Turizm sektöründe atak yapmak isteyen Türkiye, alternatif ve sürdürülebilir turizm türlerine yavaş adımlarla da olsa yönelmeye başlıyor. Bunun son örneklerinden biri de Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerini kapsayan Kültür ve Doğa Rotaları projesi oldu. Serhat Kalkınma Ajansı’nın katkılarıyla hayat bulan proje kapsamında, bölgenin bugüne kadar ya görmezden gelinmiş ya da kıyıda kenarda kalmış tüm tarihi, kültürel ve doğal değerlerinin haritası çıkarılarak kitaplaştırıldı. Projeyle hazırlanan onlarca doğa ve kültür rotası artık ziyaretçilerini bekliyor…
Özgür ÇAKIR
Kışın kendini göstermeye başladığı şu günlerde, turizmin yönü de, toplam turist ve tesis sayısı yaz aylarıyla kıyaslanamayacak kadar küçük olsa da, başta Uludağ olmak üzere kayak merkezlerine doğru çevrilmeye başladı. Aynı süreç, yaz aylarında da güneye ve batıya doğru yaşanıyor. Ancak turizmi belirli aylarla sınırlamak, yılın geri kalan bölümlerinde söz konusu bölgelerin turizmle olan bağının kopması, aslında Türkiye’nin sektördeki temel sorunlarından biri. Bu soruna ve genel olarak Türkiye’de sürdürülebilir bir turizm anlayışının eksikliğine EKOIQ’nun Kasım 2012 sayısında değinerek, TÜSİAD’ın “Sürdürülebilir Turizm” raporuna yer vermiştik. Kısaca hatırlamak gerekirse, raporda özellikle turizmin en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğuna dikkat çekiliyordu. Yine aynı raporda, Türkiye’nin 2023 yılı itibariyle turizmde dünyanın ilk beş ülkesinden bir haline gelmeyi hedeflediği hatırlatılarak, bunun mevcut turizm anlayışıyla pek de mümkün olmadığı, turizmin dünya çapında sürdürülebilir ve ekolojik bir anlayışa doğru hızla evrildiğine dikkat çekiliyordu.
Hem o rapordan hem de gördüğümüz manzaradan yola çıkarsak, Türkiye’de devletin alternatif turizm türlerine yöneldiğinden, daha doğrusu bunu stratejik bir devlet politikası haline hâlâ getirmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte tam da bunlara dikkat çektiğimiz sıralarda, Doğu Anadolu’da yeni bir projenin hayata geçtiğini duyunca biraz olsun umutlandık. Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illeriyle ilgili kalkınma planları ve projeleri üreten Serhat Kalkınma Ajansı SERKA’nın davetlisi olarak bölgeye giderek, ajansın hayata geçirmeye başladığı ve sınır boyundaki bu dört ili kapsayan Kültür ve Yürüyüş Yolları tanıtım turuna katıldık. Gördüğümüz manzara ise açıkçası bizi büyüledi. Sadece kış turizmiyle anılan bölge, 1930’lara kadar 20’den fazla etnik yapının bir arada yaşadığı, eşsiz bir kültürel mirasa sahip. Bu mirasın içinde bulunan tarihi eserleri, antik kentleri, Baltık mimarisine sahip binaları ve mutfağıyla kültür turizmi için biçilmiş bir kaftan gibi. Ayrıca bölgenin endemik yapısı ve florası da Türkiye’deki doğa turizminin en önemli duraklarından biri olacak potansiyele sahip.
“Turistler Daha Uzun Kalmalı”
SERKA’nın desteklediği Kars- Ardahan-Iğdır-Ağrı Kültür ve Yürüyüş Yolları Projesi’nin mimarlarından biri ise, yıllardır Türkiye’nin hemen her yerinde yürüyüş ve bisiklet rehberliği yapan Ersin Demirel. Kültür Bakanlığı’nın kültür rotaları konusunda seminerlerle eğittiği birkaç uzmandan biri olan ve çiçeği burnundaki Kültür Rotaları Derneği’nin de kurucularından Demirel, bölgede dört gün süren tanıtım turunda da rehberimiz oldu. Demirel ve ekibi projeye 2011 yazında başlamış. Demirel, projenin amacının Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı’da var olan potansiyeli ortaya çıkararak sürdürülebilir bir turizm yaratmak ve bölgeyi sadece kışın değil, dört mevsim boyunca turizmin yapılabileceği bir yer haline getirmek olduğunu söylüyor.
Demirel ve ekibi işe öncelikle bisiklet, manzaralı araç ve yürüyüş rotaları alternatiflerini değerlendirerek başladıklarını aktarıyor. Gelen turisti bölgede olabildiğince uzun tutmanın önemine değinen Demirel, “Örneğin Sarıkamış’ta beş ay kayak yapılıyor ama dünyanın ve Türkiye’nin en güzel sarıçam ormanlarıyla ilgili hiçbir çalışma yapılmamış. Biz işte tam da bunun üzerinde durarak orman ve vadileri değerlendirdik. Sarıkamış’ı gezerken, kıyıda köşede kalmış bir dizi kilise ve kalenin varlığına tanık olduk ve bunları kitaba taşıdık. Kitap çıktıktan sonra da bütün bölgede bir tabela çalışması yapıldı” diyor.
Zaten Sarıkamış aldığımız bilgilere göre uluslararası kayak pazarına da açılmak için adımlar atıyor. İlçe, Kafkasya, Lübnan ve Polonya gibi pazarlara şimdiden açılma yolunda ilerliyor. Tabii önemli sorunlar da yok değil. Örneğin hem Sarıkamış hem de bölgedeki diğer illerin gece uçağı ve daha ucuz uçak bileti gibi bir talepleri var. Bölgede yaşayanlar bu taleplerinin, özellikle hafta sonu tatili için bu dört ili ziyaret etmek isteyen turistlerin zaman kaybı yaşamamaları için önemli olduğunu belirtiyor. Yurt dışından bölgeye gelmek anlamında, ciddiye alınması gereken bir potansiyel olduğunu da öğreniyoruz. Tabii buna karşılık verebilmek için en önemli talebin genel koşulları ve altyapıyı iyileştirmek olduğunu görüyoruz. Dördü de sınır boyunda olan bu illerde son birkaç yıldır önemli bir canlanma olmuş. Ardahan’daki Akçakale, Posof-Türkgözü ve Ağrı’daki Gürbulak sınır kapıları açık durumda. Bu kapılardan Gürcistan ve Azerbaycan’la alışveriş sürüyor. Ancak ataları bölgede binlerce yıl yaşamış Ermeniler ve onların bıraktıkları tarihi ve kültürel miras düşünüldüğünde Ermenistan’la sınır kapılarımızın hâlâ kapalı olması büyük bir handikap gibi duruyor.
“Ağrı Dağı Merkez Olmalı”
Kültür Rotaları Projesinde yerel unsurlar da olabildiğince gözetilmeye çalışılmış. Ersin Demirel sürdürülebilir bir turizm için bunun önemine değiniyor. Proje boyunca çalışma yürütülen yerlerde yerel rehberler ve turizmle ilgili aktörlerin farkındalığını da oluşturmak istediklerini kaydeden Demirel, bütün arazi çalışmasını, yine bölgeden gönüllü insanlarla birlikte yaptıklarını ve rotaları beraber oluşturduklarını aktarıyor. Projenin gelecek yıl gibi ete kemiğe bürüneceğini belirten Demirel, bölge turizminin geleceği hakkında da umutlu konuşuyor. “Kars’ta var olan bir turizm potansiyeli zaten var ve daha da ileri gidecek. Aynı şey Ağrı için de geçerli. Ardahan örneğin bitki çeşitliliği açsından çok zengin. Bunu insanlara taşımaya çalıştık. Ayrıca Boğatepe gibi bir örnek var. Gerçek bir ekoköy, kırsal kalkınma projesi diyebiliriz. Ama Ardahan’da biraz sıkıntı var. Şimdilik turizme uzaklar. Dışarıdan gelen insanlara define ya da gömü arıyor, diye bakıyorlar. Bu da doğrudan pratikte aşılacak. Bizi bunu Likya ve St. Paul Yolu’nda da yaşadık. Gömüye geldiklerini zannettikleri yabancı turistlere taş atıyorlardı. Ama ne zaman gözleme sattılar, evlerinde turist ağırladılar, gördüler ve değiştiler. İnsanlar turizmi gördükçe aşacaktır bu önyargıları. Iğdır’da ise çok büyük bir alternatif yok. Ama organik tarımla ilgili bir çalışma var. Iğdır’ın bir de Nahçıvan ve Azerbaycan’a sınırı olduğunu unutmayalım. Çok yakında orada bir AVM açılacak”.
Demirel bölgede Ağrı Dağı’nın da özel bir yere sahip olduğunu söylüyor. Avrupa ve Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın çoktan Avrupa’nın tırmanış merkezi haline gelmiş olması gerektiğine inanıyor. Demirel ve arkadaşları bunun için de SERKA’ya yeni bir proje sunmuşlar. Ağrı Dağı’nın 70 yaşındaki bir insanın bile rahatlıkla çıkabileceği bir dağ olduğunu kaydeden Demirel, “Bir parça bölgedeki durum nedeniyle güvenlik sorunu var. Kılavuzlar yetersiz ve tabii ki altyapıda da yetersizlikler mevcut.” Şu anda dağa yılda 6 bin kişinin tırmandığını hatırlatan Demirel, bu sayının da 60 bine çıkmak zorunda olduğunu belirtiyor.
“Projeler Kâğıtta Kalmasın”
Türkiye’de sürdürülebilir turizmin gelişme potansiyeli içinde olduğunu da söyleyen Demirel, birçok projenin hayata geçmeye başladığını ama devlet kurumlarında mülki amirler değiştiğinde sürdürülebilirliğin sekteye uğrayabilme ihtimalinin yükseldiğine değinerek, “Devamlılık gerekiyor. Aynı şeyin buralarda da olmaması için biz devletten çok, projeyi yerel halkla bütünleştirmek ve o farklılığı yaratmak istiyoruz. Bizde raporlar ya kağıtta kalıyor ya da sadece kurumların mülki amirin yıldızını parlatmak için kullanıyor” diyor.
Başta projeyi hayata geçiren Ersin Demirel ve arkadaşları olmak üzere Serhat Kalkınma Ajansı’nın, bölgenin turizmde daha fazla yer alabilmesi için başlattığı doğa ve kültür rotalarını kapsayan bu projeyle, bölgesel kalkınma için ne kadar hayati bir adım attıklarından uzun uzun bahsetmeye gerek bile yok. Genel bir ilgisizlik ve özellikle zorlu kış koşulları nedeniyle kendi kabuğuna kapanmış bölgeye hak ettiği değerin bugüne kadar pek verilmediğini düşünürsek, bu rotaların önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Bölgenin, sadece kış mevsiminde değil, diğer mevsimlerde de, birkaç küçük eksikliğin giderilmesiyle birlikte, turizm konusunda artık ciddi bir seçenek olmaması için hiçbir neden yok. Bu yüzden bizim size tavsiyemiz kış dışında, da nisan mayıs aylarından itibaren çıkacağınız herhangi bir tatilde, bu dört ili seçenekleriniz arasına alarak, farklı alternatifler sunan bölgede keşfedilmeyi bekleyen onlarca rotanın keyfine varmanız.
Yürüyüşten Jip Safarisine…
Proje kapsamında çıkan Kars Turizm Keşif Rehberi, Sarıkamış Yürüyüş Parkurları, Ardahan Yürüyüş Parkurları, Ağrı Turizm Keşif Rehberi isimli yayınlar, bölgenin kültür ve doğa turizmi potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor aslında. Kars Turizm Keşif Rehberi ve Sarıkamış Yürüyüş Parkurları adını taşıyan iki rehber kitap, Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde hazırlanmış. Kars Turizm Keşif Rehberi, Uzun ve Kısa Kent Turları, Tarih, Geçmişe Yolculuk, Doğaya Yolculuk, Kültür Turları, Trekking aktiviteleri, Bisiklet Rotaları, Jip Safari-Manzaralı Araç Turu, Kars-Ağrı Macera Rotası, Kars-Ardahan Kültür ve Doğa Gezisi, Kış Turizmi turlarını içeriyor.
Örneğin Kars kent turunda, Orhan Pamuk’un Kar romanıyla ünlenen, Baltık mimarisinin örnekleriyle dolu Kars sokaklarında, Kar Otel ve Kars Kent Konseyi gibi yapıları ve son dönem Türkiye sinemasının başarılı yönetmenlerinden Reha Erdem’in Kozmos filmine sahne olan sokakları ve yapıları görebilirsiniz. Proje kapsamında hazırlanan kitaplarda, tarih turları başlığı altında ise Ani Antik Kenti, Kiliseler Rotası, yazı ve kaya yerleşimlerini kapsayan Geçmişe Yolculuk Rotası, Şehitlikler ve Tabyalar rotaları ayrıntılı bir biçimde anlatılıyor.
Yine projede Türkiye’nin kar turizminde yükselen değerlerinden biri haline gelmeye başlayan Sarıkamış’a da önemli bir yer ayrılmış. Yaban hayatı, faunası, sarıçam ormanları ve tarihiyle Sarıkamış, önümüzdeki yıllarda, kış ayları dışında da yürüyüş, trekking ve bisiklet turları için Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerinden bir haline gelme potansiyeline sahip olacak gibi gözüküyor. Sadece Sarıkamış Yürüyüş Parkurları çalışmasında 18 kısa, iki uzun yürüyüş parkuru, 10 bisiklet, dört jip, üç de kültür rotası belirlenmiş.
“Hedef, Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesi”
Türkiye bölgesel planlama sürecinde henüz yolun çok başında. Bu amaçla kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları da önemli bir rol oynamaya ve somut adımlar atmaya yeni yeni başlıyor. Serhat Kalkınma Ajansı da bunlardan biri.
Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerinde faaliyet yürüten SERKA, bölgeyi ekonomik anlamda harekete geçirecek en önemli sektörlerden birinin turizm olduğunun farkında. SERKA Genel Sekreteri Hüseyin Turan da turizm faaliyetlerinde ziyaret edenle turisti ağırlayan arasındaki beklentilerin kesiştiği yerde mutlu bir alışverişten söz edilebileceğini söylüyor. Bölgenin değerlerinin hâlâ yeterince tanınmadığından bahseden Turan, bölge tanıtımı dışında yerel girişimcilerle işbirliği imkânlarını artırmanın da önemine değiniyor. Yerel girişimcilerin turizm konusunda tam bir akıl değişimi yaşamadığını kaydeden Turan, “Yereldeki insanların, bu sektöre yatırım yapıldığında, bundan ciddi olarak bir gelir elde edileceğine inanmaya başlamaları daha henüz yeni bir olgu. Bunun için kentlerimizde kadın girişimcilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Buna paralel olarak otel ve nitelikli yeme/içme sayısında da gün geçtikçe artışlar kaydediliyor. Bu bilinç patlamasının önündeki en büyük engellerin başında, altyapı sorunlarının ne kentlerde ne de kırsal alanda giderilmemesi geliyor. Beşeri ve iktisadi sermayenin azlığı da bu temel sorunlara eklenebilir” diyor.
Hüseyin Turan, SERKA olarak bölgedeki doğa ve kültür turizminin örneklerini sergileyen yerel unsurlara teknik destek verdiklerini de belirtiyor. SERKA’nın şu ana kadar, proje hazırlama eğitimi, girişimcilik gibi yardımları dışında en büyük desteğinin mali düzeyde olduğunu kaydeden Turan, “Bir girişimci bir işletme açmak istediği zaman, uygun bir proje hazırladıktan sonra bu projesi eğer onaylanırsa 400.000 TL’ye kadar hibe alabiliyor. Bu da turizm sektörü için önemli bir motivasyon kaynağı” diyor. Turan ayrıca kültür turizminde kaliteli turisti çekmenin bir yolunun da Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesine girmekten geçtiğine dikkat çekerek, ilgili yasa tasarısı Meclis’ten geçtiğinde, önemli bir aşamanın tamamlanmış olacağını söylüyor.
EKOIQ Dergisi Ocak 2013 Sayı: 25