#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
deprem

İmamoğlu, İstanbul Deprem Seferberlik Planı’nı Açıkladı

“Deprem Dirençli İstanbul İçin Seferberlik” başlıklı toplantıda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul depreminden yıkılmadan, depreme yenilmeden çıkmak için yeni bir merkezi hükümet-yerel yönetim-sivil toplum işbirliği inşa etmemiz gerekiyor. Bu bir seferberlik çağrısıdır. Kayıtsız şartsız bir işbirliği çağrısıdır” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Deprem Seferberlik Planı’nı İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıda bürokratlarıyla birlikte kamuoyuna açıkladı. İBB’nin bir araya getirdiği Deprem Bilim Üst Kurulu‘nun çalışmaları doğrultusunda; güçlendirme, acil yardım, lojistik, sağlık önlemleri, semt örgütlenmesi, afet koordinasyon merkezi gibi farklı başlıklar altında hazırlanan planda, İstanbul’da beklenen depreme karşı hazırlanmak için bir yol haritası çıkarıldı. Toplantıya bilim insanları, meslek örgütleri temsilcileri ve siyasiler katıldı.

“Bu büyük afetin ve afette yaşadıklarımızın hepimize yüklediği çok derin bir sorumluluk var. Artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyiz” diyen Başkan İmamoğlu şunları söyledi: “Bu atmosferde 10 binlerce canımız hâlâ göçük altındayken biz normal yaşamımızı sürdüremeyiz. Eğer bu topraklarda durmadan depremler oluyor, binalar yıkılıyor, insanlarımız ölüyorsa iktidarı, muhalefeti, bürokratı ve vatandaşıyla birlikte hepimiz, depremi Türkiye’nin birincil sorunu kabul etmeliyiz. Bundan sonra deprem tartışması, fay hattı tartışması, deprem nerede olacak, ne zaman olacak, olacak mı, olmayacak mı, hangi büyüklükte olacak tartışmalarını bir tarafa bırakmalıyız. Deprem bu topraklar için bir realitedir.”

“Deprem Dirençli İstanbul için Seferberlik Başlatıyoruz”

Depremde yıkılmamak için, depreme dirençli yerleşim alanları ve deprem dirençli kentler yaratmak zorunda olduklarını belirten Başkan İmamoğlu “İBB; 1999’dan beri depremi konuşuyoruz ama bugüne dek yeterli adımları atamadı. 2019 Haziran’ından bugüne imar-rant-siyaset düzeninin bütünüyle dışındadır. Bu sebeple deprem konusunda en ileri, en cesur adımları atabilecek bir konumdayız. Bu konumumuzun gereğini ilk günden beri yerine getirdiğimiz gibi, deprem konusunda da yerine getirmek için İstanbul olarak ayağa kalkıyoruz. Deprem dirençli İstanbul için seferberlik başlatıyoruz” dedi.

Deprem dirençli kent uygulamasını ilk kez İstanbul’da başarıp Türkiye’ye örnek olmak istediklerini söyleyen Başkan İmamoğlu, “Deprem, İstanbul için kaçınılmaz bir gerçek ve beka meselesidir. Tarih boyunca İstanbul’u nasıl vurduysa yine vuracaktır. Gününü, saatini bilmiyoruz ama deprem bu kentte yaşanacak. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ulusal seferberlikte, devletimizle, hükümetimizle, bilim insanlarımızla, sivil toplumumuzla ve milletimizle birlikte çalışmak ve birlikte başarmak istiyoruz. Her kesimin harekete geçmesi ve geçirilmesi gerekiyor; çünkü devlet görevlisinden teknik personele, sağlık görevlisinden vatandaşa uzun bir zincirin kırılmadan çalışması gerekiyor. Bilim yegane ışığımız. Deprem ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her şeyi sıfırdan başlatıyoruz” diye konuştu.

11 Maddelik Seferberlik Planı

Çözüm önerilerini sıralayan Başkan İmamoğlu, 11 maddelik seferberlik planını açıkladı:

1-İstanbul ve bütün Marmara bölgesini depreme hazırlamak üzere bir Marmara Deprem Konseyi kuralım. Hükümetin ve Marmara bölgesindeki tüm yerel yönetimlerin uzlaşmasıyla oluşacak bu saygın ve güçlü konseye gerekli özerkliği ve uygun çalışma koşullarını sağlayalım. Partiler üstü olsun. Onlar bize ortak akılla bir yol haritası hazırlasınlar.

2-Uzmanlarla birlikte hazırladığımız Deprem Eylem ve Müdahale Planı’na uygun olarak afet hazırlık dahil bütçemizi revize edeceğiz. Ne kadar artırabiliyorsak, zaruri harcamalarımız bir yana konulmak şartıyla, deprem için ayıracağız. Merkezi idare ve tüm bakanlıkların seferberliğe davet ediyorum.

Önümüzdeki üç ay içerisinde enerji, su, barınma ve atık gibi kritik ihtiyaçların hazır olduğu 30 deprem parkını daha halkımıza kazandıracağız. Tahliye yollarındaki güçlendirme faaliyetlerimizle afete müdahalenin etkin olmasını sağlayacağız.

3-Birçok alanda mevzuat çalışmaları öneriyoruz. Yaklaşık bir buçuk yıldır İstanbul İmar Yönetmeliği’nin yenilenmesi üzerine çalışıyoruz. İstanbul İmar Yönetmeliği’nin revizyon çalışmasını bu ay itibarıyla İBB Meclisimize sunacağız.

Belirli büyüklüklerdeki parsellere deprem konteynırı koyulması, çıkmaların sınırlandırılması, deprem izolatör sistemlerinin yapılarda kullanılmasının teşviki, dönüşüm amaçlı çatıların bağımsız bölüm olarak iskanı, açık alan ve yeşil alanlarda afet öncelikli altyapı hazırlıklarının yapılması gibi hususlar İstanbul’u afetlere hazırlamak anlamında önemli bir rol üstlenecektir.

Yapıların, iskan-yapı kullanım izni verildikten sonra belirli periyotlarda denetlenmesi konusunun bir an önce hayata geçirilmesidir. Bunun mutlaka imar mevzuatı içerisinde yer alması gerekmektedir. Tüm ilçe belediyelerimizle gerekli yazışmaları yaptık ve onları ortak eylem planı oluşturmaya davet ettik.

4- İstanbul Güçleniyor sistemi kuruyoruz. Bu sistem ile hızlı taramaya başvuran ve güçlendirme önerisi alan binalardan başlayıp maliyetine güçlendirme yapacağız. Bu şehri oradan oraya taşıyarak sorunu çözemeyiz.

Kısmi ve kapsamlı güçlendirmeye ilişkin ayrı bir yönetmelik hazırlıyoruz. Bu yönetmelikte riskli bina analizi ve hızlı bina taraması sonuçlarına göre güçlendirme kapsamında olacak yapılar için yapım süreci ve finansman modelleri tarif edeceğiz.

5-Hızlı taramayı yaygınlaştıracağız. Kahramanmaraş depremi sonra hızlı tarama sistemine başvuran sayısı 110 bini geçti. Bu konuda hızlı hareket edebilmek için meslek odaları ile protokol yaptık.

Bu sürecin daha da yaygınlaştırılması için merkezi idare tarafından mevzuat çalışması yapılmasını öneriyoruz. Ruhsatsız, iskansız binalar ile ilgili acilen bir arada çalışmaya koyulmalıyız.

6- Bütüncül konut politikaları yaklaşımı dahilinde Mart ayında, kendi mülkiyetimizde bulunan proje ve ruhsatlandırma süreci bitmiş alanlarda ilk etapta 5 bin birimlik sosyal kiralık konut ve ödenebilir sosyal konut yapımının temelini atıyoruz. Orta vadede 10 bin konutun daha inşa sürecini başlatacağız. Boş konutlarla ilgili yeni bir çalışmamız da olacak.

7- Toplanma alanları ve geçici barınma alanlarında su deposu, fosseptik çukuru, güneş paneli, alet ve gereç dolabı, çöp toplama alanı, çadır yerleşim alanı gibi tüm detayları planlıyoruz.

Lojistik merkezlerimizi belirledik, ihtiyaçlarımızı tespit ettik. İstanbul’un mevcutta sahip olduğu (AFAD’ın belirlediği) 2 bin 450 hektar alanı 2,2 kat artırarak 7 bin 850 hektara çıkartacağız. Avrupa ve Anadolu yakalarında 4,5 milyon vatandaşımız için geçici barınma alanlarımızı hızla hazırlayacağız. Toplanma Alanları, Geçici Barınma Alanları ve 1. Derece Tahliye Koridorları kalıcı biçimde imar planlarına işlenecektir. Bunlarla ilgili plan değişikliği ve plan tadilatları yapılmayacak.

8-Alt yapı çalışmalarının geliştirilmesi ve hızlanması için merkezi yönetim desteği ve finansal desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bu işin partisi yok. Bunu ısrarla talep ediyoruz.

Afet anında ışıklandırma eksikliğinin önemini geçtiğimiz depremde tekrar gördük. Elektrik ile ilgili projelendirmeye başlıyoruz. Ana arterlerde peyderpey güneş enerjili sokak lambası projeleri gerçekleştireceğiz. İletişimin kesilmemesi, elektrik sıkıntısı yaşanmaması için kamu binalarında, gemilerde mobil baz istasyonlarının kurulması, toplanma alanlarında şarj ünitelerinin hazır edilmesi projelerimizi gerçekleştireceğiz.

9-Erken uyarı konusunda 50 kilometre uzunluğunda fiber optik tabanlı erken uyarı sistemimizi geliştiriyoruz. Bu hat üzerindeki 5 bin sensör ve geliştirilecek olan yapay zeka sayesinde depreme yönelik hazırlığımızı ve müdahalemizi en üst düzeye çekeceğiz.

10-İstanbul’un her mahallesinde arama-kurtarma ekipleri kuracağız. İstanbul İtfaiyesinde, ilçe belediyelerinin koordinasyonunda eğitimler verip gerekli ekipmanı eğitimli kişilere sağlayacağız.

Meslek örgütleriyle yapacağımız protokol ile 5 bin meslek insanını yetiştirip ilgili ekipmanlarıyla tüm mahallelerde hazır edeceğiz. Bedelli askerlik yapanlara da afet gönüllüsü olarak eğitim verilmeli. Bu yapacaklarımız İstanbul’un depreme hazırlığında çok önemli bir aşamayı daha geride bırakmamızı sağlayacak ama maalesef  “çürük binalar” üreten bu düzeni değiştirmeye yetmeyecektir.

11-Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve merkezi yönetimin atması gereken önemli adımlar vardır. Bu süreçte İstanbul’a özel kanun çıkarılması bir zorunluluktur.

Ama tüm ülke için de imar aflarını artık geri dönmemek üzere hayatımızdan sonsuza kadar çıkarmalıyız. Bu ülkede bundan böyle her imar affı teklifini geleceğimiz için bir ihanet gibi görmeliyiz. Dahası, imar aflarının yasaklanmasına ilişkin anayasal düzenleme yapmalıyız.

Yapı denetimi ve müteahhitlik sistemini baştan aşağı yenilemeliyiz. Denetim faaliyetleri, içerisinde güçlü yerel yönetimlerin, meslek odalarının yer aldığı bir yapıyla, kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. Denetim işi pazarlık alanı olmaktan çıkarılmalı. Öncelikle ruhsatsız binalardan başlayarak, binaların altı ay içerisinde güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması için ruhsat alması zorunlu hale getirilmelidir. Bir yıl içerisinde de güçlendirme veya yeniden yapılmasına yönelik inşaat başlatılmalıdır.

İmar planlarında “toplanma alanı ve kent içi park alanı, sağlık alanı, eğitim alanı, itfaiye alanı” olarak belirtildiği halde üzerinde bina bulunan yerlere yönelik Acil Kamulaştırma Programı hayata geçirilmelidir.

Bugün, ülkemizde imar düzenlemeleriyle ilgili 25 yasa, 11 yönetmelik bulunuyor. Ve uygulamada 19 farklı kurum yetkilidir. Bu karışıklığı önlemekle bile süreçler hızlanabilir.”

“Siyasetin Toplumun Çok Gerisine Düştüğüne Şahit Olduk”

Başkan İmamoğlu, seferberlik planını açıkladıktan sonra konuşmasına şöyle devam etti: “Yaşadığımız yıkıcı afet, devlet yönetimi ve siyasetin esaslı bir değişimden geçmesi gerektiğini gösterdi. Toplum afetle birlikte tüm sorunlarını bir tarafa bırakarak güçlü bir dayanışma ortaya koyarken, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyaset ‘zor zamanda kenetlenme’ görüntüsü veremedi. Ne acıdır ki, siyasetin toplumun çok gerisine düştüğüne şahit olduk.  Yaklaşmakta olan Marmara depremi sadece İstanbul’u ya da Marmara Bölgesini tehdit etmiyor. Türkiye’yi ve Türkiye’nin geleceğini, ekonomisini, dünyadaki yerini de tehdit ediyor.”

“Milli Güvenliğimizi Tehdit Edecek Seviyede Bir Afet”

“Unutmamalıyız ki, yaklaşan tehlike milli güvenliğimizi tehdit edecek seviyede bir afettir” diyen Başkan İmamoğlu, “İstanbul depreminden yıkılmadan, depreme yenilmeden çıkmak için yeni bir merkezi hükümet-yerel yönetim-sivil toplum işbirliği inşa etmemiz gerekiyor. Bu bir seferberlik çağrısıdır. Kayıtsız şartsız bir işbirliği çağrısıdır. Tüm bakanlıklarımıza bir çağrıdır. Özellikle Marmara’daki tüm yerel yönetimlere, 39 ilçe belediyemize mülki ve askeri idarelere, meslek odalarımıza, iş dünyası örgütlerine ve her ölçekten ilgili tüm kurumlarımıza, şirketlerimize çağrıdır” dedi.

“Kahramanmaraş Depremi Milat Olmalıdır”

Başkan İmamoğlu sözlerini şöyle noktaladı: “Kahramanmaraş depremi istisnasız hepimiz için bir milat olmalıdır. 20 yıl daha kaybedemeyiz. Artık daha fazla bu konudaki sorumlulukları ihmal edemeyiz. Edersek, bu kez fatura çok daha yüksek olur. Artık eski siyaset tarzını terk etmeliyiz. Oldu-bittiye getirme yöntemlerinden, seçim vaadi gibi konuşmalardan uzak bir alan var etmeliyiz.   Biz artık duramayız. Hepimiz biliyoruz ki, İstanbul durursa, Türkiye durur. Bizim için bu bir başlangıç. Bu amaçla bugün itibarıyla sahaya çıkıyoruz.

Nisanda tekrar bir araya geleceğiz ve afet eylem planımızın detaylarını sizlerle paylaşacağız.  Toplantılarımıza gelinmese de, biz tüm kurumlarımızın toplantılarına tam motivasyonla katıldık, katılmaya devam edeceğiz.

Gelin, şehirlerimizde ağır ağır, sinsi sinsi katliamlar üreten, canlarımızı bizden koparan bu düzeni hep birlikte değiştirelim. İçimiz yanıyor, dağlanıyor. Kaderimiz bu topraklarda yükselip depremle yıkılıp giden diğer medeniyetlerin kaderine benzemesin. Benzemeyecek buna hep birlik engel olacağız.”

EkoIQ Editör