#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Herkes için Eşitlik Talebi!

Dünya genelinde birçok ülke ırksal ayrımcılığı yasa dışı hale getirip Afrika kökenli insanların haklarını ve seçimlerini teşvik eden politikalar geliştirmiş durumda. Ancak ırksal ayrımcılık dünya gündemindeki yerini hâlâ koruyor. BM’nin 31 Ağustos Uluslararası Afrika Kökenli İnsanlar Günü de bu insanlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması hedefini tüm dünyaya hatırlatıyor…

Kölelik ve sömürgecilik tarih boyunca görülürken bundan en çok etkilenenler Afrika kökenli insanlar oldu. Geçen yüzyıl içinde ırkçılığın ve köleliğin son bulmasını amaçlayan güçlü çabalara ve onlarca anlaşmaya karşın Afrika kökenli insanlara karşı ayrımcılık sistematik bir şekilde devam ediyor.

Irkçılığın sosyal ve politik yaşamda, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ortadan kaldırılması için yeni fırsatlar yaratmaya yönelik olarak Birleşmiş Milletler (BM), ilk kez 2021 yılında 31 Ağustos’u “Uluslararası Afrika Kökenli İnsanlar Günü” ilan etti. Günle Afrika diasporasına dair farkındalık yaratılması ve Afrika kökenli insanlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Yine bu gün vesilesiyle BM; üye devletlerin, sivil toplum kuruluşlarının (STK), diğer tüm ilgili aktörlerin ve Afrika kökenli insanların işbirliğiyle ayrımcılığın önüne geçmeye dair bir çerçeve oluşturmaya çalışıyor.

BM Yeni Mekanizmalar Oluşturdu

Transatlantik köle ticaretini insanlık tarihinin en karanlık bölümlerinden biri olarak tanıyan BM; kölelik, köle ticareti ve sömürgecilik kurbanlarının, özellikle Afrika diasporasındaki Afrika kökenli insanların, insanlık onurunu ve eşitliğini savunmaya yönelik çağrılarda bulunuyor.

Yalnızca Amerika kıtasında 200 milyondan fazla kişi Afrika kökenli olarak tanımlanırken, Afrika kıtasının dışındaki bölgelerde de milyonlarca kişi bulunuyor. Bu insanlar, Transatlantik köle ticaretinin kurbanlarının torunları veya yeni göçmenler olarak, en yoksul ve en marjinalleşmiş gruplardan bazıları arasında yer alıyor.

Yaşanan ayrımcılığa dair ilk önemli çaba, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nin 2. Maddesi, “ırk veya renk gibi herhangi bir ayrım gözetmeksizin tüm insan haklarının eşit şekilde kullanılması” ilkesinin onaylanmasıyla hayata geçti. Bildirgeden doğan ve hukuken bağlayıcılığı olan ilk anlaşma “Tüm Şekillerdeki Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi” ise 1965’te kabul edildi. O tarihten bu yana, ırkçılığa karşı mücadele BM insan hakları sisteminin merkezinde konumlanıyor. BM İnsan Hakları Ofisi, ırkçılıkla mücadelede yer alan tüm BM mekanizmalarına kapsamlı destek sağlayarak siyasi taahhütleri gerçekleştirmek için küresel çapta hükümetlerle beraber çalışıyor.

Çalışmaları yürüten mekanizmalar arasında, son 20 yıldır İnsan Hakları Konseyi ve Genel Kurul’a dünya genelindeki Afrika kökenli insanların insan hakları durumu hakkında rapor veren BM Afrika Kökenli İnsanlar Üzerine Uzmanlar Çalışma Grubu da bulunuyor. Emsal vakalar üzerinden harekete geçen bu grup, ırkçılığın tüm türleriyle mücadele etmek için tavsiyelerde bulunuyor. Yeni oluşturulan Uluslararası Bağımsız Uzman Mekanizması da bir diğer ırkçılıkla mücadele mekanizması olarak faaliyet gösteriyor. Bu mekanizmanın görevi, Afrika kökenli insanlar ve Afrikalıların hukuk uygulama ve ceza adaleti sisteminde karşılaştıkları yapısal ırkçılığı, kök nedenlerini de kapsayacak şekilde incelemek. Ayrıca mekanizma, hukuken insan hakları ihlallerine maruz kalanlar için adaleti ve hesap verebilirliği sağlamak ve tazminat almak amacıyla gerekli somut adımlarla ilgili tavsiyelerde bulunuyor.

SKA Hedefleri Doğrultusunda On Yıl

BM ayrıca bu insanların yaşadıkları üzerine farkındalık yaratmak amacıyla 2015-2024 arasını “Afrika Kökenli İnsanlar için Uluslararası On Yıl” olarak belirlemişti. Uluslararası On Yıl, dünya genelindeki Afrika kökenli insanlara yönelik sosyal adalet ve kapsayıcılık politikalarını ilerletmeyi, ırkçılığı ve hoşgörüsüzlüğü ortadan kaldırmayı, insan haklarını teşvik etmeyi ve BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030 doğrultusunda daha iyi ve daha refah içinde topluluklar yaratmaya yardımcı olmayı amaçlıyor.

2024 yılı, Afrika Kökenli İnsanlar için Uluslararası On Yıl’ın sonunu işaret ediyor. Yasal, politika ve kurumsal düzeylerde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da Afrika kökenli insanlar, kesişen ve karmaşık biçimlerde ırk ayrımcılığı, dışlanma ve marjinalleşme yaşamaya devam ediyorlar. Dünya genelindeki toplumlar, yapısal ırkçılığın sosyal, ekonomik ve politik eşitsizlikleri körüklemedeki rolüne dair giderek daha fazla farkındalık ediniyor. Birçok ülke ırksal ayrımcılığı yasa dışı hale getirmiş ve Afrika kökenli insanların haklarını ve seçimlerini teşvik eden politikalar geliştirmiş durumda.

Hükümetler, Afrika kökenli insanların istatistiksel olarak daha görünür hale gelmelerini sağlamak için çabalarını hızlandırıyor. Bu çabalar, tarihsel adaletsizlikleri ele almak, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler ve fırsatlara erişim konularında ırklara dayalı farklılıkları kapatmak amacıyla hayata geçiriliyor. Ancak tüm bunlara rağmen eşitsizlikleri sona erdirmek ve Afrika kökenli insanların tam anlamıyla güçlendirilmesini sağlamak için daha fazla eylem, siyasi irade ve yatırım gerekiyor.