Oxfam’ın son raporuna göre, küresel çapta süper zengin bir azınlık, dünya nüfusunun en yoksul 5 milyar bireyinden daha fazla karbon salıyor.
2019’da, dünya genelindeki karbon emisyonlarının %16’sinden sorumlu olan %1’lik süper zengin kesim, insanlığın en yoksullarının emisyonlarına eşdeğer olan %66’lık bir dilime karşılık geliyordu. Bu, 77 milyon insanın, diğer 5 milyar insan kadar karbon saldığı anlamına geliyor.
Sadece dünyanın en zengin %0,1’ine odaklandığımızda, bu uç kesimin emisyon farkı daha da belirgin hale geliyor. Bu gruptaki 770.000 multimilyoner, en yoksulların %38’ini temsil eden 2,9 milyar insanın emisyonlarından daha fazlasını üretiyor. Diğer taraftan, dünya nüfusunun en yoksul yarısı, toplam emisyonların sadece %8’inden sorumlu.
Bu çarpıcı veriler, Oxfam’ın COP28 öncesinde yayınladığı yeni raporun, iklim eşitsizlikleri konusundaki tespitlerini ortaya koyuyor. Oxfam, bu raporu Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI) ile birlikte hazırladı ve iklim değişikliği ile aşırı eşitsizlik arasındaki bağlantılı krizi inceledi.
STK’nın iklim ve enerji savunuculuğu yöneticisi Alexandre Poidatz, 2020’de yayınlanan bir önceki raporu hatırlatarak, “1990 ile 2015 arasında en zengin %10’un kümülatif karbon emisyonlarının %52’sinden sorumlu olduğunu” belirtiyor. Ancak, bu eşitsizlikler azalmadı ve en zenginlerin yıllık tüketim emisyonları, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için gereken seviyeden hala çok uzakta.
Yoksul Ülkelerde Ölümler Artıyor
Raporda vurgulanan bir diğer önemli nokta, süper zenginlerin yaptığı çevre kirliliğine neden olan yatırımlar. 2022’de Oxfam, 125 milyarderin yatırımlarını inceledi ve bu zenginlerin ortalama olarak 3 milyon ton karbon saldığını tespit etti. Bu, insanlığın en yoksul %90’ının her bir bireyinin emisyonunun bir milyon katından fazla.
Poidatz, “Küresel ısınmanın en fazla etkilediği, ancak en az emisyonla sorumlu olan bir krizle karşı karşıyayız” diyor. 2021’deki BM araştırmasına göre, iklimle bağlantılı felaketlerde beş kat artış gözlemlendi ve bu felaketlerle ilişkilendirilen ölümlerin %91’den fazlası gelişmekte olan ülkelerde meydana geldi.
Poidatz, bu raporun temel amacının, “doğal” denilen felaketlerin aslında ekonomik yapılarla ilişkili olduğunu hatırlatmak olduğunu ifade ediyor: “Eşitsizlik ne kadar büyükse iklim değişikliği ile başa çıkmak o kadar güçleşir.”
“Kirleten Ödesin”
Raporda öne çıkan bir diğer önemli öneri ise “kirleten öder” prensibine daha fazla vurgu yapılması. Oxfam, en zenginleri hedef alan üç yeni vergi öneriyor: İklim zenginlik vergisi (ISF), en zengin yüzde 1’in gelirine %60 gelir vergisi ve kurumsal süper kârlara uygulanan bir vergi. Bu üç vergi, 9 trilyon doların üzerinde gelir sağlayarak daha yeşil ve eşit bir dünya inşa etmek için kullanılabilir.