#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Sürdürülebilirlik Finansmanı: Gelişmeler, Sorunlar ve Çözümler

Sürdürülebilir bir ekonomiye doğru hızlı bir geçişe acilen ihtiyaç var ve bu geçiş merkez bankalarını, maliye ve ekonomi bakanlıklarını, düzenleyici kurumları, borsaları, mali ve mali olmayan kurumları ve ilgili ağları içeren çok paydaşlı bir işbirliğini gerektiriyor.

Richard Betts, KPMG Sürdürülebilirlik Hizmetleri Direktörü

Paris Anlaşması ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda (SKA) belirtilen öncelikleri karşılayabilmek için iklim nötr ve dirençli, kaynakların verimli kullanıldığı ve adil bir ekonomiye hızla geçişi sağlayacak kamu ve özel sektör yatırımlarını mümkün kılan sürdürülebilir finans çözümlerine acil ihtiyaç var.

Yeşil Piyasanın Durumu
Yeşil tahvillerin ilk defa ihraç edildiği 2007 yılından bu yana en büyük ihracatçıların ABD, Çin ve Fransa olduğu yeşil finansman piyasasında hızlı bir büyüme kaydedildi. 2019 yılına kadar çıkarılan toplam yeşil tahvil miktarı 754 milyar dolara ulaştı(1). 2019 yılında ise finansal kurumlar, finans dışı kurumlar ve kamu sektörü tarafından ihraç edilen tahvil miktarında önemli bir artış yaşandı. Aynı yıl içerisinde, Türkiye’de çıkarılan yeşil tahvil miktarı 100 milyon doları buldu(2). Öte yandan, yine 2019 yılında, %98’lik bir büyüme oranı ve 39 yeni kredi ile yeşil kredilerde de hızlı bir büyüme görüldü. Yeşil finans piyasası olgunlaşmaya başlarken yeşil tahvil, yeşil kredi ve yeşil sukuk gibi ürünlerle birlikte ürün çeşitliliği de artıyor. 2020 yılında ise piyasa güçlü seyretmeye devam etmekle birlikte, COVID-19 kaynaklı nedenlerle, piyasa kompozisyonu fark edilir ölçüde çeşitlendi. Örneğin, 2020 yılının ilk yarısında, sürdürülebilir tahvil ihraçlarının yarısı, pandemiye yönelik yatırımların finansmanı odaklı yeşil yatırım harici bir hacmi kapsadı(3).

Yeşil Sukuk
Piyasanın çeşitlenmesine yönelik önemli bir gelişme, bir İslami yeşil finansman aracı olan “yeşil sukuk” yatırımlarında görülen büyüme oldu. 2019 yılında, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Endonezya kaynaklı ihraçlar sonucu yeşil sukuk hacmi 4,3 miyar dolara ulaştı. Türkiye’de ise, Haziran 2020’de, 450 milyon TL hacimli ilk yeşil sukuk programı başlatıldı(4).

Mavi Ekonomi
Sürdürülebilir sualtı projeleri ise büyümekte olmalarına karşın halen diğer alanlardaki projelerin gölgesinde kalıyorlar. Araştırmalara göre, “sudaki yaşam” konulu 14 Numaralı SKA, küresel ölçekte tüm SKA’lar içerisinde en az yatırım alan amaç konumunda(5). Mavi projelerin sürdürülebilir  finansmanına yönelik mevcut engeller incelendiğinde, iyi tanımlanmış mülkiyet haklarının eksikliği ve projelerle yaratılan etkinin ölçülmesinin zorluğu öne çıkıyor. Bu engellerin aşılabilmesi için kamu yatırımlarına ve sorunları bütüncül, döngüsel ve ekosistem temelli bir yaklaşımla ele alan modern yönetişim mekanizmalarına ihtiyaç var.

Borsalar ve Endeksler
Küresel ölçekte yatırımcıların doğru yatırım kararları almalarına imkan veren kaliteli ve tutarlı ESG verisine ihtiyaç duyduğu bir ortamda, borsalar veri tutarlılığı ve erişilebilirliğinin iyileştirilmesinde ve küresel standartların uygulanmasında kritik bir rol oynayabilir. Dünya çapında, pek çok borsa Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Borsalar Girişimi’ne (SSE) üye olarak sürdürülebilir finansmanın öncü destekçileri arasına katılıyor. Öte yandan, Londra Borsası ve İngiltere Merkez Bankası Eski Başkanı Mark Carney, TCFD tavsiyelerine uygun iklim raporlamasını destekleyen bir küresel borsalar koalisyonu kurmak için çalışıyor(6). Barclays/MSCI, Standard & Poor’s/Dow Jones ve Bank of America Merrill Lynch yatırım bankaları ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından çıkarılan yeşil tahvil endeksleri arasında yer alıyor. Bu endeksler,  yatırımcıların yeşil tahvillerin performansını karşılaştırabilmelerine imkan sağlamak amacıyla, potansiyel katılımcıları tahvillerinin yeşil referansı bakımından değerlendiriyor. Bir diğer önemli girişim ise sürdürülebilir finansman çözümlerine yönelik bilgi paylaşımını desteklemeyi ve ortak girişimler geliştirmeyi amaçlayan bir işbirliği platformu olan Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı (Network for Greening Financial System – NGFS). 2017’de kurulmuş olan NGFS’nin Temmuz 2020 itibarıyla 69 üyesi bulunuyor (7).

AB Yeşil Mutabakatı
Avrupa’yı 2050 yılında sıfır emisyonlu bir ekonomi haline getirecek olan AB Yeşil Mutabakatı, Avrupa’nın yeni sürdürülebilir, kapsayıcı ve döngüsel büyüme stratejisi olarak görülüyor. Bununla bağlantılı olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı yatırım planı, sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için gerekli olan kamu ve özel sektör yatırımlarının önünü açabilmek için önümüzdeki 10 yıl içerisinde en az 1 trilyon euro tutarında sürdürülebilir yatırımı harekete geçirmeyi amaçlıyor. 2019 yılında, AB’nin kredi kolu olan Avrupa Yatırım Bankası, 2021’in sonunda tüm fosil yakıt kaynaklı enerji finansmanını durduracak olan yeni Enerji Kredi Politikası’nı başlattı (8). AB ayrıca, yakın zamanda, piyasa gelişmelerini küresel olarak koordine edebilmek ve sürdürülebilir finansmanı tartışmaya yönelik çok taraflı bir forum oluşturmak amacıyla Uluslararası Sürdürülebilir Finans Platformu’nu (IPSF) kurdu.

Standardizasyon
İlk yeşil enstrümanlar piyasaya sürüldüğünden bu yana, standardizasyona doğru hızlı bir ilerleme oldu. Örneğin, ilk yeşil tahviller, 2007 yılında beyan bazlı ihraçlar olarak çıkarılmıştı. Ancak iki yıl sonra, 50’nin üzerinde büyük finansal kurumun katılımıyla Yeşil Tahvil İlkeleri (The Green Bond Principles – GBP) yayınlanmış ve bu ilkeler 2018 yılında güncellenmişti. Yeşil tahvil ihraç sürecine yönelik iyi uygulamayı ana hatlarıyla ortaya koyan GBP, ihraççılar tarafından hızla benimsendi. Bu çerçevede, üçüncü taraf doğrulama hem ihraç öncesi hem de ihraç sonrası için zorunlu hale geldi.Standardizasyonu hızlandırmaya yönelik bir diğer gelişme ise AB Yeşil Taksonomisi oldu. Bu çerçevede, AB, yeşil yatırımları kapsayan kriterleri uyumlu hale getirmek için anlaştı. Avrupa’nın yanı sıra başka bölgelerde de standardizasyona yönelik adımlar görüyoruz: Çin Merkez Bankası tarafından 2020 yılında yayımlanan Onaylı Yeşil Tahvil Projeleri Kataloğu buna bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Standardizasyonun yanı sıra bilimsel alanda da uzlaşmaya yönelik bir eğilim dikkat çekiyor. Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ni (Science Based Targets Initiative) ve TCFD iklim risk senaryolarını bu anlamda birer örnek olarak sayabiliriz. Buna ek olarak, yakın zamanda, Doğayla Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (The Task Force on Nature-related Financial Disclosure-TNFD) oluşturmak üzere çalışmalara başlandı. Söz konusu oluşum, Paris Anlaşması, 2020 Sonrası Biyoçeşitlilik Hedefleri(9) ve BM SKA’ları ile uyumlu olarak, doğa ve insanlar için olumsuz finansman akışlarını azaltarak, küresel ekonominin direncini artırmayı ve olumlu sonuçlara yönelik finansmanı artırmayı hedefliyor. KPMG, TNFD Gayri Resmi Çalışma Grubu’nun (IWG) üye kuruluşlarından biri ve ben de bu heyecan verici yeni küresel girişimde KPMG’yi temsil eden kişiler arasında bulunuyorum. Doğru temele dayandığı taktirde standardizasyon etkili bir yaklaşımdır. Bu bağlamda yukarıda saydığımız girişimler büyük önem taşıyor.

Dış Değerlendirme
Yeşil ürünlerin çok büyük bir kısmı dış değerlendirmeye tabi tutuluyor. Örneğin yeşil tahvillere baktığımızda, 2019 yılı içerisindeki anlaşmaların %92’sinin, tahvil hacminin ise %86’sının dış değerlendirmeden geçtiğini görüyoruz(10). İkinci taraf görüşü halihazırda,en yaygın dış değerlendirme yöntemiyken, güvence hizmetleri, İklim Tahvilleri Standardı sertifikasyonu ve yeşiltahvil derecelendirmeleri diğer yaygın yöntemler olarak karşımıza çıkıyor. Bağımsız Üçüncü Taraf Denetimi Bağımsız üçüncü taraf denetimi, Yeşil Tahvil İlkeleri çerçevesinde en güvenilir değerlendirme şekli olarak kabul ediliyor(11). Finansal ve finansal olmayan raporlamaya yaygın olarak
uygulanan bu yöntem, denetim uzmanları tarafından Güncellenmiş Uluslararası Güvence Sözleşmeleri Standardı (ISAE) 3000 de dahil olmak üzere uluslararası mesleki standartlara ve güvence verenin tahvil ihracatçısından bağımsızlığını temin edecek şekilde, ilgili kalite ve bağımsızlık standartlarına uygun olarak yürütülür. Yeşil tahvillerde, tahvil kriterleri ve getirinin izlenmesine yönelik süreçler için güvence sağlanabileceği gibi getiriye ve sağlanan etkiye ilişkin tahvil performansı da denetlenip doğrulanabilir.

Sonuç
Sürdürülebilir finansal ürünler pazarı hızlı büyümesini sürdürecek. Piyasanın olgunlaşmasıyla birlikte, çeşitli sosyal ve pandemik finansal araçlar için talep yaratan COVID-19 salgını nedeniyle şimdiden görmeye başladığımız gibi, ürün çeşitliliği de artacak. Ayrıca, standardizasyonun yaygınlaşmasını ve bilimsel uzlaşının güçlenmesini; yanı sıra, havacılık, çelik ve çimento gibi kahverengi sektörlerin dönüşümü içinsürdürülebilir finansman çözümlerine yönelik odağın artmasını bekleyebiliriz. Sürdürülebilir bir ekonomiye doğru hızlı bir geçişe acilen ihtiyaç var ve bu geçiş merkez bankalarını, maliye bakanlıklarını, düzenleyici kurumları, borsaları, mali ve mali olmayan kurumları ve ilgili ağları içeren çok paydaşlı bir iş birliğini gerektiriyor. İvmelenen iklim ve biyolojik çeşitlilik krizleri nedeniyle COVID-19 gibi daha olumsuz şoklar beklenebilir. Ancak bu şokların şiddeti ve sıklığı, önümüzdeki birkaç yıl içerisindeki gelişmelere ve mevcut COVID-19 krizine kolektif ölçüde nasıl yanıt verdiğimize bağlı olacak. İklim ve biyoçeşitlilik krizlerine karşı harekete geçmenin ve artık sürdürülebilir, kapsayıcı, döngüsel ve yenileyici bir ekonomiye geçişi hızlandırmanın zamanı geldi.

Dipnotlar
(1) Climate Bonds Initiative: Green Bonds Global State of The Market 2019
(2) https://www.ifc.org/wps/wcm/connect/a64560ef-b074-4a53-8173-
f678ccb4f9cd/202005-EM-Green-Bonds-Report-2019.pdf?MOD=
AJPERES&CVID=n7Gtahg
(3) Climate Bonds Initiative: Sustainable Debt Global State of The Market H1 2020
(4)
(5) The State of World Fisheries and Aquaculture: Meeting the Sustainable
Development Goals, FAO, 2018.
(6)
(7) NGFS, Membership, 2020.
(8)
(9)
(10) Climate Bonds Initiative: Green Bonds Global State of The Market 2019
(11) Green Bond Principles (2018). Voluntary Process Guidelines for Issuing Green Bonds.

EkoIQ Editör