#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İliç’te Çevre ve Sağlık Felaketi Yaşanıyor

Erzincan’ın İliç ilçesindeki madende kontrollü bir yığılma gözükmediğini, toplam cürufun heyelan gibi geldiğini dile getiren Dr. Rüştü Uçan, malzemenin çok tehlikeli olduğuna dikkat çekti. Yamaç gibi bir alanda kaymaya başladığında, onu durduracak bir güç bulunmasının çok zor olduğunu belirten Dr. Uçan, “Onun için daha düzlük alanlara konulması lazım. Bu yamaca konulmuş ve geliyor. Ve gelmeye başladığı zaman aynı kar yığını gibi devamı geliyor. Büyük bir çevre felaketi gözüküyor” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen toprak kaymasını ve işçilerin siyanürlü toprak altında kalmalarını değerlendirdi.

“Kontrollü Bir Yığılma Gözükmüyor”

Dr. Uçan, özellikle altın madeninde %1 kadar altın var olduğunu, %99 ise altını siyanürle, hidrojen sülfürle karıştırarak altın elde edildiğini belirterek “Kalan cüruf içinde 39’a yakın toksik madde var olduğu söyleniyor, bilimsel yayınlarda. Bu, bir şekilde yığılmış. Bu yığılırken kontrollü bir yığılma gözükmüyor. Ve bu aniden heyelan gibi geliyor. Heyelan gibi bu, toplam cüruf geliyor. Çok tehlikeli bir malzeme. İnşallah akarsulara ulaşmaz” dedi.

Pasa içindeki siyanürün yağmur ya da suya karışarak hidrojenin siyanür buharına döneceğini, havada uçup kaybolana kadar çok tehlikeli olduğunu dile getiren Uçan, şunları söyledi: “Burada sorun pasa içindeki ağır elementler. HM (ağır metal) iyonları karmaşık biyokimyasal reaksiyonlarda önemli bir rol oynar. Ag (Gümüş), As (Arsenik), Cd (Kadmiyum), Pb (Kurşun)ve Hg (Cıva) gibi esansiyel olmayan HM’lerin canlı organizmalar için biyolojik önemi yoktur ve ekosistemde bulunduklarında çok toksiktirler, yer altı sularına geçip geçmediklerini incelemek lazım.”

“Çevreyle İlgili Problem Çok Büyük”

Sıvı olan kısmının gölet gibi bir yerde tutulduğunu aktaran Dr. Uçan, “Ama madenin %1’ini alıyorsun, % 99’u dışarıda kalıyor. Toprağı inşaat hafriyatı gibi. Çok az bir kısmını aldın %1 gibi, %99 kaldı. Bu %99’u bir yerlere dökülüyor. Döküldüğü vakit de böyle bir kayma riski olan yerlere değil, daha düz alanlara dökülmesi gerekiyor” bilgisini paylaştı.

Uçan, yaklaşık 40 yıldan beri biriken bir şey olduğunun söylendiğinin altını çizerek, “Çevreyle ilgili problem çok büyük. Toprak altında kalan dokuz kişinin bulunması çok zor. Dünyada bunun gibi 18’e yakın kaza olmuş. Hepsindeki büyüklük hemen hemen bizdekinin onda biri gibi” diye konuştu.

“Heyelan Riski Olan Bir Yere Koyulmaması Lazım”

Yamaç gibi bir alanda kaymaya başladığında, onu durduracak bir güç bulunmasının çok zor olduğunu da sözlerine ekleyen Dr. Uçan, “Onun için daha düzlük alanlara konulması lazım. Bu yamaca konulmuş ve geliyor. Ve gelmeye başladığı zaman aynı kar yığını gibi devamı geliyor. Büyük bir çevre felaketi gözüküyor” dedi.

Kayan toprağın siyanürle ve diğer sülfürik asitle karıştırılarak içinden altın bulunmaya çalışılmış, altın olmayan kısım olduğunu hatırlatan Dr. Uçan, “Bu malzeme akıyor. Görünen o, çünkü o sabit bir şey değil. Bir kaya olsa bir yere tutunur. Bu ise taşınan toprak. Bu tür bir heyelan riski olan bir yere koyulmaması lazım” şeklinde konuştu.

EkoIQ Editör