Ayvalık yine çıkarı için doğayı yok etmeye hazır güçlerin saldırısı altında. Ayvalık Kent Konseyi de buna karşı change.org/ayvalik adresinde bir kampanya başlattı. Ve Ayvalık bu sefer yalnız değil!
Eskiden yerel çevre örgütleri ve platformları “Mücadeleleri ortaklaştıralım, güç birliği yapalım” derdi. Bu yerinde önerme dijital çağda çok daha kolay. Artık nerede, hangi kişisel ve yerel mücadele olur sa olsun destek vermek mümkün, yani mücadele ruhu satha yayılıyor. Ne kadar çok insan bir araya gelirse o kadar etkili oluyor mücadeleler. Onun için Ayvalık’a ülkenin her yerinden destek yağması ve bu kampanya adresinin paylaşılması gerekiyor ki içinde bulunduğu tehlikeyi duymayan kalmasın. Zaten Ayvalık’a bir kere dahi gitmemiş insan çok fazla değildir. Buradaki doğayı görüp de böylesine bir kampanyaya destek vermemek de mümkün değil. Aşağıda okuyacağınız gibi gelişmiş demokrasilerde devleti temsil edenler halkın taleplerini bütün kararlarda dikkate alır, çıkar gruplarına karşı halkı ve doğayı korur ve yasal düzenlemeleri halkın yararına kullanır. Ayvalık Kent Konseyi de böyle olması gerektiğine inanarak yoluna devam ediyor. Erk sahiplerine demokrasiyi halkın iradesi ile işletmeleri gerektiğine dair dersi de ancak halkın kendisi verebilir. Gelişmiş demokrasilerde mücadele sandıkta bitmiyor, arka bahçemizde, mahallemizde ve doğal alanlarda sürüyor. Oy verme zamanı geldiğinde de doğanın ve kültürel varlıkların korunması gerektiğine inanan politikacıları seçmek gerekecek. Ancak o zamana kadar mücadeleyi daha da büyütmek, daha da ortaklaştırmak lazım…
Not: Bu sayfalara yansımasını istediğiniz kampanyalarınızı bizimle paylaşmak isterseniz, İletişim Sorumlumuz Sırma Süren ile sirma@change. org’dan bağlantıya geçebilirsiniz.
Change.org’da Kampanya Başlatmak İçin Ne Yapmak Gerekiyor?
www.change.org sitesine girin, Kampanya Başlat kutucuğuna tıklayın; aşağıdaki soruların olduğu formu doldurun, Kurallar bölümünü dikkatlice okuyun; sonra isterseniz fotoğraf veya video ekleyip kampanyanızı başlatın.
1- Başlatacağınız kampanya kime yönelik? Biliyorsanız birey, kurum ya da hükümet organının adı ve varsa e-posta adresini yazın.
2- Muhataplardan ne talep ediyorsunuz?
3- Bu kampanya sizin için neden önemli? Bir başka deyişle, insanlar bu kampanyaya neden destek vermeli?
İmzalarla birlikte siteye giren herkes kampanyanızı görebilir; her imza veren de kendi sosyal medya hesaplarından arkadaşları ve takipçileriyle paylaşabilir. Kampanyanızın muhatabına ilk imzalayan 50 kişinin imzasını içeren bir e-posta gider. Sonrasında da düzenli olarak kampanyanızın durumuna dair bilgilendirme e-postaları iletilir.
Ayvalık İçin Kararlı Bir Mücadele
Doğası tehlikede olan bölgeler listesine imar tehlikesiyle karşı karşıya olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı da eklendi. Bölgenin etkin sivil toplum örgütlerinden Ayvalık Kent Konseyi’nin başlattığı imza kampanyasını, Konsey’in Başkanı Ahmet Üzgeç ile konuştuk. Siz de kampanyayı destekleyen on binlerce kişiye katılmak istiyorsanız change.org/ayvalik adresine gitmeniz yeterli.
Ayvalık ve Cunda bölgesi için kent konseyi olarak bir imza kampanyası başlattınız. Kampanyanızı başlatmanıza neden olan durumu anlatır mısınız? İmar planının hayata geçmesi Cunda ve Ayvalık için ne anlama geliyor?
Türkiye’nin en büyük tabiat parklarından biri olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, 20 ada ve deniz dahil olmak üzere yaklaşık 18 bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Farklı mini ekosistemler barındıran parkın içerisinde bazısı endemik türler olmak üzere çok sayıda bitki ve balık türü ile korunması gereken çok özel bir alan var. Akdeniz’de sadece iki yerde bulunan Kızıl Mercanlar bu parkta yer alıyor. Kuzey Ege’nin bu nadide parçası hem doğal güzellikleri hem de bozulmamış özellikleri ile uzun zamandan beri çeşitli sermaye gruplarının gözde rant alanlarına dönüşmüş durumda. Ayvalık Cunda Adası, Pateriça Mevki 2. köyden sonra doğuya doğru yer alan bölgedeki yaklaşık 500 dönümlük arazinin yapılaşmaya açılması amacıyla bu alandaki koruma statüleri kaldırılmak isteniyor.
Cunda Pateriça’daki yerler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 2014 yılında tamamlanan 1/100.000’lik Balıkesir- Çanakkale Çevre Düzenlemesi Planı’nda buranın turistik alan olarak gösterilmesi turuncu bir leke ile sağlandı. Ancak, Ayvalık Belediyesi geçen sene buna itiraz etti. Haziran 2015’te ilan edilen yeni lejantta bu leke kaldırılmış durumda ama turizm alanı olan bölgede bir değişiklik yapılmadı. Bu plan Bakanlık tarafından da onaylandı.
Bu plan değişikliği, bölgenin imara açılması, yüzlerce yıllık doğal ve kültürel sit alanlarının yağmalanması demek. “Tabiat Parkı” ilan edilmiş olmasına rağmen yoğun bir insan baskısıyla karşı karşıya olan karasal ve denizel ekosistemin geri dönülmez noktayı geçmeden rehabilite edilebilmesi için ciddi ve uzun soluklu bilimsel koruma çalışmalarının acilen başlatılmasının bir zorunluluk olduğu, aynı bakanlığın bilimsel çalışmalarında yer aldı. Dolayısıyla buranın imara açılması, çıkar ve menfaat gruplarının bu bölgeyi yaşanmaz bir alana çevirmesine neden olacaktır. Bu alanın ranta kurban edilmesi kabul edilemez.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilerini aşan bir adım atması da söz konusu Cunda Tabiat Parkı’nda. Buradaki yetki sıkıntısı tam olarak nedir?
Bu çalışma bilimsel olmadığı gibi yasal da değil. Adında Çevre ve Şehircilik olarak, birbirine zıt, birbirini denetlemesi gereken kurumların aynı yerde toplanması eşyanın tabiatına aykırı ve kaldı ki bakanlığın böyle bir yetkisi bulunmuyor. Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş bir bakanlık, kanunun yetkilerini aşamaz. Bu çalışma ile hem Milli Parklar Kanunu, hem de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ilkeleri yok sayılıyor.
Bakanlık bu çalışmada Doğal Sit Alanları’nın sadece kara kısmını incelemeye almıştır. Deniz ile devamlılık arz eden ve bağlantılı olan kısım değerlendirmeye alınmamıştır. Oysa habitat sadece kara ile sınırlı değil. Doğal Sit Alanları içerisinde tarihi eserler de var. Yasa gereği Tescilli Kültürel Varlıklar, çevreleri ile birlikte değerlendirilmelidir. Bu çalışma ile bu ilke de yok edilmiştir.
Ayvalık’taki Doğal Sit Alanları’nın bir bölümü Kültürel Sit Alanları ile iç içedir. Bu nedenle çalışma ortak olmalıdır. Bu çalışmaya Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu da katılmalıdır.
“Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü” olan bir kurumun çalıştay yapıp sit alanlarının derecelerini düşürerek imara açılmasına zemin hazırlaması kabul edilemez.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Balıkesir’de bulunan yaklaşık 80 adet Doğal Sit Alanı’nı yeniden değerlendirmeye aldı. Bu alanların yarısından fazlası Ayvalık’ta bulunuyor ve çoğu 1. Derecede Doğal Sit Alanı. Sit Alanları’nın önemli bir bölümü aynı zamanda 1995 yılında ilan edilen Ayvalık Adaları Tabiat Parkı sınırları içerisinde yer alıyor.
Bu koruma duvarının kaldırılması için Bakanlık “Doğal Sit Alanları’nın Yeniden Değerlendirilmesi” adı altında bir çalışma başlatılmış ve bu özel bir şirkete ihale usulü verilmiştir. Çalışma esnasında söz konusu arazinin bulunduğu alan, “Belirsiz Sit Alanı” adı altında tanımlanmıştır. Oysa bu alan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak belirlenmiş ve lejanta işlenmiştir.
Bu çalışmanın arazide gerçekleştirilen kısmına Ayvalık Kent Konseyi, Ayvalık Tabiat Platformu ve Ayvalık Belediyesi de katılmış, çalışması esnasında Sit Alanları’nın yeniden değerlendirilmesinin mantığına karşı çıkılmış, tartışmalar yaşanmıştır. Nihayetinde bu çalışmanın bir inşaat şirketinin başvurusu üzerine yapıldığı görevliler tarafından açık bir şekilde belirtilmiş, yine aynı görevliler tarafından “Cunda Adası’nda korunacak bir şey olmadığı” herkesin içerisinde açık açık dile getirilmiştir.
Bu çalışma Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nı süreç içerisinde ortadan kaldırmaya ön hazırlık ve yeni rant alanları açma ve bazı inşaat firmalarının araziler üzerindeki koruma statülerinden en önemlisini kaldırma girişimidir.
Change.org’daki kampanyanızda 10 bine yakın imza bulunuyor. Bu kadar destek bekliyor muydunuz? Yerel halkın bu yeni imar planıyla ilgili fikri nedir?
Bu kısa süre içerisinde önemli bir rakam ancak Ayvalık’ın 70 bin olan kış nüfusu yazın ortalama 500 bin civarında, ayrıca sezon içerisinde günübirlik sirkülasyonla geçiş yapan 4 milyon insan var. Bunların çoğu Ayvalık’ın doğal ve kültürel güzelliklerine şahit oluyor. Bir gününü Ayvalık’ta geçiren hiç kimse buranın doğal yapısının bozulmasını istemez. Dolayısıyla sizin aracılığınızla o insanlara ulaştığımızda sayı daha da yükselecektir.
Yerelde bu konu uzun zamandır çeşitli platformlarda tartışıldığı için halk bilinçli ve kararlı. Kimse turizm yatırımlarına karşı değil ancak dünyada çevre bilinci gelişmiş toplumlar bunu nasıl hallediyorsa bizde de öyle olması gerektiğini söylüyorlar. Çünkü doğaya bir zarar verirseniz geri dönüşü yoktur. Bunun binlerce örneğine şahit oluyoruz. Bilimsel bir çalışmanın iki ila beş yıl arasında sürdüğü söyleniyor ancak yapılan çalışma ile Nisan’da yapılan çalıştayın sonucunu Eylül’de bitirin diyorlar. Yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Bu aceleniz niye? Birkaç inşaat şirketinin devleti yönetenler üzerinde bu kadar etkili olabileceğini düşünmek insanları ülkeleri ve kendi gelecekleri hakkında endişelendiriyor.
Change.org’un kampanya sürecinize katkısı nasıl oldu?
Bu süreçte belediyemizin öncülüğünde Ayvalık’ın doğal ve kültürel değerlerinin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi konusunda çalışmalar hızlandırıldı. Tüm bu konularda düşüncelerimizin yerelden genele taşınmasında bizim sesimiz oldunuz. Ayvalık halkı ve tüm doğaseverler adına size ve kurumunuza teşekkür ediyorum.
Change.org’da yürüttüğünüz kampanyada toplanan imzaları Ankara’ya taşımayı düşünüyor musunuz?
Elbette. Önce bu tür etkinliklerle ve hukuki olarak tüm yasal yolları zorlayacağız. Ayvalık’ta 120 aktif STK var ve tek ses olarak eylem kararı alındı. Bu konu yeterince irdelense, birkaç rantçıya karşı toplumun çıkarlarını savunacak yürekli yöneticilerin hâlâ var olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Aralık ayında Ankara’da yapılacak olan Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nun genel kurulunda konu gündeme alındı ve ülke geneline taşınacak.
Kampanya süresinde halihazırda yetkilerle iletişime geçtiniz mi? Size herhangi bir geri dönüşleri oldu mu?
Maalesef bir geri dönüş olmadı. Bu bizi hayal kırıklığına uğrattı. Her toplumda çıkar ve menfaat grupları vardır. Bir şeyleri sürekli zorlarlar. Gelişmiş demokrasilerde devleti temsil eden, yani kamu adına hareket edenler, halkın taleplerini dikkate alır, çıkar gruplarına karşı halkı ve doğayı korur, yasal düzenlemeleri halkın yararına kullanır. Bizde de böyle olmasını umut ediyoruz.