#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Madenciliğin Politik Ekolojisi Sempozyumu’nun Kitabı Yayımlandı

Ekoloji Birliği ve Polen Ekoloji Kolektifi tarafından düzenlenen ve 26-27 Haziran tarihlerinde online olarak gerçekleşen Madenciliğin Politik Ekolojisi Sempozyumu’nun Bildiriler Kitabı yayımlandı. Online olarak yayımlanan kitapta sempozyumdaki sunumların yeniden elden geçirilmesiyle oluşturulan makaleler ve forum bölümlerindeki tartışmalar ile yorumlar yer alıyor.

Dört oturum olarak düzenlenen sempozyumun kitabı da dört bölümden oluşuyor. Madenciliğin Politik Ekonomisi başlığını taşıyan birinci bölümde Ahmet Haşim Köse’nin “Para ve Meta Olarak Altın: Tarihsel Eğilimler” makalesinde kapitalist sistemde spesifik bir meta olarak para ve altın rolü ve değeri üzerine duruluyor. “Ekstraktif Kapitalizm ve Ulusötesi Maden Şirketleri” başlıklı makalede ise M. Gürsan Şenalp, küresel üretim, ticaret ve yatırım eğilimlerinin madencilik, tarımda monokültür ve toprak gaspı gibi olguların yaygınlık kazanması üzerindeki etkileri hakkında bir değerlendirme yapıyor. Ali Rıza Güngen ise “Ekstraktivizmden Yeşil Finansa Dolambaçlı Yollar” başlıklı yazısında “yeşil finans” adıyla anılan, etkisi önümüzdeki yıllarda daha da fazla hissedilecek finansal araçların karşı karşıya olduğumuz varoluşsal ekolojik yıkım tehdidini bertaraf etme açısından ne kadar işlevli olacağını tartışıyor. Onur Yılmaz “İklim Krizi Bağlamında Madencilik, Küçülme ve Yeşil Düzen Tartışmaları” yazısında iklim krizine ve daha genel olarak ekolojik krize karşı çözüm arayışlarını tartışmaya devam ederek, Küçülme ve Yeşil Yeni Düzen programlarının önerdiği teknik çözümlerin krizi çözmekten çok yeni krizleri çeşitlendirdiğini ileri sürüyor.

Madenciliğin Politik Ekolojisi bölümünde ise madencilik faaliyetlerinin orman, su, hava üzerindeki yıkıcı etkileri, neden olduğu adaletsizlikler karşı verilen mücadeleler ele alınıyor. Begüm Özkaynak, “Maden İhtilafları Merceğinden Çevre Adaleti/Adaletsizliği” başlıklı yazısında, Çevre Adaleti Atlası’ndaki (EJAtlas – Environmental Justice Atlas) maden ihtilaflarından hareketle yaptığı çıkarımlarla, çevre adaleti/adaletsizliği konusunu ele alıyor. “Maden Şirketlerinin Söylemleri ve Gerçekler” yazısında Doğanay Tolunay, maden şirketleri ve sözcülerinin, madenlerin yaşam için son derece önemli olduğu ve orman alanlarındaki madencilik faaliyetlerinin çok fazla olmadığı, maden ocağı açılan ormanların faaliyet sonrasında rehabilite edilerek orman dönüştürüldüğü gibi söylemlerini ve gerçek durumu ortaya koyuyor. Halk sağlığı uzmanı Ali Osman Karababa “Madencilik ve Halk Sağlığı” başlıklı yazısında somut örneklerle madenciliğin hava, su ve toprak kirliliği yaratarak halk sağlığını nasıl tehdit ettiğini gösteriyor. Aynı şekilde Erhan İçöz de “Madenlerin Su Varlıklarına Etkisi” ele aldığı yazısında madenciliğin sadece orman yıkımı gibi görünen etkilerinin yanı sıra etkileri daha uzun süren su varlıklarının yer altı su yollarının madencilikten nasıl etkilendiğini örneklerle ortaya koyuyor.

Sempozyum kitabının üçüncü bölümünde “Emek ve Ekoloji Mücadelelerinin Ortaklığı” tartışmaya açılıyor. Ekoloji mücadelesi ile emek mücadelesinin iki ayrı kulvardan ilerliyor olmasının yarattığı açmazların ele alındığı bölümde Aykut Çoban, “Adil Geçiş: Emek ve Ekoloji Mücadeleleri için Mayın Tarlası” yazısında, iklim krizine çözüm olarak sunulan enerji dönüşümü tartışmalarında fosil endüstrisinde çalışanların hak kaybı yaşamaması ve temiz işler yaratılması gibi önerilerin işçiler için gerçekten ne anlama geldiğini tartışıyor. Aslı Odman ise “Emek ve Ekoloji Gündeminin Ortaklığı: Al-Yeşil Gündem ve Eylem Hatları” yazısında işçi cinayetlerinde, meslek hastalıklarında can veren işçilerin bedenlerinin, çevre felaketinin bir alameti olduğunu gösteriyor. Bu nedenle sanayi havzalarının ekolojik mücadelenin en önemli başlangıç noktalarından olması gerektiğini savunarak ne yapmalı konusunda somut önerilerde bulunuyor. “Maden Sektöründe Emekçiler ve Ekoloji Gündemi” başlıklı sunumunda Bağımsız Maden İş sendikası örgütlenme uzmanı Başaran Aksu, özellikle kömür madenciliğinde yaşanan dönüşümün hem işçiler de hem de doğa üzerindeki yıkımına verdiği örnekler üzerinden, Anadolu taşrasında yaşanan yoksullaşma, işçileşme dalgasının ekolojik ve ekonomik ajandalarını tartışıyor. Çiftçi-Sen Sekreteri Adnan Çobanoğlu ise “Ekolojik Yıkım ve Tarıma Etkileri” yazısında madenlerin tarıma ne tür etkileri olduğundan başlayarak, tarım politikalarının, enerji politikalarıyla ve bu politikaların iklim krizine etkilerini ve ekolojiyle bağını ele alıyor.

Ekoloji mücadelesinin temel ayaklarından biri olan hukuk alanı ile ilgili de iki önemli yazı var kitapta. Ekoloji mücadelesi avukatları Arif Ali Cangı ile Cömert Uygar Erdem madencilikle ilgili kanunlarda ne tür değişiklikler yaşandığını, hukuk alanında verilen mücadele örnekleri üzerinden hala hangi ulusal ve uluslararası hukuktan yararlanarak nelerin yapılabileceğini tartışıyorlar.

Sempozyum’un son bölümü olan “Mücadeleler, Deneyimler ve Ne Yapmalı” başlıklı Forum bölümde Romanya’dan Roxana Pancea (Mining Watch Romania) “Maden Şirketlerinin Yerel Halkı Kandırma Taktikleri” ve Gürcistan’dan katılan Giorgi Ghvinjilia (Khma Collective) ise “Chiatura’da Direniş ve Radikal Protestonun Bir Biçimi Olarak Dudak Dikme Eylemi” sunumları yer alıyor. Bu iki sunumdan sonra ise “Ne Yapmalı” tartışmasında forum katılımcıların eleştiri, görüş ve önerilerine yer veriliyor.

EkoIQ Editör