İklim Mücadelesi’nin Yolu Güneşten Geçiyor

Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu – Türkiye Bölümü GÜNDER, Paris Anlaşması’nın ardından yenilenebilir enerjilere geçişin zorunlu olduğunu vurgulayarak bu konuda karar vericilere önerilerini sıraladı.

Paris İklim Anlaşması 22 Nisan’da, New York’ta aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 175 ülkenin temsilcisi tarafından imzalandı. Anlaşma, fosil yakıt kullanımının hızla azaltılarak iklim değişikliğine yol açmayan yenilenebilir enerjilere geçişin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, Paris İklim Anlaşması kapsamında IPCC Sekretaryasına sunduğu Ulusal Niyet Katkı Beyanı’nda belirtildiği üzere 2030 yılında güneşe dayalı 10 bin MW’lık kurulu güç hedefliyor. Bugün itibarıyla Türkiye’de onaylanmış mevcut projelerin gücü 3000MW’ı aşarken, 400MW’lık kurulu güce ulaşılmış durumda. GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar Türkiye’nin coğrafi konumu gereği güneş açısından çok önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekerken, “Fosil yakıtlardan kaçış ve enerjide dönüşüm halihazırda dünyada başladı. Bu dönüşüm, Türkiye için önemli bir fırsat penceresi açıyor. Güneş potansiyeli ile Türkiye bu süreci kaçırmamalı, geleceğimiz ve sürdürülebilirlik için harekete geçmelidir” dedi.

GÜNDER Yönetim Kurulu’nun güneşin önünün açılması için karar vericilere önerileri ise şu şekilde:

  •  2023 yılına kadar en az 20.000MW yeni lisans kapasitesi ihdas edilmeli, bununla ilgili başvuru bölgeleri ve şartları acilen açıklanmalı.
  •  Karapınar, Karaman, Niğde ve Van gibi güneş enerjisi ihtisas yatırım alanları ile ilgili mevzuat ve altyapı eksiklikleri tamamlanmalı.
  •  Özellikle ihtisas bölgeleri ile ilgili lisans başvuru şartları şeffaf ve adil olmalı, önlisans başvuru yönetmeliği ölçüm şartı gibi gereksiz bürokrasiden arındırılarak yeniden oluşturulmalı.
  •  Lisanssız kapasitelerin yatırıma en kısa sürede dönüşmesi için gerekli tedbirler alınmalı, lisanssız üretimle ilgili imar ve enerji nakil hattı gibi problemli konulara yönelik iyileştirme tedbirleri alınmalı, geliştirilen politikalar istikrarla uygulanmalı.
  •  Yerli ürün kullanımına yönelik teşvikler gözden geçirilmeli ve bu katkıların alınma süreçleri basitleştirilmeli.
  •  “Güneş kentleri” konseptiyle, belediyelere hibe destekleri verilerek tüketimlerini bu kaynaktan karşılamaları sağlanmalı.
  •  Binaların ve şehirlerin tasarımında güneşten yararlanma öncelikli olmalı, binaların güneşle enerji verimli renovasyonu ve bütünleşik güneş enerjisi sistemleri kullanımı ilgili mevzuatlar çerçevesinde güvence altına alınmalı.
  •  Ulusal enerji tüketiminin en az üçte birini oluşturan ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarının giderilmesinde öncelikli olarak güneş ısıl teknolojilerinden yararlanılmasına ve bu sayede kademeli olarak doğalgaz tüketiminin azaltılmasına yönelik bir eylem planı oluşturulmalı.
  •  Güneşle ısıtma ve soğutma, bölgesel ısıtma ve soğutma, güneşle proses ısısı üretimi ve ısı depolama alanlarında da örnek uygulamalar yaygınlaştırılmalı. 2023 yılına kadar 20.000MW ısıl güce ulaşılması hedefler arasında yer almalı.
  •  Mevcut çatılar güneşten hem elektrik hem de ısı üretimi açısından azami fayda sağlayacak şekilde ülkemiz düşük karbon hızlı büyüme sürecine ivedi dahil edilmeli.
  •  AVM, otel, sanayi kuruluşu, tarımsal işletme gibi yaygın etkisi olacak sektörel hibe programları başlatılarak, üç yıl içinde her bir segmentteki örnek uygulama sayısı en az 1000’e çıkarılmalı.
  •  TÜBİTAK bünyesinde yeni bir çağrı oluşturularak, güneş teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik beş yıllık bir program başlatılmalı, bu alandaki yerli üreticilerin bu programda yer alması sağlanmalı.
  •  Yeterince tecrübe kazanılarak risklerin tanımlandığı güneş sektöründeki finans koşulları iyileştirmeli, bankalar özellikle teminat koşullarını, sigortalar poliçe koşullarını gözden geçirmeli ve iyileştirmeli.
  •  Ulaşım ve taşımacılıkta da güneş enerjisiyle bütünleşik çözümler geliştirilmeli.

Önerilen makaleler