#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Nükleer Enerji ile İlgili 10 Yanlış Bilgi!

“Nükleer Enerji: İklim Değişikliğiyle Mücadelede Çıkmaz Sokak” kitapçığı “yeşil” olduğu iddia edilen nükleer enerji hakkındaki başlıca 10 yanlış kanının eleştirel bir analizini sunuyor. Avrupa Yeşil Vakfı (GEF) ve FREDA tarafından yayımlanan ve Türkiye’de Yeşil Düşünce Derneği’nin Türkçe bir kaynak olarak yayılması için Cemre Nayir’ın çevirisiyle sunduğu kitapçıktan önemli başlıkları sizler için derledik.

“Yeşil” olduğu iddia edilen nükleer enerji hakkındaki başlıca 10 yanlış kanının eleştirel bir analizini sunmak için hazırlanan Nükleer Enerji: İklim Değişikliğiyle Mücadelede Çıkmaz Sokak” kitapçığı Avrupa Yeşil Vakfı (GEF) ve FREDA tarafından yayımlandı. Türkiye’de ise Yeşil Düşünce Derneği, kitapçığın doğru bilinen yanlışlara dair Türkçe bir kaynak olarak yayılması için Cemre Nayir’ın çevirisini sundu.

Kitapçık, Avusturya Parlamentosu Üyesi ve Avusturya Yeşiller Partisi Nükleer Karşıtı Sözcüsü Martin Litschauer ve Avusturya Federal Çevre Ajansı Uzman Yardımcısı Maria Niedertscheider ile yakın işbirliği içinde hazırlandı.

“Nükleer Çevreyi Kesinlikle Kurtarmayacaktır”

Kitapçığın Önsöz’ünde “Nükleer, çevreyi kesinlikle kurtarmayacaktır. Aksine, nükleer enerji santralları iklim değişikliği nedeniyle risk altında ve yeni reaktörler onlarca yıllık inşaat süresi gerektirdiğinden enerji geçişine geç kalmış durumda” ifadelerini kullanan Martin Litschauer, kendimizi ve çevremizi korumak ve kurtarmak istiyorsak güneş, rüzgar ve jeotermal enerjiyi kullanmamız gerektiğini vurguluyor.

Yenilenebilir Enerji Çağı’na çoktan girdiğimizin altını çizen Litschauer, nükleer santralların olmadığı bir gelecek için çalışmanın çok önemli olduğunu dile getiriyor.

Nükleer Enerji: İklim Değişikliğiyle Mücadelede Çıkmaz Sokak kitapçığı nükleer enerji hakkındaki başlıca 10 yanlış kanının eleştirel bir analizini şu şekilde sunuyor:

Yanlış 1: Nükleersiz Enerji Geçişi Olmaz
  • Yeterli değil

Şu anda dünya çapında 33 ülke 411 nükleer enerji santralı (NGS) işletmektedir (1 Temmuz 2022 itibariyle). Bunlar dünya elektriğinin sadece %10’unu ve dolayısıyla dünya enerji ihtiyacının %2’sinden daha azını üretmektedir.

  • Çok yavaş

Avrupa’da bir nükleer enerji santralı inşa etmek en az 10 yıl sürmektedir. İzin prosedürleri için gereken ek seneler de göz önüne alındığında, nükleer enerjinin iklim değişikliğinin azaltılması için çok yavaş kaldığı aşikar.

  • Fazla güvenilmez

Nükleer enerji santralları hava koşullarına oldukça bağımlıdır, çünkü nükleer enerji santrallarının suyla soğutulması gerekmektedir.  Bu nedenle, acil enerji ihtiyacı olduğunda, nükleer enerji santralları durma noktasına gelmektedir. Eski nükleer reaktörler de giderek daha fazla bakım gerektirmekte ve giderek daha az güvenilir olmaktadır.

  • Hiç esnek değil

Nükleer enerji santralları bir düğmeye basılarak hızla kapatılamaz ve gerektiğinde hızla yeniden çalıştırılamaz. Her iki süreç de zaman almaktadır. Bu da nükleer enerji santrallarının yedek güç kaynağı olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Esasen bunlar temel yükleri karşılamak üzere tek tip kapasite için tasarlanmıştır. Ancak kapasitenin azaltılması üretim maliyetlerini artırmaktadır.

Yanlış 2: Yeni Teknolojiler Eski Sorunları Çözer

1. nesil konseptler eski olup onlarca yıldır ilerleme kaydetmemiştir. Çözümsüz teknik sorunlar ve dehşet verici derecede yüksek elektrik fiyatları bugüne kadar ticari kullanımlarını engellemiştir. Önümüzdeki yıllarda güvenlik ve ekonomik verimlilik açısından ezber bozan bir gelişme beklenmemektedir.

Yanlış 3: Küçük, Güvenli ve Neredeyse Bedava-Küçük Modüler Reaktörler Dünyanın Her Bölgesinde Tedarik Sağlayabilir

Günümüzde yaygın kullanımda olan bir basınçlı su reaktörünün yerine 28 KMR’ye ihtiyaç vardır. Bugün kullanımda olan filonun tamamını karşılaması için binlercesi gerekir.

Darmstadt uzmanlarının vardığı sonuç, “Tartışılan teknolojilerin hiçbiri şu anda piyasada mevcut değil ve öngörülebilir bir gelecekte de olmayacaklar. Üstelik geçtiğimiz yüzyılın 1950’li ve 1960’lı yıllarında nükleer reaktörler için verilen vaatlere benzer vaatlerle pazarlanıyorlar.”

Yanlış 4: Nükleer Ucuzdur

Ucuz nükleer her zaman bir masal olmuştur. İnşaat maaliyetleri milyarlara varırken; bakım, nükleer atıkların ara ve nihai depolanması nükleer enerjiyi günümüzün en pahalı elektrik türü haline getirmektedir. Son 10 yılda güneş ve rüzgar enerjisi %90 daha ucuz hale gelirken, nükleer enerji maliyetleri istikrarlı bir şekilde artmıştır. Nükleer enerji üretimi şu anda fotovoltaik ve rüzgar enerjisinden yaklaşık dört kat daha pahalı. Bir zamanlar nükleer reaktörlerin Avrupa’nın elektrik üretiminde devrim yaratması beklenirken şimdilerde can çekişen bir endüstrinin sembolü haline geldiler.

Yanlış 5: Nükleer karbon nötrdür

Enerji geçişi çok fazla elektriğe ihtiyaç duymakta olup nükleer enerji bu ihtiyacı karşılamak için uygunsuz bir öneridir. 1 kilo zenginleştirilmiş uranyum, 3 milyon kilo taş kömürüne eş miktarda ısı üretmektedir. Radyoaktif bozunma ısısı da tamamen karbonsuzdur ancak bu ısıyı elektrik şebekelerine getirmek son derece karbon yoğun bir işlemdir. Tıpkı nükleer enerji santrallarının işletilmesi, tasfiyesi ve son depolanması gibi. Somut rakamlarla ifade etmek gerekirse: 1 kilovat saatlik nükleer enerji yaklaşık 104 gram karbon emisyonuna yol açmaktadır. Bu, rüzgar enerjisi veya fotovoltaik ile açığa çıkan miktardan önemli ölçüde daha fazladır. Cevherin içeriği azaldıkça denge daha da kötüleşmektedir. Uranyum talebi hızla artmaya devam ederse, birkaç yıl içinde kilovat saat başına 500 grama varan karbon emisyonuyla baş etmek zorunda kalacağız.

Yanlış 6: Nükleer Güvenilirdir

İnternette nükleer enerjinin güvenliğine ilişkin endişe verici rakamlar her geçen gün daha sık yayımlanıyor. Örneğin, 1986 yılında Çernobil’de meydana gelen nükleer felaketin sadece 60 cana mal olduğu söylenmektedir. Bunlar sadece kaza yerinde doğrudan radyasyon sonucu ölen insanlardır. Gerçekçi tahminlere göre 2005 yılına kadar “tasfiyeciler” olarak tabir edilen 125.000 kadar temizlik işçisi ölmüştür. Hatta bazı hesaplamalara göre ölü sayısı dünya çapında yaklaşık 500.000’dir.

Nükleer asla güvenli değildir. Çernobil ve Fukuşima olabilecek en büyük kazalardı. Daha küçük ve orta ölçekte olaylar sıklıkla meydana gelmektedir. Doğa ve sağlık için tüm olumsuz sonuçlarıyla beraber.

Yanlış 7: Eski Reaktörler Modernize Ediliyor veya Kapatılıyor

Ortalama yaşları 31 yıla dayanmış birçok nükleer enerji santralının kapsamlı bir elden geçirmeye ihtiyacı var. Dünya genelindeki her beş reaktörden biri 41 yıldan daha eski. Reaktörler genellikle 30 ila 40 yıl boyunca çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Malzemeler her geçen faaliyet yılında daha kırılgan hale gelmekte, reaktörün radyoaktif çekirdeğini oluşturan basınçlı tankta çatlaklar oluşturmakta ve ağır ağır kazaları daha olası hale getirmektedir. Her durdurma ve yeniden başlatma, malzeme üzerinde ek baskı oluşturur.

Yanlış 8: Nükleer Her Zaman Kullanılabilir

Nisan 2022 başında Fransız halkına elektrik tasarrufu çağrısı yapıldığında ve Carrefour süpermarket zinciri 400 mağazasının ışıklarını kıstığında, nükleer lobisi aniden sessizliğe büründü. Nükleer bir gecede elektrik mucizesi olmaktan çıkıp ciddi bir enerji krizinin nedeni haline geldi. O dönemde 56 nükleer reaktörden 25’i devre dışıydı, elektrik ithalatı kapasitesi neredeyse sınırdaydı ve elektrik fiyatları rekor seviyelere yükselmekteydi.

Nükleer endüstri, her zaman kullanılabilir nükleer enerjiden bahsetmeye devam ediyor. Bu bahsetmeler, defalarca tekrarlanan elektrik kesintisi uyarılarını içermektedir. Ancak piyasalar ve yatırımcılar şimdiden bir adım öndeler ve enerji üretimindeki boşlukları doldurabilecek modern depolama teknolojileriyle birlikte güneş, rüzgar ve jeotermal enerji üzerine yatırım yapıyorlar. Lityum depolama fiyatları 2010’da 1.060 Euro/MWh iken neredeyse onda birine düşmüştür (2021’de 100 Euro/MWh’in biraz altına). Aynı zamanda uygun fiyatlı, çevre dostu sıvı pillerin geliştirilmesi de hızla ilerlemektedir. Elektriğin geleceği yenilenebilir ve depolanabilir olacaktır.

Yanlış 9: Füzyon Reaktörleri Güneşi Yeryüzüne Getirecek

Güney Fransa’daki Cadarache nükleer araştırma merkezinde 2007 yılından bu yana dünyanın ilk füzyon reaktörü tesisinin inşası için çalışmalar devam etmektedir. ITER’de (Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör) AB’nin yanı sıra ABD, Rusya, Çin, Hindistan, Kore, Japonya ve İsviçre olmak üzere yedi ülke daha yer almaktadır. Tesisin 2025 yılına kadar tamamlanması ve ilk nükleer füzyonların 2036 yılında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Marsilya’nın kuzeydoğusundaki Provence tepelerinde yer alan proje için büyük beklentiler ve çok yüksek miktarda fon yatırımı söz konusu. Ancak, şu anda hesaplanan yaklaşık 30 milyar euroluk yatırıma ve geniş uluslararası işbirliğine rağmen, sınırsız ve ucuz elektrik üreten bir enerji santralı hayalinin gerçe ğe dönüşmesi oldukça belirsiz ve hatta olası değil.

ITER’in inşası 2007’de başladı, 2025’te tamamlanması ve 2036’da ilk füzyonun gerçekleştirilmesi planlanıyor. Sadece 2007’den 2020’ye kadar küresel sıcaklık ortalama 0,4°C civarında yükseldi. Füzyon reaktörü iklim krizi için kesinlikle etkili bir çare değildir.

Yanlış 10: Myrrha Atık Sorununu Çözüyor

Belçika’nın küçük bir kasabası olan Mol’de uluslararası bir araştırma ekibi, küresel nükleer atık sorununa kesin çözüm vaat eden bir teknoloji üzerinde çalışıyor. Myrrha, (SCKCEN) nükleer araştırma merkezindeki projenin kulağa güzel gelen adı ve AB tarafından ortak finansmanı içermekte.

Ancak, nükleer füzyon ve IV. Nesil reaktörlerde olduğu gibi, Myrrha projesinde de hayal edilen ile gerçeklik arasında büyük bir fark var. Örneğin Almanya, Bundesamt für nükleare Entsorgungssicherheit’ın (BASE) (Alman Federal Nükleer Güvenlik Ofisi) uzman görüşüne dayanarak Myrrha projesine katılmama kararı almıştır.

Kitapçığın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.