İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2015-2019 stratejik planını açıkladı. Bu haberi okuyunca geleceğe değil de geçmişe odaklandım ve Kadir Topbaş’ın liderliği altında İBB’nin bugüne kadar neler yaptığını merak ettim. İBB’nin web sitesine girdim ve karşıma çıkan “10 Yılda Rekorlara İmza Attık” başlıklı yazıyı tıklayınca “İstanbul Geneli Yatırım ve Hizmetler Kataloğu” sayfası açıldı. Doğrusu okurken çok eğlendim. Bu rapor, “algı yönetimi” konusunu gerçekten yepyeni boyutlara taşıyor.
Bu sayfalarda gördüğünüz “rekorlar”, dikkatimi çekenlerden sadece birkaçı. İBB’nin İstanbullulara sunduğunu iddia ettiği hizmetler ve aslında İstanbul’un bugünkü gerçekleri…
Sibel BÜLAY
PLANLAMA
“İMP’yi (İstanbul Metropoliten Planlama) kurduk, İstanbul’un geleceğini planladık”
Kadir Topbaş, “Onlara sorulmadan (İstanbul’a) çivi bile çakılmayacak” demişti. Ancak IMP, büyük projelerde hep devre dışı bırakıldı. Prof. Dr. Derin Orhon, 20 Mart 2014’te Cumhuriyet Sürdürülebilir Yaşam Eki’nde yayımlanan “İstanbul’u göz göre göre yok ediyoruz” başlıklı haberde bakın nasıl bir demeç veriyor: “Belediye yönetimi 2000’li yıllarda, 400 bilim adamını dört yıl çalıştırarak İstanbul Çevre Düzeni Planı yaptırdı; plan oy birliğiyle onaylanarak 2009 yılında yürürlüğe girdi. Bir anlamda İstanbul’un Anayasası! Planda Kanal İstanbul, 3. Havalimanı ve 3. Köprü (gerçekten de hiçbir bilimsel temeli olmayan çılgın projeler) yer almıyor…”
Bu listeye Galataport, Avrasya Tüneli, Yedi Tepeye Yedi Tünel projelerini de ekleyebiliriz.
Evet, planlar yapılıyor ama uygulamalar planlardan kopuk. Bu nedenle bu rapordaki “planladık” sözcüğünün 152 kere kullanılmış olması, bu “rekorların” içinin ne kadar boş olduğunun bir göstergesi.
KORUMA
“UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, İstanbul’un tarihi alanlarını kapsayan Tarihi Yarımada’nın tamamı için ilk kez hazırladığımız Yönetim ve Koruma Planları, 2011 yılında yürürlüğe girdi”
Gazeteci Mehveş Evin, 20 Temmuz 2013’te kaleme aldığı “Fışkıyeli Bostan” başlıklı yazıda bu alanda hayata geçirilen bir projeye “Şaka gibi” yorumunu yapıyor: “Üç günde onaylanan ve 2011’de İBB’nin hazırladığı Tarihi Yarımada Alan Yönetim Planı’nı ihlal eden projenin adı pek sevimli: ‘Yedikule Kapı ile Belgrad Kapı Arasında Kara Surları İç Koruma Rekreasyon Projesi’. Şaka gibi… Yüzlerce yıllık geçmişi olan tarihi bostanlar, Fatih Belediyesi’nce iki haftada molozla örtüldü… Yedikule Bostanları olarak anılan kent içi tarım alanının tarihi, surdibindeki diğer bostanlar gibi Bizans dönemine uzanıyor.”
“İki kıtanın birleştiği tek kent olan İstanbul’a tarihsel kıyı kenti kimliğini tekrar kazandırmak ve halk ile bütünleştirmek için kıyı alanlarına özel planlama yaptık”
“Özel planlama” dedikleri, İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi sayesinde Kennedy Caddesi’ni otoyola çevirerek Marmara kıyısındaki yeşil alanı yok etmek ve halkın denizle olan bağlantısını kesmek!
“Kültür varlıklarının korunmasına yönelik projeler yapıyoruz”
Son 10 yılda kapanan yerlerden bazıları: Beyoğlu’ndaki Cadde-i Kebir Sinemaları. Cumhuriyet tarihinin en eski sinema salonu Emek, Saray, Yeni Melek, Alkazar, Majik (Taksim), Sinepop Sinemaları. Pandora ve 93 yıllık Librairie de Péra kitabevleri. İki tarihi meslek lisesi; Beyoğlu ve Fatih İbrahim Müteferrika Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi. Tiyatro sahneleri de bir bir kapatılıyor: AKM, Muammer Karaca, Duru Tiyatrosu, Taksim Sahnesi.
Güleriz ağlanacak halimize derler, ya, bunu okurken gülmemek elde değil.
16:9 Kulelerinin inşaatı başladığında İstanbul 4 No’lu Koruma Kurulu, siluetin olumsuz yönde etkileneceğini İBB’ye bildirdi. Kültür Bakanlığı’ndan inşaatın durdurulması için yazı geldi ama belediye dinlememeyi yeğledi. Aynı şekilde uzmanlar, Haliç Metro Köprüsü’nün bu tasarımıyla Süleymaniye Camisi’nin siluetini gölgeleyeceği, Tarihi Yarımada’nın siluetini bozacağı konusunda İBB’yi ikaz etti. Belediye, bu ikazları da dinlemedi. “İstanbul siluetini muhafaza etmek” gibi bir iddiayı İstanbul’a bir hizmet olarak burada sunmaları utanç verici; halkla düpedüz alay etmek.
“Üç büyük medeniyete başkentlik yapan ve yüzyıllar boyunca dünyanın yönetildiği medeniyetlerin çeyiz sandığı İstanbul’un muhteşem tarihi mirasını ihya ederek geleceğe taşıyoruz… 119 eseri restore ettik”
8 Ağustos 2014’te Milliyet gazetesinde yayımlanan “Tekfur Sarayına Bizans Oyunu” başlıklı bir haber ise bu iddiaları doğrulamıyor: “Restorasyona alınan 1000 yıllık Tekfur Sarayı’na ahşap pencere, alüminyum korkuluklar eklendi. Klima, merdiven ve çatı yapılarak kapalı bir mekana dönüştürüldü. Uzmanlar, Ortaçağ’dan kalan bir yapıya yapılan müdahaleleri ‘felaket’ olarak nitelendirdi.”
Ama bu yapılan tüneller, trafiği rahatlatmadığı gibi daha fazla tıkanmasına neden oluyor. Örneğin Kağıthane-Dolmabahçe Tüneli’nden çıkıldığında Beşiktaş’a ve Kabataş’a giden şerit sayısı aynı. Tünel, zaten yoğun olan trafiğe daha fazla araç yönlendiriyor. Halbuki araba tüneline harcanan para, metro yapımında kullanılsaydı araba tüneliyle 1 saatte 6000 kişi yerine, metroyla 1 saatte 60.000 kişi taşınırdı.