#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
iklim eylem

Sarıyer “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” için İlk Adımı Attı

Sarıyer Belediyesi ve Enerji İstanbul A.Ş. Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nı oluşturmak için çalışmalara başladı. BKSM’de gerçekleşen lansmanda iki kurum arasında işbirliği protokolü imzalandı. Toplantıda konuşan uzmanlar, “Ya yeşil bir gelecek ya da kaynakları tükenmiş bir dünya” mesajı verdi.

Yazı: Erhan ARCA

İklim krizi ile açığa çıkan çoklu risklerin önüne geçmek ve gelecek nesillere yeşil bir dünya bırakmak için yerel yönetimlere de büyük rol düşüyor. Bu doğrultuda Sarıyer Belediyesi, İstanbul Enerji ile iklim değişikliğiyle ortaya çıkan çeşitli riskleri azaltmak adına Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nı devreye soktu. Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi’nde (BKSM) yapılan lansman toplantısına; Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, İstanbul Enerji Aş. Genel Müdürü Yüksel Yalçın, Prof. Dr. Levent Kurnaz, İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa, Sarıyer Belediyesi başkan yardımcıları, birim müdürleri, muhtarlar, STK temsilcileri katıldı.

Lansmanın açılış konuşmasını yapan Şükrü Genç, bugüne dek pek çok afet alanına gittiğini ve iklim krizine karşı bulunacak yanıtlara bir mühendis perspektifiyle yaklaşmak gerektiğini belirtti. Belediye Başkanı Genç konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ekosistemin bir parçası olmaktan giderek ayrılıyoruz. Yaşadığımız felaketleri doğru okuyamıyoruz, çevreyi anlamaya çalışmıyor ve doğayla inatlaşıyoruz. Doğa ile inatlaşmanın bedeli ağır oluyor. Aslında doğa intikam almıyor, sadece kendi kurallarıyla hareket ediyor.”

Aynı zamanda teknolojiyi doğaya uyumlu kullanmak yerine doğaya karşı kullandığımıza da değinen Şükrü Genç, doğal tehlikeler ile doğanın insanlardan intikam aldığı algısının da kaderciliği aşıladığını vurguladı.

Yerel Yönetimler Aksiyon Almalı

İklim değişikliği ile dünya üzerinde çeşitli krizler aynı anda yaşanıyor. Kimi bölgede kuraklık meydana gelirken kimi bölgede sellere karşı mücadele veriliyor. Lansmanda gösterimi yapılan videoda da belirtildiği gibi iklim krizi insan kaynaklı bir kriz. Bu krizin önüne geçebilmemiz, direnç geliştirebilmemiz adına yerel ve merkezi yönetimlerin, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları gibi paydaşlarla beraber çalışması gerektiği bilinciyle hareket edilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda teknolojik gelişmeleri “hem ekonomik, hem de insanlığa ve doğaya en az zarar veren, enerjiyi en verimli kullanan ve çevremize en duyarlı olan” şekilde kullanmamız gerektiğini söyleyen Şükrü Genç, belediye hizmet binasını da bu bilinçle inşa ettiklerini ifade etti.

Yerel yönetimlerin bu konuda öncü olması gerektiğini belirten Şükrü Genç, yeni belediye binasının yeşil ve engelsiz olacak şekilde inşa edildiğine de değindi. Sürdürülebilir arazi planlaması, su ve enerji, ekolojik malzeme kullanımı, hava kalitesi, atıkların kontrolü ve kirlilik gibi özellikleriyle Sarıyer Belediyesi’nin Ana Hizmet Binası, benzerlerine göre %30 daha fazla tasarruf sağlıyor. BREEAM sertifikasına sahip binada, güneş panelleri sayesinde 10 Nisan Pazartesi itibarı ile 362.280,88 Kg karbon salımı tasarrufu yapıldı. Tasarruf edilen miktar 6.838 adet ağaç dikimine eş değer. Binanın 2022 yılında ürettiği elektrik miktarı ise 175.832 KW, bu da 645.832 TL’ye denk geliyor.

Konuşmasının son bölümünde Mustafa Kemal Atatürk’e de atıfta bulunan Şükrü Genç: “Uluslar sahip bulundukları topraklar üzerinde sadece mülkiyet hakkının sahibi olan malikler olarak değil, aynı zamanda insanlık aleminin temsilcisi olarak yaşarlar. Dolayısıyla o toprakları kullanırken bütün insanlığın ve gelecek kuşakların da bunlar üzerinde hak sahibi olduğunu bir an için unutmamalıdırlar. O halde sorumluluğumuz daha da ağır. Sarıyer olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için bir araya geldik. Sarıyer Belediyesi olarak Sarıyer Kalkınma Eylem Planı tecrübemizle bu sürecin de takipçisi olacağız. Çocuklarımızın geleceğini doğru projelerle inşa etmek üzere bütün paydaşlarımızın konuya gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.” Dedi.

“Gerekli Kanun Var, Uygulamıyoruz”

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırmak Merkezi Başkanı Prof. Dr. Levent Kurnaz, depremin ardından herkesin gerekli kanun olmadığı yönünde devleti eleştirdiğini ancak birkaç gün sonra gerekli kanunun olduğunun fark edildiğini belirtti. Akademisyen konuşmasına Türkiye’nin her konuda hukuk altyapısına sahip olduğunu fakat hukuku uygulama konusunda geri kaldığını vurgulayarak devam etti.

Prof. Dr. Kurnaz aynı zamanda iklim değişikliğine karşı yapılan planların bütüncül bir perspektifle yapılması gerektiğini de vurguladı. Halkın belediyelere karşı olan yaklaşımına değinen akademisyen, belediyelerin yalnızca terslikler yaşandığında halk tarafından hatırlanan ve “hesap sorulan” kurumlar olduğunu söyledi. Belediyelerin birincil görevinin insan hayatını korumak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kurnaz, bunun paradan çok daha önemli olduğunun altını çizdi ve ekledi: “Onun için önlem almak zorundayız, onun için plan yapmak zorundayız ve o planların da rafta durmaması gerekiyor. Biz her zaman göreve hazırız. Ama bize problemle gelin. Planlama çok önemli ama bunun kadar o planlamaya uymak da önemli.”

“Amaç Rekabet Değil, Yeşil Enerjiyi Yaygınlaştırmak”

İstanbul Enerji’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik projeler üretmek ve enerji kültürünü şehir içinde yaygınlaştırmak için kurulduğunu söyleyen Yüksel Taşkın, en güçlü alanlarının enerji üretimi ve tüketimi olduğunu da ekledi. Günümüze dek İBB’de 10 MW’ın üzerinde güneş enerji sistemleri kuran İstanbul Enerji, güneş sistemlerinin yaygınlaşması hedefine odaklanmış durumda. Yüksel Taşkın bu doğrultuda piyasadaki rekabete değil, iyi örnekleri yaygınlaştırmaya odaklanılması gerekliliğinin de altını çizdi.

Yol haritası konusunda Türkiye’de kurumsal bir zafiyet olduğundan bahseden Taşkın, “Hepimiz küresel ısınmanın mimarlarıyız. Enerjiyi olması gerektiği gibi kullanmadık. Şimdi bu bozduğumuz yapıyı nasıl onarabiliriz diye buradayız. Bu gidişe dur dememiz gerekiyor. Yenilenebilir enerji alanına geçmemiz gerekiyor. Bunların önlemini hep beraber almamız lazım. Sürdürülebilir İklim Enerji Eylem Planları ile bir şehrin gelecekte iklim koşullarından nasıl etkileneceğini kestirerek stratejik kararları plana dönüştürüp bunu toplum tabanına yaymayı amaçlıyoruz.” Dedi.

Yeşil enerjinin devlet politikalarıyla teşvik edilmesi gerektiğine de değinen Yüksel Taşkın, bu adımlar atılırken yeşil badana yaşanmaması için önlemler alınması gerektiğinin de altını çizdi. Türkiye’de bireysel bazda çevre bilincinin yeterli olmadığından yakınan Taşkın, küçük yaştan itibaren çevre eğitimi edinilmesinin kültür haline gelmesi gerektiğini belirtti ve ekledi: “Doğal tehlikeler kader değil. Kader belki buna kader diyenlerle aynı zamanda yaşıyor olmak!”

EkoIQ Editör