Başta Tekirdağ olmak üzere Marmara Denizi’nin kirlenmesiyle denize kıyısı olan illerde yaşanan çevre sorunlarına dikkat çeken Deva Partili Avşar; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Marmara Denizi Eylem Planı’ndan üç yıl sonra, Ekim 2024’te müsilajın çok daha hızlı yayılarak yoğunlaştığını ifade eden Avşar, bilim insanlarının 2025 yılının, Marmara’da üç yıl önceye göre çok daha yoğun müsilaj felaketinin yaşanacağı bir yıl olacağını ifade ettiklerini de sözlerine ekledi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Marmara Denizi’nin kirlenmesiyle Tekirdağ başta olmak üzere denize kıyısı olan illerde yaşanan çevre sorunlarını ve müsilaj tehlikesini TBMM gündemine taşıdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Avşar, başta Tekirdağ olmak üzere Marmara Denizi’nin kirlenmesiyle, denize kıyısı olan illerde yaşanan çevre sorunlarına dikkat çekti.
Marmara Denizi Eylem Planı Uygulamaya Alındı mı?
Marmara Denizi Eylem Planı’nın uygulamaya alınıp alınmadığını, alındıysa hangi aşamada olduğunu soran Avşar, bu kapsamda atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülme durumunu, gemilerin ve sanayi kuruluşlarının atık sularını denize boşaltması gibi uygulamalarla buna karşı alınan tedbirler ve denetimlere yönelik sorularını Bakan Kurum’a yöneltti.
Türkiye’de Göl Sayısı 240’tan 54’e Düştü!
1965’ten bu yana Türkiye’de göl sayısının 240’tan 54’e düştüğünün altını çizen Avşar, “Bu geçen 60 yılda her biri sulak alan olan göllerimizin dörtte üçünden fazlasını kaybettiğimiz anlamına geliyor” dedi.
Avşar, sulak alanların yaşadığı susuzlukta en büyük neden iklim krizi gibi görünse de sanayi ve tarım amaçlı yoğun yer altı suyu kullanımının daha büyük etkisi olduğunun altını çizdi. Avşar, “Tekirdağ başta olmak üzere Marmara’nın birçok yerinde yeraltı kuyularından su çıkarma seviyesi 5-10 m’den 200–300 m’nin altına düşmüştür” ifadelerini kullandı.
“Denizin Kirlilik Yükü Azaltılmadığı Sürece Müsilaj Ortaya Çıkacaktır”
Tekirdağ başta olmak üzere Marmara’nın sanayi bölgesi olduğunu belirten Avşar, sulak alanlarımızı tehdit eden en büyük sorunun sanayi ve kanalizasyon atık sularıyla kirletilmesi olduğunu dile getirdi. Avşar, kirletmenin, sulak alanın kenarına yapımına onay verilen sanayi tesisleriyle olduğuna dikkat çekerek sulak alanları besleyen derelerin kirletilmesiyle de müsilajın ortaya çıktığını söyledi.
Denize bilinçsizce boşaltılan azot ve fosforu kontrol etmenin önemine değinen Avşar, kirlilik yükünün azaltılmadığı ve müsilaja neden olan kontrol dışı faktörlerin varlığı devam ettiği sürece müsilaj oluşumunun da devam edeceğini sözlerine ekledi.
Oluşturulan eylem planları, çalıştaylar, analizler ve raporlara dikkat çeken Avşar, Marmara’nın kirlilik yükünün azaltılamadığını vurguladı ve “Örneğin 2021 yılında %51 oranında ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulan evsel atıklar, 2024 yılında ancak %0,7 ilerleme ile %51,7 oranında arıtılabilmiştir” diye konuştu.
“Uzmanlar, 2025 Yılında Daha Yoğun Bir Müsilaj Tehlikesi Bekliyor”
Marmara Denizi Eylem Planı’ndan üç yıl sonra, Ekim 2024’te müsilajın çok daha hızlı yayılarak yoğunlaştığını ifade eden Avşar, atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma niteliğine taşınmasında %1 dahi başarı sağlanamadığını söyledi. Avşar, ayrıca bilim insanlarının 2025 yılının, Marmara’da üç yıl önceye göre çok daha yoğun müsilaj felaketinin yaşanacağı bir yıl olacağını ifade ettiklerini de aktardı.
Avşar, Bakan Kurum’a şu soruları yöneltti: “Marmara Denizi Eylem Planı uygulanmaya alındı mı? Atık su arıtma tesisleri, ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürüldü mü? Gemilerin atık suları denize mi boşaltılıyor? Sanayi tesislerin denetimleri ne sıklıkta yapılmaktadır?”