı düşük karbonlu ekonomiye geçiş yolunda iş dünyasının süreçte öncü olmasına ve aktif rol alması gerektiğine inanıyorum.
Sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde; üretim ve tüketim şekil ve alışkanlıklarında bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç olduğu bilincinin toplumun her kesiminde yerleşmesi gerekiyor. Bu da ancak bireylerin ve kurumların sorumluluk almaları ve katılımları ile mümkündür.
Sıfır Karbon Prensipleri’ne yönelik oluşumu gönülden destekliyor ve şirketlerimde uygulayarak bu oluşumun bir parçası olabilmekten büyük mutluluk duyuyorum. Her üretim, ekosistem üzerinde baskı yaratır. Bu nedenle; kullanılan su, hava da dahil her doğal kaynak kullanımı ile neden olunan her kirlilik, maliyet hesaplarına çevresel borç olarak kaydedilmelidir. İklim değişikliğine uyum sürecinde sayısallaştırılmış seragazı emisyon sınırlandırma ve azaltım taahhütlerini yerine getirmekte araştırma-geliştirme, insan kaynakları ve yenilikçilik çalışmaları yapılması bir gereklilikten öte, zorunluluktur.
2015, uluslararası iklim müzakereleri açısından çok kritik bir yıl. Yılsonunda gezegenin geleceği açısından son derece kritik bir Paris İklim Zirvesi (COP21) düzenlenecek. Sizin bu zirveden beklentileriniz neler?
2015 yılında yapılacak Paris İklim Zirvesi’nde tüm tarafların uzlaşabilecekleri uzun dönemli bir İklim Değişikliği Anlaşması’nın hayata geçirilebileceği kanaatindeyim. İş dünyası, üretimde iklim değişimine uyum kapasitesini geliştirmelidir.
İklimi değiştiren seragazlarının atmosfere salınma miktarında en ufak bir yavaşlama eğilimi yok. Yani iklim değişikliğinin etkileri tam gaz devam ederken, dünya ülkeleri de atmosfere her yıl bir öncekinden daha fazla karbondioksit salmaya devam ediyorlar. İşte bu durumda, şimdi bütün gözler 2020 sonrası için yeni hedeflerin ilan edileceği ve yeni bir iklim rejiminin kurulacağı 2015 Paris Zirvesi’nde, yani COP 21’de… “Yeni küresel yol haritası”nın, 2015 yılında Paris’te yapılacak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde, uluslararası bir antlaşmaya bağlanarak uzun süredir yavaşlayan iklim değişikliğiyle mücadele çabalarına bir ivme kazandırmasını umuyorum. Kyoto Protokolü’nün yerini alacak olan bu yeni anlaşma ile her ülkenin atmosfere saldığı karbondioksit ve diğer sera etkili gazların sınırlandırılmasına ilişkin kuralların belirlenmesi gerekiyor. Paris’te imzalanacak anlaşma sonrasında; yeni bir küresel enerji sistemi, düşük karbon yoğunluklu yeni ekonomiler beklentisindeyim. Ancak Paris 2015’te iklim değişikliğine ilişkin devrimci kararların çıkmasını beklemek de aşırı iyimserlik olacaktır diye düşünüyorum.
Kırsal Kalkınma Projelerine de Destek Oluyor
Ege Orman Vakfı, İzmir Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Sosyal Kalkınma Mali Destek Projeleri” kapsamında dört önemli projeyi de hayata geçirdi. “Menderes Havzası Yeniköy ve Çatalca Orman Köylerini Destekleme Projesi” ile Çatalca ve Yeniköy’de yaşayan orman köylülerine fidan yetiştirme, fidan dikimi ve bakımı konusunda eğitim verildi. “Adım Adım Ekoturizm” ile de İzmir’in iki önemli yürüyüş parkuru olan Menderes- Yeniköy-Efem Çukuru ve Bornova- Kayadibi-Karagöl parkuru tanıtıldı. Vakfın üçüncü projesi olan “Sancaklı Köyü Arı Ürünleri Ambalajlama, Paketleme ve Depolama Tesisi” de üretime başladı. “Güneşten Ormanlar” projesi ise vakfın Menderes’te hayata geçirdiği son proje…
Şimdiye Kadar Neler Yaptılar?
Cem Bakioğlu, Ege Orman Vakfı’nın gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde gerçekleştirdiği ağaçlandırma çalışmalarından bazılarını aktarıyor:
- İzmir’in Menderes ilçesindeki en önemli içme suyu kaynağı Tahtalı Barajı Mutlak Koruma Alanı’na 438 bin fidan dikip bakımını yaptık. İçme suyunun kalitesi artarken erozyon önlendi.
- Çeşme’de İzmir Valiliği ile işbirliğiyle 382 bin fidan dikimini gerçekleştirdik. Bu çalışmanın bir önemli tarafı da 17 Haziran 2004 tarihinde yitirdiğimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Ahmet Piriştina adına Hatıra Ormanı olarak yapılması.
- Şirince’de 10 Temmuz 2008 tarihinde yanan 700 dekarlık orman alanına 100 bin fidan dikimini gerçekleştirdik.
- 1997 yılında Avusturya’nın 1000. kuruluş yılı nedeniyle Avusturya Sefareti ve Ege Orman Vakfı işbirliği ile düzenlenen klasik müzik konserinden elde edilen gelir, Söke-Milas Tünel mevkiinde yanan orman alanını yeniden doğaya kazandırdı. 10 bin fidanla başlayan ağaçlandırma, kişi ve kuruluşların katılımıyla 56 bin fidana ulaştı.
- İzmir-Evka-7-Uzundere ağaçlandırma sahasında Amerikan Büyükelçiliği ile birlikte 7200 fidanlık “Türk Amerikan Dostluk Ormanı” oluşturuldu.
- 2014-2015 yılında Çeşme-Ildırı-Kadıovacık mevkiinde devam eden ağaçlandırma projemizde 2012 yılından bu yana 460 bin fidan dikimi tamamlandı ve İzmir Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile çalışmalarımız devam ediyor.
- Yaklaşık bir yıl önce başlayan İzmir-Çeşme otobanı ağaçlandırma projesinde şu ana kadar 40 bin fidan dikimi tamamlandı. 2015 yılı sonuna kadar 60 bin fidan dikimi yapılarak İzmir-Çeşme otobanında toplam 100 bin fidan can bulacak.