Anneler ve “kuzular”ı bu yaz kentin koşuşturmasından uzakta bir hafta geçirdi. Doğa yürüyüşleri de yaptılar, yoga da; denize de girdiler, sohbet de ettiler. Bu bir haftalık kampın, benzerleri gibi keskin sınırlarla çizilmiş bir programı yoktu, katılımcıların dinamiklerine göre şekillendi etkinlikler… Kaz Dağları’nda başlayıp deniz kenarında devam eden Analı Kuzulu Kamp’ı Buğday Derneği’nden Yeşin Aydemir anlatıyor.
Nevra YARAÇ
Analı Kuzulu Kamp fikri nasıl bir ihtiyaçtan çıktı? Kampın diğer yaz kamplarından farkı neydi?
Bence bir proje tek bir ihtiyaçtan doğmuyor, bir sürü faktör etkili oluyor. Bir şey gözlüyorsunuz, bir şeye bakıyorsunuz; oradan başka bir yere sürükleniyor insan. Geçmişten gelen ve geleceğe taşımak istediğiniz deneyimleriniz etkili, yaşadığınız çevre etkili, yeni ilişkiler etkili… Siz de değişiyor, evriliyorsunuz hayatın içinde. Uzun zamandır etrafımda bir arada olduğumuz çocukları ve annelerini gözlüyorum. Elbette babaları da. Bence anne-baba ve çocuk ilişkisinde rollerin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Çocukların anneleri ile daha sağlıklı zaman geçirmeye ihtiyaçları var. Bunları düşünürken bir akşam sohbetinde kendiliğinden ortaya çıktı proje. Adı o gece belli oldu, hemen sosyal medya devreye girdi, logosu yapıldı. O kadar yolunda gitti ki her şey, bu bizi çok mutlu etti. O anlamda ekip olarak da enerjimiz çok yüksek kaldı hep. Diğer kamplar anaları, kuzuları ve babaları sürekli bir şeyler yapmaya mecbur ediyor galiba. Net bir program var, şu saatte bu yapılacak, bu saatte bu var gibi. Zaten kentte sürekli saatle yarışılan bir tempo var, kampta böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Eğlenemiyorsak niye çalışıyoruz, değil mi ama? Bırakalım da kendi dinamiğini yakalasın insanlar. O gün yürümek istemiyorlarsa yürümesinler. Yanlış anlaşılmasın, elbette bir düzen var Analı Kuzulu’da ama sert çizgiler yok.
Kaç kamp yapıldı ve hangi yaş gruplarından katılımcılar vardı?
Dört kamp yaptık bu sene. İki tanesi 6-10 yaş grubu, iki tanesi de 3-6 yaş grubu. Bir yaş eksik, bir yaş büyük katılımcılarımız da oldu. Annelerin yaşları ise 30-35 arasında değişiyordu. Yaş sınırlaması yapar mıyız seneye bilemiyorum, bence daha da karışabilir. Bu sene bunu tecrübe ettik ve gördük ki, düzgün yaklaşımla her yaştan çocuk her yaştan büyükle arkadaş olabiliyor. Yeter ki, tüm iletişim kanalları açık olsun.
Kampta bir hafta nasıl geçiyor?
Analı Kuzulu şehir hayatından bunalmış kuzulara ve annelerine nefes aldırmaya yönelik bir program. Doğada yürüyüş, yoga, yaratıcı drama gibi şeyler yapıyoruz. Birlikte suya giriyor, birlikte yemek yiyoruz. Ama kesinlikle zorlama yok. Her çocuğun ve her annenin farklı dinamikleri var. Bunu gözlemliyor ve duruma göre programı esnetiyoruz. Çocuklar aniden sıkılırsa hemen dereye yolluyoruz. Ya da araya hemen bir şarkı, dans, oyun koyuyoruz. Hal böyle olunca, bir süre sonra zaten kendiliğinden işler yoluna giriyor. Canı sıkılanlar sıkılmıyor, herkesin keyfi yerine geliyor.
Analı Kuzulu iki farklı mekanda yürütülen bir program. Hızır Kamp’ta başlıyor, Altın Kamp’ta bitiyor. Analar ve kuzuları Kaz Dağları’nda başlıyorlar, deniz kenarında bitiriyorlar yani. Çadırda yaşamayı deneyimliyorlar, bir süre teknolojiden uzak kalmanın nasıl bir şey olduğunu görüyorlar. Yani bir taraftan sakin, bir yönüyle de çok dinamik bir yapısı var. Çocuklara olduğu kadar annelere de iyi gelen tarafı her ikisini de içeren dinamizm bence.
Yapılan dört kampın sonunda “Analar” ve “Kuzular”ın kazanımları ne oldu?
Analı Kuzulu projesi sadece bir kamp olarak yola çıkmadı. Arkasında inandığımız, yaygınlaşması için çalıştığımız işler, hayata bakışımız, nasıl bir insan olmak istediğimiz gibi şeyler var. Gücünü oradan alıyor. Dolayısıyla eğlenirken o kadar çok şey konuştuk ki, herkese dokundu bunlar, diye düşünüyorum. Sağlıklı beslenme, iyi eğitim, kırsalda ilişkiler, kentte yaşam, insanlarla iletişim gibi birçok konuda sohbet ederken herkes birbiri ile yakınlaştı. Görüşmeye devam ediyoruz. Kış aylarını, gelecek seneyi konuşuyoruz. Bir network oluştu Analı Kuzulu sayesinde ve bu büyüyerek devam edecek. Çünkü insanların kendi gibi düşünen insanlarla bir arada olmaya çok ihtiyacı var. Maalesef kent yaşamı bunu imkansız hale getiriyor çoğu zaman.
Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş. Analı Kuzulu ekip de biraz öyle yapıyor galiba “her şey harika gitti” derken. Ama şunu samimiyetle söyleyebilirim ki, sevgi hissediliyor. İnsanlar birbirlerini sevince, koşulsuz birlikte olmaya karar verince bambaşka oluyor hayat. Bence hem analarımız hem kuzularımız çok şey kazandı. Elbette biz de daha iyi hissediyoruz kendimizi. Hem iyi bir iş çıkarmanın keyfi hem de daha iyiye gideceğini görmek harika bir duygu. Kamplardan sonra insanların konuştuğumuz, değer verdiğimiz konulara daha çok eğildiklerini görmek, gerçek bir kazanım bence.
Önümüzdeki yıl için ne gibi programlarınız/projeleriniz olacak?
Önümüzdeki yıl için yine dört kamp düşünüyoruz. Tarihleri netleştirdik bile. Ancak içerik biraz farklılaşacak. Bu yıl gerçekleştirdiğimiz kamplarda ihtiyaçları daha yakından görme fırsatımız oldu. Çocukların kesinlikle daha çok serbest zamana ihtiyacı var. Bir şeyler öğrenirken zamanı kendi istedikleri gibi kullanma serbestliklerinin olması çok rahatlatan bir yaklaşım. Anneler de birçok konuda sohbet etmek, farklı faaliyetler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorlar. Herkesin paylaşımlara, birbirine koşulsuz sarılmaya ihtiyacı var. Dolayısıyla paylaşımların artacağı konulara kafa yoruyoruz. Homeopatiden yogaya, eğitimden sağlıklı gıdaya geniş bir çemberde sohbetler düzenleyeceğiz. Bu sene de kurduğumuz gece çemberlerinde ve ikili sohbetlerimizde yaptık aslında bunu, ancak önümüzdeki yıl biraz daha ön plana çıkarmayı planlıyoruz. Ayrıca kış sezonunda da bazı faaliyetlerimiz olacak büyük şehirlerde. Onları da planlamak için çalışıyoruz, görüşmeler yapıyoruz. Hatta geçen ay sonunda Facebook üzerinden bir doğa oyunu başlattık. Burcu Arık arkadaşımızın “Doğa Arkadaşımın Kutusu” başlığı ile sunduğu harika bir etkinlik. Analı Kuzulu çok sevildi, giderek gelişeceğini, kendi yolunu bulacağını düşünüyorum. İyi işler paylaşıldıkça daha da güzelleşiyor. Çok verimli bir sene olacak, hissediyorum.
“Babalı Kuzulu” bir kamp organize etmeyi düşünüyor musunuz?
İşte en can alıcı soru. Büyük baskı ile karşılaştık bu konuda. Biz de katılımdaki bu detayı esnettik. Her kampta bir babamız oldu, hatta bazı etkinliklere katıldılar. Geri kalan zamanlarda da dinlendiler, hamakta uyudular, kitap okudular. Bence annelerle yaptığımız çemberler, kadın paylaşımları, diğer çocuklarla annelerin ilişkisi çok güzel oturdu yerine. Farklı bir enerji oluştu bu gruplarda. Bir süre böyle gitmekte fayda görüyorum. Anneler ve kuzuları şehirde sürekli oradan oraya koşturmaktan zamanı iyi yaşamayı unuttular. Konuşacak çok şeyimiz olduğunu gördük, kadın-kadına muhabbet iyi geldi. Yani babalar adına üzülerek söylüyorum ki, hayır, Babalı Kuzulu bir kamp düzenlemeyi şimdilik düşünmüyoruz. Daha ileride belki…