İki fazlı gerçekleştirilen bir araştırma, Avrupa’daki en güncel doğrudan yabancı yatırım trendlerini ortaya koyuyor. Uzmanların önerilerine göre, “iklim değişikliği ve ESG konusunda liderlik edilmeli.” Çünkü araştırmanın bir parçası olan C-suite anketi yatırımcıların, Avrupa’nın çevre liderliğinin avantajlarını kabul ettiğini ve yüzde 61’inin konu sürdürülebilirlik olduğunda Avrupa’yı rakiplerinden daha çekici bulduğunu gösteriyor.
YAZI: Ala Alshadfan
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY’ın (Ernst & Young) 22. sini hazırladığı Avrupa Ülke Çekiciliği Araştırması’na göre, Avrupa’daki doğrudan yabancı yatırımlar ekonomik belirsizlikler nedeniyle durakladı. Verilere göre, Avrupa’ya yönelik doğrudan yabancı yatırımlar (FDI), 2022’de önceki yıla göre yalnızca %1 oranında artarken Covid-19 pandemisinin hemen öncesi 2019’a göre %7 daha düşük kaldı.
Fransa, İngiltere ve Almanya, doğrudan yabancı yatırımların büyük kısmını çekerek toplam projelerin yaklaşık yarısını oluşturan ilk üç sıradaki yerlerini korumaya devam ediyor. Ancak 2022 yılında performansların sınırlı kaldığı da görülüyor: Fransa’da doğrudan yabancı yatırım projeleri %3 artışla (1,259 proje) ilerlese de İngiltere’de %6 (929) ve Almanya’da %1 (832) oranlarında düştü.
Yükselen Enerji Maliyetleri Duraklamada Rol Oynadı
Avrupa’ya yönelik yabancı yatırımların pandeminin ardından toparlanacağına yönelik işaretlere rağmen Ukrayna’daki savaşın artçı şokları, zayıf ekonomik büyüme, tedarik zincirindeki kesintiler, yüksek enflasyon ve yükselen enerji maliyetleri duraklamada rol oynadı. 2022 boyunca dünya genelinde şirketler, 44 Avrupa ülkesinde 5,962 sıfırdan yatırım ve genişleme projesi duyurdu. Bu, 2021 yılındaki 5,877 projeye kıyasla yalnızca %1’lik yıllık artışı temsil ediyor. 2021 yılında %5’lik bir büyüme kaydedilmişti. Yatırımlar 2017’de ulaşılan zirveye göre hâlâ %10 daha düşük düzeyde.
Araştırmanın bir parçası olan C-suite anketi de katılımcı şirketlerin %29’unun planladıkları yatırımları enerji krizinin doğrudan bir sonucu olarak ertelediğini ortaya koyuyor. Doğrudan yabancı yatırımların sonucunda, Avrupa’da yaratılan toplam iş sayısı yıllık %16 düşüşle 343.634’e geriledi. Bu düşüş, Avrupa pazarlarında belirsizlik ortamında yatırımcıların temkinli yaklaşımının da göstergesi. Katılımcı şirketler, Avrupa genelinde yatırımı etkileyen en önemli üç riski; artan faiz oranları (45%), yüksek enflasyon (40%) ve hızla yükselen kamu borç seviyeleri (36%) olarak sıralıyor.
Mevcut ve Gelecekteki İş Planlarında Avrupa’nın Yeri
Araştırmaya katılan şirketlerin %67’sinin önümüzdeki yıl Avrupa’da operasyon kurma veya genişletme planları olduğunu belirtmiş olmaları, bir iyimserlik payı olduğunu gösteriyor. Bu, mevcut ve gelecekteki iş planlarında Avrupa’nın önemli bir yeri olduğunun da işareti. Ancak hem AB’nin hem de üye devletlerin küresel rekabete yönelik yanıtları konusunda beklentiler yüksek. Bu kapsamda EY; Avrupa kurumlarını ve ulusal hükümetleri ticari güveni korumaya çağırarak daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmeye yardımcı olmak üzere üst düzey iş liderleriyle yapılan 500’den fazla görüşmeye dayanan altı adımlı bir plan sundu.
Planın ana hatları şöyle:
- Avrupa, geleceğin işletmeleri için bir merkez olarak sunulmalı ve yatırımcılara kıtanın Ar-Ge, fikri mülkiyet ve gelişmiş üretim de dahil olmak üzere mevcut güçlü yönlerinden nasıl yararlanabileceği konusunda güçlü bir mesaj vermeli
- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere (KOBİ’ler) yönelik destek güçlendirilmeli. Avrupa ekonomisinin bel kemiğini ve GSYİH’sının yarısını oluşturan KOBİ’ler, Avrupa çapında yaklaşık 100 milyon kişiyi istihdam Ancak anket, 2023’te Avrupa’da genişlemeyi planlayan büyük şirketlerden çok daha az KOBİ’nin (%79’a kıyasla %57) önümüzdeki üç yıldaki geleceği konusunda daha az iyimser olduğunu ortaya koydu.
- Eşzamanlı olarak Ar-Ge ve üretime yatırım teşvik edilmeli. Anket, Ar-Ge’nin önümüzdeki üç yıl içinde Avrupa’da yeni yatırım için en üst kategori olduğunu ve yöneticilerin %64’ünün Avrupa’daki Ar-Ge ayakizlerini artırmayı beklediğini ortaya koydu. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için politika yapıcılar, küresel ekonomiyi yeniden şekillendiren yüksek teknolojili, yüksek değerli faaliyetlere yatırımı teşvik etmeye devam etmeli.
- İklim değişikliği ve ESG konusunda liderlik edilmeli. Anket; yatırımcıların, Avrupa’nın çevre liderliğinin avantajlarını kabul ettiğini ve %61’inin konu sürdürülebilirlik olduğunda Avrupa’yı rakiplerinden “daha çekici” bulduğunu ortaya koydu. AB Yeşil Mutabakat ve ABD Enflasyon Azaltma Yasası son aylarda karşı karşıya geldiği için Avrupa, enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını daha da artırmayı ve karbondan arındırılmış enerjiye erişimi iyileştirmeyi ve ABD’nin rekabet zorluğunun önüne geçmeyi hedeflemeli.
- Yeni nesil yetenekler geliştirilmeli… Yapay zekanın 2030 yılına kadar iş gücü piyasasını büyük ölçüde bozabileceği düşünülürken ve birçok coğrafyada İK kısıtının olduğu bir dönemde, teknoloji, enerji, mühendislik, sağlık veya veri bilimi gibi kritik alanlarda yeni nesil yeteneklerin eğitimi Avrupa için bir rekabet avantajına dönüşmeli.
- Vergi ve düzenleyici rejimler modernize edilmeli. Yatırımcıların 2023’teki vergi politikasındaki en büyük önceliği olan Ar-Ge vergi kredilerinin sağlanması.
Almanya’daki Yüksek Karbonlu Enerji Karışımının Etkisi
Araştırmada, İtalya (+17%), Polonya (+23%), Portekiz (+24%), Romanya (+86%) ve Türkiye (+22%) gibi birçok güney, merkez ve doğu Avrupa ülkesindeki FDI projelerinde kaydedilen büyüme öne çıkıyor. Yatırımların İspanya (%-10) ve Belçika’da (%-4) da hız kestiği görülüyor. Bu ülkeler, 2021’de, Covid-19 salgınının en ağır etkilerinin ardından güçlü bir toparlanma göstermişti. Diğer yandan, İrlanda (+21%), büyük Amerikan şirketlerine cazip gelen çevik ve iş dostu ajandasını da yansıtan şekilde önemli bir artış kaydederek trendin tersi bir görünüm sergiledi. Fransa’nın performansı, yıllar önce Macron hükümeti tarafından hayata geçirilen ve meyveleri şimdi alınan bir dizi iş reformuna dayanıyor. İngiltere, Brexit kaynaklı ticaret kısıtlamaları ve iş gücü sıkıntılarından etkileniyor. Almanya’da ise güçlü endüstriye rağmen, yabancı yatırımcılar sıkı iş gücü piyasası ve yüksek karbonlu enerji karışımı yüzünden vazgeçiriliyor.
Bölgesel Tabanlı Tedarik Modelleri Oluşuyor
Birçok şirket için, yakına taşıma (near-shoring) veya dosta taşıma (friend-shoring) yolu ile tedarik zincirinin yeniden tasarımı hâlâ devam eden bir süreç. Araştırmaya katılan şirketlerin %52’si daha bölgesel tabanlı tedarik modelleri oluştururken %47’si müşterilerine daha yakın bölgelerde üretim yapmayı (near-shoring) tercih ediyor, %46’sı ise faaliyetlerini yerli pazarlarına geri getiriyor.
2022’de doğrudan yabancı yatırım projeleri için en büyük sektör; %8 oranında (2021’e kıyasla iki kat) artışla toplam projelerin %20’sini oluşturan yazılım ve BT hizmetleri sektörü oldu. Onu %27 oranında artışla ticari hizmetler ve profesyonel hizmetler sektörleri takip etti. Ancak, katılımcıların sadece %33’ü üretime yönelik yatırımlarını artırmayı planlıyor. Yöneticilerin %64’ünün önümüzdeki üç yıl içinde Ar-Ge faaliyetlerinde Avrupa’daki varlıklarını artırmayı hedeflemeleri ise cesaret verici.