#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

SB Brands Turkey’de “Yenileme” Konuşuldu

15-17 Eylül tarihlerinde gerçekleşen SB Brands Turkey’de iş dünyasından, sivil toplumdan birçok konuşmacı yer alırken, “yenileme” kavramı konuşuldu.

Sustainable Brands® Global Platformu’nun Türkiye buluşması olan SB Turkey 2021, pandemi nedeniyle ikinci kez dijital olarak gerçekleşti. “Regeneration (Yenilenme)” temasıyla yapılan etkinlikte, sürdürülebilirlikte önem kazanmaya başlayan Rejeneratif Markanın iş yapış biçimlerinden tüketici davranışlarına kadar geleceği nasıl şekillendireceğini tartışıldı.

“Rejeneratif Marka” Dönemi Başlıyor

SB Turkey 2021’nin açılış konuşmasını yapan Sustainable Brands Turkey Ülke Direktörü Semra Sevinç, günümüzde daha az zarar vermenin artık yetmediğini, markaların toplumu ve çevreyi kârlılıkla birlikte onaran ve geliştiren rejeneratif modellere geçmeye başladığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik kriz listesinde bireyler markaları da sosyal ve çevresel sorunları aşmada yanlarında görmek istiyor. Bu da markalar için bir dönüşüm başlatıyor. Önceki kuşaklardan devraldığımız gezegeni ve toplumu, geleceğe daha iyi bırakmak durumundayız. Bugünün dünyasında, çevrede olan bitenin farkında olan, zorlukların çözümüne katkıda bulunan, hatta bu çözümü başlatan markalar lider olacak.”

“Rejenerasyon Greenwashing: Kendimize Söylediğimiz Yalanlar

Konferansın ilk oturumunda “Rejenerasyon Greenwashing: Kendimize Nasıl Yalan Söyleriz ve Bu Neden Önemli?” başlıklı bir sunum yapan ödüllü yazar Carol Sanford, sistemin bir parçası olduğumuzu, gerçekten yaptığımız işlerin faydalı olup olmadığını fark etmek için kendisinin de fikirlerini sık sık yokladığını ifade etti. Sanford sözlerini şöyle sürdürdü: “İnandığımız şeylere tutunuyoruz, fikirlerimiz ideallere dönüşüyor. Einstein’ın dediği gibi “problemi ortaya çıkaran zihniyetle o problemi çözemezsiniz. Herhangi bir şeyi parçalara bölerseniz bütünü göremezsiniz. Bütüncül olarak meseleye bakarsak geleneksel sorun yerine potansiyele ulaşabiliriz. İnsanlar göz boyanmasından nefret ediyor. Eğer gerçekten gerekeni yapmıyorsak, gezegenimize, toplumumuza, çevremize yardımımız olmayacaktır. Kötülük yapmamak yetmez, insanların iyilik de yapması lazım.”

Sürdürülebilir bir marka nasıl inşa edilir sorusuna cevap olarak Mullenlowe Salt CEO’su Andy Last, “Bir tüketicinin değerlerini paylaştığı, perakendecilerin taahhütlerini paylaşan, düzenleyicilerin kriterlerine uyan markalar öne çıkıyor. 2021’de ESG, çevresel toplumsal değişiklikler tüketicilerin ve yatırımcıların önceliği haline geldi. Yıllar içinde yükseliş dediğimiz bir model gördük. Bu durum insanlar için iyi olduğu kadar gezegen ve şirket için de iyi” dedi.

“Müşteriler Geri Dönüşümlü Malzeme Talep Ediyor”

Geleceğin Rejeneratif Stratejileri başlıklı oturumda Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ önce Kordsa CEO’su Ali Çalışkan ile “Geleceğin Ulaşımı” konusunu, ardından Kalkınma Yatırım Bankası GMY (Yatırım Bankacılığı, Proje Değerlendirme, Sürdürülebilirlik ve Etki Yönetimi, Kurumsal İletişim) Seçil Yıldız ile “Geleceğin Finansmanı” konusunu irdeledi. Çalışkan, “Müşterilerimizden geri dönüşümlü malzeme talebi geliyor. Biz de reçetenin farklılaştırılabileceğini ve tehlikeli kimyasalları azaltılabileceğimizi bulduk. Reçeteyi değiştirerek endüstri standartlarını da değiştiriyoruz. Şirketimizde açık inovasyon havuzumuz var, kaynağımızı açıyoruz. ARGE’nin tek başına ayakta kalması kolay değil. Açık inovasyonla, tedarikçisiyle, müşterisiyle, gerektiğinde rakiple birlikte ilerliyor” dedi. Yıldız ise, “Türkiye’de önemli 5 alan şöyle; yenilenebilir enerji yatırımları, kadınların güçlendirilmesi, göç ve finansal hizmetlere erişim. Uluslararası tematik kaynakların ülkemize getirilip kullanılmasını sağlamak önem taşıyor. Daha çok yatırımcıya yayılmasını sağlamayı hedefliyoruz. Sahip olduğumuz dönüştürücü gücün ve sorumluluğun farkındayız. KOBİ’lere destek ile istihdama katkı projelerimiz var. Etki yatırımı danışma kurulu kurucu üyelerinden biriyiz” dedi.

“Eski Usul Kapitalizmin Sonu Geliyor”

Winston Eco-Strategies Kurucu ve Yazar Andrew Winston, “ABD’de olan her şeyin dünyaya büyük etkileri oluyor. İşleri yapma şeklimiz, kullandığımız teori, retorik çok önemli. Eski usul kapitalizmin sonu geliyor. Finansal kapitalizmin sorgulanmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Pandemi, gelir eşitsizliği, iklim gibi konular toplanarak yeni bir tartışmayı başlattı. Sürdürülebilirlik sadece ayakizi olmaktan çıktı toplumsal rolleri de etkilemeye başladı. Temiz etiket hareketi var, içinde ne var, kim üretti, karbon-su ayakizi nedir? Sürdürülebilir alınca kendini daha iyi hissettiğini söyleyenlerin oranı gün geçtikçe artıyor. Genç nesiller de katılınca bu istatistiklerin kalıcı olacağına inanıyoruz. Şirketler çevresel sorunları çözdükleri için karlı hale gelecekler. Z kuşağı işe gireceği şirkete böyle bakıyor. Net sıfır hedefi yeterli değil. Son 5 yılda kayda değer bir değişim oldu ama daha çok yolumuz var. Hem satış yapmak hem sorun çözmek harika bir şey” dedi.

Atıksız Mutfaklar ve Sürdürülebilir İşletmeler

Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Atıksız Mutfaklar ve Sürdürülebilir İşletmeler” başlıklı oturumda Şef & Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir ile Şef, Yiyecek & İçecek Operasyon Sorumlusu Orhan Demirokile gıda atığı konusunu konuştu. Türüng, Metro Türkiye olarak Türk mtfağının değerlerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için çalıştıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik yıllardır bizim iş yapış biçimimiz. Konuya kendi operasyonlarımızdan başladık. 800 ton gıdayı aş evlerine ihtiyacı olanlarla paylaşmaları için yönlendirdik. İkinci adımda tedarikçilerimize 2030 yılına kadar atıklarını %50 azaltabilmeyi hedef olarak koyduk. Üçüncü kısımda müşterilerimize yönelik çalışmalar yaptık. Gıda atığıyla mücadele için bir kılavuz oluşturduk. Bunu tüm sektörle paylaştık. Biliyoruz ki önemli olan gıdanın atık olmasını önleyebilmek.”

Ebru Baybara Demir, gıda atıkları konusunun tüm tarafların işbirliğini gerektiğini söyleyerek şu bilgileri verdi: “Gıda atığını toplayarak Belediyelerle işbirliği yapıyoruz. Sonra da çiftçilerle paylaşıyoruz. Türkiye’nin birçok belediyesiyle, otel ve restoran sektöründen birçok anlaşmamız var. Yaptığımız şey topraktan geleni toprağa geri vererek toprağı onarmak. Yanan orman arazisindeki küller, yüzeyi zift gibi bir maddeyle kapladı. Orman arazisi için özellikle büyük işletmelerin olduğu yerde iki ay içinde oluşturduğumuz kompost, orman arazisine serildiğinde toprağın iyileştirmesine yardımcı olacak.”

Doğru menü planlama ve satın almanın önemine dikkat çeken Orhan Demirok, “Gıda atığının mutfakta önlenmesinde doğru mevsimde alınan ürünler, doğru menü planlama, doğru saklama koşulları ve personelin eğitimi konularında sektöre önemli görevler düşüyor. Nesli tehlikede olan hiçbir balığı, hayvanı kullanmıyoruz. Lokal gastronomiye önem veriyoruz, yöresel ürünleri daha küçük porsiyonlarda, limitli olduğu bilgisiyle sunuyoruz” dedi.

Sürdürülebilir Markalar-Oksimoronun Ötesinde Ne Var?

On Purhpose’un kurucusu Tom Rippin, “Sürdürülebilir Markalar-Oksimoronun Ötesinde Ne Var” konulu oturumda reklam olmasaydı dünya neye benzerdi sorusunu sordu ve reklamları sorguladı. Rippin “Toplumun bilgili olması, doğru tercihi yapmasını sağlıyor. Bedenimizde hücrelerimiz kendi rollerini biliyor. Şirketler büyümelerini maksimize etmeye çalışıyor. Oysa aynısı bedenimizde olsaydı kanser olurdu. Kendi gayesini anlamak, katkıda bulunmak, sömürmemek, daha çok irade sahibi olmak, kontrol etmek değil, hizmet etmek, diğer birimlerle bağlantılı olduğunu anlamak önemli. Bu bütünü sağlıklı tutmak hepimizin sorumluluğu. Pazarlamacıların, süper güçleri var, bunları toprağa yöneltirlerse, dönüşüm sağlama yolunda hepimize ivme kazandıracağına inanıyorum” dedi.

İnovasyon 1- Karbon 0

Lenzing AG-TENCEL Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Florian Heubrandner, inovasyonu konu aldığı sunumunda Lenzing’de 80 yıldır tahtadan, ahşaptan iplik üretme konusunda çalıştıklarını söyledi. Heubrandner şöyle devam etti: “2 yıl önce kendi ayakizimizi hesapladık. 2050 itibariyle karbon nötr olmaya karar verdik. Çok ayrıntılı planlar yaptık. Yeşil enerjiye geçtik, Çin’de bir tesisimizde kömürden kurtulduk. Maratonun devamında sıra tedarikçilere geldi. Ayakizlerini azaltmalarını istiyoruz. Bu da zaman, enerji, ilgi ve çaba gerektiriyor. Giderek daha fazla moda firması bu harekete katılıyor.”

Harika Ofisler Çalışan Mutluluğunu Satın Alamaz

Woohoo Baş Mutluluk Görevlisi Alexander Kjerulf, harika ofis, pahalı mobilyalar, bedava masaj, spor salonu gibi olanaklarla çalışan mutluluğunun satın alınamayacağını vurguladı. Kjerulf “Çalışanları iki şey mutlu eder: İlişkiler ve sonuçlar. Değer verildiğiniz bir ortamda, iyi arkadaşlarınız olduğunda, yöneticiniz sizi gördüğünde, takdir ettiğinde mutlu olursunuz. Çalışanlar için iyi sonuç almak, işe yarıyor. İnsanlar fark yarattıklarını, iyi sonuçlar elde ettikleri hissini duymak istiyor. Pozitif bir geribildirim ve takdir kültürü geliştirmemiz lazım. Fazla mesaiyi bırakın. Verimlilik araştırmalarına baktığımızda eğer birisi 80 saat çalışıyorsa, 40 saat çalışandan daha az iş çıkardığını görüyoruz. Daha çok yoruluyor, daha çok stres yaşıyor, daha çok hasta oluyor” dedi.

“Evrene Karşı Her Gün Zafer Kazanmak Demek Bir Çocuğun, Acı Çeken Bir Hayvanın Hayatına Dokunmak Demek”

Ahbap Derneği Genel Başkanı ve Müzisyen Haluk Levent ve SB Turkey Danışma Kurulu Üyesi Ebru Ertan Bilge “İyi İnsan ve İyi Toplum İnşası” başlıklı oturumda bu konuyu ele aldı. Ahbap Derneği’nin nasıl kurulduğunu aktaran Levent, “Ahbap hep vardı, 6 yıl önce teknolojinin gelişmesi etkileşimi artırdı. Yardımların ulaşmasını hızlandırdı. Ahbap en başta internetteki yardım kirliliğini önledi. Gönüllülerimiz çok iyi araştırıyor. Biz parayı görmüyoruz, ihtiyaç sahibiyle hayırseverin yardımıyla buluşturuyoruz. Protez, kira vs. kişiye doğrudan para verdiğimiz çok azdır, genelde makbuzunu gönderiyoruz. Herkesin önünde şeffaf şekilde çalışma yapıyoruz. Ne yapmışsak kamuoyuyla paylaşıyoruz. Yaklaşık 70 şehirde varız.” dedi. Sonraki projelerine de değinen Haluk Levent, “SMA olayı çok ciddi bir sorun. Anneler çocuklarının gözlerinin önünde erimesine dayanmıyorlar. Çocuk yapmak isteyenler bize başvursunlar, biz onların testlerinin parasını öderiz. Çocuklar SMA’lı doğabilir, doğmayabilir diye risk haritası raporları vereceğiz. Yakında otizmle ilgili bir anaokulu yapıyoruz. Çocuklarımız otizmli olmayan çocuklarla birlikte eğitim görecekler. Çocuklarımızı çok daha iyi noktalara getireceğiz. Ben ölmek istemiyorum, hayat çok kısa! Hepimiz tabii ki öleceğiz. Ölümü uzatmanın yolu var mı? Kendimi çok mutlu edersem ölümü uzatabilirim. Mutluluk evren içinde evrene karşı kazanılmış zaferler. Evrene karşı her gün zafer kazanmak demek bir çocuğun, acı çeken bir hayvanın hayatına dokunmak demek” diye sözlerini sonlandırdı.

EkoIQ Editör